Türkiye 2017’ye yeni bir terörist saldırıyla girdi

1 Ocak 2017’nin ilk saatlerinde İstanbul Ortaköy’de bulunan Reina adlı gece kulübündeki yılbaşı kutlamasına yönelik terörist saldırı 39 kişinin ölümüne, dördü ağır en az 65 kişinin yaralanmasına yol açtı. Resmi açıklamalara göre, bir kişi olduğu ifade edilen terörist, gece kulübündeki yaklaşık 700-800 kişilik kalabalığa uzun namlulu silahla ateş açarak katliamı gerçekleştirdi.

Kırgız ya da Özbek olduğu sanılan saldırgan hala yakalanmadı ancak Reuters haber ajansının geçtiği habere göre, saldırıyı IŞİD üstlendi. IŞİD tarafından yapılan açıklamada, “Hıristiyanların koruyucusu Türkiye’deki ünlü bir gece kulübünde şirk bayramlarını kutlayan Hıristiyanlara saldırıldığı” belirtiliyor.

Türkiye tarihindeki en kanlı terörist saldırıyı 10 Ekim 2015’te Ankara’da düzenlemiş ve 109 kişiyi öldürüp 500’den fazla insanı yaralamış olan IŞİD, 2016 yılında, Türkiye’de, en az 127 kişinin öldürüldüğü ve 320’den fazla kişinin yaralandığı altı terörist saldırı gerçekleştirdi.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), her terör olayının ardından yaptığı gibi, “milli güvenliğin açıkça gerekli kıldığı” ve “kamu düzeninin ciddi şekilde bozulmasının muhtemel olduğu” gerekçesiyle, saldırı konusundaki haberlere geçici yayın yasağı getirdi.

Saldırı, başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, AKP hükümeti yetkilileri tarafından kınandı. Başbakan Binali Yıldırım, saldırının ardından yaptığı açıklamada, saldırının, Türkiye’nin “bir süreden beri bölgede hem bölücü terör örgütüne karşı, hem FETÖ terör örgütüne karşı, hem de Suriye ve Irak’taki otorite boşluğundan kaynaklı DEAŞ terör örgütüne karşı” verdiği “amansız bir mücadele”ye yönelik bir tepki olduğuna işaret etti. Açıklamasında Türkiye ile Rusya’nın Suriye’de geliştirdiği inisiyatife değinen Yıldırım, “Bundan sonra bu ve buna benzer olaylarla bütün ülkeler karşılaşılabilir. Türkiye’de de olabilir.” dedi.

Bu arada, gece kulübünün sahibi, medyaya yaptığı açıklamada, ABD istihbaratının yılbaşı öncesi yaptığı genel uyarıya “Amerikan istihbaratı bunun bilgisini vermişti. Göz göre göre bu saldırı meydana geldi” sözleriyle değindi ve “17 Aralık’tan beri Beşiktaş’tan Bebek istikametine kadar İstanbul polisi 3 ayrı noktada kontrol noktası oluşturmuştu… Hatta dün bu kontrol noktaları 4’e çıkartılmış. Benim çalışanlarım bile işyerine bu aramalardan geçerek gelmişler. Bütün bu önlemlere rağmen hain saldırı gerçekleşti.” diye konuştu. Yılbaşı gecesinde, İstanbul’da 25.000 dolayında polis görev yapıyordu ve sıkı güvenlik önlemleri alınmıştı.

Yaşanan terör saldırısından bir hafta önce ABD Büyükelçiliği, Türkiye’deki vatandaşlarına yönelik  güvenlik uyarısında bulunarak “aşırılıkçı grupların Türkiye çapında ABD vatandaşlarının yaşadığı veya ziyaret ettiği yerlerde saldırı düzenleme konusundaki saldırgan çabalarının sürdüğü”ne vurgu yapmıştı. Büyükelçilikten yapılan açıklamada, “2016’nın sonuna yaklaşırken, Amerikan vatandaşları Noel tatili ve yeni yıl kutlamaları için kalabalık yerlere giderken bu durumu göz önünde bulundurmalı” ve “Kalabalıkların arasına girmekten, özellikle de Batılıların, turistlerin ve yabancıların sık gittiği bilinen restoran, ticari merkezler, ibadethane, ulaşım merkezleri ve diğer yerlerden mümkün olduğunca kaçının” ifadeleri yer alıyordu.

ABD Büyükelçiliği, bu uyarılardan ABD istihbarat örgütlerinin Reina’ya yönelik saldırıyı önceden bildiği sonucunu çıkartan kişilerin sosyal medya paylaşımlarının ardından, yeni bir açıklama yapmak zorunda kaldı.

Hükümet kanadından artık sıradanlaşmış açıklamalar gelirken, CHP’li yetkililer, hükümetin “terörle mücadeledeki yetersizliği”ni sert bir şekilde eleştirdiler. Onlar, bu saldırının ve diğerlerinin altında, AKP iktidarının Suriye’deki rejim değişikliği operasyonunda oynadığı rolünün ve içeride sürdürdüğü İslamcı gündemin yattığını vurguladılar.

Eleştiri oklarının hedefinde, her yılbaşında olduğu gibi, yeni yıl kutlamalarına kökten İslamcı eksende karşı çıkan siyasetçiler ve dernekler de vardı. Oysa yeni yıl kutlamalarına yönelik İslamcı kınamaların başını, şimdi Reina’daki terörist saldırıyı vahşet, katliam sözcükleriyle tanımlayan Diyanet İşleri Başkanlığı çekiyordu. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, saldırıdan iki gün önceki Cuma hutbesinde, “Yeni bir yılın ilk saatlerinin başka kültürlere, başka dünyalara ait yılbaşı eğlenceleriyle israfa dönüştürülmesi ne kadar da düşündürücüdür…. Yüce Rabbimiz, ömrümüzün kalan kısmını geçen kısmından daha hayırlı ve bereketli yaşayabilmeyi bizlere nasip eylesin. Hesabını veremeyeceğimiz bir hayat yaşamaktan hepimizi muhafaza eylesin.” açıklaması yaparak, yılbaşı kutlamalarını “gayri meşru” ilan etmişti.

Ancak Reina adlı gece kulübündeki yılbaşı kutlamasına yönelik saldırının, iktidarın herkesçe bilinen Sünni İslamcı kimliğinin ifadesi olan bu tür açıklamaların ürünü olduğunu ileri sürmek, olayı bireysel bir terör eylemi konumuna indirgemek anlamına gelir ki bu, gerçeği ifade etmemektedir.

İstanbul Ortaköy’de gerçekleşen son terör saldırısı, Ankara’nın, NATO müttefiklerinden bağımsız, hatta onlara karşı Rusya ile işbirliği içinde Suriye’de geliştirdiği IŞİD -ve YPG- karşıtı operasyonlar ve kırılgan ateşkes girişimi ile bağlantılıdır.

Tüm terörist saldırılar için olduğu gibi, Reina’daki katliamın da başlıca siyasi sorumlusu, emperyalist müttefikleri ile birlikte Suriye’deki cihatçı terörist örgütleri yıllarca Esad yönetimine karşı finanse etmiş, eğitmiş, silahlandırmış ve onlara Türkiye’de barınma olanakları sağlamış olan AKP iktidarıdır. Bununla birlikte, bu durum, Suriye-Irak tezkeresine destek veren ya da Suriye’de ABD önderliğindeki rejim değişikliği operasyonunu şu ya da bu biçimde destekleyen diğer siyasi güçlerin, 2017 yılında muhtemelen artarak devam edecek olan terörist saldırılara siyasi suç ortaklığı yaptığı gerçeğini ortadan kaldırmamaktadır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir