Nepal’de burjuvazinin hizmetindeki iki Stalinist parti birleşti

Nepal Komünist Partisi Birleşik Marksist-Leninist (NKP-BML) ile Nepal Komünist Partisi Maocu Merkez (NKP-MM), Mayıs ayının ortasında, birleşme görüşmelerini tamamladıklarını ve Nepal Komünist Partisi (NKP) adını aldıklarını açıkladı. Bu iki parti, geçtiğimiz Aralık ayında Nepal’de yapılan seçimlere ittifak halinde katılmış ve seçimlerin ardından kurdukları koalisyon hükümeti ile burjuva devletin yönetimine gelmişti.

NKP-BML lideri Khadya Prasad Oli ve NKP-MM lideri Puşpa Kemal Dahal yeni partinin eşbaşkanları oldular. Partinin sembolü güneş, bayrağı ise orak-çekiç olacak. Güneş, Nepal bayrağında da bulunan bölgesel bir sembol. İki partinin birleşmesiyle ortaya çıkan NKP, Temsilciler Meclisi’ndeki 275 koltuktan 174’üne sahip olarak tek başına iktidar konumunda. Aynı şekilde Ulusal Meclis’te de çoğunluğa sahip: 59 koltuktan 39’u.

NKP-BML ve NKP-MM, partiye “Marksizm-Leninizm ilkeleri”nin rehberlik edeceğini duyurdu fakat bu, en basit ifadeyle bir yalandır. Zira NKP’yi oluşturan her iki partinin de sosyalizm ya da komünizm ile hiçbir ilişkisi bulunmuyor. Onlar, aynı zamanda, “milliyetçiliği, demokrasiyi, toplumsal adaleti ve toplumsal dönüşümü geliştirerek komünist yönelimli sosyalizm için bir temel” hazırladıklarını iddia ediyorlar.

NKP-BML 1991’de kurulduğundan beri burjuva siyaset kurumuyla bütünleşmiş, monarşiyi desteklemiş ve devletin, başını Maocuların çektiği ayaklanmalara karşı savaşını desteklemiştir. Bu savaş, 16.000 kişinin hayatını kaybetmesine neden olmuştu. 1994’te kurulan NKP-MM ise gerilla savaşını kapitalizme değil, monarşiye son vermek için başlatmıştı. O, 2006’da büyük şehirlerdeki kitlesel protestoların ortasında hükümet ile anlaşma masasına oturarak egemen sınıfı kurtardı ve protestoları bastırmak için siyasal etkisini kullandı. Bu Maocu parti, parlamentoya girmesinin ardından, hükümete katılarak piyasa yanlısı reformlar uyguladı; bunun sonucunda da yoksul halk kitleleri içindeki etkisini hızla kaybetti. NKP-MM’nin 2008’de 240 olan milletvekili sayısı, 2013’te 80’e kadar düştü.

Ekim 2017’de NKP-BML ile NKP-MM arasında bir ittifak kurulması, “komünist bir devrim”in başlangıcına değil, keskin bir siyasi dönüşe işaret ediyordu. Bu ittifak, açıkça işçi sınıfına karşı kurulmuştu. Bu ittifakın gerici karakteri, Katmandu Post gazetesine konuşan NKP-BML’nin genel sekreteri İşvor Pokarel tarafından şu sözlerle özetlenmişti: “Solcu güçler istikrarı sağlamlaştırmak için bir ittifak kuruyorlar.”

Bu ittifak, egemen sınıfın artan toplumsal gerginliklere yanıtı olarak kurulmuştur. Geçtiğimiz yıl, Tribhuvan Üniversitesi’nde yarım gün çalışan yüzlerce öğretmen sürekli sözleşmeler, daha iyi ücretler ve daha iyi çalışma koşulları talep etmiş; Rautahat’taki çiftçiler de yakınlardaki sanayi kuruluşlarının saldığı zehirli kimyasalların çeltik tarlalarına verdiği zararı protesto etmişti.

Geçtiğimiz on yılda sık sık hükümet değişikliklerine sahne olan Nepal, derinleşen bir siyasi kriz içinde. Yeni bir anayasanın yürürlüğe girmesi on yıl sürdü ve ortaya çıkan anayasa azınlıkları memnun etmedi. Monarşinin kaldırılmasının refah ve demokrasi getireceği yalanı çökmüş durumda. Asya Kalkınma Bankası’nın raporuna göre, nüfusun yüzde 22’si yoksulluk sınırının altında yaşarken, yüzde 12,5’i günlük 1,90 doların altında bir ücret karşılığında çalışıyor. Her 1.000 bebekten 29’unun hayatını kaybettiği Nepal, 2017 Küresel Açlık Endeksi’nde 72. sırada. Her yıl, binlerce genç iş aramak için başka ülkelere göç ediyor.

Çin’den ve Hindistan’dan başka komşusu olmayan Nepal, geçtiğimiz on yıl içinde, yoğunlaşan jeopolitik rekabetin odak noktası haline geldi. Bu, ABD’nin Nepal ile olanlar da dahil bir dizi askeri ortaklık ve ilişki yoluyla Çin’i kuşatmayı amaçlayan “Asya’ya dönüş”ünün parçası olan müdahaleleri ile yoğunlaştırıldı.

Çin, Nepal’e bağışta bulunan ve yatırım yapan başlıca ülke. Daha önceki NKP-BML hükümeti, Pekin ile on tane anlaşma imzalamış ve bir ortak askeri tatbikat gerçekleştirmişti. Hindistan ise Oli hükümetini Pekin’den uzaklaşmaya zorlamak için Madhesi protestolarını destekledi ve ülkeye beş aylık bir ekonomik abluka uyguladı.

Denize kıyısı olmayan ve ticaret yapabilmek için Hindistan’a ve Hint limanlarına bağımlı olan Nepal, bu yolla yönetim değişikliğine zorlandı ve Hindistan, Oli’nin NKP-BML hükümetinin yerini, Temmuz 2017’de Deuba’nın Nepal Kongresi önderliğindeki hükümetinin almasına yardımcı oldu. Maocu Merkez, iç savaş sırasında Çin’den destek almasına ve onunla aynı ideolojiyi paylaşmasına rağmen, Çin’e karşı Hindistan-ABD destekli yönetim değişikliği operasyonuna destek oldu ve koalisyon hükümetine katıldı.

ABD, Çin’i zayıflatmak ve kuşatmak için, Nepal’e doğrudan müdahale etmiştir. ABD Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Alice Wells, geçtiğimiz Eylül ayında, “Nepal, Hint-Pasifik’teki bölgesel bağlantıyı arttırmak için ABD’nin en yüksek profilli projelerinden biri olarak seçildi.” demişti.

Nepal’deki Stalinistler / Maocular da, ABD emperyalizminin bu “yüksek profilli proje”sinin baş aktörleri olduklarını fazlasıyla kanıtlamış durumdalar. Onlara, her biri kendisini “komünist” olarak adlandıran ve yerel yönetimlerde etkili olan onlarca siyasi parti eklendiğinde, Stalinist / Maocu güçlerin Nepal’deki burjuva düzenin başlıca dayanakları olduğu daha iyi görülebilir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir