Kapitalist ekonomi ve ölüm politikası

Trump yönetimi, eyalet yönetimlerinin çoğunluğu, milyarlarca dolarlık şirketler ve Wall Street, büyük halk muhalefetine rağmen, ABD ekonomisini hızla yeniden açma planları doğrultusunda ilerliyor.

Otomotiv sanayisi, erkenden ve ölümcül işe dönüş hücumuna önderlik ediyor. Büyük siyasi ve ekonomik baskıya boyun eğen Michigan Valisi Gretchen Whitmer, otomotiv parça tedarikçilerinin, alet ve kalıp atölyelerinin üretime devam etmesini onayladı. Büyük otomotiv şirketleri, eyalette üretime önümüzdeki hafta kaldığı yerden devam etmeyi planlıyor.

Honda, bugün [11 Mayıs] ABD ve Kanada genelinde üretime yeniden başlıyor. Ohio, Güney Carolina, Kuzey Carolina, Indiana, Georgia ve Alabama fabrikaları üretime başlayan yerler arasında.

Kaliforniya Valisi Gavin Newsom, imalatçıların, depoların ve lojistik tesislerinin bu Cuma gününden itibaren açılmasına izin veriyor.

Florida’da, Teksas’ta ve birçok başka eyalette, dükkanlar ve berberler dahil olmak üzere çeşitli işyerleri yeniden açıldı veya birkaç gün içinde açılacak. Missouri, tüm işyerlerinin açılmasına izin veriyor ve konserlere de izin verecek.

Doğrusu, ABD’de pandeminin yayılmasını kontrol altına alma yönündeki çabalar adeta çökmüş durumda. Trump yönetimi, fiilen bir “sürü bağışıklığı” politikası uyguluyor. Bu politika, önümüzdeki aylarda, pandeminin yayılmasını kontrol altına almak için gerekli önlemlerin alınması durumunda önlenebilecek olan on binlerce, belki de yüz binlerce ölüme yol açacak.

Ancak ABD’nin Dünya Sağlık Örgütü’nün faaliyetlerine tüm desteğini çoktan geri çekmiş olan Trump yönetimi, Hastalık Kontrol Merkezi’nin (CDS), derhal işe dönülmesini talep eden şirketleri kısmen de olsa sınırlama çabalarını aktif biçimde baltalıyor.

Pandemi kontrolden çıkmaya devam ederken, fabrikaların ve diğer işyerlerinin yeniden açılışı gerçekleştiriliyor. Hafta sonunda, ABD’de COVID-19’dan meydana gelen toplam ölümlerin sayısı 80.000’i geride bıraktı. Mayıs’ın ilk 10 gününde, ölü sayısı 15.000’den fazla arttı. Dahası, virüs nüfusun geneline yayıldıkça, hastalık yeni semptomlar gösteriyor ve kurbanlarının kapsamı genişliyor.

Mart ve Nisan ayları boyunca COVID-19’un insanın solunum sistemine yönelik saldırısına karşı koymaya uğraşan doktorlar, son haftalarda, virüsün aynı zamanda böbreklere, beyne, dolaşım sistemine ve kaslara saldırdığını keşfettiler.

En korkutucu gelişme, küçük çocuklar arasında ölümcül bir hastalığın ortaya çıkması oldu. Kesinlikle COVID-19’la bağlantılı olan bu hastalığın semptomları Kawasaki Hastalığı’nı andırıyor. Epidemiyoloji uzmanları, çocuklar arasındaki kuluçka döneminin iki ile dört hafta gibi göründüğünü bildiriyor. Bu, Nisan’da enfekte olan çocukların, önümüzdeki haftalarda ciddi biçimde hastalanabileceği anlamına geliyor.

Kendilerine küçük çocukların pandemi karşısında tehdit altında olmadığı garanti edilen anne-babalar, bu yeni tehlike nedeniyle son derece telaşlanacaklar. Şimdi işbaşı yapmaya zorlanan işçilerin, şu ciddi olasılıkla yüzleşmesi gerekiyor: eğer işyerindeyken hastalığa yakalanırlarsa, hastalığı çocuklarına bulaştırabilirler ve bunun korkunç sonuçları olabilir.

Trump yönetiminin pervasızlığının ve halkın kaderine canice kayıtsızlığının derecesi, virüsün Beyaz Saray’ın Batı Kanadı’nı kasıp kavurduğu gerçeğiyle vurgulanmaktadır.

Trump’ın yaverlerinden birinin testi pozitif çıktı. Başkan Yardımcısı Mike Pence’in basın sözcüsü ve Trump’ın baş danışmanlarından biri olan faşist Stephen Miller’ın eşi Katie Miller da virüse yakalandı. Beyaz Saray’ın koronavirüs görev gücünde yer alan üç yetkili –Dr. Anthony Fauci, Dr. Robert R. Redfield ve Dr. Stephen Hahn– hastalığa yakalananlarla temas etmeleri nedeniyle şu anda karantinada bulunuyor.

Trump’ın, kendisine virüs bulaşmış olabileceğini öğrendikten sonra bir öfke nöbeti geçirdiği söyleniyor. Washington Post’a göre Trump, “Bayan Miller’ın testinin pozitif çıktığını öğrenince keyfi kaçtı ve kendisine çok yaklaşan insanlara giderek daha çok öfkelenmeye başladı…”

Gazetenin haberi şöyle devam ediyor: “İki çalışanın hastalığa yakalandığının ortaya çıkması, Beyaz Saray’ı virüsle mücadele prosedürlerini arttırmaya yöneltti. Daha fazla personelden evden çalışmaları istendi, maske kullanımı arttırıldı ve binaya giren insanlara daha titiz bir şekilde taramadan geçiriliyor.”

Beyaz Saray’daki durum, Trump yönetiminin pandemiye verdiği tepkinin bütün yönlerini karakterize eden sınıfsal çıkarlardan ve ayrıcalıktan kaynaklanan yalanları ve ikiyüzlülüğü gözler önüne sermektedir. Hükümet, dünyada en sıkı biçimde korunan binada, Beyaz Saray’da virüsün yayılmasını önlemekten acizken, sıradan emekçi Amerikalılardan, hastalığın bulaşmasını engelleyecek çok az önlemin alındığı ya da hiçbir önlemin alınmadığı işyerlerine dönmelerini talep ediyor. Başkana yakın olanlara evden çalışmaları söyleniyor ancak bu, on milyonlarca işçinin sahip olmadığı bir ayrıcalıktır.

Trump’ın açıklamaları ve eylemleri, sosyopatik bir kişiliğin ürünüdür. Fakat Trump’ın izlediği politikalara, şirket-finans seçkinlerinin çıkarları yön vermektedir. Canice bir politikayı meşrulaştırmak için kullanılan bir ifade olan “ekonominin yeniden açılması” talebi, insani bedeli ne olursa olsun, işçi sınıfının dizginsizce sömürülmesine kaldığı yerden devam edilmesinden başka bir anlama gelmemektedir.

Amazon’un sahibi Jeff Bezos’a ait olan Washington Post gazetesi, şunu açık açık kabul ediyor: Trump yönetimi “Amerikalılardan yıkıcı bir teklifi kabul etmelerini istiyor: yalnız ölümlerin istikrarlı, günlük birikimi, ulusun yeniden açılmasının korkunç bedelidir.”

Doğrusu, Amerikalılara, çok sayıda can kaybına yol açacak koşullarda işe geri dönmeleri söyleniyor; onlardan istenmiyor. Pew Araştırma Merkezi’nin geçtiğimiz haftanın sonunda açıklanan araştırmasına göre, ankete katılanların üçte ikisi ekonominin erkenden açılmasına karşı çıkıyor.

Wall Street Journal ise, “Ekonomik Kapanma Felaketi” başlığıyla yayımlanan alışıldık biçimde alaycı bir başyazıda, “Pekâlâ, Cuma günkü işsizlik raporundan sonra, kapanmayı şimdi nasıl buluyorsunuz?” diye soruyordu. Bu hileli soruya temel oluşturan ön kabul, on milyonlarca Amerikalının işe geri dönmedikleri takdirde yoksullaşıp aç kalacağıdır. Başka hiçbir seçenek yoktur.

Sosyalist Eşitlik Partisi, Wall Street Journal’a cevaben başka bir soru yöneltiyor: Feci can kaybı ve milyonlarca insanı etkileyen toplumsal yıkım ışığında, Wall Street’i kurtarma paketini şimdi nasıl buluyorsunuz?

Pandeminin ilk aşamalarından itibaren Trump yönetiminin politikası, şirket-finans oligarşisinin çıkarları eliyle belirlenmiştir. Hükümetin önceliği, insanların hayatlarını değil, Wall Street yatırımlarını ve kapitalist serveti kurtarmak olmuştur. Doğrusu, Wall Street rantçılarının ve spekülatörlerinin korunması ile pandemiyle mücadele ve emekçilerin korunması biçimindeki iki hedef, hiçbir şekilde bağdaşmamaktadır.

Bu temel sosyoekonomik çelişki (yani, kapitalist sınıf ile işçi sınıfı arasındaki uzlaşmaz çatışma), ölenlerin, işsiz kalanların ve yoksullaşanların sayısı ile Wall Street’teki hisse senedi değerlerinde meydana gelen şiddetli yükseliş arasındaki ilintide en tiksindirici ifadesini bulmaktadır.

Mart sonunda trilyonlarca dolarlık kurtarma paketinin kabul edilmesinden bu yana, Dow Jones Endüstriyel Ortalama borsa endeksi yaklaşık yüzde 35 yükseldi. Nasdaq endeksi 2020 yılının zirvesinde. Mayıs ayının ilk 10 gününde ölü sayısı yaklaşık 15.000 artarken, Dow 600 puanı aşan bir yükseliş kaydetti.

Ölüm ve acı haberleri ne kadar korkunç olursa, kapitalist piyasaların tepkisi o kadar kendinden geçmiş hale geliyor. “Wall Street” ile “Main Street” arasındaki zıtlık o kadar aşırı ki, artık finansal basında geniş bir şekilde yorumlanıyor.

Hisse senedi değerlerindeki şiddetli yükselişin nedeni bellidir. Trump yönetimi, Cumhuriyetçi ve –Senatör Bernie Sanders dahil– Demokrat vekillerin tam desteğiyle, Wall Street’i kurtarmaya trilyonlarca dolar ayırdı.

Alanında otorite kabul eden Economist, son sayısında, Wall Street’teki coşku hali hakkında şöyle yazıyor:

Düzelmiş ruh halinin başlıca nedeni Fed’dir. Beklenmedik ölçekte varlık satın alan Fed, diğer merkez bankalarından daha çarpıcı biçimde davrandı. Yüksek getirili “çürük” tahviller de dahil olmak üzere şirket borçlarını bile satın aldı. Şubat ayında dondurulmuş olan yeni şirket tahvilleri piyasası, muhteşem biçimde yeniden açıldı. Şirketler, son altı haftada 560 milyar dolar değerinde tahvil çıkardılar (normal düzeyin iki katı). Zor durumdaki gemi turu şirketleri bile, her ne kadar yüksek bir fiyatla da olsa, para toplayabildiler. Büyük firmalarda ardışık iflaslar önlendi. Borsa, leb demeden leblebiyi anlayarak tırmanışa geçti.

Egemen seçkinleri kurtarmak için sınırsız meblağlar harcayan, harcamaya devam eden ve böylece devlet borcunu çok büyük miktarda arttıran Trump yönetimi, siyaset kurumu ve kapitalist medya, emekçi kitlelerin işe koyulmasını talep ediyor. Pandemiyle mücadele etmek ve işsizlere destek sağlamak içinse para yok. Wall Street Journal, New York’un Demokrat Valisi Andrew Cuomo’nun şu sözlerini onaylayarak aktarıyor: “Hükümet, elinden geleni yaptı.”

Doğrusu, hükümet hiçbir şey yapmadı. Trump yönetiminin işe geri dönülmesi talebi, pandemiyle mücadelenin sadece tıbbi cephede yürütülemeyeceğini açıkça ortaya koymuştur. İşçi sınıfı, her şeyden önce, kapitalist sisteme karşı siyasi ve toplumsal bir mücadele ile karşı karşıyadır.

Pandemiyle mücadele, kapitalist sınıfın ekonomik çıkarlarına ve bir bütün olarak kapitalist sisteme uzlaşmaz biçimde karşı çıkan sosyalist bir programın ileri sürülmesini gerektirmektedir.

Milyonlarca insanın hayatının söz konusu olduğu eşi görülmemiş bir ulusal ve küresel kriz karşısında, halkın ezici çoğunluğunu oluşturan işçi sınıfının çıkarları, ancak toplumsal politika üzerindeki şirket-finans diktatörlüğüne son verilmesi ve ekonomik yaşamın sosyalist temelde yeniden örgütlenmesi yoluyla ilerletilebilir.

Sosyalist Eşitlik Partisi, bu kritik durumda, aşağıdaki talepleri ileri sürer:

* Pandeminin yayılması durdurulana, bütün işyerlerinde güvenli ve sağlıklı koşullar sağlanana kadar işe geri dönülmesi yönündeki her türlü talebin reddedilmesi.

* Bütün ailelere, işe geri dönüş mümkün olana kadar düzgün bir yaşam standardını güvence altına almaya yeterli bir miktarda aylık gelir sağlanması. Bu gelir, ipoteklerin, kiraların, faiz ödemelerinin ve faturaların askıya alınması ve öğrenci kredilerinin iptal edilmesi ile tamamlanmalıdır.

* Küçük işletmelere destek sağlanması. Bu, firmanın faaliyetlerine kaldığı yerden devam edebilene kadar ekonomik varlığını sürdürmesine ve çalışanlarının maaşlarını ödeyebilmesi için yeterli bir miktar olmalıdır.

* CARES Yasası’nın derhal iptal edilmesi ve özel finansal kurumlara ve şirketlere harcanan tüm kaynakların geri alınması.

* Bütün büyük finansal kurumlara ve şirketlere el konulması ve bunların demokratik denetim altındaki kamu işletmelerine dönüştürülmesi.

* Tepedeki yüzde beşlik dilimin içinde yer alan, maaşları ve havadan kazanılan gelirleri spekülatif yatırımlardan gelenlerin kazançlarına yönelik vergi oranının en az yüzde 90’a çıkarılması.

* Toplumsal açıdan zararlı ordu-şirket bloğunun dağıtılması ve devasa bütçesinin toplumsal açıdan ilerici yollara aktarılması.

Bu program, mevcut siyasi partiler ve kapitalist sistemin kurumsal yapıları aracılığıyla gerçekleştirilemez. İşçi sınıfının bağımsız siyasi seferberliği yoluyla bu program için mücadele edilmelidir. Bu programın amacı kapitalist sistemi iyileştirmek değil; işçi sınıfı tarafından mücadele sırasında yaratılan demokratik iktidar organlarına dayanan sosyalist bir ekonomik sistemin kapitalizmin yerini almasıdır.

En önemlisi de, Amerikan işçi sınıfı, bu program uğruna mücadele ederken, küresel kapitalizme karşı mücadeledeki doğal müttefikleri olan dünya işçilerinden aktif biçimde destek istemelidir. Bütün ülkelerdeki işçileri etkileyen pandemi, uluslararası işçi sınıfının sosyalizm uğruna küresel mücadelede birleştirilmesi gerekliliğini göstermektedir.

Sosyalist Eşitlik Partisi, 2020 seçimlerine katılıyor. SEP’in başkan ve başkan yardımcısı adayları olan Joseph Kishore ile Norissa Santa Cruz, bu kampanyanın sağladığı fırsattan bu devrimci sosyalist program uğruna mücadele etmek için yararlanacak.

İşçileri, gençleri, Dünya Sosyalist Web Sitesi okurlarını ve Sosyalist Eşitlik Partisi destekçilerini, insanlığın geleceğinin bağlı olduğu bu kritik mücadeleye aktif biçimde dahil olmaya çağırıyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir