İnsanlık Anıtı ve bir karikatür sergisi

Ocak ayının ilk haftasında Kars ziyaretini gerçekleştiren Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Mehmet Aksoy’un henüz tamamlanmamış eserini gördüğünde “ucubenin derhal kaldırılması” gerektiğini ifade etmişti. Basında uzun süre tartışılan “ucube” heykel Kars Belediye Meclisi üyeleri tarafından çıkarılan yıkım kararı ile yeniden gündeme taşındı.

Ucube heykelin kısa hayat hikayesi

Tarihi Kars Kalesine bakan Su Kapı Mahallesi’nde 2006 senesinde heykeltıraş Mehmet Aksoy tarafından yapılmaya başlanan ‘İnsanlık Anıtı’ ilk günlerinden bugüne dek birçok sıkıntıya göğüs gerdi. Heykelin yıkılması için ilk müracaat MHP Kars İl Başkanı Oktay Aktaş tarafından 19 Eyül 2006 tarihinde Anıtlar Yüksek Kurulu’na verilen dilekçe ile gerçekleştirildi. İlk yıkım kararı da 2006 senesinde Diyarbakır Koruma Kurulu’nca çıkarıldı. Dönemin belediye başkanının yıkım kararının durdurulması ve iptali için başvurmasıyla heykel çalışmaları devam etti. Ancak Aktaş toplam dört defa yıkım kararı için başvurdu. Çünkü Aktaş, heykelin “Iğdır’daki Türk soykırımına (!) inaden” yapıldığını düşünüyordu. Aktaş, daha da ileri giderek defalarca heykelde sembolize edilen iki insanın kucaklaşmasını “Doğu Ermenistan ve Batı Ermenistan’ın kucaklaşması” olarak algıladığını belirtmiş ve Karslılar’ın gözünde bu anıtın bir “nefret” anıtı olduğunu ifade etmişti.

Aktaş’ın insanın tüylerini ürperten şoven üslubu bugün Kars’ta barış adına yapılmış bir eseri yeterince rencide etmiş ve gerçek bir linç kampanyası başlatmıştı.

Heykele karşı başlatılan linç çağrısının son ve en etkili adımını Başbakan Erdoğan attı. O “Hasan Harekani hazretlerinin hemen yanı başında duran bir ucube”den bahsederek, görevlileri bir an evvel yıkım kararı almaya davet etmişti. Erdoğan’ın bu sözlerinin ardından çok uzun zaman geçmeden belediye meclis üyelerince alınan yıkım kararı ise bu davete icabet olarak kendini gösterdi.

Bu kararı yalnızca İnsanlık Anıtı’na karşı bir karar olarak değerlendirmek eksik kalıyor. Sergilenen tavır, sanata, sanatçıya ve barışa karşı yıkıcı bir tavır olarak önümüzde.

Mehmet Aksoy’un anlatmak istediği

Bir heykeli defalarca savunmak ve anlatmak zorunda kalmak… Heykeltıraş Aksoy’un yaşadığı bu. Eserin çalışmalarının ilk günlerinde Aksoy eserini şöyle anlatıyor, “Bütün dünyada kardeşlik ve barış olsun, heykel barışa, insanlığa el uzatsın. İlk olarak, bütün savaşların acısını içinde taşıyan insani bir vicdan olsun. Bu insanlık vicdanı kanıyor. O vicdanın gözyaşları olsun. Bu hissedilsin. İnsanlık vicdanını, kanayan bir gözle sembolize ettim, bunun üzerinde ortadan ikiye bölünmüş bir insan var. Bu insan ikiye bölünmüş, karşı karşıya konulmuş, birbirine düşman edilmiş. Aslında aynı insan. Bu aynı insandan bir tanesi bilinçlenmiş ve bir el uzatıyor. Elin etrafındaki her şey mekanik, put gibi, duvar gibi duruyor. O el, insanlığa daveti simgeliyor.” Bugün ise barış için uzanan taştan bir el dahi egemenleri ürkütüyor. Tonlarca ağırlıktaki İnsanlık Anıtı bir kez daha yıkım tehdidiyle karşı karşıya.

Sanatçıların örgütsüzlüğü ve bir karikatür sergisi

İnsanlık Anıtı’nın yıkım kararının münferit bir olay gibi algılanması sanatçıların örgütsüzlüğü ve tepkisizliği gerçeği ile birleşince yıkım heveslilerinin işi oldukça kolaylaşıyor. Türkiye’de sanat eserlerine ve sanatçılara karşı defalarca yıkıcı kararlar alındı. Birçok karikatürist yargılandı, bir çok eser parçalandı ve yakıldı. Tophane baskını henüz belleğimizde çok canlı, Orhan Pamuk’a karşı yürütülen linç kampanyası çok uzağımızda değil. Örnekleri çoğaltmak için zorlanmıyoruz.

Yıkım kararı basında uzun süre tartışılsa da, sanatçılar yıkım kararının karşısında birlikte duran bir irade sergileyemediler. Birçok sanatçı, Mehmet Aksoy’a bireysel destek verdi, ancak mevcut örgütsüzlük yıkım kararını alan belediye meclisi üyelerince iyi kullanıldı. AKP ve MHP’li üyeler ivedilikle, hiçbir tepkiden çekinmeyerek yıkım kararını aldılar.

Mehmet Aksoy Erzurum İdare Mahkemesi’ne kararın durdurulması ve iptali için gerekli karşı davayı geçtiğimiz hafta açtı. Ancak öyle görünüyor ki, yıkıcı selin önünde durabilmek için çok daha güçlü bir sete ihtiyaç var.

Yaşananların ardından -çok ses getirmemiş olsa da- 14 Şubat günü Ankara’da “İnsanlık Yıkılmasın” adıyla bir sergi [1] açılışı gerçekleşmiş olması umut verici. ‘Çizgili Muhabbet’ adı altında birleşen, farklı şehir ve ülkelerde yaşayan karikatür sanatçılarının ortak çalışmalarıyla gerçekleştirdikleri karikatür sergisi bu konuda duyarlılığı göstermek için önemli bir adım oldu. Ortak bir basın bildirisi [2] yazan karikatür sanatçıları, sergide izleme fırsatı bulduğumuz kısa bir çizgi filmi de beğenimize sunmuş oldular. Basın bildirisinde “İnsanlık Yıkılmasın” sloganıyla yıkım kararına karşı çizgileriyle, renkleriyle yanıt verdiler. Sergide birbirinden anlamlı 21 çalışma yer alıyor.

Sergiye katılan sanatçıların farklı şehir ve ülkelerde yaşaması sanatın evrensel bağını, enternasyonal yapısını gözler önüne seriyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir