Hükümete yurt dışına asker gönderme yetkisi veren tezkere 4 Ekim günü TBMM’den geçti. AKP’li ve MHP’li milletvekillerinin oylarıyla kabul edilen tezkere, herhangi bir devletin adını anmamasına karşın, Suriye’yi hedefliyor ve iktidara bu ülkeye dilediği an, Meclis’e sormadan savaş açma hakkı tanıyor.
AKP iktidarının Batılı emperyalist müttefiklerinin çıkarları doğrultusunda Suriye’ye açık askeri müdahalede bulunmasının önünü açan tezkere, Suriye’den ateşlenen bir top mermisinin yanlışlıkla Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesine düşmesinin ardından gündeme geldi. Uzun süredir bu tür bir fırsat bekleyen AKP, 5 kişinin ölmesiyle sonuçlanan bu kaza üzerine, apar topar hazırladığı “yabancı ülkelere asker gönderme tezkeresi”ni gece yarısı Meclis’e sundu ve düzenlenen gizli oturumda onaylattı.
Bu tezkere ile birlikte, Batılı emperyalistlerin ve AKP’nin Suriye’deki alt taşeronu olan (gerçek taşeron Ankara’da) Sünni-İslamcı teröristlere, BAAS rejimi karşısında yenilgiye uğramalarına izin verilmeyeceği ve gerekirse Türk Ordusu’nun onlarla omuz omuza savaşacağı biçiminde çok güçlü bir sinyal verilmiştir.
Öte yandan, tezkerede hiçbir ülkenin adının anılmaması, AKP iktidarına, dilediği anda ve hiçbir kurumun onayını almaksızın, şu anda gündemde olmayan başka ülkelere savaş açma imkânı da sunmaktadır.
Bu tezkerenin Meclis’ten geçmesi, öncelikle Türkiye işçi sınıfına ve emekçilerine yönelik açık bir meydan okumadır. Yıllardır kadınları eve kapatıp ”en az üç” çocuk doğurmaya çağıran Erdoğan, genç kuşakları yalnızca işsizliğe ve yoksulluğa mahkûm etmemekte; onları savaş meydanlarında kitlesel bir kıyıma sürüklemenin hazırlıklarını yapmaktadır.
Yaklaşan felaketi önleyebilecek tek toplumsal güç işçi sınıfıdır. İşçi sınıfı ve gençlik, Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin Batılı emperyalistlerin taşeronu yeni bir Sünni-İslam “imparatorluğu” (“yeni Osmanlı”) kurma hayaliyle hızlandırdığı bölgesel savaş hazırlıklarına karşı harekete geçirilmelidir.
Bu görev, AKP’yi de yaratan kapitalizmin can siperane savunucusu olduklarını yüzlerce kez kanıtlamış olan sosyal demokrasiye, sendika bürokratlarına ve onların sahte solcu destekleyicilerine bırakılamaz.
Bütün samimi sosyalistleri, küresel sermayenin ve taşeronlarının AKP önderliğinde hız kazandırdığı savaş hazırlıklarına karşı işyerlerinde, okullarda ve mahallelerde mücadeleye; işçi sınıfının enternasyonalist-sosyalist devrimci çözümünü geliştirmeye çağırıyoruz.
*
Toplumsal Eşitlik
Ekim sayısından