Dünya Sosyalist Web Sitesi (WSWS) ve Toplumsal Eşitlik okurlarının bildiği gibi, Google, Nisan ayında uygulamaya koyduğu yeni arama algoritmaları ve kuralları üzerinden başta WSWS olmak üzere çok sayıda solcu, ilerici ve savaş karşıtı web sitesine siyasi bir sansür uyguluyor.
“Aldatıcı haberler”e karşı koyma düzmece bahanesiyle yürütülen bu sansür, en başta, Nisan ayından bu yana Google üzerinden gelen okurlarda yüzde 70’e yakın bir kayba uğrayan WSWS’yi hedef almış durumda. Onu, bir dizi sol ve savaş karşıtı web sitesi izliyor.
ABD siyaset kurumuna son derece yakın olan Google üzerinden yapılan çeşitli aramalar, bu web sitelerinin kasten hedef alındığını ve söz konusu olanın doğrudan doğruya ifade özgürlüğü ve sansürsüz bilgi edinme hakkı olduğunu gözler önüne sermektedir.
WSWS, bu siyasi sansüre karşı yoğun bir siyasi teşhir faaliyeti yürütüyor ve bu konuda, sansüre uğrayan diğer web sitelerinin çalışanlarından özgür internet yazılımının başını çeken insanların açıklamalarına ve çeşitli arama denemelerine kadar çok sayıda kanıt sunuyor. Buna, Google’ın sansürüne karşı çıkma çağrısı yapan bir imza kampanyası eşlik ediyor.
Google’ın aramaları açıkça manipüle etmesi ve insanların savaş karşıtı, sosyalist web sitelerine erişmesini engellemeye çalışması, egemen sınıfların savaş ve diktatörlük yöneliminin kaçınılmaz sonucudur.
Herhangi bir burjuva hükümet değil ama internetin merkezinde yer alan küresel bir şirket tarafından gerçekleştirilen bu saldırı, DEUK’un ve WSWS’nin savunduğu dünya devrimi ve sosyalizm perspektifinin ayrılmaz parçası olarak, tüm büyük şirketlerin ve bankaların işçi sınıfının denetimi altında toplumsallaştırılması talebinin ne denli yakıcı ve güncel olduğunu göstermektedir.
WSWS, dünya çapında en yaygın okunan, ondan fazla dilde yayın yapan sosyalist bir web sitesi olmasının yanı sıra, başlıca hedefi savaşa ve kapitalizme karşı uluslararası sosyalist bir işçi sınıfı hareketi inşa etmek ve nihayetinde sosyalizmi kurmak olan Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin (DEUK) yaygın organıdır.
Bu yüzden, Google’ın uyguladığı sansür bir tesadüf değildir ve bilgi edinme özgürlüğüne yönelik çok daha kapsamlı saldırıların habercisidir.
Durum bu kadar açıkken ve ilk sırada yer alsa da, tek hedef olmayan WSWS’nin Google sansürüne karşı iki haftayı aşkın süredir yürüttüğü siyasi teşhir ve kampanya, Türkiye “sol”u tarafından bütünüyle görmezden gelinmektedir.
Özetle, ifade ve düşünce özgürlüğüne ve savaş karşıtı sosyalist propagandaya doğrudan saldıran Google sansürüne karşı tek bir haber bile yapmayan bir “sol” ile karşı karşıyayız!
Bu “sol”, örneğin, “gazeteduvar” gibi herhangi bir kapitalizm karşıtlığı ve sosyalizm iddiası olmayan bir internet sitesinde bu konuda iki yazı yazmış olan Funda Başaran’ın sergilediği aydın duyarlılığının ve dürüstlüğünün yanından bile geçememektedir.
Önemli bir kısmı WSWS’nin İngilizce ve Türkçe sayfalarından kaynak belirterek veya belirtmeden yararlanan; yani WSWS’yi düzenli olarak takip eden “sol”un bu tavrı, on yıllar süren ideolojik ve siyasi çürümenin ürünü bir siyasi ikiyüzlülük örneğidir.
Ne var ki, onların işçi sınıfı ve sosyalizm mücadelesine yönelik saldırılar karşısındaki bu utanç verici tavırları ilk değil.
DEUK, bu yılın Mart ayında, Hindistan’da komplo kurulup ömür boyu hapse mahkum edilen 13 Maruti Suzuki işçisinin serbest bırakılması için uluslararası bir kampanya başlatmıştı. Tek “suç”ları Hindistan’daki vahşi kapitalist sömürü koşullarına karşı mücadelenin başını çekmek olan bu işçilerin Hindistan hükümeti, yargısı, polisi ve Maruti Suzuki şirketi tarafından kurban edilmesine ve diğer işçilere gözdağı verilmesine karşı başlatılan bu kampanya, WSWS’nin İngilizce sayfasında neredeyse her gün çıkan yazılarla sürdürüldü. Bu kampanya, Toplumsal Eşitlik’in çevirileriyle ve yazılarıyla Türkiyeli okurlara ulaştırıldı.
Bu konuyu belli bir süre izleyip haber yapan Türkiye’deki “sol” gruplar, WSWS’nin yazılarından yola çıkmakla birlikte, onun ne adını anıyor ne de kampanyadan söz ediyorlardı (Marksist.org’un bu konudaki tek istisna olduğunu belirtelim).
13 öncü işçinin yaşamlarının savunusuna ilişkin böylesi önemli bir kampanya karşısında sergilenen bu tavrın masum hiçbir yanı yoktu. WSWS yazılarından yola çıkılarak konunun daha geniş kitlelere ulaştırılması elbette olumlu bir adımdı ama en geniş kitlelerin katılmasının sağlanması gereken bir uluslararası kampanyadan, yalnızca DEUK/WSWS örgütlüyor diye söz etmemek, siyasi bir sansürden başka bir şey değildi. Kızıl Bayrak’tan, UİD-DER’e ve Marksist Bakış’a kadar birçok “sol” grup Maruti Suzuki işçileri hakkında haber yapmış, ancak WSWS’nin kampanyasından söz etmemiştir.
Maruti Suzuki davası gibi son dönemin en önemli uluslararası işçi sınıfı kampanyalarından birisi karşısında sergilenen bu tavır, çok sayıda “sol” yayının Troçkist kimliği bilinen WSWS’nin yazılarından diledikleri gibi yararlanma biçimindeki oportünist çizgileriyle son derece uyumluydu.
Tam bir ilkesizliğin ve seçmeciliğin ifadesi olan bu tavır, söz konusu “sol” yayınların DEUK’un yayın organı WSWS’nin 1998’den beri ve onun önceli Dördüncü Enternasyonal yayınlarının onlarca yıldır aralıksız bir şekilde sınıf işbirlikçisi rollerini teşhir ettikleri uluslararası alandaki çeşitli Stalinist ve sahte sol grupların uzantıları ya da destekçileri olmasıyla daha bir nitelik kazanmaktadır.
Örneğin, Özgürlük ve Dayanışma Partisi’nin gazetesi BirGün, haftalık olarak WSWS’nin İşçi Mücadeleleri bölümünden alıntı yaparken, EMEP’in gazetesi Evrensel ve Halkevleri’nin yayını “sendika.org” zaman zaman WSWS’den haber ve makale çevirileri yayınlıyor. WSWS’den çeviri yapan ya da yapılmış olan çevirileri yayınlayan bir diğer kurum da Özgür Üniversite.
Toplumsal Eşitlik ile 2012-2013’teki polemiğine kadar WSWS’nin yazılarını kullanan Marksist Bakış ise, bu kısa tartışmanın ardından, önceki kadar olmasa da, WSWS’deki Troçki çevirilerini yayınlamaktan geri kalmamıştı.
Özellikle belirtilmesi gereken bir diğer siyasi grup da Kızıl Bayrak çevresidir. Kızıl Bayrak’a ABD otomotiv işçilerinin iki yıl önceki mücadelesi sürecinde bu konu hakkında yönelttiğimiz eleştiriler yanıtsız kalmıştı. Daha öncesinde de WSWS’den çeviriler yapıp yayınlayan Kızıl Bayrak, WSWS’nin o mücadeledeki rolünü olumlayan bir yazı yayınlamıştı. Bu seçmeci tavır ile ilgili olarak şunları yazmıştık:
… DEUK’un ve WSWS’nin ABD’deki otomotiv işçilerinin mücadelesine ilişkin değerlendirmeleri, Lenin önderliğinde oportünizme/sosyal demokrasiye, Troçki önderliğinde Stalinizme ve DEUK önderliğinde Pablocu revizyonizme karşı dünya devrimi ve komünizm uğruna verilmiş olan tarihsel mücadelelerden bağımsız değildir. Bir başka deyişle, DEUK’un ve şubelerinin, sermayenin işçi sınıfına yönelik uluslararası saldırısının karşısında sağlamlığını koruyabilmesinin başlıca nedeni, onun ideolojik, siyasal ve örgütsel temellerinin tarihsel ve uluslararası zeminde atılmış olmasıdır.
… Kapitalizme ve Stalinizme karşı dünya sosyalist devrimi programı temelinde kurulmuş bir örgütün yayın organının herhangi bir yaklaşımına dair olumlama, onun bir bütün oluşturan tarihinden ve mücadelesinden bağımsız ele alınıp günübirlik bir şekilde onaylanamaz. DEUK’un her bir soruna dair perspektifi tarihsel ve uluslararası tek bir çözümlemenin parçalarını oluşturmaktadır.
Kızıl Bayrak’ın WSWS üzerinden açığa çıkan çelişkilerinin sergilendiği bu yazı, onun çizgisi ile WSWS’ninki arasındaki uçurumu ortaya koyuyor ve ya birinin ya da diğerinin izlenmek zorunda olduğunu vurguluyordu.
Herhangi bir yanıt gelmeyen bu eleştiriler, Kızıl Bayrak’ın WSWS’den çeviri yapmayı sürdürmesini engellemedi. Google sansürü konusunda henüz hiçbir şey söylemeyen gruplar arasında o da yer alıyor.
Dünya Sosyalist Web Sitesi’nin yukarıda adı geçen grupların yanı sıra başka pek çok “sol” grubun haberlerine ve yazılarına ve bunun yanı sıra çeşitli burjuva köşe yazarlarının yazılarına etkide bulunuyor olması, DEUK’ta cisimleşmiş olan Marksist/Troçkist dünya görüşünün küresel ölçekte yaratmış olduğu ideolojik ve siyasi hegemonyanın bir dışavurumudur.
Google’ın sansürü de, özünde, egemen sınıfın bu gerçekliğe yönelik tepkisidir. Hedeflenen şey açıktır: dünya çapında işçilerin ve gençliğin klasik Marksizmin ve Lenin ile Troçki önderliğindeki 1917 Ekim Devrimi’nin geleneğinin tek sürdürücüsü olan WSWS’ye erişimini; dolayısıyla savaş ve kapitalizm karşıtı sosyalist bir uluslararası işçi sınıfı hareketinin gelişmesini engellemek.
Türkiye’deki “sol”un Hindistan’daki Maruti Suzuki davası ve en son Google sansürü karşısındaki tavrı, onun, egemen sınıfların işçi sınıfı ve sosyalizm karşıtı savaş ve diktatörlük yöneliminin nesnel bir bileşeni haline geldiğinin bir diğer göstergesidir.
Küçük-burjuvazinin, toplumsal çıkarları bir zamanlar büyük şirketler ve burjuva devlet ile işçi sınıfı arasında arabuluculuk yapmakta olan kesimlerinin bu “solcu” siyasi temsilcileri, SSCB’nin Stalinist bürokrasi eliyle tasfiye edilmesinin ardından, görünüşteki tüm “devrim ve sosyalizm” iddialarından vazgeçmiş ve yazgılarını emperyalist sisteminkine bağlamış durumdalar. Onların önemli bir kısmının şu andaki başlıca çabası, CHP-HDP önderliğinde geniş bir burjuva muhalefet ittifakı kurmaya ve işçi sınıfı ile gençliği bu ittifaka yedeklemeye çalışmaktır.
Bu yüzden onlar, işçi sınıfının, hiçbir kazanımın elde edilemeyeceğini bildikleri mücadele çabalarını, her durumda düzen içi sendikal kanallar içinde tutmak amacıyla abartılı bir şekilde ön plana çıkartırken, nesnel olarak devrimci dinamikler taşıyan, kapitalist düzeni tehdit eden ve sosyalizm yönünde ilerleyebilecek tüm gelişmeleri görmezden geliyor, çarpıtıyor ve onlara sansür uyguluyorlar. Özetle, bizim “sahte sol” ya da “yeni sağ” olarak adlandırdığımız bu küçük-burjuva önderliklerin Hindistan’daki Maruti Suzuki davası ve Google sansürü karşısındaki ikiyüzlü görmezden gelme tavrını belirleyen şey, onların DEUK’ta ve WSWS’de cisimleşen dünya devrimi ve sosyalizm programına yönelik derin düşmanlıklarıdır.
Şimdi küresel bir şirket eliyle uygulanan ve sahte solun da sessiz kalarak fiilen desteklediği bu siyasi sansür saldırısının kapitalizmin krizinin böylesine derinleştiği, insanlığın bir üçüncü dünya savaşına hiç olmadığı kadar yakın olduğu ve tüm ülkelerde otoriter rejimlerin inşa edildiği bir süreçte gerçekleşmesi rastlantı değildir.
Egemenler, savaş ve diktatörlük yönelimine hız kazandıran bu krizin, aynı zamanda toplumsal devrimin nesnel koşullarını da yarattığının pekala farkındalar. Tam da bu yüzden, uluslararası işçi sınıfına yaklaşan devrimci çalkantılarda toplumun diğer ezilen kesimlerine önderlik edebilmesi ve emperyalist sisteme son verebilmesi için gerekli sosyalist perspektifi ve programı sunan tek örgüt olan DEUK’u ve onun yayın organı WSWS’yi hedef tahtasına yerleştirmiş durumdalar.
Google’ın başta WSWS olmak üzere solcu ve savaş karşıtı web sitelerine yönelik siyasi sansürüne başarıyla karşı koyabilmek ve demokratik hakları gerçekten kalıcılaştırıp ilerletmek için, kuşkusuz, bu mücadeleyi, emperyalizme ve onun ürünü olan savaş ve diktatörlük yönelimine karşı, sınırsız, sınıfsız ve sömürüsüz sosyalist bir dünya uğruna mücadele ile birleştirmek gerekmektedir. Bununla birlikte, bu saldırıya cepheden karşı çıkmak için DEUK’un dünya devrimi ve sosyalizm programını savunmak gerekmiyor. Burada söz konusu olan, insanlığın yüzlerce yıllık mücadelesinin ürünü olan en temel demokratik hakların, egemen sınıfın pervasız saldırısına karşı savunusudur.
WSWS ve Toplumsal Eşitlik, Google’ın siyasi sansürünü teşhir etmeye ve bu saldırıya karşı mücadeleyi, savaşa, diktatörlüğe ve onları yaratan kapitalist sisteme karşı sosyalist bir uluslararası işçi sınıfı hareketi inşa etme mücadelesi ile birleştirme çabasına aralıksız olarak devam edecektir. Tüm işçi sınıfı sosyalistlerini bu mücadeleye katılmaya ve katkı vermeye çağırıyoruz.