Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) üç yılda bir yaptığı tüketicilerin mali durumu araştırması rakamlarına göre, dört yıllık mali kriz, ABD’deki ailelerin ekonomik durumu yirmi yıl geriletti.
ABD’deki ailelerin ortalama net serveti (evlerinin birleşik değeri, bankada hesapları ve diğer mal varlıkları eksi ipotekler ve diğer borçlar) çıkarılmasıyla elde edilen ortalama serveti, 2007 ve 2010 yılları arasında, %38,9 oranında gerileyerek, 126.400 dolardan 1992’de kaydedilmiş olan yaklaşık 77.300 dolara düştü. Ayrıca enflasyona göre düzeltilen vergiler hariç ortalama gelir de son üç yıllık dönem içinde yüzde 7,7 oranında düşüş gösterdi.
2010 yılında ve 2011’in başlarında düzenlenen anketler üzerine kurulu araştırma, o zamandan beri sürmekte olan ekonomik krizin etkilerini olduğundan az göstermektedir. Araştırmanın servetin ve gelirin dağılıma ilişkin rakamları, ABD’deki en zengin hane halklarının konumunda yükselen şirket kârlarından ve artan hisse senedi fiyatlarından dolayı önemli bir sıçrama gerçekleştiği için, daha da geride kalmaktadır.
Bununla birlikte, Pazar günü yayımlanan, soğuk bir şekilde yazılmış 80 sayfalık belge, dört yıllık mali krizin ve ekonomik çöküşün işçi sınıfı aileleri üzerindeki yıkıcı etkisini betimliyor.
[Bu belgedeki] kimi veriler buzdağlarının görünen tepeleri gibi. Onlar, yalnızca, yaşama mücadelesi veren on milyonlarca insanın yaşadığı büyük güçlüklerin ve sömürünün en çıplak belirtilerini sunmaktadırlar.
- • Genç ailelerin(35 yaş altı birinin başında olduğu aileler) yaklaşık üçte ikisinin eğitim kredisi borçları var ki bu oran 2007’de yüzde 53 idi.
- •Maaş karşılığı kısa vadeli borçlanmalardan ya da avanslardan yararlanan ailelerin oranı, 2007 yılında yüzde 2,4’ten, 2010 yılında, yüzde 65 artışla %3,9’a yükselmiştir.
- •2007’de emeklilik tasarruf hesabı ya da emeklilik hesabı sahibi olan ailelerin yüzde 10’dan fazlası, 2010 yılı itibariyle, bunları kapatıp paraya çevirmek zorunda kaldılar.
- •Küçük işletmelerin değeri 2007’den 2010’a kadar ortalama yüzde 20,5 düştü ki bu hem batıdaki hem de kuzey doğudaki en hızlı azalmadır.
- •Yaşlı bireylerin ( 75 yaş ve üstü) başında olduğu aileler kredi kartı borçlanmalarını arttırdılar ve daha büyük miktarda bakiye taşımaya başladılar.
- •Bir önceki yıl boyunca herhangi bir şekilde para biriktirebildiklerini ifade eden ailelerin oranı 2007’de yüzde 56,4’ten, 2010’da yüzde 52’ye düştü.
Bu verilerin her biri ayrı ayrı incelenmeyi hak etmektedir. Böyle bir inceleme, her durumda, medyanın ve şirketlerin denetimindeki Demokrat ya da Cumhuriyetçi parti adaylarının görmezden geldiği Amerikan sosyal yaşamının bir alanını aydınlatılmış olurdu.
FED’in raporunun temel içeriği, ortalama net servetteki çarpıcı düşüştür ki böyle olması gerekiyordu. Bu düşüş, işçi sınıfından ve orta sınıftan ailelerin başlıca varlığını tahrip eden konut sektöründeki çöküşün yan ürünüdür.
