Metin Çulhaoğlu’na Yanıt
26 Ağustos günü, İleri Haber adlı web sitesinde, Halkın Türkiye Komünist Partisi (HTKP) Merkez Komitesi üyesi Metin Çulhaoğlu’nun “Troçkizm, Aydınlar ve Tarihsellik” başlıklı bir yazısı yayınlandı. Okuyan herkesin görebileceği gibi, Çulhaoğlu’nun yazısının tek bir amacı bulunuyor: Emperyalist savaş ve diktatörlük yönelimine karşı dünya devrimi ve sosyalizm uğruna mücadelede ısrar eden tek siyasi akım olan Troçkizm hakkında kuşku yaratmak ve onun işçi sınıfı ile gençlik içinde artmakta olan etkisini baltalamak.
Bununla birlikte, Çulhaoğlu, bu işi yaparken, Sovyetler Birliği’nde iktidarı işçi sınıfından gasp ederek tarihin tanık olduğu en kanlı diktatörlüklerden birini kurmuş olan Stalin’i ve Stalinizmi açıkça savunamıyor; Stalinistlerin bir zamanlar yaptığı gibi, Troçkistlere, “faşist” ya da “emperyalizmin ajanları” diye haykıramıyor. O, bunun yerine, Stalinizme hiç değinmemeyi seçiyor ve Troçki’yi “1917 Devrimi’ne uzanan süreçte ve sonrasında önemli yeri olan bir devrimci” ilan ediyor.
Çulhaoğlu, yazısının önemli bir bölümünü, “New York entelektüelleri” üzerinden kurduğu ve aşağıda göreceğimiz gibi, gerçekte var olmayan bir bağ üzerinden, ABD’li Troçkistlerin “Marksizm ve Troçkizm, katı bir anti-Stalinizm, ardından anti-sovyetizm… 1946’yla birlikte anti-komünizm” biçiminde bir evrim çizgisi izlediğini kanıtlamaya ayırmış.
Ancak o, bu kanıtlama çabasının hemen ardından, “Troçkistler” arasında, “katı anti-Stalinistler” ile öyle olmayanlar biçiminde “kurnazca” bir ayrım yapmayı da ihmal etmiyor. Ona göre, “1946 sonrası soğuk savaş koşulları”nın ABD’li Troçkistleri emperyalizmi desteklemeye sürükleyen etkisi “özel bir örnektir” ve bu etkinin “dünyanın başka yerlerindeki Troçkistleri de ağına düşürdüğünü söylemek mümkün değildir.”
Bu sözler, siyasi yaşamının büyük bölümünü Kremlin bürokrasisine adamış olan Çulhaoğlu’nun Troçkizme yönelik gecikmiş bir sempatisinin, kafa karışıklığının ya da artık onunla aynı cephede yer alan “Troçkist” maskeli sahte solcu siyasi ortaklarını gücendirmeme çabasının bir ifadesi değildir.
Stalinist siyasi geçmişinden dolayı, Çulhaoğlu’nun Troçkizme yönelik düşmanlığının herhangi bir sahte solcununkinden daha fazla olduğunu düşünmemek için hiçbir neden bulunmuyor. Bununla birlikte, o, Troçkizme karşı mücadelesinde, eski siyasi cephaneliğinde bol miktarda bulunan geleneksel kaba yalanları ve iftiraları yinelemeye devam etmesi durumunda alay konusu olacağını bilecek kadar da akıllı.
Çulhaoğlu’nun Troçkizme karşı mücadelede Stalinist iftiralara sarılamamasının başlıca nedeni, son on yıllar içinde iletişim teknolojilerinde yaşanan devrim sayesinde, potansiyel olarak herkesin, daha önce ulaşamadığı bilgilere ulaşabilir hale gelmiş olmasıdır. İnternetin milyarlarca insanın kullanımına açılması ve eğitim düzeyinin yükselmesi (özellikle yabancı dil bilenlerin sayısının artması), önceki on yılların ulusal yalıtılmışlığıyla birlikte, dar bir aydınlar grubunun elindeki bilgi tekelini çökertirken, Stalinizme ve ona yönelik Marksist (Troçkist) muhalefete ilişkin belgeleri de milyonlarca insanın kullanımına açmıştır. (Bu konuda, başka sitelerin yanı sıra, Marxists.org ile Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin 10’dan fazla dilde yayın yapan günlük yayın organı Dünya Sosyalist Web Sitesi, özellikle önemli bir rol oynamaktadır.)
Dahası, Sovyetler Birliği’nin herhangi bir emperyalist saldırı ya da işgal olmaksızın, bizzat Stalinist bürokrasi tarafından ortadan kaldırılmış ve kapitalist sömürüye açılmış olması; Çinli Stalinistlerin de ülkeyi dünya kapitalizminin başlıca ucuz emek cennetine dönüştürmesi, hiçbir yalanla örtbas edilemeyecek bir gerçeklik olarak duruyor. Bu yüzden, Troçkizme karşı mücadelede Stalinizmin ipliği pazara çıkmış savlarına sarılmak, en azından sağlıklı düşünme yeteneğini koruyanlar için, artık mümkün değil.
Çulhaoğlu, bu yüzden, Troçkizmin saygınlığını karalama çabasını, “ince” ve “kibar” imalarla örtülü yalanlar ve çarpıtmalar temelinde ama her durumda okurun kafasını karıştıracak şekilde sürdürmek zorunda. Geçerken belirtelim ki onun belirsizliklerle dolu (kim, nerede, neden, nasıl vb. sorulara yanıt vermeyen), konudan konuya atlayan ve imalar üzerine kurulu ifade tarzı, oportünistlerin tipik özelliklerinden biridir.
Yazısına, “Beş gün öncesi, 21 Ağustos, Troçki cinayetinin 77’inci yıldönümüydü,” cümlesiyle başlayan Çulhaoğlu, bunun hemen ardından, “Konumuz, 1917 Devrimi’ne uzanan süreçte ve sonrasında önemli yeri olan bu devrimcinin fikirleri değil,” diye ekliyor. Bu satırları okuyan biri, ister istemez, “madem konu bu değil; o halde neden yazıya ‘Troçki cinayeti’nden söz ederek başladın?” sorusunu soracak, ama hiçbir yanıt alamayacaktır.
Çulhaoğlu’nun, “Troçki cinayeti” ile ilgili tek söz etmemesinin nedeni, siyasette “A” dedikten sonra kaçınılmaz şekilde “B”nin gelmesi gerektiğinin; yani, bu cinayetin nedenini, Troçki’nin katilinin Kremlin’deki Stalinist bürokrasi olduğunu ve Troçkistlerin ne uğruna mücadele ettiklerini açıklamak zorunda kalacağının farkında olmasıdır.
Onun “Troçki cinayeti” konusunda hiçbir zaman yazmadıklarını biz özetleyelim.
Troçki’yi kim, neden öldürdü?
Çağımızın en parlak Marksist teorisyenlerinden ve 1917 Ekim Devrimi’nin iki mimarından biri, iktidarı işçi sınıfından gasp eden Stalinist bürokrasinin amansız karşıtı ve Dördüncü Enternasyonal’in kurucusu olan Lev Troçki, sürgünde yaşadığı Meksika’da, bizzat Stalin’in emriyle, dönemin Sovyet istihbarat örgütünün (GPU) bir katili tarafından öldürülmüştü. Lev Troçki’nin öldürülmesi, Sovyetler Birliği’nde Stalin önderliğinde 1923-24’ten beri yaşanmakta olan ve Leninistlerin düzmece yargılamalar sonucunda kurşuna dizilerek ya da toplama kamplarında katledildiği 1936-1938 yıllarında doruk noktasına ulaşan siyasi karşıdevrim sürecinin bir parçasıydı.
Tüm bir komünist işçi ve aydın kuşağının ortadan kaldırıldığı Stalinist terör dalgasında, idamlar, kitlesel sürgünler ve Kremlin bürokrasinin yıkıcı ekonomi politikalarının ürünü olan yaygın kıtlık sonucunda milyonlarca insan öldü. Buna, Stalinist bürokrasinin (özellikle Stalin’in) Hitler’e olan güveninin ve Kızıl Ordu içinde gerçekleştirdiği kanlı temizliklerin kolaylaştırdığı Nazi işgali sırasında öldürülen milyonlarca Sovyet yurttaşı ve askeri de eklenecekti.
1940 yılına gelindiğinde, Bolşevik Parti’nin 1917 Ekim Devrimi’ne önderlik eden merkez komitesinin 26 üyesinden, Troçki dışındaki 10’u düzmece yargılamalar sonucunda “faşist”, “emperyalizmin ajanı”, “halk düşmanı Troçkist” oldukları gerekçesiyle kurşuna dizilmiş; ikisi hapiste ölmüş (büyük olasılıkla öldürüldüler) ve biri intihara zorlanmıştı. Aralarında, “vasiyet”inde Stalin’in genel sekreterlik görevinden alınmasını isteyen Lenin’in de olduğu 8 Merkez Komite üyesi ise Stalinist siyasi karşıdevrimden önce, iç savaşta ya da sonrasında ölmüştü. Troçki’nin 21 Ağustos 1940’ta öldürülmesi ile birlikte, Ekim Devrimi’ne önderlik eden merkez komiteden geride, yalnızca Stalin ile onun siyasi köleleri ve suç ortakları haline gelmiş olan üç kişi (Kollontay, Muranov ve Stassova) kalmıştı.
Troçki, 1917 Ekim Devrimi’ni gerçekleştiren kadronun yalnızca en parlak ve yaşayan tek üyesi değil; aynı zamanda ona yol gösteren temel perspektifin, Sürekli Devrim Teorisi’nin de mimarıydı. Dahası, Lenin’in ölümünden sonra yaşayan en büyük Marksist teorisyen ve politikacı olarak Troçki, Komünist Enternasyonal’in Almanya’da Nazilerin iktidara gelmesine yol açan ihanet politikalarını onaylamasının ardından, yeni bir Bolşevik-Leninist enternasyonalin inşasına girişmiş ve Eylül 1938’de Dördüncü Enternasyonal’in kuruluşuna önderlik etmişti. Kısacası, Troçki, Marksizmin dünya devrimi perspektifinin savunucusu ve uygulayıcısı olduğu; dolayısıyla, iktidarı işçi sınıfından gasp eden Stalinist bürokrasinin karşıdevrimci yönelimine sosyalist bir alternatif oluşturmaya devam ettiği için öldürülmüştü.
Çulhaoğlu, tam da okurlarını Stalinizme ve Troçkizme ilişkin bu ve başka gerçekleri araştırmaktan uzak tutma kaygısıyla hemen konuyu değiştiriyor ve yazısının ana eksenini üzerine kuracağı “New York entelektüelleri”ne sıçrıyor. Ancak, seçmeci ve faydacı bir biçimde “konu” değiştirmek, durumu kurtarmıyor; tersine, onu açıkça yalan söylemeye sürüklüyor.
Devam edecek