ISO IYSSE’nin New York Üniversitesi’ndeki kulüp başvurusunu destekledi

Uluslararası Sosyalist Örgüt (ISO), kendi Facebook sayfasında, Toplumsal Eşitlik İçin Uluslararası Gençlik ve Öğrenciler’in (IYSSE) New York Üniversitesi’ndeki (NYU) kulüp başvurusunu artık desteklediğini belirten bir açıklama yayınladı. Açıklama, 13 Şubat’ta, ISO’nun NYU Öğrenci Faaliyetleri Kurulu’nun (SAB) IYSSE’ye kulüp statüsü vermeyi reddetmesine sessiz kalmasını eleştiren IYSSE’nin Açık Mektup’unun yayınlanmasından üç gün sonra yayınladı. SAB, Kasım ayındaki kararını, IYSSE’nin, üniversitede kulübü bulunan ISO ile çok benzer olduğu iddiasıyla gerekçelendirmişti.

 

ISO, Facebook açıklamasında, IYSSE’nin kulüp statüsü elde etme yönündeki çabalarını fark etmemiş olduğunu ve daha önce, IYSSE’nin SAB’nin tavrını geri çekme çabalarına destek vermeyi reddetmemiş olduğunu iddia ediyor. Ayrıca, IYSSE’ye, “sekter” diyerek saldırıyor.

 

Aşağıda, NYU’daki IYSSE temsilcisi Isaac Finn’in, ISO’nun Facebook açıklamasına yanıtını yayınlıyoruz. ISO’nun açıklaması ise, Finn’in yanıtının altında yer alıyor.

 

***

 

Uluslararası Sosyalist Örgüt’e,

 

Toplumsal Eşitlik İçin Uluslararası Gençlik ve Öğrenciler (IYSSE), Uluslararası Sosyalist Örgüt’ün (ISO) NYU’daki öğrencilerin bir IYSSE kulübü kurma demokratik hakkına uzun süren sessizliğini sona erdiren ve bunu destekleyen gecikmiş kararını memnuniyetle karşılar.

 

Bununla birlikte, ISO’nun beyanının, bu açıklamanın yayınlanmasındaki uzun gecikmeye ilişkin saçma ve apaçık yanlış bir izah içeriyor olması esef vericidir. IYSSE’nin destek çağrısına değinen ISO, “onu yanıtlamadığımız gerekçesiyle bizi suçlayan bu bildiri yayınlanana kadar sözü edilen talebin farkında değildik” iddiasında bulunuyor.

 

Gerçekte ise, NYU’daki IYSSE, ISO’nun NYU’daki kulüp başkanı Sean Larson’a 6 Aralık 2016’da bir e-mail göndermişti. Bu e-mail, ISO’ya ve diğer öğrenci kulüplerine, NYU’da “ifade özgürlüğü ve kulüp başvurusu sürecini demokratikleştirme” mücadelesinde IYSSE’ye destek verme çağrısı ile birlikte, 29 Kasım’da NYU SAB’ye gönderilen “Toplumsal Eşitlik İçin Uluslararası Gençlik ve Öğrenciler’in kulüp statüsünün reddedilmesini geri çekin” başlıklı açık mektup metnini içeriyordu. Ne Bay Larson ne de ISO’nun bir başka temsilcisi bu e-maile yanıt verdi.

 

IYSSE üyeleri, ISO kulübünün başkan yardımcısı Paul Heideman’la ve diğer ISO üyeleriyle, kulüp statüsünü elde etmek ve SAB’nin kararını geri çekmesi için imza kampanyaları sırasında çeşitli vesilelerle karşılaştılar. Bay Heideman, dilekçeyi imzalaması yönündeki talepleri reddetti.

 

Her durumda, IYSSE’nin ISO’dan bu konu üzerine bir tutum almasını istemesi bile gerekmemeliydi. Örgütünüz, SAB’nin IYSSE’yi bir kulüp olarak tanımayı reddettiğinin son derece farkındaydı. Kulüp kampanyamız, NYU kampüsünde yaygın şekilde duyurulmuştu. Üniversite gazetesi The Washington Square News, bu konu üzerine çeşitli makaleler ve bir yorum yayınladı. IYSSE, kampüste binlerce bildiri dağıttı. Hem kendi kulüp kurma hakkı için hem de NYU’daki anti-demokratik kulüp politikasına karşı kapsamlı bir kampanya yürüttü. Bu kampanya, yüzlerce öğrencinin ve NYU’da onlarca yıldır ders veren önde gelen radikal profesör Bertell Olman dahil, NYU fakültesinin pek çok üyesinin desteğini kazandı.

 

IYSSE’nin kulüp statüsüne destek vermeyi başlangıçta reddetmenizin asıl nedeni, sizin demokratik haklarımıza gecikmiş ve gönülsüz destek veren metninizde açıklığa kavuşuyor. Açıklamanızın büyük kısmı, IYSSE’yi “sekter” diye suçlamaya ayrılmıştır.

 

Mektubunuz, IYSSE’nin ve onun ana örgütü Sosyalist Eşitlik Partisi’nin, “bütünüyle sağlıksız bir zaman miktarını diğer sol örgütleri suçlamaya” harcadığını ileri sürüyor. IYSSE’yi ve SEP’i gülünç göstermeye çalışarak, şöyle yazıyorsunuz:

 

“Örneğin, onların web sitesi wsws.org’da, 13 Şubat itibariyle, ‘sahte sol’ (kendi sektleri dışındaki tüm gruplar için tercih ettikleri ad) terimi için yapılan bir arama, 25.423 makalenin bu terimi kullandığını gösteriyor (hiç şüphe yok ki, bu yanıt okunduğu zaman, sayı artacak).”

 

Parlak istatistikçiniz, bu absürt sayıya, WSWS’de “sahte sol” terimine ilişkin bir aramanın, yaptığı hesaplamada, bu sözcüklerin birinin veya her ikisinin de (“sahte” ve/veya “sol”) göründüğü tüm makaleleri içerdiğini fark edememesiyle ulaşmış. Dahası, istatistikçinizin, arama motorunun “sol” sözcüğünün kullanımını bir isim (“Sol”), bir sıfat (“Sol politikacı”) ve bir fiil (“O, diğerini solladı”) olarak ayırt etmediği de aklına gelmemiş.

 

Hesaplamalarında aynı pervasız yaklaşımı kullanan ISO istatistikçisi, WSWS’de “beyaz şovenizmi” teriminin göründüğü en az 13.887 makale keşfettiğini iddia ediyor. WSWS’ye aşina olan herkesin hemen anlayacağı gibi, web sitemizde “beyaz şovenizmi” terimi, ırk takıntılı kimlik politikası kategorilerini kullanmadığımız için nadiren görünür.

 

Yine, arama motoru bağlamı ne olursa olsun web sitemizdeki “beyaz” sözcüğünün her kullanımını (“siyah-beyaz film” ya da “Beyaz Saray” gibi) kattığı için, astronomik 13.887 sayısına ulaşıyorsunuz.

 

Siz, Dünya Sosyalist Web Sitesi’nin içeriğini hoyratça çarpıtmanızdan yola çıkarak, bizim “saldırgan sekterlik”imizi kınıyor ve şöyle yazıyorsunuz: “SEP için, kapitalist toplumun kokuşmuşluğuyla mücadele, solun geri kalanıyla mücadele görevinden arka planda yer alır.”

 

Sizin “sekterlik” ifadesiyle kastettiğiniz şey, bizim Marksist ilkeleri savunmamız ve kapitalist sınıfa ve onun siyasi ajanlarına yönelmiş ve onlar işbirliği yapan ISO’nun da dahil olduğu sayısız orta sınıf örgütün uyguladığı her tür siyasi oportünizme karşı çıkmamızdır. Sizin ölçütlerinizle, Marx’a, Engels’e, Lenin’e, Troçki’ye ve Luxemburg’a kadar uzanan her bir devrimci sosyalist, “sekter” olarak damgalanır. Tüm büyük Marksistlerin eserlerinin azımsanmayacak bir kısmı, sosyalist hareket içindeki oportünist eğilimleri teşhir etmeye ayrılmıştır.

 

Uzlaşmaz siyasi farklılıklarımıza rağmen, “hangi grupların kulüp statüsüne izin verilmesi için siyasi olarak çok benzer olduğuna karar vermenin” NYU’nun “işi olmaması gerektiği”ni kabul etmenizi memnuniyetle karşılıyoruz. Mektubunuzun içeriği, hiç değilse, IYSSE’nin New York Üniversitesi’nde bağımsız bir kulübü haklı çıkarmak için ISO ile çok benzer olduğu fikrini eksiksiz bir şekilde çürütmüştür.

