Manisa Organize Sanayi Bölgesi’nde otomotiv sektörüne sızdırmazlık profilleri üretimi yapan Standart Profil fabrikasında çalışan işçiler, Türk-İş’e bağlı Petrol Kimya Lastik İşçileri (Petrol-İş) sendikasında örgütlenmeye başladılar. İşçiler, fabrika müdürü ve üretim şefleri tarafından uygulanan psikolojik baskı ve yıldırmalarla işten çıkarma tehditine ve arkasından gelen aralıklarla işten çıkarmalara karşı dur demek için fabrika önünde direnişe başladı.
İşçiler, Standart Profil’in Düzce’de bulunan fabrikasında olduğu gibi Petrol-İş sendikasında örgütlenmek istiyorlar. 1000’in üstünde işçinin çalıştığı fabrikada yaklaşık 6 aydır sendikal örgütlenme çalışması yürüten işçiler, fabrika içinde ve dışında patronun baskı ve tehditlerine maruz kaldılar. Patron, daha da ileriye giderek, işçileri en kolay yoldan işten çıkarmada kural haline gelen “performans düşüklüğü” gerekçesiyle işten çıkarmaya başladı. Ancak, tüm bunlara rağmen, 700’e yakın işçi sendikaya üyelik başvurusunda bulundu.
İşten çıkarmaların durması, işten atılan işçilerin işe geri alınması ve patronun sendikayı kabul etmesi gibi taleplerle direnişe geçen işçilerden ilk grup, fabrikanın SP1 ve SP2 bölümündeki gece 11:00-07:00 vardiyasındaki işçiler oldu. İşçiler direnişe yemekhanede bekleyerek başlamak istediler ancak şirket yetkilileri tarafından yemekhane kilitlenerek bunun önüne geçildi. Bunun üzerine, kamelya adı verilen yerde toplanmaya geçen işçiler, “Sendika hakkımız engellenemez”, “Direne direne kazanacağız” sloganlarını atarak bekleyişlerini sürdürdüler.
Sabah 7:00-15:00 vardiyasına gelen işçilerden yaklaşık 40’ı işten çıkarıldıklarını öğrendiler, geri kalanlar, fabrika önünde bekleyen sendika yöneticileri tarafından direnişe destek vermeden “işyerinin zarar görmemesi” için ve “kanunlara uygun” bir eylem olduğunu ispat etmek adına üretimde çalışmak için yönlendiriliyor. Sendika yöneticilerinin gözü önünde işten atılmalar olurken, işçilerin iş durdurma ya da iş yavaşlatma eylemlerine başvurmalarını akıllardan uzak tutarak “yasal” olarak olması gereken neyse ona göre davranılması isteniyor. Evet, sendika yönecileri –daha önceki yüzlerce örnekte olduğu gibi- sanki hiçbir şey olmamışçasına bu kararı alıyor ve uygulanmasını istiyorlar.
Sendikal örgütlenmenin başından itibaren sendikaya üye olan ve olmak isteyen işçileri işten çıkarmalarla tehdit ederek özellikle sendikasız işçileri korkutmak ve sendikalaşmanın önüne geçmek isteyen Standart Profil patronu, bu tahammülsüzlüğünü direnişin ilk gününde polisleri çağırarak bir kez daha gösterdi. Yüzlerce çevik kuvvet polisi, sivil polis ve TOMA’lar fabrikanın önünde yığınak yaptı. Sermayenin kolluk güçleri fabrikanın kamelyasında oturma eylemine geçen işçileri çember altına aldılar; işçilere, fabrika içerisinde yapılan eylemin “kanunlara aykırı” olduğunu, bu nedenle fabrika dışına çıkmaları gerektiğini, aksi taktirde sert bir şekilde müdahele edeceklerini söylediler. İşten çıkarmalara karşı pasifist eylemlerle işçilerin birleşik, örgütlü ve militan mücadelesinin gelişmesinin önüne geçmeye çalışan sendika yöneticileri, kolluk güçlerinin bu isteğine itiraz etmeden işçileri fabrika önüne çıkmaya ve “direnişe burada devam etmeye” ikna etti.
Fabrikanın SP1 bölümündeki işçiler de SP2 kapısı önüne gelerek diğer işçilerle birlikte, yağan yağmura ve yoğun polis baskısına rağmen bekleyişlerini burada sürdürdüler. Türk-İş’ten gelen bir grup sendika yöneticisi, işçilere, sendikal örgütlenmenin anayasal bir hak olduğunu, patronla uzlaşmanın sağlanacağını, mücadelelerini desteklediklerini söylerek sözde destek verdiler. Standrart Profil fabrikası yanındaki Compenant fabrikasında örgütlü Türk-Metal üyesi işçiler, yemek molasında düdük çalarak işçilerin direnişine destek verdi. Ardından, Türk-İş yöneticileri fabrikanın genel müdürüyle görüşmek için fabrikaya girdiler. Görüşme sonucunda, sendika yöneticilerinin işçilere söylediği şey, genel müdürün bu eylemi fabrika işgali olarak gördüğü ve bu tip eylemlerle bir şey kazanılamayacağı oldu.
07:00-15:00 vardiyasından çıkan işçilerin yemekhanede bekletilmesini isteyen şirket yetkilileri, işçilere gözdağı verdi ve küfürlere varan hakaretlerde bulundu. 2010 yılında “İnsana Saygı” ödülü alan Standart Profil şirketi, fabrika içinde yarattığı modern kölelik koşulları, düşük ücretlerde çalıştırma, işyerinde mobbing uygulamaları ve örgütlenmek isteyen işçileri işten çıkarma gibi uygulamalarla kapitalistlere verilen bu tür ödüllerin ikiyüzlülüğünü de gösteriyor. Dünyanın çeşitli ülkelerine sermaye yatırımları yapan Standart Profil ayrıca “Türkiye’de ilk 500 kuruluş” arasında yer alıyor.
Petrol-İş Şube Başkanı İbrahim Doğangül, direnen işçilere yaptığı konuşmada, “Petrol-İş’in güçlü bir sendika” olduğunu, “Düzce’deki fabrikada toplu iş sözleşmesinin bu eylem nedeniyle” yavaşlatıldığını, “işverene zarar vermeden barışçıl eylemlerle sendilaşma mücadelesinin” süreceğini, amaçlarının “sadece sendikalı olmak” olduğunu, “işverenle her türlü görüşmeye açık” olduklarını, “yasalar çerçevesinde eylemlerinin devam edeceklerini” söyledi.
Standart Profil şirketi yöneticileri, sendika yöneticilerinin pasifliğinden emin bir şekilde hiçbir geri adım atmadan direnen işçilere yönelik saldırılarını öncü işçileri işten çıkartarak ve fabrika içindeki direnişi dışarıya çıkararak sürdürüyor. Onlar, sendika yöneticilerinin sessiz kalarak verdiği onayla fabrika içinde olabilecek işgali ve üretimin sekteye uğramasını engelledikleri gibi, fabrika kapısı önünde işçileri pasifize etmekteler.
Direnişin birinci gününde 40’a yakın işçiyi işten çıkaran şirket, sendika bürokrasisinin işten çıkarmalar karşısındaki pasif tutumunu da arkasına alarak direniş süreci boyunca işten çıkarma saldırısını sürdüreceğinin işaretini vermiş oldu.
Toplumsal Eşitlik okurları olarak, direnişteki işçilerle yaptığımız konuşmalarda, direnişin başarıya ulaşması için patrona hiçbir etkisi olmayan pasif eylemlere değil, işçi sınıfının militan mücadele yöntemlerine başvurulması gerektiğini vurguluyoruz. Önce, tüm taleplerin kabul edilmesi için iş yavaşlatma, üretimi durdurma ve fabrika işgali gibi eylemlere tüm işçilerin katılımıyla ve işçilerin kendi seçtikleri direniş komitesinin önderliğinde başvurmak gerekiyor. Bu direniş komitesinin kalıcı bir örgütlenmeye dönüştürülmesi ve yaygınlaştırılması ise en büyük kazanım olacaktır.
Standart Profil işçileri, Düzce fabrikasındaki işçiler başta olmak üzere tüm Petrol-İş ve Türk-İş üyesi işçileri; Manisa sanayi havzasındaki sendikalı-sendikasız tüm işçileri direnişlerine destek olmaya ve ortak bir mücadele örgütlemeye çağırmalı, bu yönde adımlar atmalılar.
Sermayenin gerçekten korku duyduğu şey işçilerin kapitalist sömürüye karşı örgütlenme iradesidir. Patronlar, işçilerin birlik ve ortak mücadele arayışının sendikal mücadele sınırlarını aşabileceğinin; sömürüyü geriletme çabasının, sendikal bürokrasiyi aşarak sömürüyü ortadan kaldırma mücadelesine dönüşebileceğinin farkındalar.
Direnişin ikinci günü
Direnişin ikinci gününde, sabahın erken saatinde fabrikanın SP2 bölümü önünde toplanmaya başlayan işçileri sermayenin kolluk güçleri karşıladı. İlk gün, patronun talimatıyla polisler tarafından fabrikanın içinden dışarıya çıkarılan işçiler, ikinci gün de yine patronun talimatıyla polisler tarafından işçilerin fabrika kapısı önünde toplanması engellendi. Sendika yöneticileri patron ve polis işbirliğinde direnişi fabrikadan soyutlamak için atılan bu adıma da razı gelerek bizleri hiç şaşırtmadı. Aslında yapılmak istenen şey, işten çıkarılan işçilerin fabrikayla ilişkilerini kesmek ve direnişin başarısızlıkla sonuçlanacağı mesajını vermektir. Sendika yöneticileri patronun ve polisin tüm isteklerini teker teker yerine getirmekte, işçileri kendi haline bırakmakya başlayarak direnişi bitirme planını devreye sokmuşa benziyor.
Dün de atılan işçilerle birlikte yüzlerce işçi işten çıkarılmış durumda. Şu anda direnişte olan işçiler işten çıkarılan işçilerdir. Fabrikada üretim olduğu gibi devam etmekte ve hatta bugün işten çıkarılan işçilerin yerine yeni işçi alımları yapılmaktadır. Patronun saldırılarından sendikayı kolay kolay kabul etmeyeceği anlaşıldığı gibi, sendikanın da tüm yaşanılanlar karşısında işçileri harekete geçirmekten geri tutması, patronla karşı karşıya gelecek adımlardan uzak kalması, işten çıkarmalar karşısında sonuç getirecek eylemlerden kaçınmasından direnişi sönümlendirmeye çalıştığı anlaşılıyor.
İşçiler dün sendikadan aktif bir eylem programı beklerken, somut bir adımın atılmaması moral bozukluğuna yol açsa da sendikalarını sorgulamaya başladılar. Sendika yöneticileri tarafından işten çıkarılan işçilerden bir kısmına “direniş sürecinde sizlere iş bakıyoruz”, diğer kısmına ise “kendinize iş aramaya başlayın” demesi işçiler arasında huzursuzluğa neden oldu. Fabrika çıkışında aldıkları kararla kendi aralarında toplantı düzenleyen işçiler, direnişi sendikanın insiyatifinden alıp kendi insiyatifleri doğrultusunda mücadeleyi sürdürmenin gerektiği konusunda hemfikir oldular. Zaman kaybetmeden, direnişin üçüncü gününde, yani bugün, direniş sürecinde sendikanın tutumu, işe iade davaları, ekonomik sıkıntılar ve atılmayan somut adımların nedenleri üzerine, işten çıkarılan tüm işçilerin ve sendika yöneticilerinin katılacağı bir toplantının yapılması kararlaştırıldı.
Standart Profil işçileri, daha önceki birçok direnişte olduğu gibi örgütlenmeye çalıştıkları sendika tarafından yarı yolda bırakılıyorlar, tam da bu yüzden patron pervasızca saldırabiliyor. Bir kez daha işçilerin güvenecekleri tek güç kendi birlikleri ve üretimden gelen güçleri; işçiler taban komiteleri aracılığıyla direnişi kendi ellerine almalı ve yaymaya çalışmalılar.