ABD’de bir evin ortalama değeri 2007 – 2010 yılları arasında 95.300 dolardan 55.000 dolara (yaklaşık yüzde 42) kadar düşmüştür. Aynı zamanda, ipotekli konut kredisi (mortgage) borç yükü, evin ortalama değerinin yüzde 51,3’ünden yüzde 64,6’sına çıkmış; evlerinin şu anki değerlerinden daha fazla ipotekli konut kredisiyle ev sahibi olanların %11,6’sı batmıştır.
Gelir grupları açısından baktığımızda, hane halklarının en alttaki yüzde 25’inin ortalama net varlıkları, 2007’de son derece az bir rakam olan 1.300 dolardan 2010’da sıfıra inmiştir ki bu yüzde 100’lük bir düşüş demektir. Nüfusun ikinci ve üçüncü dörtte birlik kesimlerinin net varlıklarında yüzde 40 ile yüzde 50 arasında bir değer kaybı yaşanırken, en tepedeki yüzde 10’un ortalama net serveti yalnızca yüzde 6,4 oranında azalmıştır (bu kesimin ortalama net serveti, 2010’un sonundan itibaren gözle görülür bir şekilde artmaktadır.)
Nüfusun özelliklerine ilişkin diğer göstergelerde, en büyük yıkımın, konut sektöründeki çöküşün merkez noktası olan ve ortalama net servetin yüzde 55,3 azaldığı batıda gerçekleştiği görünüyor. Bu azalma, 35 – 44 yaş aralığındaki birinin geçindirdiği aileler için yüzde 54,4; beyaz yakalı teknik elemanlar ile satış ve hizmet sektöründe çalışan işçiler için yüzde 57,7’dir.
Rapor, çalışanların mali olarak ayakta kalabilmek için özveride bulunma ve harcamalarını kısma yoluyla sergilediği devasa çabaları ayrıntılı olarak sergilemektedir. Daha az sayıda aile kredi kartı taşıyor; kredi kartı bakiye oranı yüzde 46,1’den yüzde 39,4’e düşmüş ve bu kartların ortalama kredi bakiyesi 2007’den 2010’a kadar yüzde 16 azalmıştır. Bununla birlikte, büyük miktardaki borç geri ödemelerine rağmen borçların ailelerin varlıklarına oranı aslında %14,8’den %16,4’e yükselmiş ve ailelerin borç ödemelerine ayırdıkları pay önemli miktarda artmıştır.
Özetle, bu rakamlar, Amerikan halkının ezici çoğunluğunun mali durumunun kötüleştiği kapsamlı bir toplumsal gerilemeyi belgelemektedir. Bununla birlikte, bu, basitçe, kişiler üstü bir ekonomik sürecin ürünü değildir. Bu, şirket yönetim kurullarında ve Washington’da alınmış, yalnızca çalışanların zararına süper zenginlerin yararlandığı kararların doğrudan sonucudur.
Bush ve Obama yönetimleri ile ABD Merkez Bankası (Federal Reserve) kamu fonlarındaki trilyonlarca doları bankaları ve milyarder yatırımcıları kurtarmak için onların hizmetine sunmuş; bu paranın spekülatif kullanımı 1929’dan bu yana yaşanmış en büyük mali çöküşle sonuçlanmıştır. Bir karşılaştırma yaparsak, hacizle karşı karşıya kalan zor durumdaki ev sahiplerine yalnızca gülünç bir miktar sunulmuş; on milyonlarca işsize doğrudan iş yaratmaya tek bir kuruş bile ayrılmamıştır.
Bugün 2008’dekinden bile daha derin olan toplumsal kriz, birbiriyle bağlantılı iki başarısızlığın göstergesidir: Bir sistem olarak kapitalizmin ve kitlesel mahrumiyetin 1930’lardan bu yana görülmedik ölçekte artmasına hiçbir şekilde çözüm sunamayan iki partili sistemin yetersizliği.
Yazının İngilizce Orijinali: http://wsws.org/articles/2012/jun2012/pers-j13.shtml