Yunanistan’da Başbakan Alexis Tsipras’ın önderliğindeki Syriza’yı (Radikal Sol Koalisyon) yeniden iktidara getiren Eylül 2015 seçimleri, işçi sınıfı için muazzam bir stratejik deneyim olduğu kanıtlanmış bir döneme son vermiştir.
Syriza, Ocak ayında iktidara yürürken, Avrupa Birliği’nin (AB) kemer sıkma önlemlerine son vermeyi vaat etmişti. AB’nin azılı toplumsal saldırıları, Yunanistan’ı, işçilerin yaşam standartlarına ve temel haklarına yönelik, 2008 çöküşünden itibaren devam eden acımasız saldırıların merkezine yerleştirmişti ve uluslararası ölçekte milyonlarca işçi ve genç, Yunanistan işçi sınıfının mücadelelerini izliyordu. Medyadaki haberler, AB politikacılarının Syriza’ya yönelik eleştirileri ve bizzat Syriza’nın açıklamaları, kitlelerin, Tsipras ile onun maliye bakanı Yanis Varoufakis’in Yunan kapitalizmi ve uluslararası kapitalizm ile kapışmaya hazır ateşli insanlar olduklarına inanmasına yol açmıştı.
Yunanistan’ın hem içinde hem de dışında, kendilerini “kapitalizm karşıtı” ya da “solcu” olarak gösteren çok sayıda parti, Syriza’nın iktidara gelmesini, solun zaferi ve hem Avrupa’da hem de uluslararası ölçekte kemer sıkma politikalarına karşı mücadele için bir model olarak selamladı.
Broşürün devamını okumak için tıklayın…