Yunanistan ekonomisinin kurtarılması için öngörülen toplam 110 milyar euro (150 milyar dolar) tutarındaki kredinin 8 milyar euro’luk yeni diliminin serbest bırakılması için Uluslararası Para Fonu (IMF), Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve Avrupa Komisyonu’nun (EC) “troyka”sının şart koştuğu kemer sıkma paketi Yunanistan parlamentosu tarafından kabul edildi. Böylece Yunanistan, AB ve IMF’nin ekonomisini düzene sokmak için gerekli acı reçeteleri uygulamakta kararlı olduğunu kanıtlanmış oldu.
Her kredi diliminin serbest bırakılmasında şart koşulan ve sosyal harcamalarda kesinti yapılmasını öngören kemer sıkma politikaları yine Yunan işçi sınıfının protestoları ile karşılaştı. Paketin içeriğine bakıldığında bu tepkilerle karşılaşmamasının mümkün olmayacağı da açıkça görünüyor.
Pakete göre emekli aylıklarının 1200 euro sınırının (yaklaşık 3000 TL) üzerinde kalan kısmı, yüzde 20 kesilecek. 55 yaşın altında emekli olanlar ise 1000 euro’nun (yaklaşık 2460 TL) üzerinde kalan gelirleri üzerinden yüzde 40 kesintiye uğrayacak. Yıllık gelire vergi uygulanma sınırı 8.000 euro’dan 5,000 euro’ya indirilecek. Maaşlarının bir kısmı karşılığında görevleri askıya alınan memurların sayısı yüzde 50 artırılarak yıl sonunda 30 bini bulacak. Asgari ücretin azaltılması, yakıt ve elektrik fiyatlarının da arttırılması bu acı reçetenin içinde.
Venizelos’tan “saç traşı”*
Ancak bu kemer sıkma paketi de Yunanistan ekonomisinin içinde bulunduğu krizi çözebilecek gibi görünmüyor ve artık Yunanistan için iflas olasılığı daha yüksek sesle konuşulmaya başlıyor. Üstelik kredi dilimlerinin serbest bırakılmasına AB içinden sert eleştiriler geliyor. Bu kredilerin onay alamaması, Yunan hükümetinin vadesi gelen borçlarını ödeyecek nakdi elde edememesi, dolayısıyla temerrüde düşmesi anlamına gelebilir.
Yunanistan Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Evangelos Venizelos, Yunanistan’ın ekonomik sorunuyla ilgili gelinen aşamada, uluslararası alanda üç senaryo konuşulduğunu ve bunlardan birinin ve “en iyi olanın kontrollü temerrüt” olduğunu söyledi.
Venizelos, parlamentoda parti çalışma grubunda yaptığı konuşmada, mali krizle mücadelede hükümetin A planı için çaba gösterdiğini ancak, Almanya’dan, önlemlerin başarılı olmaması durumunda kontrollü iflas olan B planının uygulanması konusunda dayanılmaz baskı gördüğünü belirtti.
Venizelos, A planının, Yunan tahvili sahiplerinin yüzde 50’ye varabilecek değer kaybına razı olmalarına dayalı bir kontrollü temerrüt olduğunu söyledi. Finans çevreleri bu yöntem için “saç tıraşı” deyimini kullanıyor. Bu senaryonun uluslararası faktörler tarafından en çok dile getirilen senaryo olduğunu belirten Venizelos, bu şekilde bankaların ve fonların sürdürülebilirliği ile Yunanistan Merkez Bankası’nın finanse edilmesi teminat altına alınarak, bankalardaki yatırımların güvence altına alınacağını savundu.
Yunanistan’ın ekonomik sorunuyla ilgili diğer senaryolardan birinin de, borçların yüzde 20 oranında azaltılarak yeniden yapılandırılmasını öngören 21 Temmuz kararlarının onaylanarak uygulanması olduğunu belirten Venizelos, üçüncüsünün ve “en kötüsünün” ise, Troyka ile olan anlaşmanın bozulması ve ülkenin kontrolsüz bir iflasa sürüklenmesi olduğunu kaydetti.
Yunanistan sokakları hareketleniyor
Yunanistan işçi sınıfı yıllardır ekonomik kriz ve önlem paketlerine karşı mücadele ediyor. Son kemer sıkma politikalarının ve ekonominin muhtemel iflasının da Yunanistan sokaklarını hareketlendireceği konusunda kahin olmaya gerek yok. Önümüzdeki günler geleneksel sendikal önderlikler ile radikal veya reformist sosyalist – anarşist çevrelerin başını çekeceği sokak gösterilerine sahne olacaktır. Marksist bir önderliğin olmadığı koşullarda bu sokak hareketlerinin doğal sınırlarını iyi analiz etmek ve bu hareketlere hak ettiğinden fazla anlam yüklemekten kaçınmak gerekiyor. Bugünkü tablo değişmediği müddetçe, bütün bu hareketlerin, Yunanistan’daki kapitalist düzenin meşruiyet krizine, geniş işçi ve emekçi kitleler nezdinde anlaşılır ve desteklenir bir siyasi iktidar alternatifi oluşturması mümkün değildir. Bu durum, ne yazık ki sermaye düzenine karşı gelişen kendiliğindenci kitle hareketinin, zamanla geri çekilmesine ve en sonunda burjuva kanallar içinde eritilmesine neden olacaktır.**