Slovakya’daki Volkswagen işçilerinin grevini destekleyin!

Ulrich Rippert Sosyalist Eşitlik Partisi’nin (SGP-Almanya) genel başkanı ve 24 Eylül’deki federal seçimlere Kuzey Ren Vestfalya’dan SGP adına katılıyor.

Slovakya’da, 8.000’den fazla Volkswagen (VW) işçisi 20 Haziran’da greve çıktı ve şirketin başkent Bratislava’daki tesisinde üretimi durdurdu. Grevciler yüzde 16’lık bir ücret artışı ve çalışma koşullarının iyileştirilmesini talep ediyor. Şirket yönetimi işçilerin taleplerini reddediyor ve bu yıl için yüzde 4,5’lik, gelecek yıl için yüzde 4,2’lik yetersiz bir artış ile 350 avroluk tek seferlik bir ikramiye teklif ediyor.

22 Haziran Perşembe günü görüşmelerin çökmesinin ardından, yerel sendika yetkileri, grevin hafta sonu ve gelecek hafta devam edeceğini söylediler.

Almanya’da, altı VW tesisinde 120.000 üyesi olan IG Metall sendikası, mücadele içindeki işçileri Almanya’daki ve Avrupa genelindeki sınıf kardeşlerinden yalıtmaya çalışırken, Slovakya’daki grev hakkında sessizliğini sürdürüyor.

Sendika ya da şirketin Wolfsburg’daki merkezinde bulunan VW İş Konseyi’ndeki sendika temsilcileri tek bir açıklama bile yapmış değil. IG Metall’in Wolfsburg’daki baskın sözcüsü Anita Pöhlig, Dünya Sosyalist Web Sitesi’nin (WSWS) konuyla ilgili sorusuna, “Bratislava tesisindeki grev faaliyetleri hakkında herhangi bir yorum yapmıyoruz.” yanıtını verdi. Bunun IG Metall’in greve karşı olduğu anlamına mı geldiği sorulduğunda, Pöhlig, “Dediğim gibi, yorum yok.” dedi.

Sosyalist Eşitlik Partisi’nin (SGP) federal seçimlerde Kuzey Ren Vestfalya adayı olarak, tüm işçileri Slovakyalı VW işçilerinin grevini desteklemeye çağırıyorum. Özellikle Almanya’daki ve diğer ülkelerdeki VW işçilerini, Bratislava’daki iş arkadaşları ile aktif dayanışma eylemine girmeye davet ediyorum. Bu, Slovakya’ya girdiği 1991’den beri Volkswagen’de ve Doğu Avrupa ülkesinde kapitalizmin restore edilmesinden bu yana büyük bir otomobil fabrikasında gerçekleşen ilk grevdir.

Grevci işçilerin talepleri tamamen haklıdır. Şirketin ve medyanın, Slovak VW işçilerinin ayda 1.804 avro aldığı ve ayrıcalıklı yüksek gelir sahibi oldukları yönündeki iddiaları apaçık bir yalandır. Bratislava’daki WSWS okurları, üretim hattı işçilerinin ayda 800 avrodan fazla kazanmadığını bildiriyor. Bu, diğer ödenekler ve Noel ikramiyesi dahil edildiğinde bile, Slovakya başkentindeki fahiş fiyatları ve kiralarını karşılamaya yetmez. Örneğin, Bratislava’daki iki odalı bir dairenin kirası ayda 700 avro civarında; üç odalı bir daire ise sıklıkla 1.000 avrodan pahalı.

Grev, Slovakya’daki ve diğer Doğu Avrupa ülkelerindeki işçi sınıfının artan özgüvenini dışavurmaktadır. Fransız PSA grubu (Peugeot/Citroën) ve Güney Koreli üretici Kia, kısa süre önce, Slovakya’daki fabrikalarında, ücretleri sırasıyla yüzde 6,3 ve 7,5 arttırmak zorunda kaldı. Büyük otomotiv üreticilerinin işçilerin dizginsiz sömürüsü yoluyla devasa karlar elde ettiği dönem sona yaklaşıyor. Şirket ve mali sektör seçkinleri lüks ve sefahat içinde yaşarken, tüm fabrikalarda işçiler sefalet ücretlerini reddediyor.

İşçilerin yükselen militanlığı, şirket, medya ve sendika çevrelerinde artan bir endişeye yol açmış durumda. Alman iş çevrelerinin önde gelen gazetesi Handelsblatt, geçtiğimiz Perşembe günü, “Bratislava, aynı işi yapan işçilerin 2-3 kat maaş aldığı Viyana’dan, arabayla sadece 45 dakika uzakta.” diye yazdı. Mali sermayenin gazetesi, “Otomotiv cennetinde kaba uyanış” başlıklı yazıda, “Slovakya, uzun süredir bir otomotiv cenneti olarak görülüyordu. Düşük ücretler, düşük vergiler ve otomotiv üreticilerinin isteklerini dudaklarından okuyan Robert Fico’nun başında olduğu hükümet altında bir sanayi politikası. Ancak burası, Wolfsburg otomotiv devi için bir kabusa dönüşüyor.”

Handelsblatt’ın Wolfsburg’taki şirket yönetimi için kabus olarak kastettiği şey, grevin bölge genelinde bir direnişi tetikleme olasılığıdır. Komşu Çek Cumhuriyeti’ndeki bir işçi, Slovakya’dakinden bile daha az kazanıyor. Şirketler, Avrupalı şirketlerin uzun süredir kıta genelinde ücretleri düşürmek ve çalışma koşullarını kötüleştirmek için kullandığı diğer Doğu Avrupa ülkelerindeki işçilerin, Slovak VW işçilerinin örneğini izlemesinden korkuyorlar. Bu, Almanya’ya ve bizzat Batı Avrupa’ya yayılabilecek, söndürülmesi güç bir sınıf mücadelesi yangınına yol açabilir.

Küresel otomotiv devleri, IG Metall’in, Fransa’daki CGT’nin ve Britanya’daki Unite’ın danışıklı dövüşüyle, Batı Avrupa genelindeki işçilere vahşi ücret ve sosyal hak kesintileri dayatıyorlar. Almanya’daki fabrikalarda, çok daha yüksek ücret ve yan ödeme elde eden sürekli işçilerle yan yana çalışan geçici ve taşeron işçiler, zaten Bratislava’daki kadar acınası ücretlerle çalışmaya zorlanıyorlar.

25 yılı aşkın süredir, büyük uluslararası şirketler, Doğu Avrupa’yı bir “dış çalışma tezgahı” ve düşük ücret cenneti olarak kullanıyorlar. Şirketler, Stalinistlerin bu ülkelerde kapitalizmi restore etmesinin ardından, faaliyetlerinin önemli bir bölümünü, iyi eğitimli işgücünü Batı’da ödenen ücretlerin küçük bir kısmını ödeyerek sömürmek için Doğu Avrupa’ya kaydırdılar.

Aşırı sömürü iki etkene dayanıyor. Bunlardan birincisi, her fabrikada şirket yönetimlerinin emirlerini uygulayan ve bütün direnişleri bastıran, rüşvetçi bir sendika bürokrasisi; ikincisi ise, Sovyetler Birliği’nin ve Doğu Bloku’nun dağılmasından sonra egemen olan siyasi kafa karışıklığıdır.

İşçi sınıfı karşıtı Stalinist yönetimlerin çöküşü ve Sovyetler Birliği ile Doğu Avrupa’da kapitalist sömürünün geri getirilmesi, sözde sosyalizmin başarısızlığı ve kapitalizm ile sözümona demokrasinin zaferi olarak sunuldu.

Çeyrek yüzyıl sonra, kapitalist restorasyonun gerçek karakteri apaçık ortada. İşçilerin ücretlerine ve sosyal kazanımlarına yönelik saldırılar, Doğu Avrupa ile sınırlı kalmamıştır. Bu saldırılar, Avrupa’yı, ABD’yi ve Asya’yı kapsayacak şekilde, her ülkede gerçekleşiyor. Her yerde, toplumun tepesindeki küçük bir zümre kendisini dizginsizce zenginleştirirken, egemen sınıflar nüfusun büyük çoğunluğunun yaşam standartlarına karşı bir savaş yürütüyor. Oxfam’ın raporuna göre, şu anda dünyadaki en zengin 8 milyarder, dünya nüfusunun en yoksul yarısının, yani 3,6 milyar insanınki kadar bir servete sahip!

