3-9 Ağustos tarihlerinde Michigan’ın Ann Arbor bölgesinde gerçekleştirilen, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Sosyalist Eşitlik Partisi’nin (SEP) kuruluş kongresi, Dördüncü Enternasyonal’in tarihinde ve devrimci sosyalist hareketin gelişiminde önemli bir kilometre taşını temsil etmektedir.
Kuruluş kongresi, Amerika Birleşik Devletleri’nde ve uluslararası düzeyde on yılı aşkın bir süreyle yürütülen teorik, siyasi ve örgütsel çalışmanın sonucuydu. SEP’in öncülü İşçiler Birliği, kendisini bir partiye dönüştürme sürecini 1995 yılının Haziran ayında başlatmıştı. İşçiler Birliği, Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin, Sovyetler Birliği’nin 1991’de yıkılmasının ve Stalinizmin geri dönüşü olmayan bir şekilde itibarını kaybetmesinin; sosyal demokrat ve reformist partilerin ve sendikaların siyasi iflasıyla birlikte, Amerikan ve dünya kapitalizminin derinleşen krizi eliyle radikalleşecek olan işçi sınıfının ve gençliğin militan kesimleri ile Troçkist hareket arasındaki ilişkide köklü bir değişikliğe yol açacağı biçimindeki görüşünü paylaşmaktaydı.
1998 yılının Şubat ayında, hızla dünyada en çok okunan İnternet tabanlı sosyalist yayın haline gelen Dünya Sosyalist Web Sitesi’nin yayına girmesi DEUK’un siyasi etkisinin genişlemesine ve önemli sayıda yeni üyenin Sosyalist Eşitlik Partisi’ne akın etmesine neden oldu. Ayrıca, dünya kapitalizminin geçtiğimiz on yıl içinde siyasi ve ekonomik krizinin derinleşmesi, SEP’in kuruluşunun üzerinde kurulduğu perspektifin doğruluğunu kanıtladı.
Bir hafta süren kongreye Amerika Birleşik Devletleri’nin çeşitli bölgelerinden gelen delegeler ve Kanada, Britanya, Fransa, Almanya, Sri Lanka, Avustralya ve Yeni Zelanda’daki Uluslararası Komite temsilcileri katıldılar.
Kongre, her ikisi de DSWS’de yayınlanacak olan iki önemli belgeyi, Sosyalist Eşitlik Partisi’nin Tarihsel ve Uluslararası Temelleri ve SEP’in İlkeler Bildirisi’ni tartıştı ve kabul etti. Delegeler ayrıca yeni bir parti tüzüğünü de kabul ettiler.
Kongre, SEP’in yeni Ulusal Komitesini seçti. Joseph Kishore, SEP’in ulusal sekreterliğine, Lawrance Porter ise ulusal sekreter yardımcılığına seçildiler. 1976 yılından beri önce İşçiler Birliği’nin, ardından da SEP’in ulusal sekreteri olarak görev yapmış olan David North, yeni oluşturulan ulusal başkanlık görevine; Barry Grey ise Dünya Sosyalist Web Sitesi’nin ulusal editörlüğüne seçildi.
Kongre tarafından kabul edilen İlkeler Bildirisi, işçi sınıfının siyasi bağımsızlığı, kapitalist krizin doğası ve sosyalizmin gerekliliği, sosyalizm için verilen kavganın uluslararası karakteri, demokratik hakların savunulması ve militarizme ve savaşa karşı mücadele ve sosyalist bilinç yolunda verilen kavganın önemi gibi konularda SEP’in temel düşüncelerini ayrıntılı bir biçimde ortaya koymaktadır.
Bildiride şöyle deniliyor: “Sosyalist Eşitlik Partisi’nin programı, modern kapitalist toplumda önde gelen ve belirleyici uluslararası devrimci güç olan işçi sınıfının çıkarlarını dile getirmektedir. SEP’in başlıca görevi Amerikan işçilerinin uluslararası sosyalizmin programına desteğini kazanmaktır. SEP, bu program temelinde işçi sınıfını Amerika Birleşik Devletleri’nde siyasi iktidarı almak ve bir işçi devleti kurmak için birleştirmeye ve seferber etmeye çalışır. SEP, bu yolla, gerçekten demokratik, eşitlikçi ve sosyalist bir toplumun gelişimi için gerekli olan nesnel önkoşullarını yaratacaktır. Bu hedefler, yalnızca, amacı bütün ülkelerin işçilerinin küresel birliğini sağlamak ve Dünya Birleşik Sosyalist Devletleri’nin yaratılması olan uluslararası bir strateji çerçevesinde gerçekleştirilebilir.”
Belge, SEP’in ilkelerinin, “yirminci yüzyılın devrimci kabarışlarının temel deneyimlerini ve bunlara karşılık gelen dünya sosyalist devriminin programı için Marksistler tarafından verilen mücadeleyi bünyesinde bir araya getirdiği”ni belirtilir.
İlkeler Bildirisi sosyalizm için verilen mücadelenin uluslararası boyutun önemini vurgular: “İşçi sınıfının devrimci mücadeleleri ilk olarak nerede -ister Kuzey Amerika, Güney Amerika, Avrupa isterse de Afrika, Asya ya da Güneydoğu Asya Adaları’nda gelişmiş veya daha az gelişmiş bir kapitalist ülkede- patlak verirse versin, bu büyük toplumsal yangın kaçınılmaz bir biçimde küresel boyutlar alacaktır. Sosyalist devrim ulusal bir çerçeve içinde tamamlanmayacaktır, tamamlanamaz da. Sosyalist devrim, Troçki’nin Sürekli Devrim Teorisi’nde öngördüğü gibi dünya arenasında tamamlanacaktır.”
Belge, sosyalist stratejinin asli sorunlarını ele alırken şunu belirtir:
“İşçilerin iktidarının kurulması, burjuva devletin var olan kurumlarına sosyalist adayların seçilmesinden çok daha fazlasını gerektirir. Bir işçi hükümetinin temellerini atabilmek için gerçek katılımcı demokrasinin –devrimci kitle mücadelelerinin içinden yükselen ve toplumun işçi sınıfı çoğunluğunu temsil eden- yeni biçimlerinin ve yapılarının geliştirilmesi; yani, işçilerin işçiler tarafından ve işçiler için yönetildiği bir hükümet gerekir. Böyle bir hükümetin politikası, ekonomik yaşamın sosyalist dönüşümü için esas olan önlemleri uygulamaya koyarken, işçi sınıfının karar alma süreçlerine demokratik katılımının ve bunlar üzerindeki denetiminin muazzam bir biçimde genişletilmesini teşvik edecek ve aktif olarak destekleyecektir. Demokratik süreçleri kısıtlayan ya da halka karşı komplo merkezleri olarak çalışan mevcut (emperyal Başkanlık, düzenli ordu ve ulusal-güvenlik aygıtı gibi) kuruluşların lağvedilmesinden yana olacaktır. Kitlelerin kendileri tarafından kararlaştırılacak olan bu ve bunun gibi zorunlu olan diğer köklü demokratik değişiklikler, ancak sosyalist bilinçle donatılmış işçi sınıfının kitlesel seferberliğinin sağlanmasıyla mümkün olabilir.”
Marksist teorinin önemini vurgulayan İlkeler Bildirisi şunu açıklar: “Sosyalizm yolunda verilen mücadele Amerika Birleşik Devletleri’nde ve uluslararası düzeyde işçi hareketinin siyasi, entelektüel ve kültürel alanlarda muazzam bir gelişim göstermesini talep etmektedir. Pragmatik ve oportünist politikaların uygulayıcılarının aksine SEP, ancak en yüksek teorik düzeyde çalışan bir hareketin işçi sınıfını kendi bayrağı altında toplayabileceğine, onu kapitalizme karşı mücadeleye ve bunun da ötesinde sosyalist bir toplumun inşasına hazırlayabileceğine inanmaktadır.”
Üç gün süren bir tartışmanın ardından Kongre tarafından kabul edilen Sosyalist Eşitlik Partisi’nin Tarihsel ve Uluslararası Temelleri, DEUK ve SEP’in programatik kimliğini ve perspektiflerini belirleyen can alıcı tarihsel olayları, siyasi mücadeleleri ve teorik anlaşmazlıkları gözden geçiriyor. Belgede şu açıklama yer alıyor:
“Devrimci sosyalist strateji yalnızca geçmişin mücadelelerinden çıkartılmış dersler temelinde gelişebilir. Sosyalistlerin eğitimi, her şeyden önce Dördüncü Enternasyonal’in tarihinin ayrıntılı bir biçimde öğrenilmesine yöneltilmelidir. Sosyalist devrimin teorik ve siyasi koçbaşı olarak Marksizmin gelişimi, en gelişkin ifadesini, 1938’de kurulduğundan bu yana Dördüncü Enternasyonal tarafından Stalinizme, reformizme, Troçkizmin Pablocu revizyonlarına ve siyasi oportünizmin bütün diğer biçimlerine karşı yürütülen mücadelelerde bulmuştur.
“Parti içinde program ve görevlerle ilgili temel konularda siyasi fikir birliği, 20. Yüzyıl’ın tarihsel deneyimlerinin ve onların merkezi stratejik derslerinin genel bir değerlendirmesine ulaşılmadan sağlanamaz…. İşçi sınıfı yeni bir devrimci mücadele döneminin taleplerine ancak tarihten –yalnızca zaferlerinin değil fakat aynı zamanda yenilgilerinin de derslerini- öğrendiği ölçüde hazırlanabilir.”
David North, Kongre’nin açılışında sunduğu raporda şunları belirtti:
“Sosyalist Eşitlik Partisi’nin bu kuruluş kongresinin siyasi önemi, ancak gerekli tarihsel bağlamın içine oturtulması durumunda anlaşılabilir. Marksist parti anlayışı, geleneksel, pragmatik –yani burjuva ve küçük burjuva- bir siyasi örgüt anlayışından bütünüyle farklıdır. Bu sonuncu bakış açısına göre, siyasi bir parti genellikle, oldukça soyut bir biçimde tanımlanmış bir dizi hedef üzerinde fikir birliği içinde olan insanların, bu amaçları gerçekleştirebilmek için, çoğunlukla seçim kampanyaları çerçevesinde çalıştıkları bir örgüt olarak anlaşılır. Bu tür partiler, bizzat doğaları gereği –farklı gruplaşmaları, onların ortak ve çelişen amaçlarını, seçimlerde etkin bir biçimde gerçekleştirebilmek üzere bir araya getiren-ittifaklar olarak şekillenirler. Bunların üzerinde anlaştıkları alanlar olabildiğince gevşek bir biçimde tanımlanır. Farklılık alanlarına ise, en azından kamuoyu önünde, eğer değinilirse, bu çok daha belirsiz bir biçimde yapılır. Bu parti ittifakları oluşturma yaklaşımı, burjuva politikası bağlamında işleyebilir; çünkü bu partiler -burjuva mülkiyetinin savunulması, ulusal devletin savunulması vb. gibi burjuva düzenin temelleri ile ilişkili olan- belirli temel konular üzerinde fikir birliği içindedirler.”
North, buna karşılık, bu yaklaşımın sosyalist hareket ve işçi hareketi içinde uygulamaya konmasının yalnızca felakete yol açabileceğini öne sürdü. North, Fransız Pablocu örgüt Devrimci Komünist Birlik (LCR) tarafından kurulmuş olan yeni “Anti Kapitalist Parti” örneğinden söz etti. Anti Kapitalist Parti’nin önderi Oliver Besancenot tarafından yapılan ve parti üyeleri arasında 20. Yüzyıl’ın sosyalizm mücadelesinin temel tarihsel ve siyasi dersleri konusunda fikir birliğinin gerekliliğini açıkça reddeden bir açıklamayı aktaran North şöyle dedi:
“Buradaki her sözcük ve her tümce buram buram şarlatanlık, kinizm ve siyasi kötü niyet kokmaktadır. Besancenot’un amacı geçmişin derslerinin tartışılmasının ve incelenmesinin önüne set çekmektir. Anti Kapitalist Parti, ilkelere sadakatle elinin kolunun bağlanmasını istemiyor.”
North, Dördüncü Enternasyonal içindeki siyasi mücadelelerin; özellikle de SEP’in içinden çıktığı Uluslararası Komite içindekilerin bir değerlendirmesini yaptı. 1982 ile 1985 yılları arasında Uluslararası Komite içinde yaşanan çatışmanın altını çizdi. O dönemde, DEUK içindeki ortodoks Troçkistler, Stalinist ve reformist işçi bürokrasilerine ve küçük burjuva milliyetçi örgütlere uyarlanmakta olan oportünist eğilimlere karşı çıkmıştılar. Bu eğilimlerin hiçbiri Stalinist rejimlerin yıkılışını ve yöneldikleri reformist ve milliyetçi örgütlerin krizini öngöremedi.
