ABD Başkanı Donald Trump, Cuma gecesi, Suriye’ye saldırı emri verdiğini açıkladı. Fransa ile Britanya saldırıya aktif bir şekilde katılırken, ABD’nin dünyanın dört bir yanındaki müttefikleri diplomatik destek verdiler. Şam’daki ve ülkenin başka yerlerindeki tesisler, gemilerden atılan füzelerin ve hava saldırılarının hedefi oldu.
Suriye’ye karşı başlatılmış olan saldırı hukuk dışı bir eylemdir. ABD’deki Trump, Fransa’daki Emmanuel Macron ve Britanya’daki Theresa May yönetimleri, bu kez nükleer silahlı Rusya ile bir çatışmayı tetikleme yönünde büyük bir tehlike oluşturan yeni bir emperyalist savaş suçunun başını çekiyorlar.
Suriye’ye yönelik saldırının bahanesi, Devlet Başkanı Beşar Esad’ın askeri güçlerinin Duma kentindeki ABD destekli asi milislere karşı yasaklanmış kimyasal silahlar kullandığına ilişkin kanıtlanmamış iddialardır. Ağırlıklı olarak İslamcılardan oluşan milislere karşı verdiği 7 yıllık savaşta Esad yönetimini desteklemek için Suriye’de önemli bir askeri varlığa sahip olan Rusya, ABD’nin ve müttefiklerinin propagandasını kategorik olarak reddetmektedir. Rusya, açıkça, Britanya istihbaratını, bir kimyasal silah saldırısının kurbanlarını gösterdiğini iddia eden bir video üretmek için Suriye’deki asi örgütlere baskı yapmakla suçlamıştı.
Görünürde bağımsız Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nden (OPCW) bir ekibin, bu hafta iddia edilen yerde incelemede bulunmak üzere Duma’ya varması planlanmıştı. Trump’ın saldırıları başlatma emri, bu tür bir incelemeyi ve Suriye’ye saldırı için kullanılan gerekçenin bir yalan olduğunun OPCW tarafından doğrulanmasını önlemek için hesaplanmıştır.
Saldırının düzmece dayanağı, Trump’ın televizyon konuşmasından kısa süre sonra, onun Savunma Bakanı General Jim Mattis’in basını bilgilendirmesi sırasında vurgulandı. Mattis, ABD’nin suçlamaları ile ilgili tutarlı bir ayrıntı veremedi. Dahası, General, Başkan’ın Suriye’ye karşı uzun süreli bir saldırı yemini ile çelişecek şekilde, şimdiden gerçekleşmiş olan füze saldırıları dışında daha fazla eylem olmayacağına işaret ediyor göründü.
Trump’ın ulusa konuşması, ABD medyasının eski FBI müdürü James Comey’in başkanın sürekli yalan söyleyen biri, bir cinsel sapık olduğu ve işlerini bir mafya şefi gibi yürüttüğü iddialarına ilişkin haberler yayınlamasından yalnızca birkaç saat sonra gerçekleşti. Bu, yönetimdeki anlaşmazlığı, dağınıklığı ve krizi vurguluyordu.
Trump’ın Esad’a yönelik aşırı sert sözleri, saldırının amaçlarından birinin Suriye Devlet Başkanı’nın öldürülmesi olduğunu gösteriyor olabilir. Eğer ABD emperyalizmi Libya’da Muammer Kaddafi’ye ve Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin’e yaptığı gibi Esad’ı öldürmeyi başarırsa, bu, onun ortadan kaldırılmasının Suriye hükümetinin ABD’ye ve Avrupalı emperyalistlere uygun biçimde yeniden inşasının yolunu açacağı kaba beklentisiyle olacaktır.
Harekete geçirilmiş olan planların canice karakteri, Almanya’da yayınlanan Die Welt gazetesindeki bir makalede ifade edildi: “Esad’a karşı savaşa bir hedefin yol göstermesi gerekiyor… Esad rejimi bir füze saldırısı ile ortadan kaldırılabilir mi?” Suriye Devlet Başkanı’ndan söz ederken “ortadan kaldırma” (auslöschen) sözcüğünü kullanan gazete, Musevilerin Nazilerin yönetiminde ortadan kaldırılması ile bağlantılı bir kavramı seçmiştir (yani, Hitler’in Völkischer Beobachter’ında kullanılabilecek bir dil kullanmaktadır).
Saldırı öncesindeki propaganda kampanyası, uzun süredir hazırlanan bir askeri saldırıya bahane sağlamak için düzenlenmişti.
Suriye hükümetini devirmek için savaşan İslamcı vekil güçlerin bozguna uğraması olasılığı karşısında, Washington ve Londra’da bir tırmandırma yönünde karar alındı ve bahane yaratma işi CIA’e, MI6’ya ve onların Suriyeli ajanlarına bırakıldı.
Cuma günü, Rusya Savunma Bakanlığı, 7 Nisan’da Duma’da yaşanan ve Batı basınının ittifak halinde Esad yönetimi tarafından sivillere karşı düzenlenmiş bir kimyasal silah saldırısı olduğunu iddia ettiği olay ile ilgili olarak bu güne kadar yapılmış en tutarlı ve mantıklı değerlendirmeyi sundu.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, “Elimizde, düzenlenmiş bir başka saldırı olduğuna ve Rusya düşmanı kampanyanın ön cephesinde yer alan bir devletin özel servislerinin parmağı olduğuna ilişkin çürütülemez kanıtlar var.” dedi.
Rusya Savunma Bakanlığı, biri Duma’da faaliyette olan tek hastanede çalışan tıp öğrencisi iki kişi ile yapılmış görüntülü bir röportaj gösterdi. Tanıklar, Suriye ordusunun topçu atışının bir binayı vurmasından sonra duman solumaktan acı çeken insanların hastanede tedavi edildiğini söylüyorlar. Ardından, bir kimyasal silah saldırısı olduğuna ilişkin çığlıklar atan yabancı kişiler (sonradan CIA destekli “Beyaz Miğferler” ile bağlantılı oldukları ortaya çıkmış) koşarak hastaneye girmişler. Onlar, kurbanlara birbirlerine su serpmelerini söyledikten sonra bunu filme almışlar.
Rusya Savunma Bakanlığı sözcüsü Tümgeneral Igor Konashenkov, “3 ile 6 Nisan tarihleri arasında, Beyaz Miğferler adlı gruba, hazırlıyor oldukları provokasyonu hızlandırmaları için Londra’dan ciddi baskı yapıldığını kesinlikle biliyoruz.” dedi.
RT.com şunları bildirdi: “Konashenkov’a göre, varsayılan kimyasal saldırıya ilişkin fotoğrafların ve görüntülerin asıl kaynağı olan grup, o zamanlar Duma’yı kontrol eden İslam Ordusu adlı İslamcı grup tarafından Şam’a yönelik kapsamlı bir topçu saldırısı planlandığı konusunda bilgilendirilmiş. O, Beyaz Miğferler’e, Suriye ordusunun bu saldırının kesinlikle yol açacağı misilleme saldırılarından sonra bu provokasyonu düzenlemeleri emri verildiğini söyledi.”
Rusya’nın iddialarını şiddetle karşı çıkmalarına rağmen, ne Washington ne de Londra onları olgusal olarak çürütme yönünde herhangi bir girişimde bulundular. Rus hükümetinin görüntü kaydıyla desteklenen kesin açıklamalarına karşılık, Theresa May, yalnızca, saldırıyı Suriye’nin gerçekleştirmiş olmasının “kuvvetle muhtemel” olduğunu iddia etti.
Suriye’ye saldırıların başlamasıyla birlikte, ABD ile müttefikleri, savaşın sözde nedenlerinin açığa çıkartılmasının onlar için önemli olmadığına işaret etmişlerdir. Onların saldırısını, kendilerini haklı çıkarmak için kullandıkları yalanlardan çok daha derin nedenler harekete geçirmektedir.
Yaşanan şey, 20. Yüzyılın en büyük Marksistleri Lenin ve Troçki tarafından yapılmış emperyalizm çözümlemesi ile uyumludur. Emperyalizm, dünyanın yeniden paylaşımına girişiyor. Britanya ile Fransa, Ortadoğu’nun yeni bir paylaşımının ve yeniden sömürgeleştirilmesinin tam katılımcıları olarak kabul edilmek istiyor. Onların petrol şirketleri, yağmanın dışında bırakılmak istemiyor.
Bu yeni saldırıya katılan tüm hükümetler kriz içinde ve herhangi bir seçim meşruiyetine sahip değiller. Onlar ile halkları arasındaki büyük uçurum, hiçbirinin savaşa yaygın bir destek oluşturamamış olması gerçeğinde ifade ediliyor. YouGov’un bir anketine göre, Suriye’ye bir askeri saldırıyı, Britanya halkının yalnızca yüzde 22’si destekliyor.
Dahası, yeni bir büyük askeri saldırının başlatılması, Londra’da, Paris’te ve Washington’da, artan halk muhalefeti ve işçi sınıfının büyüyen grev hareketi karşısında kriz içindeki hükümetleri desteklemeye yönelik, yaygın sansürü kapsayan polis devleti yönetimi uygulamanın bir aracı olarak görülüyor.
Nasıl ki savaşın yayılması Irak’ın istilası ile durmadıysa, bu yeni çatışma da, hiç kuşkusuz, Suriye’ye yönelik saldırı ile durmayacaktır. İran, Rusya ve nihayetinde Çin ile bir çatışmanın zemini hazırlanıyor. Emperyalist politika, giderek artan bir şekilde, bütünüyle pervasız ve çılgın bir karakter ediniyor.
Egemen sınıf, şimdiye kadar, savaşa karşıtı örgütlü bir direnişin yoluğuna güvenebiliyordu. Ancak, yaygın savaş karşıtı duyarlılık, kaçınılmaz olarak aktif biçimler edinecek ve kemer sıkma politikalarına ve demokratik hakların ortadan kaldırılmasına yönelik büyüyen muhalefet ile buluşacaktır. Dünya Sosyalist Web Sitesi, kendisini, ortaya çıkan savaş karşıtı uluslararası bir işçi sınıfı hareketine gerekli sosyalist perspektifi ve önderliği sağlamaya adamaktadır.
14 Nisan 2018