Sosyalist Eşitlik Partisi’nin (SEP-ABD) 2012 başkanlık seçimleri ve seçim kampanyası üzerine kararı, partinin 8-12 Temmuz günleri arasında toplanan ikinci ulusal kongresinde oy birliğiyle kabul edildi.
- Sosyalist Eşitlik Partisi (SEP) ve adayları (başkan adayı Jerry White ile başkan yardımcısı adayı Phyllis Scherrer) 2012 seçimlerine, işçi sınıfı içinde, işçilerin ve gençlerin mücadelelerini birleştiren ve onları toplumun devrimci dönüşümünü gerçekleştirmek üzere siyasi olarak örgütleyen sosyalist bir önderliğin inşası uğruna mücadelenin bir aracı olarak katılıyor.
- 2012 seçimleri, ABD’de Büyük Bunalım’dan bu yana yaşanan en ağır ekonomik ve toplumsal kriz koşullarında gerçekleşiyor. Zaten feci olan iş durumu daha da kötüleşiyor. On milyonlarca insan işsiz ya da ücretlerinde kesintilerle karşılaşmış, evlerinden atılmış durumda. Ortalama işsizlik süreci, 2008’deki çöküşün ardından ulaşmış olduğu rekor düzeye yakın. 4 milyon insan günde 2 dolardan daha az parayla geçinirken, nüfusun yarısı yoksul ya da yoksulluk tehlikesi altında olarak sınıflandırılıyor.
- Demokratlar ve Cumhuriyetçiler, kendilerini 3 milyar dolar gibi daha önce görülmedik büyüklükte parayı onların başkanlık kampanyalarına akıtan şirket ve mali sektör aristokrasisinin savunusuna adadıkları için, resmi iki partili seçim yarışı işçi sınıfına hiçbir seçenek sunmamaktadır. “Çekişme”, bir mültimilyoner servet soyucu ve önde gelen gerici (Romney) ile aynı şekilde bir mültimilyoner olan ve görevde olduğu üç buçuk yıllık sürede bankaların insafsız temsilcisi olduğunu kanıtlayan Obama arasındadır. Bu iki parti arasında var olan farklılıklar taktikseldir. Onlar, şirket ve mali sektör seçkinlerinin temel çıkarlarıyla ilgili bütün konularda birlik olmaktadırlar.
- Obama yönetimi deneyimi, bu siyasi sistemin nüfusun büyük çoğunluğunun çıkarlarına kulak asmadığını milyonlarca insanın gözünde açığa çıkmasına yardımcı olmuştur. Onun sicili, Amerikan yönetici sınıfının bir reform politikasına sahip olmadığını göstermiştir. Yönetici sınıfın toplumsal muhalefetin oluşmasına yanıtı reform değil baskıdır.
- İç politika konusunda, Obama, yönetimine, işsizlere iş sağlayacak hükümet programlarını reddederken banka kurtarmalarını hem sayısal hem de kapsam olarak genişleterek ve trilyonlarca doları tahsis ederek başladı. Otomobil sanayisinin, yeni işe alınanların ücretlerini yarıya indirme ve emekli işçilerin maaşlarında kesintiler yapma temelinde kurtarılması, şirketlere, eyalet hükümetlerine ve yerel yönetimlere benzeri saldırılar için işaret verdi. Yönetimlerin başlıca “reform” önlemi olan sağlık hizmetlerini elden geçirmek, gerçekte, sürmekte olan ve sağlık hizmetlerinin maliyetlerini şirketler ve hükümet için azaltmaya yönelik savaşta açılan bir ateştir. Obama’nın “canlanma”sı altında, toplam gelirlerin yüzde 93’ü en tepedeki yüzde bire gitmiştir.
- Dış politikada, Obama, Irak ve Afganistan’daki işgalleri sürdürdü; Pakistan’da, Yemen’ de ve diğer ülkelerde insansız hava aracı saldırılarını yaygınlaştırdı; Libya’ya karşı yeni bir savaş başlattı. O şimdi Suriye ve İran ile çatışmaları körüklüyor. Bu pervasız militarizmin mantığı, her ikisi de nükleer güç olan Çin ya da Rusya ile dehşet verici sonuçları olabilecek açık bir çatışmadır.
- Obama yönetimi, Guantanamo’yu açık tutmaktan CIA işkencecilerini korumaya, erbaş Bradley Manning gibi ABD’nin savaş suçlarını açığa vuranları cezalandırmaya kadar, demokratik haklara karşı Bush döneminde başlamış olan saldırıları hızlandırmıştır. Beyaz Saray, şimdi, başkanın dünyanın her yerinde, ABD yurttaşları da dahil herhangi birinin insansız hava araçlarını kullanarak öldürülmesini emretme hakkı olduğunu iddia ediyor.
- Bu saldırılar, Amerika’da burjuva demokrasisinin onlarca yıla yayılmış çürümesinin en yüksek noktasıdır. Anayasa Mahkemesi’nin Florida’daki oyların sayımını durdurup George W. Bush’u Beyaz Saray’a yerleştirdiği 2000 yılındaki çalınmış seçimler bir dönüm noktasıydı. Demokratik Parti’nin bu darbeye teslimiyeti, artık, ABD yönetici seçkinlerinin herhangi bir kesimi içinde demokratik ilkelere kayda değer herhangi bir desteğin olmadığını gösterdi. Bizzat bu siyasi yön değişikliği daha köklü toplumsal süreçlerin ifadesidir. Servetin ve gelirlerin dağılımının böylesi tek yanlı ve eşitsiz olduğu bir toplumda, demokratik yönetim biçimlerini sürdürmek mümkün değildir.
- Geçtiğimiz üç buçuk yıl, SEP’in, Obama’nın seçilmesinin toplumsal reformizmin canlanmasını değil ama şirketlerin işyerlerine, çalışanların yaşam standartlarına ve sosyal haklarına yönelik saldırısında yeni bir aşamanın işareti olduğu yollu değerlendirmesini doğrulamıştır. Biz, Uluslararası Sosyalist Örgüt gibi, ilk Afrika kökenli Amerikalı başkanın seçilmesini “ABD politikasına son otuz yıl boyunca egemen olmuş sağcı gündem” ile bir kopuş anlamına gelen “dönüştürücü olay” olduğunu ilan edenlerin iddialarını reddetmiştik.
- Demokratik Parti’yi desteklemek ve Amerikan toplumu içinde gelişen muazzam toplumsal gerilimlerin bağımsız bir siyasi ifade bulmasını önlemek için faaliyet gösteren bir orta sınıf ayrıcalıklı tabakalarının örgütleri, sendikalar ve liberal yayınlar ağı, Amerikan politikasında kritik öneme sahip bir rol oynamaktadır. Bu siyasi güçler, bir kez daha, Barack Obama’nın yeniden seçilmesini ve Temsilciler Meclisi ile Senato’ya Demokratların girmesini desteklemek için onların ardında saf tutuyorlar. Hangi yumuşak ve ikiyüzlü eleştiriyi yaparlarsa yapsınlar, Obama’nın bu sahte solcu amigoları, Demokratik Parti’yi sağcı gündemine rağmen değil; ondan dolayı desteklemektedirler. Onlar, işçi sınıfına tamamen düşman olan ayrıcalıklı üst-orta sınıfın küçük bir tabakası adına konuşuyorlar.
- SEP, 6 Kasım’daki seçimi yalnızca Demokrat ya da Cumhuriyetçi adaylardan biri kazana- bileceği için çalışanların “kötünün iyisi” olarak Demokratları desteklemesi gerektiği biçimindeki düşünceyi nefretle reddeder. Bu, yüz yıldan uzun süredir, ABD’deki büyük şirketlerin siyasi egemenliğini savunmada son savunma hattı olmuştur. İki partili siyasi tekel, demokratik değildir ve ortadan kaldırılmalıdır.
- Sosyalist Eşitlik Partisi’nin programı, işçi sınıfına ileriye doğru giden tek yolu sunmaktadır. SEP, işçi sınıfının temel toplumsal, ekonomik ve siyasi hakları uğruna verdiği mücadeleyi devrimci sosyalizmin programına bağlamak için mücadele etmektedir. Toplumsal ilerlemenin önündeki asıl engel, şirket ve mali sektör aristokrasisinin toplumun kaynakları üzerindeki ölümcül pençesidir. SEP, işçi sınıfının haklarının, onun siyasi iktidarı almak, serveti köklü biçimde yeniden paylaştırmak, gerçek toplumsal eşitliği kurmak, bütün ekonomik yaşamı işçi sınıfının demokratik denetimi altına almak ve böylece kişisel kâr değil ama toplumsal gereksinimlere hizmet etmek için bağımsız seferberliği dışında güvence altına alınamayacağında ısrar eder.
- SEP’in seçim kampanyası enternasyonalizm ilkesi üzerine kuruludur. İşçileri her ülkede sömüren ve onları ırk, etnik köken, din ve milliyet temelinde birbirlerine karşı yarıştıran birleşik bir egemen seçkinler tabakasıyla yüzleşen küresel bir ekonomide, işçi sınıfı, kendi çıkarlarını yalnızca en geniş uluslararası birlik temelinde savunabilir. Amerikan işçileri uluslararası işçi sınıfının bir parçasıdır ve mücadelelerini uluslararası bir strateji temelinde vermek zorundadır. Dünya emperyalizminin, egemen sınıfın dünyanın en güçlü askeri aygıtını kontrol ettiği merkezinde konumlanan Amerikan işçileri, kendi sınıfsal güçlerini Amerikan militarizmine ve onun benzersiz küresel saldırganlık siciline karşı harekete geçirme sorumluluğuna sahiptir.
- Jerry White ile Phyllis Scherrer, eyaletlerin çoğunda, seçimlere bağımsız adaylar olarak katılacak. Amerikan seçim sistemi yalnızca lafta demokratiktir. Gerçekte, bütün süreç üzerinde iki büyük şirket partisi mutlak güç uygulamaktadır. Seçim yasası, adayların adlarını oy pusulalarına kaydetmek için bile birçok eyalette on binlerce imza toplanmasını gerektiriyor. Şirket medyası, kasıtlı olarak, herhangi bir alternatif yaklaşımın tartışılmasını engellemek için çalışıyor; bütün bu sürece, akıl almaz miktarlarda para egemen. SEP, var olan seçim sisteminin müflis ve anti-demokratik karakterini mahkûm etmekte ve onu teşhir etmeye çalışmaktadır. Bununla birlikte, partimiz, [seçimlere katılmak için] istenen koşulların daha az külfetli olduğu seçilmiş eyaletlerde katılma hakkı elde etmeye çalışacak. Bunun mümkün olmadığı yerlerde, ülkenin dört bir yanındaki işçilere ve gençlere, devrimci sosyalist bir programa olan desteğin sınıf bilinçli bir ilanı olarak, [oy pusulalarına] adaylarımızın adını yazmaları çağrısında bulunuyoruz.
- SEP’in seçim kampanyası, başlatıldığı günden bu yana geçen aylar içinde, ülkenin her kesimindeki işçiler ve gençlik içinde güçlü bir ses buldu. Ortabatıda, Kuzeydoğuda, Güneyde ve Batıda olduğu gibi Kanada’da da önemli seçim toplantıları yapıldı. Jerry White ile Phyllis Scherrer, Cooper Tire’daki1 ve Caterpillar’daki sert mücadelelerde yer almış işçiler arasında ve eğitim, sağlık hizmetleri ve toplu taşımacılık alanlarındaki kesintilere karşı kampanya sürdürdü.
- Her yerde sosyalizme bir ilgi ve büyük şirketlerin partilerine siyasi bir alternatifin yaratılması yönünde güçlü bir istek var. Ekonomik kriz işçilerin ve gençlerin bilincinde derin bir etki yaratıyor. Amerikan işçi sınıfı kapitalist sisteme olan bütün güvenini yitiriyor. Krizin nesnel gelişimi ve işçi sınıfının deneyimleri, dünya kapitalizminin kalbi olan ABD’de devrimci bir kitle hareketinin ortaya çıkması için zemin oluşturmaktadır.
- SEP’in seçim kampanyasının göstermiş olduğu gibi, sınıf mücadelesinin yükselmesi ve kapitalizmin krizi, siyasi önderliğin ve partinin müdahalesinin belirleyici önemini vurgulamaktadır. Temel teorik, tarihsel ve siyasi konular aydınlatılmak zorundadır. Sosyalizm nedir? Sovyetler Birliği neydi? İşçi sınıfı, yönetici seçkinlerden bağımsız bir siyasi hareketi nasıl inşa edebilir? 20. Yüzyılın tarihine ve devrimci bir işçi sınıfı hareketinin inşası için, Lev Troçki’ nin yaşamında ve eserinde cisimleşmiş uzun süreli mücadeleye olan ilgide belirli bir artış söz konusu. SEP’in seçim kampanyası, ister istemez, işçi sınıfını bu büyük tarihsel konularda aydınlatma; burjuva ve Stalinist sahtekârların çabalarına karşı koyma mücadelesiyle bağlantılıdır.
- SEP, seçim kampanyasında, kalan dört ay içinde, programını işçi sınıfının ve gençliğin en geniş kesimlerine ulaştırmak için mücadele etmelidir. Seçim kampanyası, bizim işçi sınıfına yönelimimizin odak noktası olacaktır. Bu, seçim malzemelerimizi olabilecek en geniş şekilde dağıtmak, SEP’in programına ve perspektiflerine en geniş izleyici kitlesini kazanmak için her fırsattan yararlanmak ve ülkenin her yerinde destekleyicilerimizle toplantılar düzenlemek demektir. Bu kampanya, hem partiyi hem de işçi sınıfını 2012 seçimleri sırasında ve sonrasında gelişeceği kesin olan mücadelelere hazırlayacaktır.