Ama Troçkizmin devrimci perspektifini savunanlar çalışmalarını tarihsel gelişimin ana süreçleri ile doğru bir biçimde aynı eksene yerleştirebildiler. North şu saptamayı yaptı: “DEUK, ekonomik küreselleşmenin devrimci potansiyeli ve etkileri, teknolojide bununla bağlantılı olarak yaşanan gelişmeler ve sınıf mücadelesinin uluslararası düzeyde birleşme yönündeki eğilimi üzerine büyük bir siyasi bahse tutuştu. Bizler, aynı zamanda, piyasanın dilini kullanırsak, Amerikan kapitalizmi ve onun küresel hegemonya girişimi karşısında çok fazla kısa pozisyon [Vadeli işlem ve opsiyon piyasalarında satış yapmak suretiyle pozisyon alınması. -ç.n.] aldık.”
North, kuruluş kongresinin titiz bir biçimde hazırlanmış olmasının, SEP’i derinleşen ekonomik ve siyasi kriz döneminin taleplerine hazır hale getirdiğini belirtti. “Gelişmekte olan kriz, Amerikan işçilerinin geniş kitlelerinin yaşam şartlarını köklü biçimde değiştirecektir. Amerikan kapitalizminin küresel konumundaki müzmin düşüşün sonuçları ifadesini devrimci kitle mücadelelerinin gelişiminde bulacaktır.”
Barry Grey, “Amerikan kapitalizminin gerileyişinin devrimci sonuçları” başlıklı bir siyasi raporda bu temaları geliştirdi. Gery, kapitalizmin krizinin nesnel gelişiminin Amerikan işçi sınıfının siyasi radikalleşmesinde ifadesini bulacağını vurguladı.
Grey, “Bizler bu kongreyi aslında dünya tarihinde önemli bir dönüm noktasının ortasında gerçekleştiriyoruz,” dedi. “ABD konut ve kredi balonunun patlaması, çabucak, yaygın bir şekilde kabul edildiği gibi Büyük Bunalım’dan bu yana görülen en büyük mali kriz haline geldi.”
Grey, geçtiğimiz yıl boyunca büyüyen mali krizin Amerika Birleşik Devletleri’nin muazzam düşüşünü en çarpıcı biçimde gözler önüne serdiğinin altını çizdi. “Onyıllardır süren bir iç çürüme sürecinin sonuçları, aniden, bütün dünyanın gözleri önünde su yüzüne çıkmış ve tarihte eşi görülmemiş bir mali asalaklık ve suça batmışlık düzeyini açığa çıkarmıştır.”
“Bu tür değişikliklerin hızı ve şiddetiyle, tuzla buz olan efsanelerin ölçeği ve eski yanılsamaların kapsamı arasında orantılı bir ilişkinin olması gerekir. Serbest piyasaları, özel girişimi ve bireysel kendi kendine yeterliliği en sık vazeden egemen sınıf -milyonlar evlerini kaybederken ve yoksulluk, işsizlik, sağlık sorunları ve cehalet artarken- trilyonlarca dolarlar akıtarak Wall Street devlerini kurtarmak için çabalarken, Amerikan toplumuna egemen olan sınıfsal bölünmeleri gözlerden gizlemek olanaksız hale gelmektedir.”
Grey, Amerikan kapitalizminin, yeni bir dünya savaşı tehlikesi de dahil olmak üzere, dünya kapitalizminin istikrarsızlığına yol açan en büyük etken haline geldiğini belirtti. “Gürcistan ile Rusya arasında patlak veren ve çok daha büyük bir yangının en uğursuz işaretlerini taşıyan savaş, Amerikan emperyalizminin kendi krizini, hegemonik bir dış politikanın arayışı peşinde, en gözü kara ve savaşçı yöntemleri kullanarak çözme çabalarının yalnızca son örneğidir.”
Grey konuşmasını, bu gelişmelerin SEP açısından taşıdığı önemini vurgulayarak sona erdirdi. “Bizler, Amerika Birleşik Devletleri’nde Sosyalist Eşitlik Partisi’ni kurarken, işçi sınıfının siyasi yönelişinde bir kayma yaşanacağını öngörüyoruz. Dünya siyasi durumunun ve onun Amerika Birleşik Devletleri’ndeki yansımasının tarihsel ve maddeci bir tahlili temelinde, güvenle, kitlesel ölçekte yeni bir sınıf mücadelesi döneminin geleceğini öngörüyor ve bu döneme hazırlanıyoruz.”