Sezuan’ın İyi İnsanı’nın “İmdat Çığlığı”

İstanbul Devlet Tiyatroları, bu sezon, Bertolt Brecht’in ünlü oyunu “Sezuan’ın İyi İnsanı”nı Yücel Erten yönetmenliğinde sahneye koydu [1]. İlk olarak, bu yazıda yaklaşık 3 saat süren 2 perdelik başyapıt niteliğindeki bu eserin sahnelenmesindeki teknik detaylar üzerinde durmayacağımızı söyleyelim. Fakat oyuncuların müthiş performansı ve gerçekten iyi hazırlanmış sahne dekoru gibi unsurlara da değinmeden geçmenin haksızlık olacağını belirtelim. Her ne kadar bilet bulmak zor olsa da, hem belirttiğimiz nedenlerden dolayı hem de aşağıda değinmeye çalışacağımız içeriği nedeniyle “Sezuan’nın İyi İnsanı” için rahatlıkla bu sezonun izlenmesi gereken yeni oyunlarından biri diyebiliriz.

Oyun, sahneye, biri tekerlekli sandalyede olmak üzere beyazlar giyinmiş ve bu nedenle de uhrevi olduklarını her hallerinden anlayabileceğimiz üç kişinin çıkmasıyla başlıyor. Daha sonra bu üç kişiden diğer ikisinin de duyma ve görme engelli olduğunu ve dahası yine bu üç kişinin kendilerinden daha büyük ilahi güçler tarafından görevlendirilen bir çeşit “tanrı” olduğunu anlıyoruz. Bu, adeta “duymayan”, “görmeyen” ve “bilmeyen” tanrılar, yoksulluk ve kötülüğün kol gezdiği, bu nedenle de bir tür alt üst olma durumundaki dünyada, iyi bir insan bulmaları için, “tanrının unuttuğu” bir yer olarak tasvir edilebilecek olan Sezuan’ya gönderilmişlerdir. Tanrılara bu görevlerinde yardımcı olacak olan ve oyun boyunca da bir tür anlatıcı rolü gören kişi de Sezuan’daki yoksulların en yoksullarından biri olan su satıcısı Wang’dır.

Sezuan’da iyi bir insan bulmakla görevlendirilen tanrılar, ilk olarak kendilerine kalacak bir yer bulmalıdır ve bunun için de yardımsever ama kendisinin bile kalacak yeri olmayan sucu Wang’dan yardım isterler. Ne var ki bu iş çok da kolay olmayacaktır; evet, Brecht’in tanrıları kalacak yere ihtiyaç duyan ve bunu bile tek başına karşılayamayan, yani kendisine bile faydası olmayan tanrılardır! Sucunun, tanrılar için bir gece konaklayacak ev bulma arayışları sonuçsuz kalacaktır; ta ki yaşayabilmek için kendi bedenini satan iyi yürekli Shen Te’nin kapısını çalana kadar. O günkü kira parasını kazanamamak pahasına tanrıları küçük kulübesinde misafir eden Shen Te, sabah olup da tanrılar gitmeden önce, adeta onlara günah çıkararak, iyi bir insan olmadığını onlara anlatmaya çalışır; yoksulluk nedeniyle yapmak zorunda kaldığı işten bahseder. Tanrılar ise biraz nasihat ile birlikte ona bir miktar da para vererek çeker giderler. Dibine kadar yoksulluğa ve işsizliğe batmış olan Sezuan’da tanrıların bile yapabildiği tek şey bir miktar para verebilmektir ve buna buldukları kılıf da aldıkları konaklama hizmetinin karşılığını ödemeleri gerektiğidir. Yani kendilerinden akıl ve yardım dileyen bu “kullarına” ancak aldıkları hizmetin karşılığını vermekle yardımcı olabilmektedirler.

Brecht’in “iyi insan” seçimi başlı başına çok anlamlıdır: Evet, Sezuan yoksuldur; Sezuan’da ezilen, dışlanan insanlar vardır fakat dışlananların da içinde dışlananlar vardır ve Shen Te hem bir kadın olarak hem de bedenini satan bir insan olarak yaşadığı yoksul toplumun içinde bile en kıyıda kalan kişileri temsil etmektedir. Tanrılar içinse Shen Te’nin yaşamak için yaptığı bu işin hiçbir önemi yoktur; onların tek derdi dünyada hala iyi insanların yaşadığını gösterebilmek ve böylece mevcut düzenin devamlılığını sağlayabilmektir; aksi halde kim ihtiyaç duyar onlara! Onları en zor anlarında evine alan, onlara en çok saygı duyan, onlara en çok inanan ve onlardan en çok çekinen de zavallı Shen Te’den başkası değildir sonuçta.

