Partei für Soziale Gleichheit (PSG-Sosyalist Eşitlik Partisi), savaşa ve sosyal kesintilere karşı yaygın muhalefeti harekete geçirmeye yönelik siyasi bir perspektif sağlamak için, Eylül ayındaki Berlin eyalet seçimlerine katılıyor. Aynı 100 yıl önce olduğu gibi, bir dünya savaşını, yalnızca kapitalizme karşı uluslararası sosyalist bir hareket önleyebilir. Biz, savaşa, baskıya, milliyetçiliğe ve toplumsal eşitsizliğe karşı çıkmayı isteyen herkese şunu söylüyoruz: PSG’nin seçim kampanyasını desteklemek için elinizden gelen her şeyin yapın!
İşçilerin ve gençliğin karşı karşıya olduğu tüm sorunlar içinde en acil olanı, artan savaş tehlikesidir. ABD, 25 yıldır, neredeyse aralıksız bir savaşlar dizisi sürdürmektedir. O, Afganistan’da, Irak’ta, Libya’da ve Suriye’de olduğu gibi, tüm toplumu yıkıma uğratmış durumda. ABD, Rusya’yı ve Çin’i askeri olarak kuşatıyor ve Ukrayna’da, Güney Çin Denizi’nde ve Kore’de, bir dünya savaşını başlatma tehlikesi oluşturan çatışmaları kışkırtıyor.
Nükleer cephanelikler yeniden dolduruluyor ve nükleer silahların kullanımı ciddi olarak düşünülüyor. Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi’nin son bir raporu, Hindistan ile Pakistan arasındaki bir nükleer savaşının ABD için “ille de ciddi büyük stratejik sonuçları” olmayabileceği ve “pekala yararları olabileceği” sonucuna varmıştı.
Almanya’nın egemen seçkinleri, dünyanın yeniden paylaşımı uğruna mücadelede ve hammaddeler ile pazarlar uğruna kapışmada ellerinin boş kalmayacağından emin olmak istiyorlar. Onlar, Hitler’in Nazi İmparatorluğu’nun yıkılmasından yetmiş yıl sonra, bir kez daha, Almanya’yı bir dünya gücü ve Avrupa’nın egemeni yapmak için uğraşıyorlar.
Alman hükümeti, iki yıl önce, “askeri kısıtlamanın sonu”nu ilan etmişti. O zamandan beri, hükümet ve medya, sistematik bir şekilde militarizmi teşvik etmektedir. Alman Silahlı Kuvvetleri (Bundeswehr), NATO’nun Doğu Avrupa’da Rusya’ya karşı yöneliminde, Ortadoğu’daki savaşlarda ve Afrika’da, birden çok ve birbirinden uzak cephede operasyon yürütüyor. Almanya Savunma Bakanı Ursula von der Leyen, 130 milyar avroluk ek savunma harcamasını ilan ediyor ve yeni Savunma Resmi Raporu, ordunun hem içeride hem de yeni dış görevlerde konuşlandırılmasını öngörüyor.
Alman militarizminin dönüşünün altında, dünya kapitalizminin şiddetli krizi yatmaktadır. 2008’de, bankaların olağanüstü kötüye kullanımı, dünya mali sistemini uçurumun eşiğine getirmişti. Kriz, o zamandan beri daha da yoğunlaşmıştır. Muazzam bir spekülatif balon, patlama ve yeni bir mali krizi dizginlerinden boşaltma tehdidi oluşturuyor. Pazarlar ve karlar uğruna amansız mücadele, tüm işkollarının altını oyuyor ve milyonlarca işi tehdit ediyor. Bir zamanlar Avrupa’daki siyasi istikrarın iskeleti olan Avrupa Birliği parçalanıyor ve şiddetli sınıf savaşlarının ve ulusal çatışmaların mücadele alanı haline geliyor.
Ücretler, emeklilik maaşları ve sosyal yardımlar azaltılır ve genç kuşak gelecekten yoksun bırakılırken, toplumun tepesindeki küçük bir azınlık tiksindirici seviyelerde bir servet içinde yüzüyor. En zengin 62 birey, insanlığın en yoksul yarısından daha fazla serveti elinde bulunduruyor.
Egemen seçkinler, kapitalist sistemin krizine, 1930’larda yaptıkları gibi tepki veriyorlar. Onlar savaşlar yürütüyor ve çok daha büyüklerini planlıyorlar. Milliyetçiliği kışkırtıyor ve toplumsal ayaklanmalar öngörüsüyle devletin baskı aygıtını güçlendiriyorlar. Sığınmacılara karşı cadı avı yürütüyor ve Almanya İçin Alternatif (AfD), Fransa’daki Ulusal Cephe ve ABD’deki Donald Trump gibi aşırı sağcı ve faşist güçleri destekliyorlar.
Bütün düzen partileri kenetleniyor ve sağa kayıyor. Onlar, sosyal kesintiler, bankaları kurtarma ve askeri harcamaları arttırma söz konusu olduğunda aynı duruşu sergiliyorlar. Onlar, geniş kitlelerin değil; yalnızca en zengin yüzde 10’unun çıkarlarını temsil etmektedirler.
Bir zamanlar sosyal reform partisi olarak görülen Sosyal Demokrat Parti (SPD), bugün, refah ve emek karşıtı Hartz IV karşı-reformlarının, emeklilik yaşını 67’ye yükseltmenin ve “borç tavanı” çerçevesinde kesintiler dayatmanın partisidir. SPD, artık, işçi sınıfına değil; yüksek maaşlı görevlilere ve üst orta sınıf kesimlere dayanmaktadır. SPD’nin adayının 15 yıldır belediye başkanı olduğu Berlin, yoksulluğun başkenti haline gelmiştir.
Barış ve çevrecilik bayrağı altında yola çıkmış olan Yeşiller, en saldırgan savaş çığırtkanları haline gelmiştir. Onlar, kendilerini, Baden-Württemberg eyaletinin Yeşil Partili başbakanı Winifried Kretschmann’ın sözleriyle, “modern türde bir iş dünyası partisi” olarak sunmaktadır.
Özellikle kötücül bir rol, Sol Parti tarafından oynanmaktadır. Bu partide “sol” olan tek şey, onun ismidir. O, Berlin Senatosu’nda, servetin yoksullardan zenginlere doğru yeniden dağılımını desteklemiş ve bir sosyal yıkım politikası uygulamıştır. Bu parti, uzun süre önce, hükümetin izlediği militarist yolu tutmuştur.
Tüm düzen partilerinin sağa dönüşü, en açık şekilde, sığınmacılara karşı tiksindirici cadı avında görülebilmektedir. Ortadoğu’daki savaştan kaçan çaresiz insanlar kötüye kullanılıyor, esir kamplarına tıkılıyor ve Türkiye’ye sınır dışı ediliyorlar. Her ay, onların yüzlercesi Akdeniz’de boğuluyor. Sığınmacılara yönelik saldırılar aşırı sağın yardımına koşuyor ve demokratik hakların paçavraya çevrilmesine bahane işlevi görüyor. Bu saldırılar, tüm işçi sınıfını hedef almaktadır.
Militarizme ve savaşa muhalefet, sosyal ve demokratik hakların savunusu, sığınmacıların desteklenmesi ve aşırı sağ AfD’ye karşı mücadele, ayrılmaz bir şekilde bağlantılıdır. İnsanlık bir kez daha şu seçenekle karşı karşıya: Ya kapitalist sistem dünyayı barbarlığa ve savaşa sürükleyecek ya da nüfusun ezici çoğunluğunu oluşturan işçi sınıfı kapitalizmi yıkacak ve eşitliğe ve demokratik planlamaya dayalı daha iyi bir toplumu inşa edecek.
Yalnızca işçi sınıfının uluslararası bir hareketi sağı geri püskürtebilir ve savaşa gidişi durdurabilir. Böylesi bir devrimci hareket sadece gerekli değil, aynı zamanda da mümkündür. Sosyal yıkıma ve savaşa yönelik muhalefet bütün dünyada büyüyor. Fransa’da, Hollande yönetiminin uyguladığı olağanüstü hal ve polis devleti önlemlerine uymayan on binlerce genç, emek piyasası “reformları”na karşı gösteriler düzenliyor. ABD’de, kendisini sahte bir şekilde “sosyalist” olarak adlandıran Demokratik Parti’den başkan adayı Bernie Sanders’ın kampanyası, kapitalizme bir alternatif arayan milyonlarca işçinin ve gencin oyunu kazanıyor.
Büyük sınıf çatışmaları, Almanya’da da gündemdedir. Çelik ve otomotiv sektörlerinde, mühendislikte, perakende satışta ve kamu sektörünün tüm alanlarında, sert sosyal kesintiler ve işten çıkarmalar hazırlanıyor. Bütün bu mücadelelerden, savaşa ve kapitalizme karşı bilinçli bir hareketin geliştirilmesi gerekiyor. Bu, yalnızca Sosyalist Eşitlik Partisi (PSG) tarafından ileri sürülen uluslararası ve sosyalist bir perspektifi zorunlu kılmaktadır.
PSG, sosyalist devrimin dünya partisi Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin (DEUK) Almanya şubesi olarak, Lev Troçki tarafından Sovyetler Birliği’nin Stalinist yozlaşmasına karşı savunulmuş Marksist devrimci gelenekte yer almaktadır.
Dördüncü Enternasyonal’in inşası, kampanyamızın odak noktasıdır. Bizler, burada, Alman militarizminin geri dönüşünün hazırlanıp uygulandığı, üniversite profesörlerinin savaşı ve diktatörlüğü meşrulaştırdığı ve tüm partilerin sosyal saldırılara katıldığı Almanya’nın başkentinde, bütün bunların karşısına uluslararası işçi sınıfının kapitalist barbarlığa karşı birliğini çıkartıyoruz.
Biz, seçime, DEUK’un yayınladığı “Sosyalizm ve Savaşa Karşı Mücadele” başlıklı açıklama temelinde katılıyoruz. Bu açıklama, savaş karşıtı bir hareketin inşası için aşağıdaki ilkeleri savunmaktadır:
* Savaşa karşı mücadele, nüfusun bütün ilerici unsurlarını kendi arkasında birleştiren, toplumdaki büyük devrimci güç işçi sınıfı üzerinde yükselmelidir.
* Mali sermayenin diktatörlüğüne ve militarizm ile savaşın temel nedeni olan ekonomik sisteme son verme uğruna mücadele etmeksizin savaşa karşı ciddi bir mücadele söz konusu olamayacağı için, yeni savaş karşıtı hareket, kapitalizm karşıtı ve sosyalist olmak zorundadır.
* Dolayısıyla, yeni savaş karşıtı hareket, zorunlu olarak, kapitalist sınıfın bütün siyasi partilerinden ve örgütlerinden bütünüyle ve tartışmasız biçimde bağımsız ve onlara düşman olmalıdır.
* Yeni savaş karşıtı hareket, her şeyden önce uluslararası olmalı, işçi sınıfının muazzam gücünü emperyalizme karşı birleşik küresel bir mücadelede harekete geçirmelidir. Burjuvazinin sürekli savaşına, işçi sınıfı tarafından, stratejik hedefi ulus-devlet sisteminin ortadan kaldırılması ve bir dünya sosyalist federasyonunun kurulması olan sürekli devrim perspektifi ile yanıt verilmesi gerekmektedir. Bu, küresel kaynakların akılcı ve planlı geliştirilmesini ve bu temelde yoksulluğun ortadan kaldırılmasını ve insanlık kültürünün yeni doruklara yükseltilmesini mümkün kılacaktır.
Biz, bu temel üzerinde güçlü bir kampanya yürütmeyi planlıyoruz. PSG’nin seçim kampanyasını desteklemeyi kabul eden herkese sesleniyoruz. Kampanyamıza yardımcı olmak için bugün cömert bir bağış yapın! Eğer Berlin’de oy kullanma hakkına sahipseniz, seçime katılmamıza olanak sağlamak için dilekçe formunu imzalayın! Bu açıklamayı ve diğer yazıları iş arkadaşlarınız arasında ve sosyal ağlar üzerinden dağıtın! Seçim kampanyasına katılın ve PSG’nin üyesi olun!