ABD’nin ve NATO’nun Suriye’nin Şam ve Humus kentlerine 100’den fazla füze fırlatmasından bu yana geçen günler içinde, emperyalist güçlerin bu en son kan dökme ile doymadığı ortaya çıktı. Saldırılardan sonraki saatlerde, ABD ve Avrupa gazeteleri, Suriye’de rejim değişikliği savaşının daha fazla tırmandırılmasını talep eden başyazılar yayınlamaya başladılar.
ABD egemen seçkinlerinin yeni atanmış Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ile aynı çizgideki kesimleri adına konuşan Wall Street Journal, “Bir bombalama Suriye savaş alanının temellerini ya da Rusya-İran-Esad ekseninin kazanıyor olduğu gerçeğini değiştirmeyecek.” diye yazdı.
“Eğer Rusya ve İran emperyalizmini caydırmayı Bay Trump da istiyorsa… onun daha hırslı bir politikaya gereksinimi var” diyen gazete, ABD’nin bölgedeki çıkarlarını, “yalnızca Rusya ve İran Suriye’de daha büyük bir bedel ödemeye başladığında” güvence altına alacağı sonucuna vardı.
Bu tür açıklamaların sonuçları ortada: taktiksel değerlendirmeler ABD’yi İran ve Rus güçleri ile gerçek savaşa yol açacak büyük çaplı bir saldırıya değil de bir baskın düzenlemeye yönlendirmiş olmakla birlikte, bu tür bir saldırı, yalnızca zaman meselesidir. Bu tür bir çatışmanın insanlık için dehşet verici sonuçları olabileceği gerçeği, emperyalist güçleri onu başlatmaktan alıkoymayacaktır.
Wall Street Journal’ın “bölgesel egemenlik” ve “Suriye’yi Ayetullah’ın Vietnam’ına dönüştürme” taleplerine ilişkin yazdıklarında, en son ABD saldırısını gerekçelendirmek için kullanılan uydurma bahane (7 Nisan’da, Duma’da, Suriye hükümeti tarafından sözde kimyasal silahlar kullanıldığı) kaybolmuş.
Saldırıları gerekçelendirmek için başvurulan propaganda, hem gerçeğe hem de insanların aklına yönelik küçümsemeyi sergilemiştir. 25 yıllık bitmek bilmez savaşların ardından, milyonlarca insan, güçsüz ülkelere karşı tasarımlarını insanlığın kurtuluşu için kutsal bir görev gibi göstermek için emperyalistler tarafından kullanılan histerik ve ikiyüzlü iddiaları büyük ölçüde kanıksamış durumda.
Washington, Londra, Paris ve Berlin, sanki hiç kimse Bush yönetiminin “kitlesel imha silahları” hakkındaki yalanlarını ya da Obama’nın Libya’yı yerle bir edip Muammer Kaddafi’yi öldürmeye yönelik sahte insani bahanelerini anımsayamıyor gibi davranmaktadır.
Bu bayatlamış yalanların ardından temel nedenler bulunmaktadır. Weizsäcker Foundation, Suriye krizine yanıt veren ve Alman hükümetinin üst düzey yetkilileri tarafından imzalanmış bir açıklamada, “I. Dünya Savaşı’na yol açmış olan yapısal nedenlerin hiç biri ortadan kalkmış değil” diyordu.
Bu “yapısal konular” neler? Onlar, kapitalist sistemin, 20.yüzyılın büyük Marksistleri tarafından tespit edilmiş temel çelişkileridir: Emperyalist güçler arasında, ulus devlet ile dünya ekonomisi arasındaki çatışmadan kaynaklanan, etki alanları ve yerkürenin paylaşılması uğruna amansız mücadele.
Rus devrimci Vladimir Lenin, 100 yıldan uzun süre önce yazdığı son derece önemli emperyalizm incelemesinde, “kapitalizm altında, etki ve çıkar alanlarının, sömürgelerin vb. paylaşılması için tek düşünülebilir temel, katılanların gücünün, genel ekonomik, mali, askeri gücünün bir hesaplanmasıdır.” diye yazmıştı ki bu, nihayetinde askeri çatışma yoluyla belirlenir. Lenin, “Barışçıl ittifaklar savaşlara zemin hazırlar ve savaşlardan kaynaklanırlar” diye belirtiyordu.
Emperyalist güçler, dünyanın emperyalist paylaşımında kendi yerlerini güvenceye almak için (Alman İmparatoru II. Willhelm’in “iyi bir konum” dediği şey), en gözü dönmüş ve felaket getirici askeri eylemlere yöneliyorlar.
Özellikle, ekonomik üstünlüğünü yitirmesi yoluyla dünya egemenliği sarsılan ABD için bir başka yol bulunmuyor. Washington, çeyrek yüzyıl boyunca, ekonomik güçsüzlüğünü dengelemek için bir dizi bitmek bilmez kanlı savaşa girişmiştir. Rusya ile Çin’e yönelik ticaret savaşı önlemleri ve askeri çatışma hazırlıkları, Pentagon tarafından bu yılın başlarında ilan edilen “stratejik rekabet” doktrini dolayımıyla, giderek daha fazla birbirine karışıyor
Avrupalı emperyalist güçler, birbirleriyle ve ABD ile taktiksel farklılıkları ne olursa olsun, dünyanın paylaşımında yer alma ve şirketlerinin yağmadan pay almasını sağlama kararlılıkları eliyle harekete geçiriliyor.
Çeyrek yüzyıldan uzun süredir sürmekte olan yeni bir emperyalist savaş dönemi, Suriye’ye yönelik füze saldırıları ile birlikte bitmeyecek. Emperyalist güçler, İran’a karşı, bir kukla rejim kurmayı ya da ülkenin parçalanmasını amaçlayan askeri operasyonlara başlangıç olarak Suriye’nin bütünüyle parçalanması peşinde koşuyorlar. Aynısı, nihayetinde Rusya ve Çin için hazır.
Dördündü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi (DEUK), iki yıl önce, 18 Şubat 2016 tarihli “Sosyalizm ve Savaşa Karşı Mücadele” başlıklı açıklamasında şu uyarıda bulunmuştu: “Dünya, yıkıcı bir küresel çatışmanın eşiğinde… Siyasi önderler ve askeri planlamacılar, 1914’te I. Dünya Savaşı’nın ve 1939’da II. Dünya Savaşı’nın patlamasından önceki yıllarda olduğu gibi, büyük güçler arasında bir savaşın uzak bir olasılık değil ama son derece mümkün ve belki de kaçınılmaz olduğu sonucuna yaklaşıyorlar.”
DEUK, o açıklamada, “III. Dünya Savaşı yönelimi durdurulmalıdır. Savaşa karşı, geniş işçi kitlelerini ve gençliği kapitalizme ve emperyalizme karşı birleştiren, yeni bir uluslararası hareket inşa edilmelidir.” diyordu.
Sonraki iki yılda, böylesi bir hareketin gelişmesi olasılığı, kapitalizme karşı büyüyen bir uluslararası hareketin ortaya çıkması eliyle artmıştır. ABD’deki öğretmenlerden Almanya’daki kamu sektörü ve havayolu işçilerine, Fransa’daki demiryolu işçilerine ve öğrencilere ve Britanya’daki üniversite öğretim görevlilerine kadar, işçi sınıfı harekete geçiyor.
En önemli görev, toplumsal eşitsizliğe karşı işçi sınıfı hareketini bizzat emperyalizme karşı mücadele ile birleştirmektir.
Bu, hileli bir şekilde “sol” ve “sosyalist” olduklarını iddia eden, emperyalist savaşı teşvik eden ve destekleyen siyasi akımların hepsine karşı mücadeleyi gerektirmektedir. Bu gerici, emperyalizm yanlısı güçlerin en önde gelen temsilcileri, hepsi kendisini Suriye’nin emperyalist paylaşılmasını meşrulaştırmaya ve desteklemeye adamış olan, eski SSCB’de devlet kapitalizmi olduğunu savunan çeşitli hizipler ve Troçkizm karşıtı Pablocuların kalıntılarıdır.
Dünya, emperyalist barbarlığın yeni bir yükselişine tanık olurken, Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi, Şubat 2016’da ileri sürdüğü ilkeleri yeniden doğrular:
· Savaşa karşı mücadele, nüfusun bütün ilerici unsurlarını kendi arkasında birleştiren, toplumdaki büyük devrimci güç işçi sınıfı üzerinde yükselmelidir.
· Mali sermayenin diktatörlüğüne ve militarizm ile savaşın temel nedeni olan ekonomik sisteme son verme uğruna mücadele etmeksizin savaşa karşı ciddi bir mücadele söz konusu olamayacağı için, yeni savaş karşıtı hareket, kapitalizm karşıtı ve sosyalist olmak zorundadır.
· Dolayısıyla, yeni savaş karşıtı hareket, zorunlu olarak, kapitalist sınıfın bütün siyasi partilerinden ve örgütlerinden bütünüyle ve tartışmasız biçimde bağımsız ve onlara düşman olmalıdır.
· Yeni savaş karşıtı hareket, her şeyden önce uluslararası olmalı, işçi sınıfının muazzam gücünü emperyalizme karşı birleşik küresel bir mücadelede harekete geçirmelidir.
Bu ilkeler temelinde emperyalizme karşı mücadele etmek isteyen tüm işçileri ve gençleri Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi ile bağlantı kurmaya ve III. Dünya Savaşı’nı önlemek için devrimci mücadeleye katılmaya çağırıyoruz.
17 Nisan 2018