İsrail’in Gazze’yi istilasına karşı çıkın

Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin açıklaması

Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi (DEUK), İsrail Silahlı Kuvvetleri’nin Gazze’ye yönelik kara saldırısına şiddetle karşı çıkar. Yaşananlar, kuzeyde ve doğuda Siyonist devlet, güneyde ise Mısır tarafından dayatılmış abluka eliyle 360 kilometre karelik dar bir alanda hapsedilmiş 1,8 milyon savunmasız Filistinli’ye yönelik, hesaplanmış bir savaş suçudur.

Egemen çevreler içinde, bu saldırının İslamcı Filistin hareketi Hamas tarafından İsrail’e ilkel roketler fırlatılmasına verilmiş haklı bir yanıt olduğunu iddia edenler aşağılıktır. Hamas’ın, onlarca üyesinin ve aralarında çok sayıda kadının ve çocuğun bulunduğu yüzlerce Filistinli’nin İsrail hava saldırılarıyla katledilmesine yönelik misillemesi sonucunda, yalnızca bir İsrailli ölmüş durumda.

İsrail güçleri, Haziran ayı boyunca, Batı Şeria’ya saldırmak için üç kayıp genci arama bahanesini kullanmış ve Hamas üyesi olduğu iddia edilen 600’den fazla insanı tutuklayıp Filistinliler’e terör estirmişti. İsrail, geçtiğimiz iki haftadır, yalnızca 1.000’den fazla konutu değil ama kahveleri, camileri, sağlık merkezlerini, açıkça medyaya ait olduğunu gösteren işaretler taşıyan araçları, su ve kanalizasyon tesislerini hedefleyerek, Gazze’ye ölüm ve yıkım yağdırdı.

Gazze’nin istilasına, Hamas’ın Mısır’ın aracılık ettiği ateşkesi reddetmesinin yol açtığı iddiası da daha aşağılık değildir. Bu sözde ateşkes, başta ekonomik ablukanın kaldırılması ve İsrail tarafından Batı Şeria’da tutuklananlar ile diğer siyasi mahkumların serbest bırakılması olmak üzere, Filistinliler’in temel demokratik haklarından hiçbirini içermiyordu. O, yalnızca, reddedilmesi ve ABD ile Avrupalı güçlere ve Arap devletlerine İsrail saldırısını meşrulaştırmada gereksinim duydukları propaganda malzemesini sağlamak için önerilmişti.

Hamas’ın İskan Bakanı Müfid El Hasseyna, dün yaptığı açıklamada, “Biz bir ateşkes istiyoruz ama ne pahasına olursa olsun değil. Biz hayvan değiliz. Açık bir sınır kapısı, maaşlar, işler olmadan ateşkes nedir?” dedi.

Kara saldırısından önce, Gazze’de en az 243 Filistinli öldürüldü ve 1.800’den fazla insan yaralandı. Katliam şimdi tırmanacak.

İsrail Silahlı Kuvvetleri’nin Sözcüsü Tuğgeneral Motti Aşmoz, Perşembe gecesi saat 10’da, “Tüneller ile terörist faaliyetleri ve altyapıyı hedef alan büyük bir kara kuvveti, yoğun bir hava ve deniz gücü ile istihbarat desteği eşliğinde, Gazze’deki hedefleri ele geçiriyor.” açıklamasını yaptı.

Başbakan Benjamin Netanyahu önderliğindeki İsrail Hükümeti, dün, 18.000 yedek askerin daha seferber edilmesini emretti. Kendi halkını savunmaya çalışacak olan hafif silahlı Filistinli savaşçılar, ABD’nin sağladığı tanklarla, ağır toplarla, savaş uçaklarıyla, saldırı helikopterleriyle, silahlı insansız hava araçlarıyla ve en yeni çelik yeleklerle donanmış 60.000 İsrail askeri ile karşı karşıya.

Saldırının başlangıç aşamasına ilişkin Twitter haberlerini ve başka raporları dosyalamış olan gazeteciler, Gazze’nin kuzeyindeki Beyt Lahiya ve El Atatra gibi kasabalardaki terör manzarasının ayrıntılarını şimdiden verdiler. Sınırın Filistin tarafı, tankların, topların, hava saldırılarının ve kıyıdaki savaş gemilerinin ateşiyle dövülüyor. Elektrik kesildi ve bölge, patlamaların yolaçtığı ani alevler dışında, bütünüyle karanlığa gömülmüş durumda.

Filistin Sağlık Bakanlığı, “bir gaz türünden boğulduğu bildirilen onlarca insan kuzeydeki hastanelere kaldırıldı” bilgisini verdi. Sağlık yetkilileri, kara saldırısı başlamadan önce, İsrail Silahlı Kuvvetleri’nin, Gazze’ye yönelik 2008-2009’daki saldırıda ve Irak’taki ABD güçlerinin 2004’te Felluce’yi ele geçirirken kullanmış olduğu, beyaz fosfor içeren yasaklanmış bombalar attığını iddia etmişlerdi.

Netanyahu’nun temsilcileri, amacın Hamas hükümetini devirmek olmadığını açıkladılar. Saldırının amacı, toplu katliamlar gerçekleştirmek ve yoğun bir yıkıma yolaçmak, ardından da Gazze’yi dumanlar tüten bir harabeye çevirip çekilmektir. Gazze Şeridi’nin kuzeyinde, İsrail sınırına yakın altı kasabada yaşayanlara, İsrail Silahlı Kuvvetleri tarafından, evlerini terk edip Gazze Kenti’ne sığınma emri veren bildiriler atıldı. Güneydeki iki kasabada yaşayanlara Refah’a gitmeleri talimatı verilirken, bölgenin ortasında yer alan dört kasabanın sakinlerine, Han Yunus’a göç etmeleri emredildi.

Bu emri yerine getiremeyen ya da ona uymayan on binlerce insan, İsrail ordusunun insafına kalmış durumda. İsrail Silahlı Kuvvetleri’ne, hedeflenen toplulukları, Gazze’den İsrail’e uzanan tünelleri imha etme ve Hamas savaşçılarının etkisiz roket saldırıları düzenleme yeteneğine son verme bahanesiyle, bütünüyle yerle bir etme emri verilip verilmediği önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak.

Netanyahu yönetiminin eylemleri, Siyonizm savunucularının tam manevi bozulmuşluğunu doğrulamakta ve Ortadoğu’da mezhepsel temelde kapitalist bir Musevi devleti oluşturma yönündeki gerici perspektifin çıkmazını ifade etmektedir. İsrail içindeki devasa sınıfsal ve toplumsal çelişkileri Filistin halkının onlarca yıllık direnişini ezme yönüne çevirme girişimi, soykırım boyutuna ulaşmış durumda. Buna rağmen, Gazze’de, önümüzdeki günler ve haftalar içinde çok sayıda insan İsrail füzeleri ve mermileri ile ölecek; su ve kanalizasyon tesislerinin çökmesiyle, yüz binlerce insanın yaşamı tehdit altında olacak.

Netanyahu hükümeti, Filistin halkına yönelik savaşını bir sürü yardımcı donanımın yokluğunda sürdüremezdi. ABD emperyalizmi, İsrail’e sınırsız siyasi ve askeri yardım sağlamaktadır. Avrupalı güçler, Avrupa Birliği’nin Gazze’deki “masum insan kaybına derinden üzülmekte” olduğunu söylerken, “İsrail’in kendi halkını koruma hakkı var.” diyen, öngörülebilir bir açıklama yaptılar. Mısır ve diğer Arap burjuva devletleri ile Mahmud Abbas’ın Filistin Yönetimi, Hamas’ın, onların İsrail ile birlikte örgütlediği ateşkes maskaralığını reddetmiş olmasını kınadılar. Bu saldırıya karşı, bizzat Hamas önderliğinin, Filistin halkına açıkça ihanet etmiş olan aynı Arap burjuva güçlere ve emperyalistlerin denetimindeki Birleşmiş Milletler’e başvurmaktan başka bir yanıtı yok.

Gazze’de uygulanan zulüm, İsrail’deki, tüm Ortadoğu’daki ve dünyadaki işçilerin ve gençliğin kendi hükümetlerine ve egemen sınıflarına yönelik tepkisini ve düşmanlığını derinleştirecektir. Gelecek, WSWS’nin 12 Temmuz 2014 tarihli perspektif yazısında vurgulandığı gibi, sosyalist enternasyonalizm programı, Arap ve Musevi işçi sınıflarının birliği ve kapitalizme ve emperyalizme karşı ortak bir mücadele uğruna kavga vermek için Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin (DEUK) şubelerinin inşasına bağlı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir