Türkiye İstatistik Kurumu’nda çalışan 4/C’li emekçiler, bugün (2 Şubat) gerçekleştirdikleri basın açıklamasıyla hem kendilerine dayatılan kölelik koşullarına boyun eğmeyeceklerini duyurdular hem de tüm güvencesiz çalışanlar adına kadro taleplerini tekrarladılar.
KESK’e bağlı Büro Emekçileri Sendikası İstanbul Şubeleri’nin ortaklaşa hazırladığı basın açıklamasına, başta BES üyesi 4/C’li emekçiler olmak üzere sendikalı ve sendikasız onlarca TÜİK emekçisi destek verdi.
Beşiktaş Barbaros Bulvarı üzerindeki TÜİK Bölge Müdürlüğü binası önünde bir araya gelen 4/C’li emekçiler, çalışma koşullarının zorluklarına ve çarpıklıklarına dikkat çeken renkli dövizler, kadro taleplerini içeren sloganlar ve alkışlar eşliğinde, 12.30’da gerçekleştirecekleri eylemi beklediler.
Saatler 12.30’u gösterdiğinde basın açıklamasına geçildi. BES İstanbul Şubeleri adına 2 No’lu Şube Başkanı Nevin Kaplan’ın okuduğu basın açıklamasında ağırlıklı olarak, kamuda yaygınlaştırılmaya çalışılan güvencesizleştirmeye ve 4/C’li emekçilerin karşı karşıya kaldığı sorunlara değinildi.
“657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4/C maddesi ile ‘Geçici Personel’ statüsünde çalıştırılmakta olan, farklı kamu kurum ve kuruluşlardaki ‘Güvencesizler’ farklı iş kollarında olsalar da aynı sıkıntıları ve aynı ortak kaderi paylaşmaktadırlar.” diyerek söze başlayan Kaplan, TÜİK’te çalışan 1700 kişinin güvencesiz çalışmaya mahkum edilmeye çalışıldığını ifade etti.
4/C’li çalışanların, çalışma koşullarında iyileştirmeler beklediklerini fakat bu taleplerin görmezden gelindiğini, bununla birlikte üzerlerindeki iş yükünün sürekli olarak arttığını ve hiçbir maddi karşılığı olmayan fazla mesailer eliyle yaşadıkları mağduriyetin büyütüldüğünü aktaran Kaplan, iş güvencesi amirin iki dudağı arasında olan 4/C’lilerin idari baskılarla da karşı karşıya kaldığına dikkat çekti.
Açıklamanın devamında, TÜİK’te çalışan lise mezunu bir 4/C’linin 965 TL, üniversite mezunu bir 4/C’linin ise 1050 TL maaş aldığı, fazla mesai ücretlerinin de bu düşük ücret içinde değerlendirildiği, en düşük memur maaşı bile layık görülmeyen 4/C’li emekçilerden, sürekli olarak daha fazla ve daha “özverili” çalışmalarının istendiği aktarıldı.
Bugün, kamuda istihdam biçimlerinde biri olan 4/C statüsünün, bir yıldan daha kısa süren hizmetlerin yürütülmesi için öngörüldüğü, mevsimlik ve süreli işleri kapsadığı ifade edilirken, “Oysa, bir yıl boyunca faaliyet gösteren kamu kuruluşlarındaki güvencesizler asli ve sürekli işlerde görevlendirilmektedirler. Sürekli olarak yürütülen görevde “geçici” olunmadığı açıktır. Sözleşme bitimlerinde yapılan giriş-çıkış işlemlerinde ise, 7-10 günlük işsizlik süresi vardır, bu durum da emeklilik ve her açıdan ayrıca hak gaspıdır.”denilerek uygulamanın keyfi biçimine ve çarpıklığına vurgu yapıldı.
4/C’li çalışanların, kıdem tazminatı, yemek-yol ücreti, kreş hakkı olmadığını hatırlatan Kaplan, başka bir çelişkiye daha dikkat çekti. Bu çelişki, iş güvencesinden yoksun olarak çalıştırılan 4/C’lilerin, kurum bünyesindeki işlerin sürdürülmesi ve disiplin hükümleri açısından “devlet memuru” olarak değerlendirilirken, sosyal haklar, çalışma koşulları ve iş güvencesi söz konusu olduğunda “geçici personel” olarak değerlendiriliyor olmasıydı.
