ABD destekli Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) önderliğindeki güçler, Çarşamba günü, Yemen’in Kızıl Deniz limanı Hudeyde’ye yönelik saldırılarını yenilediler ve yoğun nüfuslu kente en az 60 hava saldırısı düzenlediler.
Haberlere göre, Suudi destekli paralı kara kuvvetleri, nüfusun dörtte üçüne denk düşen en az 22 milyon insanın bağımlı olduğu gıda ve ilaç ithalatını kesme tehdidi yaratacak şekilde, Hudeyde’yi başkent Sana’ya bağlayan ana yolu kesmiş durumdalar. Tahminen sekiz milyon Yemenli (İsviçre’nin toplam nüfusu kadar insan), zaten kıtlıkla karşı karşıya bulunuyor.
Yardım grupları, Hudeyde’ye yönelik yeni saldırının, sadece on binlerce sivilin öldürülmesi değil ama milyonlarca kişiyi daha açlıktan ölümün eşiğine getirme tehdidi yarattığı uyarısında bulundular.
Suudi Arabistan-BAE’nin şiddetli yeni saldırısı, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun, canilik seviyesindeki ikiyüzlü bir açıklama yayınlamasıyla aynı gün geldi. Pompeo’nun açıklaması, ABD’nin müttefiki iki Körfez monarşisinin, “askeri operasyonlar sonucunda sivillere ve sivil altyapıya zarar verme riskini azaltma yönünde açık adımlar atıyor” olduğunu doğruluyordu.
Bu “doğrulama”, Başkan Donald Trump’ın 717 milyar dolarlık 2019 Ulusal Savunma Yetkisi Yasası’nda (NDAA) geçtiğimiz ay imzaladığı değişikliğin yapıldığı koşullarda gerekliydi. Kısmen, Haziran ayında Hudeyde’ye yönelik Suudi önderliğindeki kuşatmanın başlatılması üzerine gelen uluslararası protestolar bu önleme yol açtı. Dışişleri bakanı, Kongre’ye, 30 gün içinde, Suudi Arabistan ile BAE’nin üç yılı aşkın süredir devam eden savaşı sona erdirmeye, herkes tarafından dünyadaki en kötü insani kriz olarak kabul edilen şeyi iyileştirmeye ve sivillerin katledilmesini azaltmaya çalıştığını bildirmek zorunda kaldı.
Bu tür güvenceleri vermede başarısız olunmasının görünüşteki cezası, Suudi ve BAE savaş uçaklarının Yemen’e yönelik aralıksız hava bombardımanını gerçekleştirmelerini mümkün kılan havada yakıt ikmali sağlayan ABD tanker jetlerine finansmanın kesilmesi olacak. Bu hava saldırıları, 2015’ten beri 10.000’i aşkın sivilin büyük çoğunluğunun ölümünden sorumlular. Suudi Arabistan, savaşı, Husi asilerin tüm ülke üzerinde denetim kurmasını engellemek ve şu anda Riyad’da bulunan Devlet Başkanı Abdurabbu Mansur Hadi’nin ABD-Suudi kuklası hükümetini yeniden kurmak için başlatmıştı.
Kongre’deki Demokratların, bu tür bir zorunluluğun Yemen’de gerçekleştirilen kitle kıyımını durdurmak için her şeyi yapacağına ilişkin oyunu, Çarşamba günü Trump yönetimi tarafından hızla ekarte edildi. Pompeo’nun doğrulamasına, AFP haber ajansının edindiği bir haber eşlik etti. Haberde, Pompeo, ABD “Yemen’de Suudi önderliğindeki koalisyonun harekatında meydana gelen sivil kayıpların oranının çok yüksek olduğunu kabul ettiği”ni itiraf ediyordu.
Pompeo’nun doğrulaması, ABD Savunma Bakanı General James Mattis tarafından derhal tekrarlandı. Mattis, Amerikan kamuoyuna, “Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri hükümetleri, Yemen’deki iç savaşı sona erdirmek için, askeri operasyonlarından doğan sivil kayıplar ve sivil altyapıya istenmeyen hasar riskini azaltma yönünde her türlü çabayı gösteriyor” güvencesi verdi.
ABD destekli Suudi ve BAE askeri operasyonları için onay, son dönemdeki bir dizi katliamın ardından geliyor. 9 Ağustos’taki bir hava saldırısında, bir Suudi savaş uçağı, yaz kampından dönen çocuklarla dolu bir otobüse 225 kiloluk bir bomba atmış ve 40’ı çocuk 51 kişiyi öldürmüştü. Bunu, Hudeyde’den kaçan sığınmacılardan 22 çocuğu ve dört kadını öldüren bir Suudi füze saldırısı izledi.
Birleşmiş Milletler’in bir insan hakları komitesi, geçtiğimiz ayın sonunda, Suudi Arabistan’ın, yerleşim yerlerine, pazar alanlarına, cenazelere ve düğünlere yönelik, binlerce sivili katleden hava saldırılarına ilişkin ayrıntılı bir rapor yayınladı.
Kongre önlemi, hava ikmal operasyonunu tehdit eden sahte bir numara üretirken, Washington’ın yoksul Yemen halkına karşı soykırımsal savaş için sağladığı geniş kapsamlı desteğin diğer unsurlarını hiçbir şekilde sorgulamadı. Bunlar arasında, ABD’nin Suudi Arabistan ve BAE ile yaptığı yüz milyarlarca dolarlık silah anlaşmaları, istihbarat paylaşımı ve hedef saptama yardımı, Yemen’e yönelik felç edici ablukaya ABD Donanması’nın desteği ve Suudi saldırısını desteklemek için karaya ABD özel harekat askerlerinin konuşlandırılması bulunuyor.
Yardım grupları, Pompeo’nun açıklamasını kınadılar. Oxfam Amerika, yaptığı açıklamada, “Bakan Pompeo’nun doğrulamasıyla birlikte, Dışişleri Bakanlığı, gerçeklere, ahlaki ilkelere ya da insani hukuka hiçbir şekilde bağlı olmaksızın, Yemen’deki askeri operasyonları körü körüne desteklediğini gösterdi.” diye belirtti.
Bu “gerçekler”, Pompeo ile Matttis Washington’da ikiyüzlü açıklamalarını yaparken bile, Yemen’de üretilmeye devam ediyordu.
Al Jazeera muhabiri, “Çok sayıda kaynak, eğer daha fazla değilse, düzinelerce insanın, son 24 saatte, Suudi-BAE önderliğindeki koalisyonun saldırılarıyla öldürülmüş olduğunu bildiriyor” dedi. Başka haberler, Suudi ve BAE savaş uçaklarının ve helikopterlerinin, kuşatılmış kentten kaçmaya çalışan sivilleri taşıyan araçları bombalayıp taradığını belirtiyordu.
Suudi Arabistan ve BAE ise, Hudeyde’ye yönelik yeni saldırılarını, BM’nin, geçtiğimiz Perşembe günü Cenevre’deki barış görüşmelerini canlandırmakta başarısız olması temelinde gerekçelendirdiler.
BAE Dışişleri Bakanı Enver Gargaş, Çarşamba günü, Twitter’da, Husi asilerin Cenevre’ye bir heyet göndermemesinin, “Hudeyde’nin kurtuluşunda gerekli olan şeyin, akıllarını başlarına getirmek ve onları yapıcı bir şekilde siyasi sürece sokmak olduğunun başka bir kanıtı” olduğunu yazdı.
Gerçekte ise, Husiler, Suudiler ve BAE ülkeden çıkmalarını engelledikleri, geri dönebilmelerine güvence vermeyi reddettikleri ve yaralıların başkent Sana’dan tahliye edilmesi talebini kabul etmedikleri için Cenevre’de yer alamadılar.
Şu anda Pompeo ile Mattis’in “insani” onayı ile birlikte gerçekleşen şey, kurbanları milyonlarla sayılan bir savaşta yıkıcı bir tırmanmadır.
Bu katliama yön veren şey, Suriye’de büyük bir savaşa doğru tehlikeli tırmanmayı körükleyenle aynı nedendir: ABD emperyalizminin, tüm Ortadoğu üzerinde egemenliğini ileri sürme ve hem İran’ın hem de Rusya’nın etkisini zayıflatma kararlığı. Yemen’de Riyad’ın ve Washington’ın kontrolü altında olmayan bir yönetimin süregiden varlığı, bu stratejiye yönelik kabul edilemez bir meydan okuma olarak görülmektedir.