Artık parası olan Shen Te, bu parayla kendine küçük bir dükkân satın alır ve onu işletmeye çalışır fakat bu da öyle göründüğü gibi çok kolay olmaz. Tanıdığı bütün yoksullar, yani neredeyse bütün Sezuan, Shen Te’nin küçük dükkânından kendine fayda sağlamaya çalışır. Dükkân, kısa zamanda evsizlerin evi, yoksulların aşevi haline gelir. Bu durumda zarara giren fakat iyiliğinden dolayı kimseye de hayır diyemeyen Shen Te, hayır deme işini amcasının oğlu ShuiTa’ye devreder, ne var ki Shui Ta kılık değiştirmiş Shen Te’den başkası değildir. Acımasız olmaya ihtiyaç duyduğu her anda amcaoğlu Shui Ta kimliğine bürünen Shen Te, hiçbir şeye sahip olmadığı zamanlarda sahip olduğu iyiliğinden vazgeçememekte ama sahip olduklarını kaybedip tekrar eski hayatına dönme tehlikesiyle karşılaştığında da içindeki “kötüyü” çıkarmaya ihtiyaç duymaktadır. Tabi bu arada, eskiden, belki kendisine selam bile vermeyen insanların dükkân sahibi olduktan sonra Shen Te’nin çevresinde toplanmaya başladığını, çekinmeden onun yumuşak yüzünden faydalanmaya çalıştığını fakat acımasız bir “erkek” olan amcaoğlundan çekinerek, ona biat etmeyi baştan kabul ettiklerini de not düşmek gerekebilir.

Shen Te’nin bütün maddi hesapları bir kenara bırakıp duygularıyla hareket ettiği bir sonraki durum ise gayet insani bir duygu olan aşkla tanışması ile gerçekleşir. Ne var ki aşık olduğu adam Sun da işsizdir ve hatta bu nedenle kendini öldürmeyi bile düşünmektedir; çünkü ancak uçarak kendini gerçekleştirebilen pilot Sun, işsiz olmasından dolayı adeta kanatsız bir kuş gibidir. Ancak torpille kendine bir iş ayarlama şansı vardır fakat bunun için de yüklü miktarda para bulması gerekmektedir ve bunun için de yine iyiliksever ve “saf” Shen Te’ye ihtiyacı vardır. Shen Te ise ya sahip olduğu bir miktar parayla zor durumdaki yaşlı komşularına olan borcunu ödeyecek ya da Sun’a yardım edecektir. Shen Te’nin kendisiyle uzun süren bu mücadelesinden sonra, mutsuzluğu pahasına sağduyusu üstün gelir ve Sun’un çıkarları için hareket etmekten vazgeçer. Tabi bunda, Shen Te’nin daha “gerçekçi” ve acımasız tarafı olan amcaoğlunun telkinlerinin de yeri yadsınamaz.

Kendisine ilgi duyan zengin bir berber sayesinde yoksullara tekrar yardım etmeye başlayan Shen Te bir kez daha amcaoğluna ihtiyaç duyar çünkü artık geleceğini düşünmesi gereken bir kişi daha vardır: Shen Te bir çocuğu olacağını öğrenmiştir. Çocuğunun geleceği için eski yoksul haline dönmek istemeyen Shen Te artık tamamen amcaoğlu kılığında yaşamaktadır fakat bu durum onu, amcasının kızı Shen Te’yi öldürmüş olma suçlamasıyla karşı karşıya bırakır. Mahkemeye çıkarılan amcaoğlu kılığındaki Shen Te’yi yargılayan hakimler kimler dersiniz:  Kendine bile faydası olmayan bizim şu tanrılar! Başından beri hiçbir şeyin sorumluluğunu üstlenmeyen, hiçbir konuda ellerinden yapacak bir şey gelmeyen tanrılar şimdi hakim rolünde “Sezuan’nın iyi insanını” yargılayacaklardır. İşte oyunun finali olan bu sahnede, amcaoğlu ShuiTa’yı, iyiliksever Shen Te’yi öldürmekle suçlayan ve ondan nefret eden herkesi mahkeme salonundan çıkaran Shen Te tanrılarla baş başa kalır; üzerindeki kılığı çıkarıp onlara “Sezuan’nın iyi insanı” olduğunu gösterir ve başından geçen her şeyi onların suratına olanca gücüyle haykırır: Shen Te’nin hem iyi olup hem de nasıl yaşayabileceği sorusu ise adeta havada asılı kalır ve bu soruya cevap veremeyen tanrılar çareyi Shen Te’yi oracıkta bırakıp çekip gitmekte bulurlar. En son sahnede ise imdat çığlıklarıyla “iyi insan” Shen Te ortada kala kalır.

Sezuan’nın İyi İnsanı’ndaBrecht, yoksulluğun kol gezdiği “dünyanın bir yerinde” (Sezuan’da) fırından ekmek çalan veya çöpten yemek toplayan çocukları, bedenini satmak zorunda kalan bir kadını, işsiz bir pilotu, evsiz bir sucuyu göstererek, sadece yazıldığı savaş yıllarının durumunu değil, bütün kapitalist toplumların geçmişteki ve hâlihazırdaki bir resmini ortaya koymakta. Brecht, durmadan insanın “kötücül” ve “bencil bir doğası” olduğundan ve bu nedenle de sınıfsız-komünist bir toplumun ancak bir ütopya olabileceğinden dem vuranlara adeta bir cevap vermekte ve insanların doğuştan kötü olmayıp, iyiyi ve kötüyü içinde barındıran ve aslında başta iyi olmayı seçerken, bir şeylere sahip oldukça, sahip olduğu bu şeyleri “korumak” adına acımasız bir varlığa dönüşmekte olduğuna dikkat çekmekte. Ve bu dünyada “tanrılara” en çok bel bağlayan yoksul insanların bu ümitleri nafile gibi görünmektedir; zira ya tanrılar onları çoktan unutmuştur ya da zaten mevcut düzenin korunmasından başka düşüncesi olmayan bu tanrıların kendilerine bile artık bir faydası yoktur!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir