Dün (4 Haziran) İstanbul Üniversitesi’nde polis-rektör-faşist işbirliğine birkez daha tanık olduk. 30 Mayıs Perşembe günü Adelet Meslek Yüksekokulunda okuyan bir öğrenci, çoğu okulun öğrencisi olmayan faşistler tarafından darp edilmişti. Kafasından yaralanan öğrenciye dört dikiş atılmıştı. Dün ise bir grup öğrenci darp edilen arkadaşlarına sınava kadar eşlik etmek istediler. O sırada fakülte içerisinden ellerinde satır ve sopalarıyla dışarıya çıkan faşistler ile sol görüşlü öğrenciler arasında arbede yaşandı. Bu olay sonucunda ise bir kişi satırla kafasından yaralanırken diğer öğrencilerin sağlık durumlarının iyi olduğu haberi geldi.
Arbedenin ardından okulun çevresinde sivil polislerin koruması altında faşistler rahatlıkla gezebilirken okulun kapıları kapatılmış, pek çok öğrenci okula giriş çıkışta sıkıntı yaşamıştır. İÜ rektörlüğünün bu konudaki açıklaması ise şaşırılmayacak cinsten değil; Rektör Yunus Söylet twitter hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “Bahar aylarında gençler hareketleniyorlar, sınav stresi de ekleniyor, 1-2 hafta daha dikkatli olmak gerekiyor.” ifadelerine yer verdi. Daha önce de okul içerisindeki sivil polislerin “varlığından” haberdar olduğunu fakat hiçbirini “tanımadığını” ifade eden İÜ rektörü yine şaşırtıcı (!) açıklamalarını sürdürmüş oldu.
Benzeri bir satırlı saldırı olayı da Marmara Üniversitesi’nde yaşandı. Satır ve sopalarla okuldaki devrimci öğrencilere faşistlerin saldırması sonucu 5 öğrenci yaralandı, bir öğrencinin ise durumu ağır. Faşistlerin ve yaralanan öğrencilerin aynı anda aynı hastaneye sevk edilmesi sonucu hastane önünde de gerginlik yaşandı.10 kişinin gözaltına alındığı bu olay da İÜ’de olduğu gibi faşist-polis iş birliğini gözler önüne seriyor.
Bir başka faşist saldırı ise İÜ’deki olayın ardından Haseki Hastahanesi’nde gerçekteştirildi. İÜ öğrencisi olan Veysel Can Karakaş tedavi için gittiği hastahanede orada bulunan faşistler tarafından linç girişimine uğradı. Hastahane bahçesindeki saldırının ardından yaralı bir şekilde gözaltına alınan Karakaş’ı hocaları en son hastahaneden çıkarılırken gördüler. Kendisinden bir süre haber alınamazken, önce Haseki hastahanesi Adli Tıp’a götürüldüğü daha sonra ise karakolda ifadesinin alınıp serbest bırakıldığı haberi ulaştı.
Bizler yıllardır üniversitelerde bu tür vakalarla karşılaşmaktayız. Özellikle sınav dönemleri hız kazanan saldırları, üniversitelerde devrimci öğrencilere dönük olarak sivil polis eşliğinde getirilen ve çevik kuvvet eşliğinde çıkartılan faşistler düzenlemektedirler. Gerek İÜ gerek MÜ yönetiminin gerekse bu tür olayların yaşandığı diğer üniversitelerin yönetimleri ve medya kanalları yaşananları “sağ-sol çatışması” olarak lanse etmekte, olayın üzerine bir giz perdesi örtmeye çalışmaktalardır.
Bizler biliyoruz ki üniversitelerde sağ-sol kavgası yok. Üniversitelerde devrimci öğrenciler üzerinde oluşturulmuş bir baskı çemberi bulunuyor. Artan saldırılar ve baskılar ancak öğrenci gençliğin kitlesel ve birleşik bir mücadele verebildiği ölçüde püskürtülebilecektir.