Edward Snowden’ı savunun!

Ulusal Güvenlik Bürosu’nun (NSA) eski çalışanı Edward Snowden, Pazar günü Alman televizyon kanalı ARD ile yaptığı bir görüşmede, “ABD yönetimi beni öldürmek istiyor” uyarısında bulundu.

Snowden, “Bu insanlar -ki onlar hükümet görevlileri, ben marketten çıktığımda kafama bir kurşun sıkmaktan ya da beni zehirlemekten ve ardından duşun altında öldüğümü görmekten çok hoşlanacaklarını söylediler” dedi.

Snowden’ın, ABD yönetiminin yasadışı NSA casusluğuna ilişkin ifşaatlarını engellemek için onu öldürmek istediği uyarısı son derece ciddiye alınmalıdır. Bu, onu savunmak ve demokratik hakların ortadan kaldırılmasına karşı koymak için bir kitle hareketi geliştirmenin aciliyetini gösteriyor.

Snowden, Buzzfeed web sitesinde yayımlanmış olan ve onu öldürme arzularını açık yüreklilikle tartışan ABD istihbarat ve ordu görevlileri ile yapılmış röportajlara dayanan bir makaleye gönderme yapıyordu. Onların arasında, Snowden’ı öldürmek için şu ürkütücü öneride bulunan bir ordu istihbarat subayı da vardı: “… buna çok hızlı bir şekilde son verecektik. Moskova sokaklarında gelişigüzel yürürken … yanından geçen biri ona tesadüfen hafifçe dokunacaktı. O, bu sırada hiçbir şey düşünmez ve sonradan kendisini biraz sersemlemiş hisseder. Bunun yerel içme suyundaki parazitlerden kaynaklandığını sanır. Safça eve gider ve sen, onun evde duş alırken öldüğünü bilirsin.”

Obama yönetiminin Hellfire füzeleriyle dört ABD yurttaşının yargısız infazını gerçekleştirdiği göz önünde bulundurulduğunda, bu tür açıklamaları hayaller diye bir kenara atmak pek mümkün değil. Tersine, bu açıklamalar, Snowden’ın ortadan kaldırılması için başvurulan siyasi gangsterlikle bütünüyle uyumlu.

“Buna [ortalama Amerikalılar ve tüm dünyadaki insanlar üzerindeki ABD casusluğuna ilişkin ifşaatlara] çok hızlı bir şekilde son verme” özlemi, NSA, CIA ve Pentagon ajanları tarafından paylaşılıyor ve Obama’nın Beyaz Sarayı’na kadar uzanıyor.

Kesin olan şu ki, ABD yönetiminin Snowden’a adil bir yargılama sunmaya niyeti yok. Snowden ve avukatı bunu açıkça ortaya koydu. Snowden, kendisiyle yapılan röportajda, eylemlerini gizli ve yasadışı bir polis devleti aygıtının teşhiri temelinde savunmasını önlemek için devreye sokulan 1917 tarihli Casusluk Yasası ile birlikte, kendisine yönelik her hangi bir yargılamanın göstermelik olacağını söyledi. Onun savunmasını destekleyen belgeler gizli tutulacak ve kanıt olarak değerlendirilmeyecek; o da jürinin demokratik duyarlılıklarına seslenme fırsatı bulamayacak.

ABD’deki egemen çevrelerin Snowden’a karşı hız kazanan siyasi cadı avı, onların herhangi bir yargılama niyeti olmadığını göstermektedir. Her iki partiden politikacılar, onu bir ajan ve hain olarak mahkum etmiş durumda. Wall Street Journal’dan Daniel Henninger gibi medyadaki faşist caniler, açıkça onun öldürülmesi çağrısı yapıyorlar.

Bu bağlamda, Genel Savcı Eric Holder’ın geçen hafta yaptığı ve bir savcı-sanık uzlaşmasını ima eden “sohbetler”i, ABD yönetiminin, yasadışı casusluk faaliyetlerinin açığa vurulmasını engellemek için yargısız infaz yollarına başvurma planlarını örten siyasi bir kılıftan ibarettir.

MSNBC’deki bir röportajda Snowden’a özel af ayrıcalığı tanımanın “çok ileri gitmek” olduğunu vurgulayan Holder, “O yasayı çiğnedi, ulusal güvenliğimize zarar verdi. Bana göre, eylemlerinden sorumlu tutulmalı.” dedi. Holder’ın sözleri, Virginia Üniversitesi’nde geçtiğimiz hafta yaptığı ve Snowden “itiraz etmek için ABD’ye dönerse, biz onun avukatlarıyla yakın ilişki kurarız” dediği açıklamayı tekrar etmektedir.

Snowden’ın ABD’ye dönmesi ve hapsedilmeyi sessizce kabul etmesi önerisi, bir ültimatomdan ibarettir: “Ya sesini keser ve hapse girersin ya da seni öldürürüz.” Eğer Snowden ABD topraklarına ayak basarsa, kimse onu yeniden görmeyecek.

Şimdi Rusya’da bir sığınmacı olarak yaşayan eski NSA çalışanı için, ABD’ye dönsün ya da dönmesin, devlet eliyle öldürülme tehlikesi son derece gerçektir. Obama yönetimi tarafından ona yüklenen suçlamalardan ikisi, Casusluk Yasası’na göre ölüm cezası gerektiren ağır suçlardır. Amerikan emperyalizminin siyasi olarak hoşlanmadığı insanları öldürme sicili, CIA’in “Katiller AŞ” adını kazandığı günlerden, Obama’nın insansız hava araçları saldırılarına kadar, son derece köklüdür.

Londra’da yayımlanan Financial Times, ABD yönetiminin Edward Snowden’ı sıkıştırmadaki “son derece hassas ikilem”ine ilişkin son derece samimi değerlendirmelerden birini yaptı. Gazete, “bir yargılama, potansiyel olarak, daha fazla ifşaata ve Bay Snowden’a her zamankinden fazla halk desteğini canlandıran (hükümet açısından) yeni risklere yol açabilir.”

Kamuoyu yoklamaları, bu duyarlılık onu bir hain ve casus olarak karalamış olan her iki partide ya da şirket medyasında herhangi bir yansıma bulmadığı için, Snowden’a olan kitle desteğinin her zamankinden daha çarpıcı olduğunu gösteriyor. Pew Research’ün araştırması, bir bütün olarak nüfusun, Snowden’ın ifşaatlarının kamu yararına olup olmadığı konusunda kabaca ikiye bölündüğünü; 18-30 yaş arasındakilerin yüzde 57’si onun eylemini desteklerken, yalnızca yüzde 35’inin ona karşı olduğunu gösteriyor.

Egemen seçkinler içinde, Snowden’ın cesur eylemlerinin yalnızca onun hükümetin suç oluşturan faaliyetlerine yönelik kişisel muhalefetini değil ama genel olarak halk içinde, özel olarak da işçiler, öğrenciler ve gençler arasında gelişen duyarlılıkları ifade ettiğine ilişkin artan bir kaygı söz konusu. Bu kesimler, toplumsal serveti mali aristokrasiye aktarırken demokratik hakları ortadan kaldıran ve saldırgan savaşlar sürdüren bu zenginler yönetiminden giderek daha fazla yaka silkiyorlar.

Snowden’ın ifşaatları, iktidardakileri, gerçek suçlular olarak açığa çıkartırken, Snowden’ı fiziksel olarak susturmada ve ibret olsun diye cezalandırmada her zamankinden daha kararlı kılıyor. Holden, Snowden “eylemlerinden sorumlu tutulmalı” diye ısrar ediyor. Peki ya, Obama’dan başlayarak, hem yasaları hem de ABD Anayasası’nda ifade edilen temel insan haklarını açıkça çiğneyerek casusluk programlarını, halkı tam bir denetim altına alma sistemini tasarlamış, onaylamış ve uygulamış olanlar?

Snowden’ın ifşaatları eliyle açığa çıkartılmış olan polis devleti aygıtı, ABD yönetimini denetimi altında tutan mali oligarşinin çıkarlarını savunmak için inşa edilmiştir. Onun totaliter faaliyetleri, terörist komploları önlemeyi değil ama Amerikan kapitalizminin yağmacı hedeflerine ilerlemesini amaçlamaktadır. Bu hedefler, dışarıda, yalnızca savaşlar hazırlamayı değil ama sözde müttefiklere karşı casusluk yapmayı ve rakip şirketlere karşı sanayi casusluğu gerçekleştirmeyi de gerektiriyor. Onlar, içeride, giderek daha kavgacı ve tehlikeli bir düşman olarak değerlendirilen Amerikan işçilerini dinlemek ve onlar hakkında dosyalar hazırlamak anlamına geliyor.

İşçi sınıfı, demokratik hakların savunusu için tek gerçek kesimi temsil etmektedir. İşçiler, öğrenciler ve gençler arasında, Edward Snowden’ı savunmak ve devletin ona yönelik komplolarını açığa çıkartmak için, kitle desteğinin harekete geçirilmesi gerekiyor. Snowden’ın savunusu, tüm dünyada milyarlarca insanın yaşam koşullarını ortadan kaldırırken, bir polis devleti diktatörlüğüne yol açan kapitalist sisteme karşı mücadeleden ayrı tutulamaz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir