1 Eylül Pazartesi akşamı, ABD’ye ait insansız hava araçları (İHA) Somali’deki İslamcı El Şebab örgütü lideri Ahmet Abdi Godani’yi hedef alan bir suikast gerçekleştirdi. Başkent Mogadişu’nun yaklaşık 160 km güneyinde yer alan Sablale bölgesinde gerçekleştirilen saldırıda, Muhtar Ebu Zubeyir olarak da bilinen Godani’nin öldürülüp öldürülmediği ya da saldırıda kaç kişinin hayatını kaybetmiş olabileceği henüz açıklık kazanmadı.
Pentagon sözcüsü John Kirby, Pazartesi günü, “Operasyonun sonuçları üzerinde çalışıyoruz ve uygun olduğunda ek bilgiler sunacağız” şeklinde konuştu. Somalili bir yetkili, Godani’nin “diğer militanlarla birlikle öldürülmüş olabileceğini” söylerken, Abdikadir Muhammed Sidii adlı bölge valisi, 37 yaşındaki Godani’nin öldürülen yedi kişi arasında bulunduğunu iddia etti. Aktarılanlara göre, o sırada bir toplantıdan ayrılan Godani’ye yönelik saldırı nedeniyle yakınlarda bulunan çok sayıda araç yandı.
Medyada yer alan haberler ve ABD yetkilileri, Godani’nin, El Kaide ile bağlantılı olduğu iddia edilen El Şebab’ın “ruhani lideri” olduğuna işaret ediyor. Bununla birlikte, onun, sivillere yönelik olanlar da dahil, ABD ile işbirliği halindeki Afrika Birliği güçlerine askeri olarak destek sunan Somali’de ve komşu ülkelerde hükümetleri hedef alan çeşitli terörist saldırıların planlayıcısı olduğuna dikkat çekiliyor. Bu saldırılardan biri, geçtiğimiz Eylül ayında Kenya’nın başkenti Nairobi’de bulunan lüks Westgate Alışveriş Merkezi’nde 67 kişinin ölümüyle sonuçlanmıştı.
Afganistan, Pakistan, Yemen, Irak ve Libya’da yapılan benzeri operasyonlarda olduğu gibi, Pazartesi günü gerçekleştirilen İHA saldırısı da ABD yasalarını ve uluslararası hukukun kurallarını hiçe sayan “terörle mücadele” bahanesi ile yürütülmüştür. Obama yönetimi, dünyanın herhangi bir ülkesinde terörle bağlantılı olduğunu iddia ettiği herhangi bir hedefe yönelik askeri harekat düzenleme hakkına sahip olduğunu ileri sürmektedir.
Kimliğinin gizli tutulması koşuluyla konuşan ABD’li bir yetkili, operasyon sırasında hedef alınan bölgede fiilen hiçbir ABD askerinin bulunmadığını iddia etti. Oysa ki, donanmaya bağlı Navy SEALs’ın da aralarında olduğu ABD Özel Kuvvetleri’nin Somali’de faaliyet göstermekte olduğu biliniyor.
ABD’nin, Somali’de uyguladığı asıl taktiğin El Şebab’ın liderlerini ortadan kaldırarak onu başsız bırakmak olduğu anlaşılıyor. Geçtiğimiz yılın Ekim ayında, Kenya’daki alışveriş merkezi saldırısının hemen ardından ABD donanmasına bağlı komandolar, İkrimah olarak da tanınan bir El Şebab üyesini öldürmek ya da kaçırmak amacıyla, dünkü İHA saldırısının düzenlendiği bölgeye çok yakın olan Barawa limanında başarısız bir kara harekatı düzenlemişti. Bu yılın Ocak ayında ve geçtiğimiz yılın Ekim ayında düzenlenen İHA saldırılarında El Şebab’ın üst düzey liderleri olduğu iddia edilen kişiler öldürüldü.
Ayrıca, El Şabab’a karşı, ABD ve Batı emperyalizminin amaçları ve çıkarları doğrultusunda hareket eden paralı askerlerden oluşan yaklaşık 22.000 kişilik bir Afrika Birliği gücü oluşturuldu. Afrika Birliği güçlerinin son haftalarda, Mogadişu yakınlarındaki Şabelle ve Hirnan bölgelerinde ilerleme kaydettikleri bildiriliyor.
Bununla birlikte, El Şebab, Pazartesi günü, Mogadişu’da yedi militanla birlikte beş kişinin daha hayatını kaybettiği bir saldırı düzenledi. Saldırının hedefi, muhtemelen, bir medya hesabında “Somali istihbaratının, şüpheli durumdaki çok sayıda militanın yer altı hücrelerde tutulduğuna inanılan bir sorgulama merkezi” olarak betimlenen ve bu militanların muhtemelen, ABD’li personelin denetiminde işkenceye maruz kaldığı Godka Jilacow hapishanesiydi.
ABD emperyalizminin kapsamlı stratejik hedefi Afrika Boynuzu’nu kontrol etmektir. Süveyş Kanalı’na yakınlığı nedeniyle Kızıl Deniz’e dar bir geçiş kapısı olan ve dünya ticaretinde önemli yeri olan Bab el Mendeb Boğazı sınırında yer alan Somali, kişi başına 112 dolarlık gayrı safi yurtiçi hasılası (GSYİH) ve 52 yıllık ortalama yaşam süresi ile dünyanın en yoksul ülkelerinden biri. Somali, ayrıca, dünyanın en büyük petrol yataklarına ev sahipliği yapan Arap Yarımadasının, Aden Körfezi’nin ve ABD’nin İHA saldırılarına maruz kalan Yemen’in yanı başında yer alıyor.
Bu özellikleri, daha önce İtalyan ve İngiliz İmparatorlukları arasında paylaşılmış olan Afrika Boynuzu’nu ve Somali’yi, bir asırdan uzun bir süredir “Büyük Güçler”in ilgisinin hedefi haline getiriyor.
ABD’nin Somali’deki yıllardır süren doğrudan ve dolaylı askeri müdahaleleri, 1992 yılında, Sovyetler Birliğinin çöküşünün ardından, ABD donmasının Birleşmiş Milletler güçlerinin öncüsü olarak Mogadişu’ya yerleşmesiyle başladı. Ertesi yıl, ABD Özel Kuvvetleri’nden 8 askerin öldüğü ve yüzlerce Somalili’nin öldüğü “Kara Şahin Düşüşü” kazası meydana geldi. ABD, 1994 yılında doğrudan çatışmalara katılmaya son verdi.
El Şebab, ABD destekli Afrika Birliği güçleri tarafından geriletilmeden önce, yani 2006 ile 2011 yılları arasında, Mogadişu’ya ve güney Somali’nin büyük bölümüne egemendi. ABD 2006’dan 2009’a kadar süren ve Somali topraklarının bir bölümünün işgal edildiği savaşta Etiyopya’yı destekledi ve El-Kaide’yle bağlantılı olduğunu iddia ettiği hedeflere yönelik, BBC’ye göre “sayısı tespit edilemeyen sivilin ölümüne” neden olan askeri harekatlar düzenledi.
ABD ve Avrupalı güçler, Somali kıyılarında geniş çaplı operasyonlar gerçekleştirmek için, 2008 yılında itibaren, Somalili korsanlardan duyulan korkuya sarılıp onu teşvik ettiler. ABD, 2011’de, El Şebab’ın alan kontrolünün en üst düzeyde olduğu dönemde, Kenya’nın Somali’ye yönelik işgalini destekledi ve aynı yıl Etiyopya’daki üssünden İHA saldırılarına başladı.