New York Times, Cuma günü, ismi açıklanmayan ABD Dışişleri Bakanlığı yetkililerine göre, Obama yönetiminin Nijerya’da doğrudan askeri müdahale için hazırlandığını bildirdi.
Bu, Cuma günü ilk resmi konuşmasını yapan Nijerya’nın eski askeri diktatörü ve yeni seçilmiş devlet başkanı tümgeneral Muhammadu Buhari’nin yemin töreni ile aynı zamana denk düştü.
ABD üst düzey yetkililerine göre, ABD askeri personelinin Nijerya içine ilk girişleri, istihbarat ve lojistik personelinin yanı sıra askeri danışmanların konuşlanmasını kapsayabilir.
Nijerya’ya ABD konuşlanmalarının resmi amacı, Nijerya’nın, Çad, Kamerun ve Nijer ordularının Washington’ın sessiz yardımıyla daha önce sınırı geçtiği ve bu yılın başlarında operasyonlara başladığı kuzeydoğu illerindeki kontrgerilla harekatı çabalarına destek vermektir.
Bu askeri operasyonların sözde amacı, İslami aşırılıkla mücadele etmek. Operasyonlar, kıtanın en stratejik ve zengin kaynaklara sahip alanlarından birinde başlatılıyor.
Nijerya, tüm kıta üzerindeki en büyük ekonomi ve en büyük petrol üreticisidir. O, önemli miktarda petrol, doğalgaz, uranyum yataklarına, kerestelik ağaç kaynağına ve tüm komşu ülkelere yayılmış elmas madenlerine sahip. ABD’nin bölgede tırmanan askeri ve siyasi hamleleri, büyük ölçüde, Batı Afrika’daki artan Çin etkisini kırmaya yöneliktir.
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, yeni devlet başkanını resmi olarak tebrik etmek için Cuma günü Nijerya’ya gitti. Buhari’nin açılış konuşmasının ardından onunla aynı eksende konuşma yapan Kerry’ye ABD Afrika Komutanlığı’nın (AFRICOM) en üst rütbeli komutanı General David Rodriguez eşlik etti. Haberlere göre, bu üçlü, ortak ABD-Nijerya askeri operasyonlarına ilişkin ABD önerilerini tartışmak üzere özel olarak görüştüler.
Buhari, işsizliğin özellikle gençler arasında dizginlerinden boşaldığı ve Nijerya’nın 70 milyonluk işçi sınıfı içinde öfkenin arttığı derinleşen kriz koşullarında göreve başlıyor. Nijerya’nın para birimi Naira hızla değer kaybederken, geçtiğimiz haftalarda, bu petrol zengini ülkeyi yakıt sıkıntısı kasıp kavurdu.
Bütçesinin yaklaşık yüzde 90’ı petrol ihracına dayanan yeni hükümet, petrol fiyatlarında dünya çapındaki düşüşten kaynaklanan, vergi gelirlerindeki sert azalma ile uğraşmak zorunda kalacak.
Buhari, bu koşullar altında, ülkeyi sıkı sıkıya anayasal ve demokratik yollarla yöneteceğini iddia ederken, “sistemi istikrara kavuşturmak” için güçlü önlemler çağrısında bulunuyor.
72 yaşındaki askeri yönetici, Cuma günkü halka açık konuşmasında, Nijerya’nın, şimdi, “gerçekten demokratik olarak seçilmiş bir hükümet”e sahip olduğunu beyan etti. Buhari, Nijerya demokrasisinin, bu yeni serpilmesini büyük ölçüde “yurtdışındaki dostların güçlü desteği”ne borçlu olduğunu söyledi.
ABD şirket medyasının tamamı, Buhari’nin demokratik referanslarını parlatmaya oldukça istekli. Cuma günkü haberinde, Buhari’yi bir “yeniden doğmuş demokrat” olarak tanımlayan New York Times, onun egemenliğinin “Nijerya’nın demokratik evriminde bir dönüm noktası” olduğunu ilan etti.
Yeni hükümeti coşkulu bir halk desteğine sahipmiş gibi sunma çabalarına karşın, Buhari, pek çok Nijeryalı tarafından, için için, 1984-85 yıllarındaki diktatörlüğü sırasında demokratik hakları yasaklaması ve protestoları ve grev eylemlerini şiddetle bastırmasıyla hatırlanmaktadır.
Buhari’nin “yurtdışındaki dostları”na minnettarlığı ile birlikte, yeni hükümetin ABD şirket ve mali seçkinlerinin önde gelen sözcüleri tarafından böylesi coşkulu bir şekilde övülmesi, yalnızca, bu emekli generalin ABD emperyalizminin dostu, bir hizmetçisi olarak iktidara getirildiğini vurgulamaktadır.
Yeni devlet başkanı, Cuma günü, “uluslararası toplumun [yeni hükümetten] büyük beklentileri var” uyarısında bulunduğunda, gerçekte bunu itiraf etti.
Aslında, Beyaz Saray’ın yakın sırdaşı ve Başkan Obama’nın kampanya danışmanı David Axelrod’un yönetimindeki Chicago merkezli danışma firması AKPD, yıllarca, Buhari önderliğindeki Tüm İlericiler Kongresi (APC) adına siyasi çalışma örgütledi.
AKPD’nin Mart 2015 seçimlerinin hazırlıklarına derinlemesine dahil olması, ancak APC’nin önderlerinin birbirlerine gönderdiği ve AKPD yetkililerinin, şirketin Nijerya ile ilgilenmeye 2014’ün başında son verdiği iddialarının yalan olduğunu ortaya koyan e-maillerin sızmasından sonra açığa çıkmış bir olgudur.
İsmi açıklanmayan bir kaynak, Şubat ayında, Washington Free Beacon’a, Buhari’nin devlet başkanlığı yarışının ayırt edici özelliğinin, “açık ve tek bir değişim mesajı üzerinde ilerleyen, disiplinli bir mesaj kampanyası” olduğunu söylemişti.
Kaynak, “Bu, bazı Amerikalıların yedi yıl öncesinden hatırlayabileceği bir diğer kampanyaya oldukça benzer gibi geliyor.” dedi.
O, “Bu adamlar, mesajı anket ve araştırma yoluyla belirleyen, Batı tarzı, Batı yönlendirmeli bir kampanya yürütüyorlar.” dedi.
ABD emperyalizmi ve onun “Terörle Küresel Mücadele”si (Afrika kıtası genelinde ve dünya çapında durmaksızın genişleyen ABD askeri müdahaleleri için resmi ideolojik bir kılıf) ile tam işbirliğinin işaretini veren Buhari, hükümetinin esas önceliğinin Boko Haram’a karşı askeri mücadele olacağını ilan etti.
Buhari, Cuma günü, “Dünya, tarikatçı cihatçılığa karşı bir zafere son derece ihtiyaç duymaktadır.” dedi.
ABD, zaten, Boko Haram’la mücadele adına, 2014 yılında, Nijerya üzerinde düzenli insansız hava aracı görevleri başlatmıştı. ABD, Nijerya’nın kuzeyinin, Kamerun, Nijer ve Çad tarafından bu yılın başlarında, ABD ve NATO öncülüğündeki AFRICOM önderliğinde düzenlenen ve bu ülkeler ile diğer Afrikalı orduları kapsayan savaş oyunlarının ortasında işgal edilmesini desteklemişti.
Çad silahlı kuvvetlerinin halihazırda Nijerya sınırını geçmiş olması önemlidir. Çad ordusu, SSCB’nin dağılmasından bu yana, giderek artan bir şekilde, ABD’nin ve Avrupalı güçlerin başlıca bölgesel jandarması işlevini görmektedir. Çad’ın başkenti halen birkaç bin Fransız askerinin bulunduğu sürekli bir garnizona ev sahipliği yapıyor ve ABD ordusuna ait timler, geçtiğimiz yıl, resmi olarak Çad’da konuşlanmaya başladı.
Başkanın Eşi Michelle Obama’nın öncülük ettiği bir propaganda kampanyasının en önemli öğesi haline gelen Nijeryalı lise öğrencilerinin geçtiğimiz yıl kaçırılması olayından bu yana, Boko Haram, terörle mücadele ideologları tarafından, Irak ve Şam İslam Devleti’nin (IŞİD) Afrikalı yerli versiyonu olarak gösteriliyor.
Boko Haram, El Şebab ve İslami Mağrip El Kaidesi ile birlikte, Pentagon tarafından, Afrika’da durmaksızın genişleyen askeri varlığını haklı göstermek için atıfta bulunulan başlıca “aşırılık yanlısı tehditler”den biridir.
ABD medyası, Washington’ın askeri müdahale planının epeyce ilerletilmiş olduğunun açık bir göstergesi olarak, geçtiğimiz yıl boyunca artan bir yoğunlukla, Boko Haram tehdidini abarttı.
Washington Post, Buhari’nin Cuma günü göreve başlaması ile ilgili bir haberinde, Boko Haram militanlarının “İslam Devleti’ne Sahra-altı Afrika’da ilk köprübaşını sağlamış” olduğu uyarısında bulundu.
Boko Haram, gerçekte, Nijerya ve Batı Afrika bölgesi siyaset kurumu ile bağlantılı militan oluşumlarının ve etnik temelde hiziplerin bağlı olduğu gevşek bir federasyondur.
Boko Haram, çeşitli El Kaide ve İslam Devleti grupları gibi, eski sömürge burjuvazisinin muhalif kesimlerini temsil etmektedir. Bu güçler, emperyalizmin şiddetli karşıtları gibi görünürken, pratikte, ABD’nin ve Avrupalı emperyalistlerin, eş zamanlı olarak hem vekil güçler hem de işe yarar öcüler işlevi gören araçları rolünü üstlenmektedirler.
Sözde “Boko Haram’a karşı savaş”, Nijerya’nın giderek daha büyük bölümünü, petrol zengini Çad Gölü Havzası’ndaki ve tüm Batı Afrika bölgesindeki askeri operasyonlar için bir konaklama alanına dönüştürmeye yönelik bir bahanedir. Afrikalı ordular, ABD ve Avrupalı güçler tarafından, onların kıtaya sömürgeci egemenlik biçimlerini yeniden dayatma yöneliminin hizmetinde seferber ediliyorlar.
Buhari, görevdeki ilk eylemi olarak, Nijerya’nın kuzey kenti Maiduguri’de çok büyük bir askeri karargah kuracağını duyurdu.