NSA dinlemesi Türkiyeli siyasi ve askeri yöneticileri hedefliyor

Alman dergisi Der Spiegel ile Glenn Greenwald tarafından yönetilen internet gazetesi The Intercept’in bu haftaki haberlerine göre, ABD Ulusal Güvenlik Dairesi (NSA), Türkiyeli yönetici seçkinlerin geniş kesimine karşı sistematik casusluk yapıyor.

Her iki haber de, NSA’nın eski çalışanı olan ve dinlemeleri teşhir eden Edward Snowden’ın sızdırdığı belgelere dayanıyor. Der Spiegel ve The Intercept, Snowden’ın yeni belgelerini halkın doğrudan incelemesi için paylaşmadı.

Belgelere göre, ABD’nin Türkiye’ye yönelik casusluğu, NSA’nın Türkiye Özel İrtibat Faaliyeti (SUSLAT) bürosu ile Özel İstihbarat Toplama Servisleri’nde bulunan dinleme istasyonları ve diğer istihbarat büroları tarafından koordine ediliyor. NSA, Türk ordusunu, istihbarat örgütünü, büyük şirketleri ve devlet bakanlarını dinlemiş.

ABD’nin izleme faaliyetleri, hükümet içerisinde “liderliğin niyetleri” hakkında bilgi toplamak amacıyla, Türkiye’nin siyasal seçkinlerini hedef almıştı. NSA, 2006 yılında başlayan “Turkish Surge Project Plan” kapsamında, Türkiye siyasi önderliğinin bilgisayarlarına saldırı başlattı. NSA, sırasıyla POWDER (PUDRA) ve BLACKHAWK (KARAŞAHİN) kod adlı programlar kapsamında, başkent Washington’daki Türk Büyükelçiliği’ni dinlemiş ve New York’taki Birleşmiş Milletler Merkezi’ndeki Türk diplomatların kullandığı bilgisayarlara “Trojan” (Truva) casus yazılımı yüklemiş.

ABD, Türkiye ile birlikte, Türk ordusuna karşı on yıldan uzun bir süredir gerilla savaşı veren Kürdistan İşçi Partisi’ne (PKK) karşı geniş çaplı bir ortak izleme faaliyeti yürüttü. ABD’li ve Türkiyeli istihbaratçılar arasındaki işbirliğini kolaylaştırmak için, bu işbirliği kapsamına Combined Intelligence Fusion Cell (Birleşik İstihbarat Birleştirme Birimi) oluşumu da dahil edildi.

NSA, PKK’nin yurtdışında yaşayan liderlerini dinledi ve PKK’nin Avrupa’daki mali işlemlerini takip etti. Belgelere göre, [istihbarat] kurumu, Türkiye’ye 2012 Ocak ayında PKK’ye karşı kullanması amacıyla en ileri ses tanıma teknolojisi tedarik etmek için faaliyetlere başladı.

NSA, Ocak 2007 tarihli bir belgeye göre, PKK önderliğine yönelik suikastları desteklemek için, Türkiye’ye saatte bir güncellenen cep telefonu konum verisi sağlamış.

Der Spiegel’in ve Intercept’in haberlerine göre, NSA belgesi, “NSA tarafından Türkiye’ye verilen PKK’nin haberleşmelerinden alınmış ses kesitleri ve coğrafi konum verileri, geçtiğimiz yıl içinde düzinelerce PKK üyesinin ölümüne ya da yakalanmasına yol açan, eyleme geçirilebilir istihbarat sağladığını” belirtiyor.

Bu operasyonlar, toplu sivil ölümlerine de yol açtı. Türk F-16’ları, yeni belgelerin doğruladığı üzere, Kasım 2011’de, ABD’nin casus insansız hava uçağının hatalı olarak kaçakçıları terörist olarak tanımlamasının ardından, Irak’tan yola çıkan sivil mazot kaçakçıları kafilesine karşı saldırı başlatmış ve 34 kişiyi öldürmüştü.

ABD, PKK’yi terörist örgütler listesine almasına ve bu örgüte karşı Türkiye’nin saldırılarını desteklemesine karşın, şimdi, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD)’ne karşı çatışmaya girmiş olan PKK’li savaşçılara hava desteği sağlamaya başladı.

Der Spiegel tarafından alıntı yapılan İngiliz istihbarat teşkilatı GCHQ belgeleri, Britanya istihbaratının Türkiye Enerji Bakanlığı’na, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na (TPAO) ve Boru Hatları ile Petrol Taşıma Anonim Şirketi’ne (BOTAŞ) ve ülkenin Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e karşı casusluk faaliyetleri yürütmüş olduğunu gösteriyor.

Türkiye, ABD emperyalizminin en önemli bölgesel müttefiklerinden biridir. Tarihsel olarak Türkiye, ABD askeri ve istihbarat operasyonları için önemli bir üs işlevini gördü ve CIA, Türkiye ile 1940’lara dayanan istihbarat ortaklığını sürdürmektedir. NSA belgelerinin belirttiği gibi, “Sovyet canavarının zayıf noktasına” karşı istihbarat faaliyetleri, Soğuk Savaş boyunca Türkiye’deki merkezler tarafından yürütüldü.

Türkiye, 2011 yılından beri, CIA ve ABD’nin bölgesel müttefikleri olan Suudi Arabistan ve Katar ile koordinasyon halinde, Suriye rejimi ile savaşta ABD destekli İslamcı milisler için bir toplanma bölgesi işlevini görmekte. Türkiye’deki NSA casusluk üsleri, halihazırda, Rusya’ya, Gürcistan’a ve 2011’den bu yana sürekli artan şekilde, Suriye’deki Esad rejimine karşı casusluk yapmakta. Bu faaliyetler dolayımıyla Türkiye’de toplanan istihbarat, Britanya, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda da dahil diğer güçlerle paylaşılıyor.

ABD-Türkiye ilişkisi, belgelerin gösterdiği üzere, ABD’nin kendi “stratejik ortağını” yakından izleme talimatı vermiş olması nedeniyle çelişkilidir. Der Spiegel tarafından aktarılan ABD istihbaratı ölçütleri, Türkiye’yi, Venezuela ve Küba ile aynı düzeyde ya da onlardan daha öncelikli olarak izlenecek şeklinde listelemiş.

Der Spiegel, “PKK’ye karşı faaliyet sürdürülürken ABD resmi makamlarıyla yakın çalışmalar içinde olan çok sayıda politikacının, asker ve istihbarat yetkilisinin, aynı zamanda NSA tarafından da meşru casusluk hedefleri olarak görüldüğünü” yazdı.

Bunlar, ABD emperyalizminin sözde müttefik güçlere karşı pervasız casusluğunun sadece en son örnekleridir. 2013 yılından beri, Snowden’ın sızdırdığı belgelerden kaynaklanan ifşaatlar, NSA’nın Almanya hükümeti bünyesindeki yüzlerce üst düzey hedefe ve Avrupa Birliği’nin -AB Konseyi Bakanları ve Avrupa Konseyi’nin ofisleri de dahil- başkent Washington’daki ve Brüksel’deki bilgisayar ağlarına ve tesislerine karşı faaliyetlerini gözler önüne serdi.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Pazartesi günü, bu haftaki NATO zirvesi için ayrılmadan önce, bu haberlere yanıt olarak, “Dünyada istihbaratı güçlü olan ülkelerin diğer ülkeleri dinlememesi gibi bir şey yoktur. Bunu herkes yapıyor.” diyerek, dinlemeleri önemsiz gibi gösterdi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir