Berlin’deki uluslararası toplantı, kapitalizme ve savaşa karşı mücadeleyi arttırma çağrısı yaptı

Cumartesi günü, Sosyalist Eşitlik Partisi (Sozialistische Gleichheitspartei, SGP), seçim kampanyasını kapitalizme ve savaşa karşı uluslararası bir toplantı ile noktaladı. Berlin’in merkezindeki Kalkscheune’da düzenlenen toplantıya, ABD’den, Britanya’dan ve Fransa’dan konuşmacıları dinlemek ve faşizme ve savaşa karşı sosyalist mücadele perspektifini tartışmak için yüz dolayında parti üyesi ve destekleyicisi katıldı.

Berlin’deki toplantı

Kürsüye çıkan konuşmacılar, kapitalizmin uluslararası krizini, yaklaşan nükleer savaş tehlikesini ve dünyanın dört bir yanında devlet aygıtını güçlendirme yönünde atılan adımları ayrıntılı olarak ele aldılar; tüm partilerin sağa dönüşünün ve aşırı sağın artan etkisinin ancak sosyalist bir işçi sınıfı hareketi eliyle durdurulabileceğini ortaya koydular.

Dünya Sosyalist Web Sitesi’nin Almanca sayfasının yayın kurulu başkanı Peter Schwarz, toplantıyı seçim kampanyasına ilişkin bir değerlendirme ile açtı. Seçim kampanyasının Sovyetler Birliği’nin dağılmasından 25 yıl sonra, kapitalist sistemin derin krizi koşullarında gerçekleştiğini ve buna yeniden silahlanma ve polis devlet önlemleri ile tepki gösterenin yalnızca Amerikan egemen sınıfı olmadığını belirten Schwarz, Alman egemen sınıfının da benzer bir yol izlediğini belirtti.

Peter Schwarz

Bu konuda, aşırı sağcı Almanya İçin Alternatif’ten (AfD) Sol Parti’ye kadar, partiler arasında bir görüş birliği olduğunu anlatan Schwarz, “SGP, bu çılgınlığa tutarlı bir şekilde karşı çıkan; militarizme ve savaşa karşı mücadeleyi seçim kampanyasının merkezine yerleştiren tek partidir.” dedi.

SGP’nin Ekim Devrimi’nin geleneğini ve işçi sınıfının siyasi bağımsızlığı uğruna uzlaşmaz bir mücadele sürdürdüğünü ve bu yüzden, Sol Parti’nin sağcı politikalarını örtbas edip ona oy verilmesi çağrısı yapan sahte sol gruplara uzlaşmaz biçimde karşı olduğunu belirten Schwarz, sözlerini, “Bizim kampanyamız, dünyanın dört bir yanındaki işçileri milliyetçiliğe, toplumsal eşitsizliğe ve savaşa karşı mücadelede birleştiren devrimci bir partinin inşası için tasarlanmıştır.” diyerek sürdürdü.

ABD’deki Sosyalist Eşitlik Partisi’nin (SEP) ulusal sekreteri Joseph Kishore da sahte sola karşı mücadelenin önemini vurguladı. Bernie Sanders, kendisini sosyalist ilan etmesinin ve aşırı toplumsal eşitsizlik düzeylerine muhalefetini ifade etmesinin ardından büyük bir destek görmüş; daha sonra, aceleyle Hillary Clinton’ı desteklemiş, Demokratik Parti’yi savunmuş ve toplumsal muhalefeti bastırmıştı. Bu, Trump’a iktidar yolunu açmıştı.

Joseph Kishore

Kishore, Trump hükümetinin faşizan karakterine değindi ve Trump’ın, Birleşmiş Milletler’deki konuşmasında, siyaset kurumundan hiçbir kayda değer muhalefetle karşılaşmaksızın, Kuzey Kore’yi “topyekün imha” ile tehdit ettiğini belirtti. Kishore, “ABD hükümetinin açık caniliğinin ve gangsterliğinin boyutu, ancak 1930’lardaki Nazi Almanyası ile karşılaştırılabilir.” dedi.

Trump’ın gökten zembille inmediğini belirten Kishore, “En nihayetinde, ABD hükümeti, Amerikan ve dünya kapitalizminin uzun süreli çöküşünün bir ifadesidir.” dedi ve toplumsal eşitsizliğin ürkütücü biçimler aldığını vurguladı.

Uluslararası Komite’nin Fransa şubesi Sosyalist Eşitlik Partisi’nin (Parti de l’égalité socialiste, PES) sekreteri Alex Lantier, aynı militarizm ve toplumsal kutuplaşma süreçlerinin Avrupa için de geçerli olduğunu söyledi. Fransa’nın ve Almanya’nın giderek artan oranda ABD’nin karşısına dikildiğini belirten Lantier, “Avrupa kapitalizmi, Amerikan emperyalizminin bir tür daha uygar kuzeni değil, tersine onun gaddar ve küstah rakibidir.” dedi.

Lantier, Emmanuel Macron hükümetinin Fransa’daki emek piyasası reformuyla, işçilerin 20. yüzyılda kazandığı sosyal haklara yönelik kapsamlı bir saldırıya giriştiğini, bu saldırının kıta genelindeki başka saldırıların habercisi olduğunu vurguladı. Bu önlemlere yönelik muhalefet, sendikaların ya da Sol Cephe’nin ellerine bırakılamazdı. Bu, özellikle, Syriza’nın sendikalarla işbirliği içinde AB’nin kemer sıkma emirlerini uyguladığı Yunanistan’daki deneyimle kanıtlanmıştı.

Britanya’daki SEP’in ulusal sekreteri Chris Marsden, Avrupa Birliği’nin Yunanistan’ın mahvedilmesinde oynadığı rolü anlattı. Marsden, “AB, eski sosyal demokrat ve liberal iddialarından uzun süre önce vazgeçmiştir. O, giderek artan bir şekilde, bir toplumsal karşı devrim aracı olarak kendini gösteriyor.” dedi.

Chris Marsden

Brexit’in Avrupa’nın kapitalizm altında birleştirilemeyeceğini gösterdiğini anlatan Marsden, Britanya’daki SEP’in, Almanya’daki SGP gibi, AB’ye yönelik her türlü ulusalcı muhalefeti reddettiğini ve Avrupa Birleşik Sosyalist Devletleri uğruna mücadele ettiğini vurguladı.

Toplantının kapanış konuşmasını, SGP’nin genel başkan yardımcısı Christoph Vandreier yaptı. O, resmi politikadaki sağa kayışı ve AfD’nin öne çıkmasını ele aldı. Bundestag (Federal Meclis) partilerinin AfD’ye yönelik eleştirilerindeki ikiyüzlülüğün tiksindirici olduğunu belirten Vandreier, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gerçek şu ki, Hıristiyan Demokrat Birlik, Sosyal Demokrat Parti, Yeşiller ve Sol Parti, AfD’den özünde farklı değildir. Onlar Pazar günü AfD’yi eleştiriyor, ardından Pazartesi günü Bundestag’da ve eyalet meclislerinde AfD’nin politikalarını hayata geçiriyorlar.”

Christoph Vandreier

Tüm bu partiler, sığınmacıların savaş bölgelerine topluca sınır dışı edilmesine bulaşmıştı; hepsi devlet aygıtının güçlendirilmesini talep ediyor ve Alman militarizminin dönüşünü destekliyordu. Bununla birlikte, sağa dönüşün en açık ifadesi, Nazilerin savaş suçlarını önemsiz gibi gösterme kampanyasıydı. Vandreier, Humboldt Üniversitesi’ndeki aşırı sağcı Profesör Jörg Baberowski’nin Hitler’in kötü biri olmadığını iddia etmesinin ve Nazi savunucusu Ernst Nolte’yi savunmasının ardından, bütün partilerin temsilcilerinin nasıl onun arkasında saf tuttuğunu ayrıntılı biçimde anlattı.

SGP ve partinin gençlik örgütü Toplumsal Eşitlik için Uluslararası Gençlik ve Öğrenciler (IYSSE) bu tarih çarpıtmasına karşı çıkan toplantılar düzenlediğinde, büyük bir medya saldırısına uğramışlardı. FAZ gazetesi Dünya Sosyalist Web Sitesi’nin (WSWS) sansürlenmesi çağrısı yapmış ve kısa bir süre sonra Google, aramalarda WSWS’ye, özellikle de Baberowski ile ilgili çok sayıda makaleye ve polemiğe sansür uygulamaya başlamıştı.

Vandreier, “Egemen sınıf, gerçeğin ortaya çıkacağından korkuyor. Gerçek, kapitalist sistemin kapıları bir kez daha faşizme ve savaşa açıyor olduğudur. Ya işçi sınıfı kapitalizmi yıkıp sosyalist bir toplum kuracak ya da burjuvazi insanlığı bir kez daha felakete sürükleyecek.” dedi. SGP, bu gerçeği açıkça ifade eden ve sosyalist bir program uğruna mücadele eden tek partiydi.

Konuşmaları, geç saatlere kadar devam eden canlı bir tartışma izledi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir