Dünya çapında, Ekvador, Lübnan, Fransa, Almanya, ABD, Irak, Şili ve Haiti gibi kültürel olarak birbirinden uzak ülkelerde, yeni bir işçi sınıfı gençliği kuşağı, küresel sınıf mücadelesinin savaş alanına güçlü bir giriş yapıyor.
Guardian’dan Simon Tisdall, kısa süre önce, son kitlesel gösterilerin uluslararası kapsamından söz ederek şöyle yazıyordu: “Her ülkedeki protestolar ayrıntıda farklılaşıyor fakat son çalkantılar çok önemli bir faktörü paylaşıyor gibi görünüyor: gençlik … Gençliğin karşılanmamış özlemlerine ilişkin bu küresel olgu, siyasi saatli bombalar üretiyor. Hindistan’da her ay bir milyon insan 18 yaşını geçip oy verme hakkı kazanıyor. Ortadoğu’da ve Kuzey Afrika’da, önümüzdeki beş yılda tahminen 27 milyon genç işgücüne katılacak.”
Tarihteki en eğitimli, şehirli ve teknolojik açıdan birbirine bağlanmış kuşağın siyasi uyanışı, tüm işçi sınıfı için kritik stratejik önem taşımaktadır.
Detroit, Michigan’daki Wayne Eyalet Üniversitesi öğrencileri
1990’larda doğan günümüz gençliği, Sovyetler Birliği’nin dağılmasının “tarihin sonu”nu başlattığı ve gençlerin, liberal demokrasinin zaferi ve sınıf mücadelesi ile savaşın yokluğu ile damgalanan bir dünyada büyüyeceği yönündeki tüm iddiaları çürüten deneyimleri paylaşıyor.
Kapitalist statüko katlanılmaz hale geldiği için, gençler milyonlar halinde gösteri yapıyor. Irk, toplumsal cinsiyet ya da kişisel kimlik üzerine değil, toplumun kaynaklarının nasıl paylaşıldığı üzerine gösteri yapıyorlar. Mezhepsel bölünmeleri reddediyor ve 20. yüzyılda ortaya çıkan çözülmemiş aynı sorunlarla (emperyalist savaş, faşist gericilik, mali krizler ve devasa toplumsal eşitsizlik) karşı karşıya oldukları için, devlet baskısına karşı hayatlarını tehlikeye atıyorlar. Tüm bunların üzerinde bir iklim felaketi hayaleti dolaşıyor.
Şu anda 30 yaşının altında olan gençler dünya nüfusunun yarısından fazlasını oluşturuyor ve nüfusun yüzde 65’inden fazlası dünyanın en hızlı büyüyen bölgelerinde yaşıyor: Sahraaltı Afrika, Ortadoğu, Güney Asya ve Güneydoğu Asya.
Gençliğin radikalleşmesi süreci, gelişmekte olan dünya ile sınırlı değil. Cep telefonları ve sosyal medya ile örneklenen teknolojik dönüşümler, dünya genelinde işçi sınıfı gençliğinin siyasi bakış açısını birbiriyle uyumlu hale getiriyor.
ABD’de, komünizm karşıtı Komünizmin Kurbanlarını Anma Vakfı’nın bu hafta açıklanan anketine göre, 23-38 yaş arası gençlerin yüzde 70’i, başkanlık için büyük olasılıkla sosyalist bir adayı destekleyeceğini söylüyor. Avrupa genelinde yapılan anketler, gençler arasında toplumsal devrime büyüyen desteği gösteriyor. Bu yaz, Kuzey Amerika ve Avrupa genelinde milyonlarca insan, çevre felaketine karşı gösterilere katıldı.
Egemen sınıf, genç işçi kuşağının radikalleşmesini, kapitalist sisteme yönelik varoluşsal bir tehdit olarak görüyor. Kapitalist sınıf, 2013’te bir düşünce kuruluşunun strateji belgesindeki sözcüklerle, “20-29 yaş arası genç yetişkinler grubunun radikalleşmeye özellikle yatkın” olduğu gerçeğine karşı sistemi savunmak için bir uzman ve analist ordusunu istihdam ediyor.
Başka bir düşünce kuruluşunun 2018’de yayımlanan “Ekonomik Kalkınma ve Sosyopolitik İstikrarsızlık” başlıklı çalışması da benzer şekilde şu uyarıda bulunuyor:
“Genç nüfusun hızlı büyümesi, muazzam sayıda yeni iş yaratılmasını gerektiriyor ki bu ciddi bir ekonomik sorun. Genç işsizliğindeki artış, iç savaşlar, devrimler ve devlet çöküşleri gibi siyasi altüst oluşlar için potansiyel bir katılımcı ‘ordusu’ yaratarak, özellikle güçlü bir istikrarsızlaştırıcı etkide bulunabilir.”
Fakat mali aristokrasi dünyadaki serveti biriktiriyor ve yeteri kadar iş, ücretsiz eğitim, sağlık ya da barınma konularında hiçbir önlem almıyor. 2018 tarihli aynı rapor, şöyle devam ediyor: “Kır-kent göçmenlerinin çoğunluğunu gençler, yani ‘genç nüfus fazlalığı’ oluşturuyor ve yoğun kentleşme faktörleri,” bir bütün olarak işçi sınıfı üzerinde “özellikle güçlü bir istikrarsızlaştırıcı etki yaratarak birlikte hareket ediyor. Nüfusun radikalleşmeye en meyilli kesimi sayıca artmakla kalmıyor; büyük kentlerde/siyasi merkezlerde yoğunlaşıyor.”
ABD emperyalizmi ise, dikkatli bir şekilde, işçi sınıfının artan radikalleşmesini bastırmaya hazırlanıyor.
2018 ABD Ordusu Gelecek Araştırmaları Grubu’nun “2030-2050 Dünyasında Yönetim Zorlukları: Gençlik, İşsizlik, Kent ve Öfke” başlıklı raporun bir bölümünde, “demografik özellikler, eşitsizlik artışı, mega şehirlerin etkisi ve kaynaklara yönelik yeni ya da en azından artan rekabet” gibi unsurların, yakın gelecekte “daha fazla devlet başarısızlığının gerçek bir olasılık” olduğu anlamına geldiğini savunuyor.
Dünyadaki gençlerin ve öğrencilerin toplumsal gücü ve pratik zekası, önümüzdeki dönemin iktidar uğruna devrimci mücadelelerinde işçi sınıfı için büyük bir güç kaynağıdır. Gençlik, barometredir. Sınıf mücadelesinin onlarca yıl bastırılmasından sonra, gençliğin radikalleşmesi, geniş bir işçi sınıfı hareketinin uluslararası ölçekte gelişmekte olduğunun açık bir işaretidir.
Kritik sorun, devrimci bir önderliğin geliştirilmesi ve gelişmekte olan bu mücadelelere siyasi ve tarihsel bir perspektif kazandırılmasıdır. Gençler, devrimci faaliyetlerini, işçi sınıfının 20. yüzyıldaki ve 21. yüzyılın ilk yirmi yılındaki çok önemli devrimci ve karşıdevrimci deneyimlerine dayandırmalıdır.
Günümüzde Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi (DEUK) ve Sosyalist Eşitlik Partileri (SEP) tarafından temsil edilen Troçkist hareket, bu tarihi cisimleştiren dünyadaki tek siyasi eğilimdir. DEUK, tarihini, işçi sınıfının Vladimir Lenin ve Lev Troçki liderliğindeki Bolşevik Parti’nin önderliği altında tarihte ilk kez iktidarı ele geçirdiği 1917 Rus Devrimi’ne dayandırmaktadır.
Bugün, milyonlarca genç, sosyalizme en ufak bir atıfta bulunmayı neredeyse bırakmış olan Stalinist, Sosyal Demokrat, burjuva milliyetçi, eski gerilla ve Maocu partiler tarafından kabul edilen politikalara karşı başkaldırıyorlar. İşçiler ve gençler, onların kapitalizm yanlısı milliyetçi programlarını doğru bir şekilde reddediyorlar. Troçki’nin öngörmüş olduğu gibi, “İnsanlığın üzerine hücum eden büyük olaylar, bu gereğinden uzun yaşamış örgütlerden geriye taş üstünde taş bırakmayacak.”
Başka bir güç –işçi sınıfı– tarih sahnesine geri dönüyor. Devrimci gençlik bu güce yönelmeli; geçmişteki mücadelelerin derslerini özümseyerek kendisini donatmalı ve bu temelde gerekli devrimci önderliği geliştirmelidir. Dünya Sosyalist Web Sitesi, tüm gençleri, bugün Toplumsal Eşitlik İçin Uluslararası Gençlik ve Öğrenciler’e katılarak sosyalizm mücadelesine girişmeye çağırır.