“Kamunun asli ve sürekli işlerinin yapılmasına rağmen, her türlü sosyal haktan yoksun, iş güvencesi olmayan bu çalışma biçimine artık son verilmelidir!” diyen 4/C’li emekçiler, Başbakan Erdoğan’ın seçim öncesi, kamuda çalışan sözleşmeli personelin kadroya alınacağı vaadini hatırlatarak, bir an önce kadro taleplerinin yerine getirilmesi, geç de olsa mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğinin altını çizdiler.
Yaptığımız İşler Sürekli, Bizler Neden Geçiciyiz?
“Kurumların sürekliliği olan işleri mevcut 4/C personeli üzerinden yürüttüğü hesaba katıldığında, kadro talebinin önündeki engellerden biri olarak ifade edilen ‘kadrolu istihdamın nitelik gerektirdiği’ yönündeki yargı geçerliliğini yitirmiştir. Kurum faaliyetlerinin bugün yürütülebiliyor oluşu, mevcut geçici personelin bu niteliklere zaten sahip olduğunun açık bir göstergesidir.”dedi ve haklı olarak sordu 4/C’liler: “Yaptığımız işler sürekli, bizler neden geçiciyiz?”.
Basın açıklamasının sonunda, 4/C’lilerin, insanca yaşayacak bir ücret, insanca çalışma koşulları ve “güvenceli istihdam” istediklerini belirten Kaplan, 4/C uygulaması son bulana ve kadro talebi yerine getirilene kadar mücadeleye devam edeceklerini vurguladı.
Alkışlar ve sloganlarla bitirilen eylemin ardından söz alan Gül Evcil, kızının TÜİK’te 4/C’li olarak çalıştığını söyledikten sonra 4/C’lilerin mücadelesini desteklediğini belirtti. Evcil, “Onlar hepimizin çocukları. Aldıkları maaşlar, yol parasına gidiyor. Hiçbir güvenceleri yok. Bu çocuklara kadro istiyoruz” diyerek çalışma koşullarını-talepleri özetledi ve ekledi; “Meclistekiler didişmeyi bırakıp, bu çocukların sesini duysun!” diyerek konuşmasını tamamladı.
4/C’liler Haklı Taleplerinin Arkasında
Devlet eliyle, uluslararası sermayenin koyduğu kurallar çerçevesinde yeniden yapılandırılan kamu kurumlarında çalışan emekçilerin kuralsız, esnek ve iş güvencesiz çalışmaya mahkum edilmek istendiğini biliyoruz. Kamu emekçilerine yönelen kapsamlı saldırılarla birlikte 4/C’li, güvencesiz ve kuralsız çalışma normalleştirilmek ve yaygınlaştırılmak isteniyor. 1972’den beri pek çok kamu kurumunda uygulanan fakat TEKEL direnişiyle birlikte varlığı hatırlanan 4/C’li çalışmanın, ağırlıklı istihdam biçimi olarak uygulandığı başlıca kurum olan TÜİK’te, emekçilerin, tam anlamıyla ücretli köleliği ifade eden çalışma koşullarına karşı seslerini yükseltmeleri oldukça anlamlı.
Kuralsız, esnek ve güvencesiz çalışmaya karşı mücadeleyi büyütmenin yakıcı bir ihtiyaç olarak hissedildiği içinden geçtiğimiz dönemde, tabandan örgütlenen böylesi, ufak fakat anlamlı eylemliliklerin, ancak işçi ve emekçilerin sermayenin egemenliğine karşı topyekün mücadelesinin bir bileşeni olduğunda sonuç vereceği unutulmamalı. Henüz araçları yaratılamadığı için, bugünden yarına gerçekleşemeyeceğini bildiğimiz bu fiili durum, iş yerlerinden başlayarak, doğru bir mücadele perspektifine sahip sınıf bilinçli emekçilerin eseri olacak.