Sosyalist Eşitlik Partisi, Alman gizli servisine dava açtı

Sosyalist Eşitlik Partisi (Sozialistische Gleichheitspartei, SGP), Almanya’nın iç istihbarat servisi Anayasayı Koruma Federal Bürosu’na Berlin idare mahkemesinde dava açtı.

SGP, demokratik hakları savunan tüm bireyleri, örgütleri ve kurumları, bu davayı ve gizli servisin saldırılarına karşı SGP’yi desteklemeye çağırır.

İç istihbarat kurumunun SGP’yi karalaması, açıkça, aşırı sağın, özellikle de devlet aygıtı içindeki aşırı sağcı kliklerin doğurduğu tehlikeye karşı mücadele eden herkesin gözünü korkutma yönünde bir girişimdir. SGP, gizli servisin geçtiğimiz yılki resmi raporunda iddia ettiği gibi “aşırı solcu” ya da “anayasa karşıtı” değil; devrimci ve sosyalist bir örgüttür. Parti, dünya Troçkist hareketinin parçasıdır ve militarizme, faşizme ve savaşa geri dönüşün kararlı bir karşıtıdır.

Gizli servisin partiyi bu şekilde adlandırması ve gözetlemesi, demokratik haklara yönelik büyük bir saldırıyı temsil etmektedir ve partinin olası yasaklanmasının ilk adımıdır. SGP’nin avukatı Pier Stolle, 24 Ocak’ta açılan ve sonradan Dünya Sosyalist Web Sitesi’nde yayınlanan hukuk davasında şunları yazdı: “Aynı zamanda, bir kişinin ya da kişiler grubunun isminin gizli servis raporunda geçmesi, gerçekte, kamuoyuna bu kişiler grubunu desteklememeleri, gruba katılmamaları ve önerdikleri ne olursa olsun kabul etmemeleri yönünde bir emir yayınlamaktır.” Özellikle yaklaşan Avrupa seçimleri açısından, SGP’nin adının geçmesinin, “seçmenleri partiyi desteklemekten caydırmayı” amaçladığı açıktır.

İstihbarat kurumunun SGP’ye yönelik bu saldırısının kesinlikle hiçbir hukuki temeli bulunmamaktadır. Gizli servis, SGP’nin şiddet eylemlerine girdiğini ya da anayasa karşıtı olduğunu kanıtlamaya bile kalkışmamaktadır. Hatta raporunda, SGP’nin hedeflerini yasal yollarla gerçekleştirmeye çalıştığını şu satırlarla açıkça kabul etmektedir: SGP, “seçimlere katılarak ve konferanslar vererek, halkın dikkatini kendi siyasi düşüncelerine kazanmaya çalışıyor.”

Gizli servisin SGP’yi belirtmesinin tek gerekçesi, partinin sosyalist bir programı savunması, kapitalist sistemi eleştirmesi ve sendikalar dahil olmak üzere tüm düzen partilerine karşı çıkmasıdır. Gizli servisin raporu şunu belirtiyor: “SGP’nin ajitasyonunu, ‘kapitalizm’in genelleştirilmiş bir kötülenmesi; AB karşıtlığı; sözde milliyetçilik, emperyalizm ve militarizm karşıtlığı; sosyal demokrasi ve sendikalar, hatta Sol Parti karşıtlığı olarak var olan devlet ve toplumsal düzen karşıtı programı yönlendirmektedir.”

Avukat Stolle, açılan davada, bunun gizli servisin raporunda bahsedilmenin önkoşullarını karşılamadığını savunuyor: “Ne ‘kapitalizm’ ne de AB, milliyetçilik, emperyalizm, militarizm, Sosyal Demokrasi, sendikalar ya da Sol Parti anayasal olarak korunan hukuki varlıklardır. Demokratik, eşitlikçi, sosyalist bir toplumu savunma, Temel Yasa’nın öz değerleri ile çelişmemektedir.”

Devamında şunlar belirtiliyor: “Toplantı düzenlemede, raporları ve çözümlemeleri belgelendirmede ve federal ve Avrupa seçimlerine katılma tutumunda, anayasal düzenin özgür demokratik ilkeleri ile uzlaşmayan bir toplum kurmak üzere devleti ve toplumsal düzeni yıkma ya da dönüştürme hedefi ya da amacı güdüldüğünün de hiçbir belirtisi yoktur.”