Kapitalist refahın parlak örneği olarak göklere çıkarılan ABD’de, zenginler ile yoksullar arasındaki uçurum katlanarak büyüyor. Başkan Donald Trump ile birlikte, şimdi tüm dünyayı savaşla tehdit eden bir milyarderler, generaller ve aşırı sağcılar hükümet iktidara gelmiş durumda.

Bunun arkasında, bütün toplumsal ihtiyaçları, servetin her zamankinden daha fazla kapitalist mülk sahiplerinde toplanmasına tabi kılan kapitalist sistemin çözümsüz krizi yatmaktadır. Kapitalizmin dayalı olduğu üretim araçlarının özel mülkiyeti, kar ilkesi ve ulus-devlet sistemi, uluslararası bir işbölümü ve dünya çapında değişim üzerine kurulu, giderek artan oranda bütünleşen bir küresel ekonomi ile bağdaşmamaktadır. Kapitalistler, kendi sistemlerinin krizine, tıpkı 100 yıl önce yaptıkları gibi, işçi sınıfına yönelik saldırılarla, diktatörlükle ve savaşla tepki veriyorlar.

VW işçilerinin grevi, sınıf mücadelesinin bu küresel gelişimine doğrudan bağlı olduğu için, son derece önemlidir. Slovak VW işçilerinin savunusu uğruna mücadele, işçi sınıfının toplumsal eşitsizliğe, yoksulluğa ve savaşa karşı daha kapsamlı bir siyasi seferberliği için başlangıç noktası olmalıdır.

Bununla birlikte, bu mücadele, sendikal bir perspektif ile sınırlandırılırsa başarılı olamaz. VW gibi büyük bir ulusötesi şirketle ve onun arkasında duran güçlü mali kuruluşlarla, ulusal bir temelde ya da bütünüyle küresel şirketlerin kontrolü altında olan siyasi partilere yönelik etkisiz çağrılar yoluyla mücadele edilemez.

“Modern odborov Volkswagen” sendikası, geçtiğimiz yıl, IG Metall’e ve VW yönetimine sıkı sıkıya bağlı olan yozlaşmış OZ KOVO’dan koptu. Slovakya’daki sendika, militan işçilerin basıncı altında grev çağrısı yapmış olsa da, önceli ve IG Metall gibi, patronlarla “toplumsal ortaklık” biçimindeki aynı ulusalcı anlayışa bağlıdır. O, daha şimdiden, grevi mümkün olduğunca çabuk sona erdirme ve işçilerin parya konumunu sürdürecek bir anlaşmaya varma istekliliğinin işaretini vermiştir.

Yeni sendikanın başkanı Zoroslav Smolensky’nin uzun yıllar eski OZ KOVO’nun bir görevlisi olması hiç de tesadüf değildir.

Greve yol gösterecek ve diğer fabrikalar ve işçiler ile bağlantılar kuracak olan bağımsız bir eylem komitesinin oluşturulması gerekmektedir.

Grev genişletilmelidir! Avrupa genelindeki ve başka ülkelerdeki VW işçileriyle ve bütün işçilerle iletişim hatlarının ve bağların kurulması gerekiyor. Bu grev, işçi sınıfının daha kapsamlı bir endüstriyel ve siyasal karşı-saldırısı için başlangıç noktası olmalıdır.

Düşük ücretlere ve sosyal kesintilere karşı mücadele, sosyalist bir perspektif ve uluslararası bir strateji gerektirmektedir. Grevin gerekli direnci ve kararlılığı geliştirebilmesi, yalnızca, işçileri (kökenlerine ve milliyetlerine bakmaksızın) dünya çapında kapitalist kar sistemine karşı birleştirmeyi amaçlayan bir politika çerçevesinde mümkündür.

SGP, bu mücadelede, gerekli bütün desteği sağlayacaktır. Bütün işçileri, bu sorunları tartışmak ve bu mücadele için gerekli önderliği inşa etmek üzere bizimle bağlantıya geçmeye çağırıyoruz.

26 Haziran 2017

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir