Bu yılki 1 Mayıs kutlamalarına, bir kez daha iktidar ve ana muhalefet CHP ile onların sendikalardaki uzantıları damgasını vurdu. İktidar sözcülerinden ve Cumhurbaşkanı’ndan “toplumsal barış” ve “çalışma barışı” vurgulu açıklamalar geldi. Ama bu “güleryüzlü” ve “iyimser” açıklamaların sinik ve ikiyüzlü karakteri, polisin İstanbul’da estirdiği terör ve Şişli’de ortaya çıkan eli sopalı ve bıçaklı faşistler tarafından gözler önüne serildi.
İstanbul’da uygulamaya konan fiili olağanüstü hal yüzünden onbinlerce insan istedikleri yere gidemedi; Taksim çevresinde polisle yaşanan çatışmalarda yüzlerce kişi gözaltına alındı, onlarcası yaralandı. Bütün bunlar, toplumsal karşı-devrim ve polis devletini güçlendirme yolunda ilerleyen AKP iktidarının günler öncesinden ilan ettiği “önlemler”di.
Öte yandan, başta İstanbul, Ankara, İzmir ve Diyarbakır olmak üzere birçok kentte düzenlenen mitinglerde söz alan sendika bürokratları da siyasi tercihlerine uygun konuşmalar yaptılar. İktidarın “işçi kolu” işlevini gören sendika yöneticileri milli ve İslami argümanlarla süslü konuşmalarda işsizlik, iş kazaları, kıdem tazminatı vb. konulardaki “şikayetlerini” dile getirdiler. CHP’nin yedeğindeki sendikacılar ise “sert” bir üslupla benzeri sorunlara değindiler ve AKP iktidarının polis devleti yönelimini eleştirdiler. Onların gündeminde, “resmi tatil” olan 1 Mayıs’ta çalışmak zorunda bırakılan milyonlarca işçi yoktu.
1 Mayıs kutlamalarında konuşan sendika bürokratları, işsizlik, yoksulluk, toplumsal eşitsizlik gibi temel toplumsal sorunların ve onlara eşlik eden polis devleti yöneliminin bizzat kapitalizmden kaynaklandığına da değinmediler. Onlar, kapitalizmin derin krizinden, Suriye’de sürmekte olan iç savaştan, Ukrayna’daki krizden ya da Rusya’ya ve Çin’e yönelik savaş kışkırtıcı emperyalist kuşatmadan da söz etmediler. Bu önderliklerin hiçbiri, işçi sınıfını ve gençliği, kapitalizmin yol açmış olduğu toplumsal felakete, insanlığı içine sürüklediği dünya savaşı tehlikesine karşı harekete geçmeye çağırmadı. Tersine, onlar, asli görevlerini yerine getirerek, işçi sınıfının ve gençliğin dikkatini bu sorunlardan uzaklaştırmak ve toplumsal muhalefeti düzen sınırları içinde tutmak için, bir kez daha ellerinden geleni yaptılar.
Miting alanlarında boy gösteren sendika bürokratları, bağlı oldukları sermaye çevrelerine ve burjuva siyasi partilere göre, işçi sınıfı içinde bütünüyle burjuva siyasal eksende yaratmış oldukları kamplaşmayı bu yıl da sürdürmeye devam ettiler. Onlar, böylece, iktidarın, 1 Mayıs’ı İstanbul’da Taksim’de kutlamak isteyen işçileri ve gençleri “şiddet yanlısı” ve “terörist” gibi göstermesine yardımcı oldular. İktidarın İstanbul’da estirdiği polis terörünün başlıca sorumlusu, onunla yıllardır işbirliği içinde olan sendikal önderliklerdir.
Muhalefetteki CHP ile onun yedeğindeki sendikalar ise Taksim’deki 1 Mayıs yasağından yararlanarak, ipliği pazara çıkmış olan “solcu” ve “mücadeleci” maskelerini yenilemeye çalıştılar. 1 Mayıs’ın “işçi sınıfının uluslararası birlik, dayanışma ve mücadele günü” olarak enternasyonalist ve sosyalist siyasi karakterini unutturmaya yeminli olan bu “solcu” burjuva politikacıların ve bürokratların “Taksim ısrarı”nın samimi olmadığı en baştan beri ortadaydı. 1 Mayıs 2014, bu güçlerin işçi sınıfı düşmanlığını bir kez daha tescil etmiştir.
Onların tek derdi, devleti yönetmek üzere iktidara gelmek; yani mevcut sömürü ve baskı sisteminin efendileri olmaktır. Onlar, bu amaç uğruna, özellikle de gençliğin düzene ve iktidara olan öfkesinden yararlanarak, insanları dişlerine kadar silahlı polislerin üzerine sürmek ve ölümlerine yol açmak da dahil, herşeyi yapmaya hazırlar. İşçi sınıfı ve gençlik içinde alttan alta kabaran öfkeyi düzen sınırları içinde tutmak için kendilerine yedeklemeye çalışan bu muhalif burjuva güçler, aynı zamanda, iktidarın gerçek gündemi saptırma çabasına ve polis devletini güçlendirme uygulamalarına hizmet ediyorlar.
Dünya çapında büyük toplumsal altüst oluşların işaretlerinin görüldüğü, emperyalist egemenlerin yeni bir dünya savaşını tetikleyecek şekilde dışarıda militarizme, içeride ise açık diktatörlüğe yöneldiği bir ortamda kutlanan 1 Mayıs 2014, işçi sınıfının bütün diğer toplumsal güçlerden bağımsız bir toplumsal güç olarak harekete geçmesi gerektiğini gözler önüne sermektedir. Bunun başarılabilmesi için, işçi sınıfının ve gençliği, bütün bu burjuva önderliklerin ideolojik ve siyasi etkisinden kurtulması; enternasyonalist sosyalist bir perspektifle donanması gerekiyor.
Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi (DEUK) ile Dünya Sosyalist Web Sitesi (wsws.org) bu amaçla, 4 Mayıs günü, bir uluslararası çevrimiçi 1 Mayıs toplantısı düzenliyor. Uluslararası 1 Mayıs toplantısı, işçi sınıfı ve gençlik için, güncel gelişmeleri tartışmada ve enternasyonalist sosyalist perspektifi geliştirmede önemli bir adımdır. Toplantının merkezinde, her bir ülkedeki işçi sınıfının, kapitalizme karşı yalnızca bütünleşmiş küresel bir hareketi inşa ederek mücadele edebileceği düşüncesi yatmaktadır. İnternet teknolojisini kullanan bu toplantı, her ulustan, ırktan ve etnik kökenden işçilerin ve gençlerin ortak bir foruma ve tartışmaya katılması için daha önce tanık olunmayan bir fırsattır.
1 Mayıs’ın devrimci sosyalist ve enternasyonalist geleneğini yeniden canlandırmak için, internationalmayday.org’tan kayıt yaptırarak 4 Mayıs’taki toplantıya katılın!