Gerçekte, istihbarat servisi, kapitalizme yönelik her türlü sosyalist eleştiriyi damgalayıp suç haline getirmek istemektedir. Bu, raporun “Aşırı solculuk” başlıklı bölümünün girişi kısaca incelendiğinde açıkça görülmektedir.

Bölümde şunlar belirtiliyor: “Aşırı solcuların ideolojik temeli, bir bütün olarak ‘kapitalist sistem’in reddidir. Çünkü ‘kapitalizm’, aşırı solculara göre, sadece bir ekonomi biçiminden daha fazlasıdır: O, içeride ‘baskı’ ve dışarıda ‘saldırganlık’ yoluyla ‘burjuva egemenliği’nin hem temeli hem de bir garantörü olarak görülmektedir. Dolayısıyla, ‘kapitalizm’, toplumsal adaletsizlik, konutların ‘imhası’, savaşlar, aşırı sağ ve ırkçılık ve çevre felaketleri gibi tüm toplumsal ve siyasal felaketlerin sorumlusudur.”

İstihbarat örgütüne göre, kapitalizme yönelik, milyonlarca insanın paylaştığı bu tür bir eleştiri, “devletimize ve toplumsal düzenimize, dolayısıyla da özgürlüğe ve demokrasiye” bir saldırıdır. Kendisini, “önde gelen teorik kişilikler” olarak “Marx’a, Engels’e ve Lenin’e” dayandıran ya da “ezilenlerin egemenlere karşı devrimci şiddeti”ni ilkesel olarak “meşru” gören herkes, istihbarat örgütünün gözünde bir “aşırı solcu” ve “anayasa düşmanı”dır.

Gizli servis, sosyalist partileri bastırma konusunda Almanya’da uzun ve kötü ünlü bir tarihi olan geleneği sürdürmektedir. 1878’de, Bismarck, “Sosyal Demokrasinin aşırı tehlikeli çabaları”na karşı adı çıkan sosyalist karşıtı yasaları çıkarmış ve SPD’yi 12 yıl yeraltına itmişti. 1933’te, Hitler, Nazi diktatörlüğünün, II. Dünya Savaşı’nın ve Musevilerin imha edilmesinin önünü açmak için önce Komünist Parti’yi (KPD), ardından da Sosyal Demokratları ortadan kaldırmıştı.

Şimdi de, büyük koalisyon ve onun istihbarat servisi, sosyalist karşıtı yasaların üçüncü sürümünü hazırlıyorlar. Onlar, Almanya İçin Alternatif’in (AfD) politikalarını benimsiyor ve bu aşırı sağcı partiyi eleştiren herkesi yasaklamakla tehdit ediyorlar.

Gizli servisi ve AfD

Partinin önderliği göçmenlere karşı durmadan ajitasyon yapar, ırkçılığı teşvik eder, Hitler’in silahlı kuvvetlerini (Wehrmacht) yüceltir ve Nazilerin suçlarını önemsizleştirirken, gizli servisin “Aşırı sağcılık” bölümünde AfD’ye bir kez bile değinilmemesi anlamlıdır. AfD içindeki etnik milliyetçi “Flügel”in (Kanat) temsilcileri, AfD ile sıkı bağlara sahip olan yeni Sağ ve yabancı düşmanı Pegida ağları da raporda geçmemektedir.

Buna karşılık, “Aşırı solculuk” bölümü, AfD’den, defalarca, sözde “aşırı solcular”ın kurbanı olarak söz ediyor! AfD’yi ve aşırı sağcıları protesto eden ya da onlar hakkında bilgi toplayan herkes, gizli servis tarafından bir “aşırı solcu” olarak görülmektedir. Rapor, “aşırı solcu” görüşlerin varlığının kanıtı olarak, AfD parti kongresine yönelik protestolardan, “aşırı sağcılara karşı sürmekte olan ‘mücadele’”den ve “iddia edilen ya da gerçek aşırı sağcılar ve yapılar hakkında bilgi toplanması”ndan söz ediyor.

Gizli servisin raporunun büyük kısmı, sanki AfD’nin parti merkezinde yazılmış gibidir ve bu hiç de rastlantı değildir. Raporun yayınlanmasından beri, gizli servisin eski şefi Hans-Georg Maassen’in birçok kez AfD temsilcileri ile bir araya geldiği ve onlarla raporun içeriğini tartıştığı ortaya çıktı. Maassen, sonunda, AfD’nin Chemnitz’de düzenlediği ve sokaklarda göçmenleri kovalayan ve bir Musevi restoranına saldıran aşırı sağcıların katıldığı gösteriyi desteklemesinin ardından istifa etmek zorunda kaldı.

Gizli servisin faşist bataklık ile sıkı bağları bulunmaktadır. On beş yıl önce, Anayasa Mahkemesi, önderliğinde çok sayıda gizli servis muhbirinin olduğu gerekçesiyle aşırı sağcı NPD’yi yasaklamayı reddetmiş ve onu “bir devlet örgütü” olarak nitelemişti.

Gizli servisten ve polisten onlarca muhbir, dokuz göçmenin ve bir polisin öldürülmesinden sorumlu olan aşırı sağcı terör örgütü Ulusal Sosyalist Yeraltı’nın (NSU) yakın çevresi içinde faaliyet gösteriyordu. Hatta Hesse eyaletinin istihbarat kurumunun bir çalışanı, cinayetlerden biri gerçekleşirken olay yerindeydi ama görünüşe göre uygunsuz bir şey fark etmemişti. NSU’nun içinden çıktığı Türingiya Anayurt Savunması, gizli servisin mali desteğiyle kurulmuştu. Ayrıca, AfD’nin önderliğinde yer alanların azımsanmayacak bir kısmının geçmişi, istihbarat kurumlarına, yargıya, polise ve orduya dayanmaktadır.

SGP’yi savunun

Gizli servisin raporunda SGP’nin adını anmaya karar vermesinden bu yana, partiyi “şiddet” ile suçlamak üzere çeşitli girişimlerde bulunuldu. Aşırı sağcılar, partiyi suçlayabilmek için, şiddet kışkırtmak amacıyla defalarca SGP üyelerine saldırdılar. Kimlik hareketinin ve AfD’nin üyeleri, SGP’nin gençlik örgütünün Dresden Üniversitesi’nde ve Berlin Humboldt Üniversitesi’nde düzenlediği toplantıları dağıtmayı çalıştı. Bunu, Toplumsal Eşitlik İçin Uluslararası Gençlik ve Öğrenciler (IYSSE) üyelerine, Humboldt Üniversitesi’ndeki öğrenci meclisi seçimleri kampanyası sırasında her gün yapılan saldırılar izledi. Bu çabaların başarısız olmasının ardından, kimliği belirsiz kişiler, karşıt görüşlü insanlara karşı şiddet çağrısı yapan sahte bir IYSSE bildirisi dağıttılar. Bu yüzden, IYSSE, belgede sahtecilik ve kasten karalama üzerinden şikayette bulundu.

SGP, gizli servisin yaydığı yalanlarının tersine, bireysel şiddet eylemlerine karşıdır ve demokratik hakları koşulsuzca savunur. Bununla birlikte, toplumun ekonomik temelleri özel sermayenin öldürücü pençesinin altında ise, Temel Yasa’da güvence edilen temel haklar (kendini serbestçe ifade etme, yaşam ve bedensel bütünlük, yasalar önünde eşitlik, vicdan, fikir ve toplanma özgürlüğü, basın özgürlüğü, mesleğini seçme özgürlüğü vb.) boş sözler olarak kalır ve karşıtlarına dönüşürler. Sosyalist bir program, gerçek demokrasinin gerçekleşmesinin önkoşuludur.

SGP, Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin şubesi olarak, hem faşizme hem de Stalinizme karşı mücadele geleneğini sürdürmektedir. 1930’larda, Troçkist hareket, Nazilerin yükselişine karşı kararlı bir mücadele yürüttü. Lev Troçki’nin Ulusal Sosyalizm (Nazizm) çözümlemesi, Nazizmin sonuçları hakkındaki uyarıları, Sosyal Demokratlar ile Naziler arasında ayrım yapmayı reddeden Stalinist KPD’nin yıkıcı politikalarına yönelik eleştirileri ve bir birleşik cephe uğruna mücadelesi, günümüzde son derece güncel olmayı sürdürmektedir.

Troçkistler, bu yüzden, Gestapo’nun vahşice zulmüne uğramışlardı. 1937’de, Danzig’deki bir mahkeme, 10 Troçkisti, olağanüstü bir duruşmada uzun hapis cezalarına çarptırdı. Nazi egemenliğinin Troçkist kurbanları arasında, Musevi sorunu üzerine Marksist bir eserin yazarı olan ve Auschwitz’te gazla öldürülmeden önce Belçika’da ve Fransa’da illegal sosyalist çalışma yürüten Abram Leon da vardı. Troçkistlerin yeniden zulme uğradığı ve bunun, II. Dünya Savaşı’nın sona ermesinden beri ilk kez aşırı sağcı bir partinin parlamentoya girmesinin ardından meydana geldiği gerçeği, egemen seçkinlerin sağa kayışının tehlikeli sonuçlarının altını çizmektedir.

Gizli servisin SGP’ye yönelik saldırısı, demokratik haklara yönelik kökten bir saldırıdır. Bu, militarist politikaları, devletin baskı aygıtının kuvvetlendirilmesini ve sosyal harcamalara yönelik saldırıları zorla kabul ettirmek ve gelişmekte olan tüm muhalefeti bastırmak için gitgide daha çok otoriter yönetim biçimlerine ve aşırı sağcı güçlere bel bağlanmasına dayanan bir hükümet politikasının parçasıdır.

Bu durum, istihbarat kurumlarının, yargının ve polisin, bir yandan Nazileri güçlendirirken, diğer yandan sosyalistlere ve barış yanlılarına amansızca zulmettiği Weimar Cumhuriyeti’ni hatırlatmaktadır. Hitler 1923’teki başarısız darbesinin ardından “Kavgam”ı yazdığı hapiste dokuz ay geçirirken, yargıçlar, solcu Weltbühne dergisinin editörü Carl von Ossietzky’yi militarizme karşı çıktığı için on sekiz ay hapse atmışlardı. Hitler, Cumhurbaşkanı Paul von Hindenburg’un etrafında düzenlenen bir komplo yoluyla Başbakan olarak atanınca, devlet aygıtı sorunsuz bir şekilde Nazilerin arkasında hizaya geçti.

SGP, ödün vermeden sosyalist bir programı savunduğu ve militarizmin, devlet baskısının ve yabancı düşmanlığının bütün biçimlerine karşı çıktığı için gizli servisin hedefi konumundadır.

SGP’nin, Nazi savunucusu Ernst Nolte’ye arka çıkan ve Der Spiegel dergisine “Hitler kötü biri değildi,” diyen aşırı sağcı tarihçi Jörg Baberowski’yi eleştirmesi, medyada bir öfke fırtınasına yol açtı. Frankfurter Allgemeine Zeitung, SGP’yi “zorbalık” ile suçladı ve partinin “etkililiği”nden yakındı. Humboldt Üniversitesi yönetimi, bu aşırı sağcı profesöre arka çıktı ve eleştirilmesinin “kabul edilemez” olduğunu ilan etti. Fakat Baberowski’nin sağcı eğilimleri artık inkar edilemiyor. Die Zeit bile, Baberowski’nin, Berlin’de, aşırı sağcı kişilerin bir araya geldiği bir toplantı grubu kurduğunu yazdı.

Neredeyse tüm medya organları SGP’ye saldırır ve profesörlerin ezici çoğunluğu ya Baberowski’yi destekler ya da sessiz kalırken; SGP, işçilerden ve gençlerden büyük destek gördü. IYSSE, Humboldt Üniversitesi’ndeki öğrenci meclisi seçimlerinde oyların yaklaşık yüzde 7’sini aldı. Çeşitli öğrenci konseyleri ve başka öğrenci temsil kurulları, IYSSE ile dayanışmalarını açıkladılar ve sağcı ve aşırı sağcı profesörleri eleştirdiler. Gizli servis, bu duruma, SGP’ye yönelik saldırısıyla karşılık verdi.

Bizler, gizli servisin SGP’yi ve tüm diğer sol örgütleri gözetlemeye son vermesini talep ediyoruz. Aşırı sağın yükselişiyle mücadele etmek isteyen –Sol Parti’nin, SPD’nin ve Yeşillerin ciddi üyeleri dahil– herkese sesleniyor ve sizleri gizli servisin saldırılarını protesto etmeye, SGP’yi savunmaya ve davamızı desteklemek üzere bağış yapmaya çağırıyoruz.

12 Mart 2019

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir