ABD’li yetkililer, Salı günü, Pasifik’te büyük bir savaşın patlaması yönündeki artan tehlikeyi vurgulayacak şekilde, Kuzey Kore’ye karşı bir dizi olağandışı ve provokatif açıklama yaptılar.
ABD’li bir yetkili, gazetecilere, Kuzey Kore ile ilgili olarak, “Zaman artık tükenmiş durumda ve tüm seçenekler masada” dedi. Kuzey Kore’nin Salı akşamı Japon Denizi’nde yeni bir balistik füze denemesi yapmasının ardından, ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, uğursuz ve alelacele bir açıklama yayınladı ve “Amerika Birleşik Devletleri Kuzey Kore hakkında yeterince konuştu. Başka yorumumuz yok.” dedi.
Bu şifreli ve tehdit edici açıklamaların olası sonuçlarına, Hillary Clinton’ın baş danışmanı olan ve Kasım ayında Trump’ın savunma bakanı olma teklifini geri çeviren emekli General John “Jack” Keane tarafından açıklık getirildi.
Keane, Salı günü, Times of London’a, “Fırlatma tesislerine, yeraltı nükleer tesislerine, topçu ve roket karşılık güçlerine ve rejimin önderliğine yönelik önleyici bir saldırı, masada kalan tek seçenek olabilir.” dedi ve ekledi: “Hızla ve tehlikeli bir şekilde askeri bir seçeneğe doğru ilerliyoruz.”
ABD Başkanı Donald Trump, Cumartesi günü, Kuzey Kore’ye “tek taraflı” savaş açmaya hazır olduğunu ilan etmişti.
ABD’nin Çin’e ve Kuzey Kore’ye karşı askeri tırmanmasının taraftarı olan eski savunma bakanı Ashton Carter, hafta sonu, Kuzey Kore’ye yönelik bir ABD askeri operasyonunun üç milyon dolayında insanın öldürüldüğü “Kore Savaşı’ndan bu yana görmediğimiz yoğunlukta bir şiddete sahip” olacağını söyledi.
Tam da Beyaz Saray’ın Pasifik’te büyük bir askeri çatışma başlatma tehdidinde bulunduğu sırada, ABD medyası, Beşar Esad hükümetinin kimyasal saldırısı olduğunu iddia ettiği şeye yanıt olarak, Suriye’de daha fazla bir askeri tırmanma çığlıkları atıyor.
ABD, Britanya ve Fransa, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne, Çarşamba günü oylanmak üzere, saldırıyı kınayan bir karar sundu. Trump, yaptığı bir açıklamada, önceli Barack Obama’nın “zayıflığı”nı suçlayarak, “Beşar Esad rejiminin iğrenç eylemleri”ni kınadı.
ABD, Irak’a ve Suriye’ye yüzlerce ek asker gönderme sürecinde ve bunlarla ilgili herhangi bir açık tartışma yaşanmıyor. Geçtiğimiz hafta, bir Pentagon sözcüsü, Los Angeles Times’a, “Koalisyon, her zaman, kapasiteler, güçlerin sayısı, yerler veya kuvvetlerin Irak ile Suriye’nin içindeki ya da dışındaki hareketi hakkındaki bilgileri duyurmayacak ya da doğrulamayacak.” demişti.
Trump, Financial Times ile bu hafta sonu yaptığı bir röportajda, bu noktayı yineledi ve “Ben, size Ortadoğu’da nereyi vuracağımızı söylediğimiz geçmişin ABD’si değilim… neden konuşuyorlar? Konuşmak için bir sebep yok.” dedi.
Suriye’deki şiddetli çatışma ve Kuzey Kore’ye karşı olası bir “önleyici saldırı”, gerçekte, ABD’nin benzer şekilde askeri duruşunu doğrudan arttırdığı daha büyük jeopolitik rakipleri (Çin ve Rusya) ile çatışmasındaki vekil çarpışmalarıdır.
Hafta sonunda, NATO’nun Doğu Avrupa’daki Genişletilmiş İleri Varlık’ından 1.350 asker daha Polonya’nın kuzeydoğusundaki Orzysz’e vardı. Tillerson’a göre, bu birlikler, Polonya’ya, Estonya’ya, Letonya’ya ve Litvanya’ya konuşlandırılmış binlerce kişilik NATO kuvvetleri ile birlikte, “şiddetli Rus ajitasyonuna ve Rus saldırganlığına” karşı koymak üzere konuşlandırılmış durumda.
Trump’ın, birkaç gün içinde, Orta Menzilli Nükleer Güçler (INF) Anlaşması’nın Rusya tarafından ihlal edildiği iddialarına ABD’nin tepkisini ilan ederek, Rusya ile gerilimleri daha da arttırması bekleniyor. New York Times gibi medya organları, bunun, ABD’nin Rusya ile gerilimleri tırmandırması için fırsat haline getirilmesi yönünde yaygara koparıyor.
Cuma günü, Trump, ayrıca, yönetiminin Çin’e karşı ticaret savaşını ilerleten ve bu hafta Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile yapacağı görüşmenin “zorlu” geçeceğini ortaya koyan iki kararname imzaladı.
Cuma günü NATO üyelerinin savunma harcamalarını arttırmasını talep eden Trump yönetimi, benzer bir şekilde, NATO müttefiki Almanya ile gerilimleri de arttırdı. Aynı gün, Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, ABD’yi “ticaret savaşı”na girmekle suçladı ve AB’yi, ABD’yi Dünya Ticaret Örgütü’ne şikayet etmeye çağırdı.
ABD küresel savaş hazırlıklarının merkezinde yer almakla birlikte, savaş sonrası düzenin derinleşen krizi gezegenin her yerinde askeri gerilimleri körüklüyor.
Britanya, Lizbon Antlaşması’nın 50. maddesi uyarınca Avrupa Birliği’nden çıkışını resmen başlatmasından sadece günler sonra, stratejik Cebelitarık bölgesi konusunda İspanya ile bir anlaşmazlığa girmiş durumda. Muhafazakar Parti’nin eski lideri Michael Howard, Pazar günü, güçlü bir şekilde, Britanya’nın bölgedeki hak iddiasını savunmak için savaşa girmeye hazır olacağını ima etti. Britanyalı Tuğamiral Chris Parry, “İspanya hiçbir zaman bizimle boy ölçüşemeyeceğini ve bizim hala İspanya Kralı’nın sakalını yakabileceğimizi tarihten öğrenmeli.” diye ekledi.
Bu arada, bu ay ikinci helikopter taşıyıcısını denize indiren Japonya da hızla silahlanıyor. Geçtiğimiz hafta, iktidardaki Liberal Demokratik Parti (LDP), meclise, Japonya’nın uçak gemileri ve uzun menzilli füzeler gibi anayasasında yasaklanmış olan “karşı saldırı” silahları satın alması yönünde bir teklif sundu.
Hindistan, basında yer alan haberlere göre, nükleer doktrinini sessizce değiştiriyor. New York Times’ın geçtiğimiz hafta yayınladığı bir haberde, Hindistan’ın “bir savaş durumunda Pakistan’a karşı önleyici nükleer saldırılara izin vermeyi düşünüyor” olduğu belirtilmişti.
Tüm dünya, 100 yıl önce I. Dünya Savaşı’nın patlak vermesinde olduğu gibi, büyük bir barut fıçısına dönüştürülmüş durumda. Bu sayısız çatışmaların ve parlama noktalarının herhangi biri, nükleer silahlı güçler arasında, saatler içinde -eğer milyonlarca değilse- yüz binlerce insanın ölümüyle sonuçlanacak bir savaşa yol açabilecek olaylar zincirini tetikleme riski oluşturmaktadır.
Yeni bir dünya savaşı yönündeki devasa tehlike, kapitalist sistemin şiddetli bunalımının ağırlığı altında çökmekte olan ulus-devlet sisteminin derinleşen krizinin bir ifadesidir.
Dünyanın kapitalist egemen sınıfları, bu derinleşen ve çözümsüz krize yönelik tek bir çözüme sahip: tüm dehşetleriyle birlikte yeni bir dünya savaşı. Uluslararası işçi sınıfı, bu savaş yönelimine, ulus-devlet sisteminin ve üretim araçlarının özel mülkiyetinin ortadan kaldırılması ve dünya ekonomisinin sosyalist bir dünya federasyonu halinde yeniden örgütlenmesi biçimindeki kendi programıyla karşı koymalıdır.
5 Nisan 2017