TBMM’ye, 29 Kasım 2010 tarihinde sunulan “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” ve 3 Aralık’ta sunulan “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” başlığı altında ek maddelerle genişletilen tasarı çok haklı biçimde “torba yasa” olarak adlandırılıyor. Torba yasa iş kanunundan, sosyal güvenliğe kadar pek çok alanda, önemli değişiklikler öngörüyor. Aslında tasarı bu haliyle çorba yasa olarak adlandırılsa daha doğru olabilirdi. Bu öyle bir çorba ki içinde yok yok. Aşure çorbasına benziyor. Ancak aşure çorbası tatlı olur. Bu çorba ise sadece patronlar için tatlı görünüyor; işçiler içinse oldukça ekşi bir tat bırakıyor.
Yasa tasarısında öne çıkan başlıca konu, 31.07.2010 öncesine ait sigorta primlerinden vergi borçlarına, trafik cezalarından elektrik, su faturalarına kadar kapsamlı bir ödeme kolaylığı öngörülmesi. Buna göre, borçlar TEFE/ÜFE oranına göre yeniden hesaplanacak, ödenmesi halinde faiz ve cezadan vazgeçilecek. Yeniden yapılandırılan borçlar peşin ya da ikişer aylık dönemler halinde taksitle ödenecek. Vergi affı dışında patronlar için özellikle bir madde daha çok önemli. Buna göre KDV, geçmiş yıllara dönük yeniden hesaplanıp vergi artırımı olarak beyan edilirse vergi incelemesi yapılmayacak. Yani kayıt dışı faaliyetler vergisinin bir önceki döneme göre artması durumunda denetim dışı kalabilecek.
Tasarı işçiler için ekşi bir tat bıraktığını söylemiştik. Genç işçiler için deneme süresinin iki aya çıkarılması, esnek çalışma sisteminin önünün açılması, 16-18 yaşındaki işçilerin asgari ücretinin düşürülmesi, mahalli idarelerdeki ihtiyaç fazlası işçilerin kişilerin rızası alınmadan başka illere gönderilmesi, kamu emekçileri arasında rekabetin arttırılması, meslek liselerinde staj yapan öğrencilerin aldıkları ücretlerin düşürülmesi, 18–29 yaş arası işçiler için işverenin ödemesi gereken sigorta priminin işsizlik sigortası fonundan karşılanması vs…
Genç işçiler için deneme süresi 2 aydan 4 aya çıkarılıyor
Yasa tasarısındaki 62.maddeye göre “Yapılan düzenleme iş sözleşmesine konulabilecek deneme süresi iki ay ile sınırlandırılmakta, genç işçilerin tecrübelerinin ve istihdamlarının arttırılabilmesi amacıyla yirmi beş yaş altındaki işçiler için iş sözleşmesine konulabilecek deneme süresinin dört aya kadar uzatılabilmesine imkân tanınmaktadır.” Böylece 25 yaşın altındaki işçiler için deneme süresi 2 aydan 4 aya çıkarıldı.
16-18 yaşındaki işçilerin asgari ücreti düşüyor
Tasarıda “…ayrıca asgari ücret tanımındaki 16 yaş ibaresi 18 olarak değiştirilmektedir” ifadesi ile 16-18 yaşlarındaki işçilerin ücretinde düşme yaşanacak. Böylelikle, bugün 16 yaşından büyükler için net 599 lira olan asgari ücret, 16-18 yaşındaki işçilerde 518 liraya düşecek.
Belediye işçilerine sürgün
Mahalli İdarelerde İhtiyaç Fazlası İşçilere İlişkin Hükümler başlıklı 109.uncu maddesinde, belediyelerde çalışan işçiler “norm kadro” fazlası ve “ihtiyaç fazlası” olduğu iddiasıyla Emniyet Genel Müdürlüğü ve Milli Eğitim Bakanlığı taşra teşkilatlarına gönderilmesini düzenlemektedir. Çalışanların rızası alınmadan yapılacak bu değişiklikler ve “ihtiyaç fazlası” tanımlamasının hangi kriterlere göre yapılacağının belirsiz olması “sürgün”ün yasallaşmasının sağlanacağı yorumlarına haklılık kazandırıyor.
Meslek liselerinde sömürü artıyor
Tasarının 54. maddesinde “Asgari ücretin % 30’undan” ifadesi “asgari ücretin net tutarının % 30’undan” şeklinde değiştiriliyor. Meslek liselerinde staj yapan öğrencilerin aldıkları ücretler 229 TL’den 178 TL’ye çekiliyor. Ayrıca staj yapılacak işyerlerindeki 20 çalışan sınırı 5’e düşürülerek böylece meslek lisesi öğrencilerinin küçük işyerlerinin ağır şartlarında çalıştırılması ve üzerlerindeki sömürünün arttırılmasına olanak sağlanıyor.
İşsizlik sigortası fonuna yine el uzatılıyor
Tasarı, istihdam yaratan işverenin ödemesi gereken SGK primlerini 10 yıl süreyle İşsizlik Fonu’ndan ödenmesini ve 18-29 yaş arası genç, kadın ve kalifiye eleman çalıştıranların teşvikten yararlanması öngörülüyor. Böylece patronlar ödemeleri gereken SGK primlerini ödemeyecek; bu primler İşsizlik Fonu’ndan karşılanacak. Sözde işsizliği azaltması öngörülen madde, pratikte işverenlerin prim desteğinden yararlanabilmek için 29 yaş üstünde olan işçileri işten çıkarmasına neden olabilecek.
Esnek çalışma yaygınlaştırılıyor
Tasarının 61. maddesinde “çağrı üzerine çalışma”, “evden çalışma” ve “uzaktan çalışma” gibi esnek çalışma tanımları yapılarak işçilerin uzun vadeli iş haklarından ve kazanımlarından yararlanması engelleniyor.
Tabii hükümet çorbayı bu haliyle işçilere içiremeyeceğini biliyor. Bunun nedeni işçilerin sendikaların ve diğer kitle örgütlerinin sokağa dökülmesi, eylemlerle ülkenin gündemine oturması, hayatı durduracak olması falan değil. Zaten sendikaların ve işçi sınıfının mevcut durumu ortada olduğundan “o cephede” sorun yok. AKP iktidarının elini bağlayan sadece yaklaşan seçim nedeniyle iktidarın oy kaygısı. Bu nedenle “çorba” biraz tatlandırılmaya çalışılmış. Sendika üyesi memura 3 ayda bir 45 TL toplu sözleşme primi verilmesi, sözleşmeli personele aile yardımı ödeneği verilmesi, emekli yolluğunun 500 TL’den 750 TL’ye çıkarılması, KİT personelinin sendika hakkını kısıtlayan ancak uygulanmayan 399 sayılı KHK’daki maddenin iptali vs… Kaşıkla verip kepçeyle almak bu olsa gerek.
En büyük işçi sendikası konfederasyonu Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu ise ilk yaptığı açıklamada yasa tasarısından rahatsız olduğu maddeleri ve yasaya karşı yapmayı planladıkları eylemleri açıklamıştı. 4 Ocak’ta toplanan Türk-İş Başkanlar Kurulu ‘Torba Yasa Tasarısı’na karşı yapmayı planladığı eylemleri, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile yapılan görüşmenin sonuçlarını görmek üzere erteleme kararı aldı. Böylece Türk-İş daha başından yasa tasarısı karşısında işçi sınıfının gardiyanlığı rolünü bir kez daha göstermiş oldu.