 

Saygılarımla,

 

Isaac Finn

 

***

 

IYSSE’nin açık mektubuna ISO’nun 13 Şubat 2017’de verdiği yanıt

 

10 Şubat Cuma günü, Toplumsal Eşitlik İçin Uluslararası Gençlik ve Öğrenciler (IYSSE) örgütü, NYU Uluslararası Sosyalist Örgüt’e, bizi, diğer şeylerin yanı sıra, “NYU yönetimiyle ve onun Wall Street’teki ve ordu-istihbarat aygıtındaki müttefiklerinin yanında yer almak” ve “IYSSE’nin ifade özgürlüğüne ilişkin demokratik hakkını desteklemeyi reddederek” “siyasi sansür”e dahil olmakla suçlayan bir açık mektup yayınladı.

 

Bu suçlamalar, en merkezi şekilde, böylesi bir reddedişte bulunmamış olduğumuz için, örgütümüzü oldukça gafil avladı. IYSSE mektubu, kulübümüzün bir destek talebi e-maili almış olduğunu belirtiyor. Kulüp işleri için kullandığımız e-mail hesabına (nyusocialist@gmail.com) bu tür bir mail almadık ve onu yanıtlamadığımız gerekçesiyle bizi suçlayan bu bildiri yayınlanana kadar sözü edilen talebin farkında değildik. Benzer şekilde, yazı, başkan yardımcımız Paul Heideman’ı 1 Şubat’ta IYSSE’nin dilekçesini imzalamayı reddetmekle suçluyor. Bir kez daha, IYSSE Paul’dan -bildiği kadarıyla- dilekçeyi imzalamasını bile istemediği için, bu suçlama da yanlıştır.

 

Bu, ne yazık ki, her ikisi de bütünüyle sağlıksız bir zaman miktarını diğer sol örgütleri suçlamaya harcayan IYSSE ve onun ana örgütü SEP için tamamen tipik bir davranıştır. Örneğin, onların web sitesi wsws.org’da, 13 Şubat itibariyle, “sahte sol” (kendi sektleri dışındaki tüm gruplar için tercih ettikleri ad) terimi için yapılan bir arama, 25.423 makalenin bu terimi kullandığını gösteriyor (hiç şüphe yok ki, bu yanıt okunduğu zaman, sayı artacak). “Beyaz şovenizmi” terimi (onların ırkçılık için tercih ettiği adlandırma) için bir arama, yalnızca yarısı kadar, 13.887 makale buluyor. “Erkek şovenizmi” oranı, cimri 2.859 makale ortaya çıkaracak şekilde, daha da düşük. SEP için, kapitalist toplumun kokuşmuşluğuyla mücadele, solun geri kalanıyla mücadele görevinden arka planda yer alır.

 

Yine de, kendileri dışındaki tüm sol örgütlere yönelik saldırgan sekterliklerine ve örgütümüze yönelik açık mektuplarında gerçeği ihmal etmelerine rağmen, biz, elbette, NYU’da bir kulübe sahip olma haklarını savunuyoruz. Üniversite yönetiminin öğrenci örgütlerine polislik yapmaması gerektiği, temel demokratik bir ilkedir. Eğer NYU’daki öğrenciler kendilerini bir IYSSE şubesi biçiminde örgütlemek istiyorlarsa, bunu yapmak onların hakkı olmalıdır.

 

Özellikle, SAB’nin benzer öğrenci gruplarına yönelik politikasına muhalefetimizi kaydetmek istiyoruz. Hangi grupların kulüp statüsüne izin verilmesi için siyasi olarak çok benzer olduğuna karar vermek üniversitenin işi olmamalıdır. Aynı gruba üye olduklarına ve olmadıklarına öğrencilerin kendileri karar vermelidir. Bu, ülke genelindeki üniversitelerde sola karşı sıklıkla silah olarak kullanılan bir politikadır ve biz, bunun kulüp statüsünü reddetmek için uygunsuz bir kural olduğuna inanıyoruz.

 

Bu düşünceyi SAB’ye de aktaracağız.

 

16 Şubat 2017

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir