ABD’nin Suriye askerlerini katletmesi daha büyük bir savaşı başlatma tehdidi oluşturuyor

ABD savaş uçakları ve topçu bataryaları, Çarşamba günü, ABD’nin Suriye’deki üç yılı aşkın sürelik askeri müdahalesinde yeni ve çok daha tehlikeli bir aşamanın başlamasına işaret edecek şekilde, ülkenin kuzeydoğusundaki Deyrizor vilayetindeki hükümet yanlısı 100 dolayında askere yönelik kışkırtılmamış bir katliam gerçekleştirdi.

Birliklerinin Fırat Nehri’nin doğu yakasındaki Khasham ile el-Tabiya köyleri arasındaki IŞİD unsurlarına karşı bir operasyon yürüttükleri sırada ABD saldırısına uğradığında ısrar eden Suriye hükümeti, saldırıyı bir “savaş suçu” ve “terörizme doğrudan destek” olarak suçladı.

Pentagon hükümet yanlısı 100 savaşçıyı öldürdüğünü gururla iddia ederken, Şam, ABD saldırılarının “onlarca cana, birçok yaralıya” ve “bölgede büyük bir hasara neden oldu”ğunu belirtti.

Bu arada, Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, hükümet yanlısı güçler arasında yalnızca 20 ölüyü doğrulamış olduğunu açıkladı.

Kesin kayıp sayısı ne olursa olsun (Pentagon’un verdiği rakamlar, bombardımanı ve topçu atışlarını herhangi bir kara saldırısının izlemediği göz önünde bulundurulduğunda kuşkuludur), bu olay, ABD’nin Suriye’ye karşı saldırısında, geçtiğimiz yıl Nisan ayında İdlib vilayetinde düzenlendiği iddia edilen kanıtlanmamış bir kimyasal silah saldırısına karşılık olarak 59 güdümlü füze fırlatılmasını gölgede bırakacak büyük bir tırmanmaya işaret etmektedir.

Bununla karşılaştırılabilir bir katliama yol açan daha önceki tek ABD saldırısı, Deyrizor havaalanı yakınındaki bir Suriye ordusu mevzisine yönelik 17 Eylül 2016’daki hava saldırısıydı. O saldırıda 62 asker ölmüş, 100’den fazlası da yaralanmıştı. Pentagon, o saldırının, “kasıtsız, üzücü bir hata” sonucu olduğunu iddia etmişti.

ABD ordusu, bu kez, Amerikan askerlerinin topraklarını onun onayı ya da Birleşmiş Milletler’den herhangi bir yetki olmaksızın işgal ettiği bir hükümetin güçlerine saldırırken “doğal meşru müdafaa hakkı”nı kullandığını söyledi.

Pentagon’un resmi anlatısı, tankları ve topçu birliklerini içeren hükümet yanlısı 500 savaşçıdan oluşan bir kolun, büyük bir çoğunlukla YPG milislerinin hakim olduğu ABD’nin vekil kara gücü Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tarafından ele geçirilmiş olan Fırat Nehri’nin doğusundaki toprakları geri almaya çalıştığı yönünde. Pentagon, hükümet güçlerini, konuşlandırılmış Kürt savaşçılarını yöneten ABD Özel Kuvvetleri “danışmaları”nın bulunduğu “iyi bilinen bir SDG mevzisine yönelik kışkırtılmamış bir saldırı”ya girişmekle suçladı.

Medyaya isimlerinin açıklanmaması koşuluyla konuşan Pentagon yetkilileri, ölenler arasında Suriye hükümet güçleri ile birlikte faaliyet gösteren Rus ordusu çalışanlarının da olduğuna inandıklarını söylediler.

Rusya Savunma Bakanlığı ise, bölgede hiçbir askerinin olmadığını bildirdi ve yalnızca ABD saldırılarında yaralanan 25 Suriyeli milis üyesinden haberi olduğunu belirtti.

Rusya Savunma Bakanlığı, yaptığı bir açıklamada, Amerikan saldırısının “ABD’nin Suriye’deki yasadışı varlığını Daeş [IŞİD] ile savaşmak için değil; Suriye’nin ekonomik varlıklarını ele geçirmek için sürdürmekte olduğunu gösterdi.” diye ekledi.

Olayın meydana geldiği yer, Suriye’nin petrol ve doğalgaz sahalarının merkezidir. El-Tabiya köyü, 2005’te Suriye hükümetine devredilene kadar ConocoPhillips enerji şirketi tarafından işletilmiş olan Conoco doğalgaz tesisinin bulunduğu yerdir. Bölgenin IŞİD’in eline geçmesinin ardından, İslamcı örgüt, finansmanının büyük kısmını sağlamak için doğalgaz ve petrol ihracatından yararlanmıştı.

Washington, Suriye hükümetinin bu kaynaklar üzerindeki denetimini kabul etmemeye kararlı ve bu amaçla, Suriye’nin Türkiye ve Irak ile olan sınırlarını kesip ayırırken, ülkenin kabaca yüzde 30’unu kapsayan bir ABD kontrol bölgesi oluşturmaya çalışıyor.

Rusya Dışişleri Bakanlığı, olaylara ilişkin ABD anlatımı hakkında, özellikle de Suriyeli 100 hükümet askerinin öldürüldüğü, diğer tarafta ise toplam bir SDG savaşçısının yaralandığı iddiasındaki büyük uyumsuzluğa ilişkin yerinde sorular gündeme getirdi.

