27 Şubat’ta, New York Review of Books, çoğu kendisini aktivist, akademisyen, yazar ve gazeteci olarak tanımlayan yaklaşık 200 kişinin imzaladığı bir açık mektup yayınladı. İlk başta “Suriyelileri kurtarmak için hiçbir şey yapamayacakmış gibi davranmaya son verin” olan başlık, sonradan, “Dünya Suriye’de Derhal Harekete Geçmeli” olarak değiştirildi.
Mektup, herhangi bir giriş bölümü olmadan yayınlandı. Mektup metnini kimin yazdığı, başlığı kimin değiştirdiği, imzaların nasıl toplandığı ve belge hakkındaki tüm diğer bilgiler karanlıkta kalıyor.
Bununla birlikte, onun amacı apaçık ortadadır. Rusya ve Suriye hükümetinin Washington ve bölgesel müttefikleri tarafından desteklenen İslamcı milislerin son kalelerinden biri olan Şam’ın Doğu Guta mahallesine yönelik saldırısı üzerine Batı medyasındaki yoğun savaş propagandasının ortasında yayınlanan mektup, ABD’ye ve diğer emperyalist güçlere topyekün bir askeri müdahale başlatma yönünde açık bir çağrı oluşturmaktadır.
“Açık mektup”, medyanın propaganda kampanyasının ayrılmaz bir parçası gibi, Suriye’deki gelişmelerin bütünüyle tek taraflı, yanlış ve son derece ikiyüzlü bir betimlemesini sunuyor.
Mektup, yalnızca, “Esad rejiminin, İran’ın stratejik ve finansal yardımıyla, Rus hava gücü ve paralı askerleriyle, yerel ve yabancı milislerin yardımıyla Suriyelilere karşı işlediği suçlar”ı protesto ediyor.
ABD’nin ve diğer emperyalist güçlerin Suriye’de ve tüm bölgede işlediği suçlar, dikkat çekecek bir şekilde, mektubun kaygıları arasında yer almıyor. Mektubun yazarları ve imzacıları, ABD hava saldırıları ve topçu bombardımanları Irak’taki Musul ve Suriye’deki Rakka kentlerini on binlerce insanı enkaz altına gömerek yerle bir ederken bu tür bir çağrı yapma gereği duymamışlardı.
Mektubun yayınlanmasından sadece birkaç gün sonra, Pentagon’un, Irak sınırındaki stratejik açıdan çok önemli El Tanf bölgesine zırhlı araç destekli 600 özel kuvvet askeri daha konuşlandırmış olduğu bildirildi. Açık mektubu hazırlayanlar, bu tür bir müdahaleyi protesto etmek şöyle dursun, daha fazlasını, çok daha fazlasını istiyorlar.
Emperyalist hükümetleri azarlayan mektup, şöyle diyor: “Harekete geçme gücüne sahip olanlar, sevgi gören yüce gönüllüler oldular ama sivillere yönelik bu savaşın (onlar garip bir şekilde ‘iç savaş’ diyor) sona ermesi temennisinden başka hiçbir şey sunmadılar. Onlar, gerçekte, sadece bir taraf şiddet tekeline sahip olmasına rağmen, ‘tüm taraflar’ı kendilerini dizginlemeye çağırıyorlar.”
Emperyalistler “hiçbir şey sunmadı” mı? Esad hükümeti “şiddet tekeli”ne mi sahip? Onlar kimi kandırdıklarını sanıyorlar? CIA, Türkiye, Suudi Arabistan ve diğer gerici Sünni petrol şeyhlikleri, Suriye genelinde bir terör dönemi gerçekleştiren El Kaide bağlantılı İslamcı milisleri silahlandırmak için Suriye’ye on binlerce ton silah, mühimmat ve milyarlarca dolar akıttılar. On binlerce yabancı savaşçı ülkeye akıtıldı ve onlara, ABD’nin organize ettiği, Devlet Başkanı Beşar Esad hükümetini devirmeyi amaçlayan rejim değişikliği savaşındaki vekil kara güçleri olarak hizmet görmeleri karşılığında maaş bağlandı. CIA destekli bu güçlerle savaşan Esad yönetimini destekleyen 130.000 ile 170.000 arasında hükümet askeri ve milis üyesi öldürüldü.
Mektup, Birleşmiş Milletler’i “etkisiz” olarak bir kenara bırakıp şunları ekliyor: “Güvenlik Konseyi’nin rolü hakkında artık herhangi bir yanılsama yokken, yine de her üye devlet Koruma Sorumluluğu (R2P) doktrinini desteklemeyi benimsemiş ve taahhüt etmiştir…”
Belge, “Suriye halkının acısının sona ermesi için, onun zorla durdurulması gerekiyor.” diyerek devam ediyor ve “bunun neden bir zorunluluk olduğuna ilişkin çok sayıda jeopolitik sebep var, ama hiçbiri yaşamın kutsallığı ve özgür iradenin uygulanması kadar acil ve önemli değil.” diye ekliyor.
Mesaj açıktır: dünya emperyalizmi harekete geçmeli! Askeri müdahale gerekiyor. Bu tür bir harekatın “çok sayıda jeopolitik sebebi” belirtilmiyor ama bunlar, Suriye’deki karmaşık mücadele hakkında bilgisi olan herkes için açıktır. ABD emperyalizmi, hem Rusya’nın hem de İran’ın Suriye’deki etkisini, petrol zengini Ortadoğu üzerindeki, arkasında abartısız milyonlarca kurban bırakan kanlı ve uzun süreli egemenlik mücadelesinin önünde bir engel olarak görmektedir. Mektubun yazarları, “yaşamın kutsallığı”ndan söz ederek bu kurbanlarla alay etmekle kalmamakta, Washington’ın kanlı operasyonları için bir göz boyama hizmeti sunmaktadırlar.
Bu gerici belgenin imzacıları, sayısı hiç de az olmayan doğrudan emperyalist ajanları, şu ya da bu Batılı istihbarat kurumunun göçmen “varlıklar”ını ve kuşkusuz, düzmece bahanelere ve “insan hakları” duyarlılıklarına yapılan içi boş çağrılara kanmış bazı kişileri içeren, benzeşmeyen ve güvenilmez bir grubu temsil ediyorlar.
Belgeyi imzalayanlar arasında, emperyalizmin bölgedeki operasyonlarında uzun ve doğrudan bir deneyime sahip olan bireyler var. Bunlardan biri, CIA’in ve gerici Sünni monarşilerinin Suriye’deki İslamcı milislere para ve silah akıtma kanalı işlevi görmüş olan Suriye Ulusal Konseyi’nin eski başkanı Burhan Galyun’dur.
Tunus’taki devrimci işçi sınıfı ayaklanmalarının boğulmasında ve ülkenin Washington ile Avrupalı müttefiklerinin Libya’da ve Suriye’de yürüttüğü savaşlarla işbirliği yapmasında asli bir rol oynamış olan Tunus’un eski cumhurbaşkanı Munsif Marzuki gibi başkaları da var.
Bu listeye, Kuveytli eski bakan ve medya kralı Saad Bin Tefla’yı da eklemek gerek.
Bu tür kişilere eklenen ve mektubun, Balkanlar’dan Afganistan’a, Irak’tan Suriye’ye ve başka yerlere her büyük emperyalist müdahaleyi gerekçelendirmek için kullanılan propagandayı tekrar eden sahte insan hakları söyleminin biçimlendirilmesinde en önemli rolü oynayanlar, kendinden menkul bir “sosyalistler” ve “solcular” topluluğudur.
Onların arasında, Londra Üniversitesi Doğu ve Afrika Çalışmaları Okulu’nda profesör ve Pablocu Birleşik Sekreterlik’in ve onun web sitesi International Viewpoint’in Ortadoğu üzerine başlıca sözcüsü olan Gilbert Achcar var. Hem Libya’daki hem de Suriye’deki emperyalist müdahaleleri destekleyen Achcar, doğrudan emperyalist müdahale gerçekleştirmenin en iyi stratejisi konusunda tavsiyelerde bulunmak için, ABD’nin ve Fransa’nın istihbarat varlıklarından oluşan Suriye Ulusal Konseyi (SUK) yetkilileri ile görüşerek, savaş propagandası bataklığının ötesine geçmiştir.
ABD’deki Uluslararası Sosyalist Örgüt’ün (ISO) önde gelen üyelerinden ve örgütün yayın oranı Socialist Worker’ın yazarı Eric Ruder da imzacılar arasında. Achcar ve International Viewpointgibi, ISO da, özünde ABD Dışişleri Bakanlığı’nın propagandasından ayırt edilemeyen haberler ve çözümlemeler yaparak, başından itibaren Suriye’de emperyalist müdahaleyi desteklemiştir.
New Politics’in eş editörü ve kısa süre önce Amerika’nın Demokratik Sosyalistleri’ne katılmış olan Solidarity’nin (Dayanışma) önde gelen üyelerinden Dan La Botz da mektubu imzaladı. ISO gibi, New Politics’in kökleri de, 1940’ta Troçkist hareketten kopan ve daha sonra ABD’nin Kore’deki ve Vietnam’daki emperyalist müdahalelerinin ateşli savunucusu haline gelen Max Shachtman’ın kurduğu siyasi eğilimdedir.
Mektubun bir diğer imzacısı, Kosova’dan Timor’a, Libya’dan Suriye’ye kadar dünyanın dört bir yanında “insan hakları” adına emperyalist müdahaleleri destekleme konusunda uzun ve kirli bir sicile sahip olan Avustralya’daki sahte sol örgüt Sosyalist İttfak’ın üyesi Michael Karadjis’tir. O, Suriye’de, katledilmiş bir askerin vücudundan çıkarılmış organları yiyen bir “asi” komutanını yalnızca “küçük yamyamlık” olarak meşrulaştıran ve hem Türkiye’nin 2015’te bir Rus savaş uçağını düşürmesini hem de Trump yönetiminin geçtiğimiz yıl Nisan ayında bir Suriye hava üssüne 59 güdümlü füze atmasını öven yazılar yazmıştır.
Suriye’ye emperyalist müdahaleyi desteklemek için Beşar Esad hükümetinin gaddarlığına başvuran bu sahte sol imzacıların hiçbirinin gerçek sosyalizm ya da Marksizm ile bir ilişkisi yoktur. Esad yönetimi, Ortadoğu’nun eski ezilen sömürge ülkelerinin tamamındakiler gibi, nihayetinde, ulusal burjuvazinin emperyalizme karşı gerçek bir mücadeleyi ya da eski sömürgeci yönetim biçimlerini demokratik temellerde yeniden yapılandırmayı başarma yetersizliğinin bir ifadesidir.
Lev Troçki’nin Sürekli Devrim Teorisi’nin saptadığı gibi, bu görev, yalnızca, işçi sınıfının bu yönetimleri sosyalizm uğruna küresel mücadelenin parçası olarak devrimci yollarla alaşağı etmesiyle yerine getirilebilir. Bu görev, bu sahte solcuların yaptığı gibi, emperyalizme ve onun İslamcı vekillerine havale edilemez.
Achcar, International Viewpoint ile yaptığı son bir röportajda, oyunlarını açığa vuruyor. Pentagon’un Suriyeli Kürt milisleri başlıca vekil kara gücü olarak kullanmasına işaret eden Achcar, alıntılar içine yerleştirdiği “emperyalizm karşıtlığı”nı, “Amerika Birleşik Devletleri’nin, gerici bir düşmana karşı savaşında ilerici bir gücü… destekliyor” olduğu Suriye’deki “duruma uymayan” bir perspektif olarak reddediyor.
Tüm bu sahte sol unsurlar, politikalarını, düpedüz, ABD emperyalizminin ve özellikle ABD ordusunun ve istihbarat aygıtının Rusya ile daha saldırgan bir cepheleşme talep eden kesimlerinin politikalarıyla uyumlu hale getiriyorlar. Onlar, Suriyeli kitlelere karşı işlenen suçların ortakları işlevi görmekle kalmıyor; dünya savaşına zemin hazırlanmasına da yardım ediyorlar.
2 Mart 2018