Şişecam’ın Mersin’deki Anadolu Cam, Paşabahçe ve Trakya Cam fabrikalarında çalışan cam işçileri, Şişecam şirketinin 200’e yakın işçiyi işten çıkarma kararı almasına karşı, işyerini terk etmeme eylemi başlatarak direnişe geçtiler. 6 Kasım’da 200’e yakın işçiyi işten çıkaracağını açıklayan Şişecam şirketi, ekonomik krizi gerekçe göstererek, Mersin’deki üç fabrikasında fırın ve bölüm kapatacağını ilan etmişti.
Karara ilişkin uzun süre sessizliğini koruyan Kristal-İş sendikası yönetimi, “bir şey yapamayız” ifadesiyle işçileri yılgınlığa sürüklemeye çalışırken, işçilerin sendikaya olan öfkesi hızla büyüdü.
Sendika başkanı Bilal Çetintaş’ın, Eskişehir fabrikasında da bir fırının kapatıldığını ve oradaki işçilerin gönüllü olarak çıkmalarıyla “sorunun halledildiği”ni ifade etmesi, cam işçilerine yönelik saldırının arkasında şirket-sendika ittifakının bulunduğunu açıkça gözler önüne seriyor. Şirketin ve sendikanın hesabını bozan şey, Mersin’deki cam işçilerinin, bu ikiyüzlü işbirliğine karşı arkadaşlarına, işlerine ve geleceklerine sahip çıkarak direnişe geçmeleridir.
İşten çıkarma saldırısının duyulmasından bu yana saldırıya karşı çıkmaya hazırlanan işçiler, yaklaşık bir buçuk hafta önce işten atma saldırısına karşı harekete geçerek internet üzerinden imza kampanyası başlatmış ve destek istemişlerdi. Bunu, fabrikayı terk etmeme eylemleri izledi. İşçiler, change.org web sitesinde başlatılan imza kampanyasında, Şişecam şirketinin baskısını, “İşçiler, işyeri yönetimi tarafından aranarak %14 ile %26 arasında uygulanacak olan teşvik uygulamasından faydalanmaları yönünde baskıya maruz kalıyor.” diyerek ifade ettiler.
Metinde, sendikanın bu kıyıma karşı sessiz kalması teşhir edilirken, şirketin kirli hedeflerine vurgu yapıldı:
Kristal-iş sessizliğini korurken emekliliğine 1, 2, 3 yılı kalmış işçilerin çıkarılmasına göz yumuyor.
Şişecam, bunu da fırsat bilerek gözünün üstünde kaşın var misali, emekliliği yaklaşmış, yüksek saat ücretli ve rahatsızlıklarından dolayı sağlığını kaybetmiş, ameliyat olmuş, iş kazası geçirmiş ve bu sebeplerden rapor almış işçilere, keyfi rapor almış muamelesi yaparak, iş bilgisi ve iş ahlakı gözetilmeksizin işten çıkarmak ve kanunun kendisine vermiş olduğu hakkı lehine kullanarak 6, 7 ay sonra kapattığı fırını daha büyük bir tonajla açıp, saat ücreti düşük işçi alımı yapıp, işçi ücret ortalamalarını aşağıya çekmek istiyor.
Şişecam yönetimi, Mersin bölgesinde bulunan fabrikalardan Anadolu Cam’da 125 işçiyi ve Paşabahçe’de 58 işçiyi çıkartarak, deyim yerindeyse bir taşla iki kuş vurmak istemektedir. Öncelikle ekonomik kriz gerekçesinin bir yalan olduğunu, Şişecam AŞ’nin kendi finansal raporları kanıtlamaktadır. Şişecam’ın 2015 yılı ikinci çeyreğindeki net karı, yüzde 67 artışla, 228,6 milyon lira; ilk yarıyıl net karı ise 421 milyon lira olarak açıklandı. Yine, şirket, aynı dönemde 528 milyon lira yatırım harcaması yaptı. Yani Şişecam, ekonomik kriz bahanesinin aksine, karlarını artırmakta ve yatırım yaparak büyümektedir.
Daralmaya gideceği yönünde işçilere asılsız haberler yayan yönetim, imza kampanyası metninde de belirtildiği üzere, ortalamanın üstünde maaş alan işçileri çıkarıp, 6 veya 7 ay sonra daha yüksek tonajla açacağı fırına düşük ücretli işçilerek alarak, ücret ortalamasını düşürmek istemektedir.
Bununla birlikte, bu işten atma kararı, “maliyet düşürme” yoluyla karları arttırma hedefinin yanı sıra, daha önce Şişecam bünyesinde gerçekleşen direnişlerden mimlenmiş muhalif işçilerin “temizlenmesi” için de kullanılabilir.
Kristal-İş sendika yönetiminin bu işten atma saldırısına karşı, aynı Topkapı Şişecam sürecinde olduğu gibi bütünüyle sessiz kalması, onu onayladığını göstermektedir. Sendika bürokrasisinin bu tavrı, işçiler arasında, haklı olarak, bu saldırının ardında bir sendika-şirket işbirliği yattığı kanısını güçlendirmektedir.
2013 yılında yakından takip ettiğimiz ve cam işçilerinin sendikaya rağmen tabandan ve büyük bir özveriyle ortaya koydukları Topkapı direnişi, sendika-şirket uzlaşmasıyla sona erdiğinde, saldırının süreceğini belirtmiş ve işçilere şu çağrıyı yapmıştık:
Kapanma ihtimali oldukça yüksek olan fabrikalar göz önüne alındığında, Şişecam yönetiminin, aynı Paşabahçe’de ve Topkapı’da olduğu gibi, krizin faturasını işçilere ödetme tavrında ısrar edeceği apaçık ortadadır. Dün Paşabahçe’de, bugün ise Topkapı’da sendika bürokrasisini aşamayan ve fabrikaların kapatılmasına karşı topyekün tavır alamayan diğer fabrikalardaki Şişecam işçileri, birkaç yıl içinde aynı durumla karşı karşıya kalacaklarını bilmeliler.
Şişecam işçilerinin karşı karşıya oldukları işlerini kaybetme tehlikesini bertaraf etmelerinin biricik yolu, sendikacı gardiyanların denetiminden kurtularak kendi taban komitelerini kurmaya başlamaları ve kendi yazgılarını kendi ellerine almalarıdır.
Şişecam yönetimi bugün krizi bahane edip Mersin’de 200’e yakın işçiyi işten çıkarma kararı alarak, diğer fabrikalarda çalışan yaklaşık 5.800 işçiye, işten atma saldırısının ve ücret düşürme politikasının süreceği işaretini vermektedir.
Eğer bu hamle püskürtülmezse, saldırı artarak sürecektir.
Gebze’deki işçilerin benzer bir saldırının bir sonraki hedefi olduğu bilgisi, binlerce cam işçisinin tüm Şişecam fabrikalarında birleşmelerinin can alıcı gerekliliğini vurgulamaktadır.
Şişecam işçilerini bekleyen tehlike, işçi sınıfının dünyada ve Türkiye’de karşılaştığı saldırıların bir parçasıdır. Bu saldırıların tüm dünyada yoğunlaşmasının arkasında ise daha fazla kar ve sömürü üzerine kurulu kapitalist sistemin 2008’den bu yana devam eden krizi yatıyor.
Şişecam işçilerine yönelik işten atma saldırısında kullanılan aynı bahaneyle, birçok yerde olduğu gibi, Ford, Fiat Chrysler ve General Motors fabrikalarında çalışan on binlerce ABD’li otomotiv işçisi de karşı karşıya. Oradaki sendika da aynı Kristal-İş gibi bu saldırıda şirketlerle işbirliği yapıyor.
Sendikaların uluslararası ölçekteki bu ortak tavrı, bu örgütlerin, tüm dünyada, üyelerinin çıkarlarını savunan işçi örgütleri olmaktan çıktıkları ve şirket yönetimleriyle bütünleştikleri gerçeğinin bir ifadesidir. Bu yüzden, Topkapı direnişindeki hatayı tekrarlayarak, sendika yöneticilerine baskı yapma yoluyla onları işçilerin çıkarlarını savunmaya itme düşüncesine kapılmak ölümcül bir yanılgı olacaktır. Sendikacılar, Şişecam şirketinin saldırısının suç ortaklarıdır ve bu saldırıya karşı çıkamazlar. Mersin’de sendikanın işbirlikçi tavrını kırıp harekete geçen cam işçileri, sendika yönetiminin mücadelenin önderliğini alıp direnişi yenilgiye uğratma çabalarını kesin bir şekilde reddetmelidir.
Şişecam işçileri, işçi sınıfının hem uluslararası hem de Türkiye’deki tarihsel deneyimlerinden dersler çıkarmalıdır. Onların, daha önceki Beykoz ve Topkapı direnişlerinin, işçilerin tüm onurlu ve kararlı mücadelesine rağmen, Kristal-İş bürokratları tarafından satıldığını hatırlamaları gerekiyor.
Şişecam işçilerinin, yalnızca üretimden gelen öz güçlerine güvenmeleri, Mayıs ayında yaklaşık 20.000 metal işçisi sınıf kardeşlerinin sendikal bürokrasiyi aşarak Renault, Tofaş, Ford gibi dev otomotiv şirketlerine meydan okuduğu militan eylemlilikleri örnek almaları ve şirket-sendika ortaklığına karşı tüm bağlı fabrikalarda kendi taban komitelerini kurarak mücadelenin önderliğini almaları gerekiyor. Fabrika işgallerini, taban komiteleri önderliğindeki meşru grevler izlemelidir.
Öncü cam işçileri, işten atma saldırısının geri çekilmesi, tüm işçilere iş güvencesi, ücret farklılıklarının ücretleri en üst seviyeye çekerek ortadan kaldırılması, sendikanın toplu sözleşmelerde yıllardır verdiği tavizlerin geri alınması gibi en yakıcı talepleri içeren bir mücadele programı oluşturmalıdır. Onların, tüm cam işçilerini sendika yönetiminden bağımsız taban komitelerinde birleşmeye çağırması ve mücadeleyi diğer illerdeki fabrikalara ve sektörlere yaymak için çaba harcaması yaşamsal öneme sahiptir.
2012 yılı sonundaki Topkapı direnişinin başından itibaren, cam işçilerini, şirketlerden ve onlarla işbirliği içindeki sendikalardan bağımsız mücadele ve örgütlenme perspektifine kazanmaya çalışan Toplumsal Eşitlik, mücadeleyi bu yönde ileriye taşıyacak cam işçilerine elinden gelen desteği sunmaya hazırdır.