İstanbul Topkapı’da bulunan Şişecam fabrikasında çalışan işçiler, fabrikanın kapatılarak Eskişehir’e taşınmasına ve işçilerin işten atılmasına karşı mücadelelerini sürdürüyorlar. Son iki gündür fabrikayı bir süre terk etmeme eylemine başlayan Şişecam işçileri, oluşturdukları basınçla sendika genel merkezini de adım atmaya zorluyorlar.
Şişecam’ın diğer fabrikalarında çalışan işçiler fazla mesaiye kalmamaya başladılar. Yine, bugüne kadar 1 Ocak günleri -resmi tatil olmasına rağmen- çalışan işçiler, bu yıl, Topkapı Şişecam işçileriyle eylemli dayanışma amacıyla “çalışmama haklarını” kullanacaklar.
Şişecam işçilerinin yaklaşık bir aydır sürdürdükleri fabrika eylemi bugün de devam etti. Bugünkü eylem, sabah 7 civarında fabrika içinde toplanılmasından sonra saat 8’de başlayan fabrika yürüyüşünün ve protestonun ardından AKP il binasına, Paşabahçe fabrika satış mağazasına ve CHP il binasına giderek gerçekleştirildi.
Sabah 8 vardiyasına gelen işçiler, haftalardır olduğu gibi bugün de fabrika girişinde toplandılar. Ardından kortej oluşturarak sloganlarla fabrika içindeki yönetim binasına yürüdüler. Yönetim binasının önünde sloganlarla süren bekleyiş sırasında binadaki emekçilerden ve fabrika dışındaki caddeden geçen kamyon sürücülerinden destek geldi. Bazı işçiler, içeri gidip fabrikada çalışmakta olan işçileri işi durdurmaya çağırmadıkları için sendika temsilcilerine tepki gösterdi.
Burada saat 9’a kadar süren eylem, yetkili bir yöneticinin olmadığı ancak yarın geleceği bilgisinin temsilcilere verilmesinin ardından sonlandırıldı ve işçiler iş başı yaptılar. Bu sırada gece vardiyasındaki işçilerin önemli bir kısmı paydos etmişti.
Saat 10’da AKP il binasına gidileceğinin sendika temsilcileri tarafından açıklanmasının ardından bekleyişe geçildi. Otobüslerle Kâğıthane’deki AKP il binasının önüne gidilerek burada eylem sürdürüldü. Gün boyu yapılan eylemlerde “Şişecam şaşırma sabrımızı taşırma”, “İş, ekmek yoksa barış da yok”, “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz”, “Dünya yerinden oynar işçiler birlik olsa”, “Biz bu yola baş koyduk ölmek var dönmek yok”, “Direne direne kazanacağız”, “Yaşasın onurlu mücadelemiz” sloganları sıklıkla atıldı.
AKP önünde, ayrıca hükümete ve başbakana sürece müdahil olması için çağrı niteliğinde sloganlar atıldı. Sendika yöneticilerinin binada bir AKP il yöneticisiyle görüşme gerçekleştirdiler. Görüşmenin ardından açıklama yapan Kristal-İş İstanbul şube başkanı, AKP il yöneticisinin, kendilerine “işçilerin taleplerini yazılı olarak iletmesini istediğini” açıkladı. Şube başkanı aynı zamanda Çalışma Bakanı ve Başbakanla yüz yüze görüşmek istediklerini yöneticiye aktardıklarını ifade etti. Bu açıklamanın ardından otobüslere binilerek Maslak’taki Paşabahçe fabrika satış mağazasına doğru yola çıkıldı.
AKP il yöneticisinin tutumu, işçileri sessizce il binasının önünden uzaklaştırmak adına yumuşak bir görünüm sergilemek şeklinde özetlenebilir. Çünkü Şişecam işçilerinin karşı karşıya olduğu sermaye saldırısı, yalnızca şirketin saldırısı değil. Şirketin bu saldırıyı yapabilmesini sağlayan hükümetin attığı adımlardır, özellikle de 2009’da çıkarılan “istihdamı teşvik paketi” eliyle işsizlik fonunun sermayeye yağmalatılmasının önünün açılması belirleyici. Buna Topkapı’nın kentsel dönüşüm çerçevesinde “ticaret ve finans merkezi” olarak belirlenip işçilerden arındırılarak sermayeye rant alanı açılmasını da eklemek gerekir.
Paşabahçe mağazasına varıldığında, işçilerin geldiğini gören mağaza sorumluları kapıları kapatmaya çalıştıysalar da başarılı olamadılar. Mağaza içine giren 120 civarında işçi, sendikacıların tüm durdurma çabalarına rağmen sloganlarla mağazayı dakikalarca inlettiler. Sendikacılar, işçileri, gerçekte işgal etmek için gidilen mağazadan çıkarmak için büyük çaba gösterdiler. Burada öne çıkan işçilerin etkisiyle atılan sloganları, mağazanın girişinin de oturma eylemiyle kapatılması ve sloganların devam etmesi izledi. Sendikanın İstanbul şube başkanı, işçileri CHP il binasına gideceklerini söyleyerek otobüse binmeye çağırdı.
İşçiler yolun karşısına geçerken yolu trafiğe kapattılar. Bu eylem yalnızca orada bulunan ve işçilerin bir an önce dağılmasını bekleyen sivil polislerin değil bazı sendika yöneticilerinin de telaşa kapılmasına yol açtı. Bir süre yolu trafiğe kapatan işçiler eğer sendikacıların baskısı olmasaydı her şeyi göze alarak yolu uzun bir süre trafiğe kapalı tutmaya hazırlardı. Bunu, yeniden otobüse binilip CHP il binasına doğru yola çıkıldığında, otobüste işçilerin gösterdiği tepkilerden de görmek mümkündü.
İşçiler, mağazaya ziyarete değil işgal etmeye geldiklerini ifade ettiler ve yolun hemen açılmasının istenmesine tepki gösterdiler. Son olarak Şişhane’deki CHP il binasının bulunduğu yere otobüslerle geçildi. Burada da sloganlarla bina önüne yüründü. Şişecam’ın bir İş Bankası kuruluşu olması ve CHP’nin de İş Bankası’yla olan ilişkisi nedeniyle CHP önüne gidilmesi anlamlıydı. Aşağıya inip işçilere kısa bir süre hitap eden ve temsilcilerini yukarıya görüşmeye çağıran CHP İstanbul İl Başkanı’nın “elinden geleni yapacağını ve Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na süreci aktaracağını” ifade etmesinin ardından buradaki eylem de sona erdirildi. Elbette CHP, aynı TEKEL direnişinde olduğu gibi kendi burjuva çıkarları doğrultusunda hükümete baskı yapmak için “işçi dostu” bir görünüm sergilemeye çalışıyor. Gerçekte herkes, diğer partilerin belediyelerinde olduğu gibi CHP’li belediyelerde de taşeron işçilerin çalıştırıldığını ve Maltepe’de olduğu gibi işten atıldıklarını biliyor.
Gün boyu yaptığımız sohbetlerde, işçiler, sokağa atılmalarına karşı gösterecekleri direnişe karşı onları bölmek için şirketin kimi adımlar atmış olduğunu anlattılar.
Sendikanın -aynı on yıl önce Paşabahçe’de olduğu gibi- sürecin başından itibaren sessiz kalması, işçileri bekletmesi ve sakinleştirmeye çalışmasının bir sonucu olarak, şirket işçileri bölecek saldırılarını gerçekleştirebildi. Yıllardır konuşulan ve iki yıl önce resmiyet kazanan taşınma kararının, gerçekte, Şişecam işçilerini işten atarak gerçekleştirecek olduğunu, şirket 30 Kasım’da, yani kapanmadan yalnızca bir ay önce açıkladı.
Uzun zamandır diğer fabrikaya geçeceklerini düşünen ve emekliliğine kısa süre kalan işçilerden bir kısmı (120 işçi) sendikanın da hiçbir şey yapmadığını görerek teşvikten yararlanıp işten ayrılma yoluna gitti. Şirket, aynı zamanda Eskişehir’deki yeni fabrikaya buradaki işçilerden 50 kadarını tekniker olarak götüreceğini açıkladı. Ardından şirket 50 tane işçi seçti ve bunlardan 20 kadarını eleyerek 30 işçiyi Eskişehir’e götürmeye karar verdi. Böylece patron, 575 çalışanın 440 kadarını oluşturan üretim işçilerini bölmüş oldu. 130 dolayında beyaz yakalı emekçi zaten Eskişehir’e götürülecek.
Her durumda, mücadeleye devam yüzlerce işçi ve aileleri, gösterdikleri coşku ve kararlılıkla, kararını aldıkları makine ve teçhizatın taşınmasını engellemeyi ve diğer fabrikalarda çalışan işçilerin eylemli desteğini sağlamaları durumunda işten atılmalarını engelleyeceklerdir. Burada önemli olan, Paşabahçe direnişindeki gibi bir satış yaşamamak için önlem almak ve örgütlenmektir. İşçilerin, sahip oldukları mücadele azmini, direnişi yönetecekleri ve işçilerin birliğini sağlayacak olan taban komitesiyle taçlandırmaları durumunda, sendikanın, iradelerini hiçe sayan adımlar atmasını engelleyecek ve geleceklerini kendi ellerine almış olacaklar. Bu mücadelenin başarısı için ise hem diğer Şişecam işçileriyle hem de aynı yazgıyı paylaşacak olan bölgedeki diğer sektörlerden emekçilerle ortak ve militan bir duruş sergilemek gerekiyor.