Rusya Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Maria Zaharova, “Öncelikle, 500 kişilik bir birlik tank ve topçu desteğiyle bir karargaha nasıl saldırabilir ve bunun sonucunda, karşı taraftan bir kişi yaralanabilir?” diye sordu ve ekledi: “Karargahta olanlar, o koşullar altında, yardım çağırmak ve hava desteği almak için gereken yarım saat ya da daha uzun süre, nasıl olduğu gibi kaldılar?”

Zaharova, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu kadar kısa bir süre içinde, Suriye silahlı kuvvetlerine yoğun ateş açmaya nasıl karar verilebildi? Şimdi, tüm bu soruları netleştirmek ve ne olduğunu tam olarak anlamak için, hem ordu uzmanlarımız yoluyla hem de Dışişleri Bakanlığı üzerinden konuyla ilgili bilgi toplanıyor.”

Moskova’dan gelen protesto ifadelerine rağmen, Pentagon, Suriye hükümet güçlerine yönelik saldırısını önceden bilgilendirmek için Rus ordusu ile “çatışmasızlık hattı”nı kullandığını ve saldırı sırasında ve sonrasında iletişim haline kaldığını bildirdi. Pentagon sözcüsü Dana White, “Çok verimli bir görüşme yapmıştık. … onlara söylemiştik, olan şeyi biliyorlardı. Koalisyon güçlerine saldırılmaması konusunda hemfikirlerdi. Dolayısıyla, bu açıdan, [görüşme] başarılıydı.” diye konuştu.

Deyrizor’a yönelik saldırı, Suriye’de, büyük ölçüde, Washington’ın, ABD ordusunun ülkede kalıcı bir işgal sürdürme ve ABD’nin Suriye’deki rejim değişikliği ve İran ile Rusya’nın bölgedeki etkisini ortadan kaldırma biçimindeki asıl hedeflerine odaklanan bir “IŞİD sonrası” politika yürütme kararını ilan etmesiyle kışkırtılmış, durmadan yoğunlaşan çok taraflı çatışmanın bir parçasıdır. Washington, 2014’te IŞİD karşıtı harekatını başlatana kadar, IŞİD’in de içinden çıktığı El Kaide bağlantılı milisleri destekleyip silahlandırma yoluyla Devlet Başkanı Beşar Esad hükümetini devirme peşinde koşmuştu. Bu, 350.000 dolayında Suriyelinin yaşamına, milyonlarcasının da yerinden yurdundan edilmesine yol açan yedi yıllık kanlı bir savaşı tetiklemişti.

ABD ordusu, üç yıl önce ülkeyi istila etmesinden bu yana, vekil kara gücü olarak esasen YPG’ye bel bağlamış durumda ama İslamcı milis gruplarını silahlandırıp eğitmeyi de sürdürüyor. ABD ordusu ve onun Kürt vekilleri, Rakka’ya ve eskiden IŞİD işgali altında olan diğer kentlere yönelik ABD destekli kuşatmalar sırasında, çok sayıda IŞİD savaşçısının tahliyesini ve bölgenin stratejik açıdan yaşamsal petrol ve doğalgaz sahalarına ilerleyen Suriye hükümet güçlerine karşı koymak üzere Deyrizor’a yeniden konuşlandırılmasını organize etmişti.

Batıda, Türkiye’nin, asıl olarak YPG’ye dayanan 30.000 kişilik bir “sınır güvenliği gücü” kurma ve Ankara’nın kendi sınırında fiili bir Kürt devleti olarak gördüğü bir bölge yaratma yönündeki ABD planlarına karşılık olarak YPG kontrolündeki Afrin’i istila etmesi, görüşte NATO müttefiki olan ABD ile Türkiye arasında doğrudan bir çatışmaya dönüşme tehlikesi içeriyor.

Çarşamba günü, ABD’nin Suriye-Irak komutanı olan Korgeneral Paul Funk, Fırat’ın batı yakasında YPG’nin ve onun ABD’li Özel Kuvvet eğiticilerinin işgali altında bulunan Menbiç’i ziyaret etti. Ziyaret, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Türk ordusunun saldırısını Menbiç’e genişleteceği sözünü vererek Amerikan güçlerinin oradan çekilmesini talep etmesinden sadece bir gün sonra gerçekleşti.

Korgeneral Funk, Türkiye’den gelen tehdit hakkında kaygılanıp kaygılanmadığı sorusuna, “Kaygılanmak benim görev tanımımda yok; benim işim savaşmak.” yanıtını verdi.

Bu arada, hem ABD hem de Fransa hükümetleri, İdlib vilayetindeki ve Doğu Guta’daki bombardımanlarının yanı sıra sivil halka karşı klor gazı kullanma biçimindeki doğrulanmamış iddialar üzerine Şam’ı kınayan açıklamalar yayınladı. ABD Dışişleri Bakanlığı, bombardımanlar “derhal durdurulmalı” diyen bir açıklama yaptı.

Geçtiğimiz yıl ABD Irak’taki Musul ve Suriye’deki Rakka kentlerine yönelik kuşatmalarda on binlerce sivili katleder ve kentleri yerle bir ederken büyük ölçüde sessiz kalmış olan ikiyüzlü Batı medyası, Suriye ve Rusya savaş uçaklarının bombardımanlarından kaynaklanan sivil kayıpları haber yapmak için aniden uyandı. Onlar, bir kez daha, dünyadaki iki büyük nükleer güç olan ABD ile Rusya arasında doğrudan bir askeri çatışmayı tetikleme potansiyeline sahip bir askeri tırmanmaya hazırlık için propaganda üretiyorlar.

9 Şubat 2018

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir