Önümüzdeki dönemde işlere ve ücretlere yönelik saldırıyı yoğunlaştırmasına olanak sağlayacak şekilde hükümetle anlaşmaya varan Polonya’daki sendikalar, iki haftalık madenciler grevini sona erdirdiler.
Sendikaların ve hükümetin temsilcileri, geçtiğimiz Cuma günü, Jastrzebska Spolkamit (JWS) kömür şirketindeki grevi hemen durduran bir anlaşma imzaladılar. Bunun karşılığında, şirketin baş yöneticisi Jaroslav Sagorowski, sendikanın talep etmiş olduğu gibi, istifa edecek. Gliwice’teki bir yerel mahkeme, grevi yasadışı ilan etmişti ama işçilerin geniş kesimleri karara saygı göstermeye isteksizdi.
Bu rezil anlaşmanın pazarlığı, şirket yönetimi, sendikalar ve hükümet arasında yapıldı. Yönetimin bir dizi toplu sözleşme maddesinin geçersiz olduğunu ilan etmesinin ve maliyet kısma önlemlerini açıklamasının ardından, şirketin çeşitli tesislerindeki madenciler iki haftalık greve başlamıştı. İleride, madenciler, aynı ücretlerle, haftada beş gün yerine altı gün çalışacaklar. Buna ek olarak, tek seferlik ödemeler ve ikramiyeler kesilecek.
Grevciler mücadele süresince muazzam militanlık sergilediler. Silezya’nın Jastrzebie kentindeki JWS genel merkezinde, protestocu madenciler ile polis arasında, polisin biber gazı ve plastik mermi kullandığı çatışmalar yaşandı.
Anlaşma, Polonyalı ve Avrupalı iş çevrelerinde bir rahatlamayla karşılandı. JWS hisse senetleri yüzde 11,7’lik artışlı 26 zlotiye yükseldi. PAP haber ajansının, görevinden ayrılan baş yönetici Sagorowski’nin yorumlarına dayandırdığı haberinde bildirdiği gibi, iki taraf da, şirkete önemli tasarruflar getirecek sözleşmeyi gizli görüşmelerde imzaladı.
Şirket, grev boyunca, günde 30 milyon zloti (7,2 milyon avro) zarara uğradı. Başbakan Eva Kopacz, 5.400’den fazla madencinin madenleri işgal etmesinden sonra şirketin çökme [ihtimali] hakkında uyarıda bulunmuştu.
KGHM Polska Miedz ve LW Bogdanka madencilik firmalarının hisse senetleri, grevin sona ermesinin ardından belirgin ölçüde yükseldi.
Grev, hükümet ile bir diğer madencilik şirketi Kompania Veglova’da (KV) örgütlü sendikalar arasında varılan bir anlaşmadan 11 gün sonra gerçekleşti. İşçiler, burada, 5.000 işçinin işten çıkarılmasını ve çeşitli madenlerin kapatılmasının planlanmasını protesto ediyordu.
Başbakan Kopacz, protestolardan ve grevlerden 10 gün sonra planlarından vazgeçmek zorunda kalmıştı.
Kamu mülkiyeti bakanı Vlodzimiers Karpinski, KV’de sendika ile sağlanan anlaşmayı “tarihsel bir sözleşme” olarak tanımladı; Kopacz da, açık bir şekilde, çabası için sendikaya teşekkür etti.
Son haftalarda, işçilerin hükümete ve JWS yönetimine karşı oldukça baskı yaptıkları açıktı ve hükümete karşı genel bir hareket yalnızca sendikanın aşağılık rolü eliyle engellendi. Hükümet yetkilileri, sendikanın “sorumlu” davranmış olmasını birçok kez övdüler.
JWS’deki Dayanışma sendikasının başkan yardımcısı Savomir Brudzinski, işçilerin grevi istemediğini ama onları bunu yapmaya Sagorowski’nin zorladığını söylemişti. Bu utanç verici yalan, grev oylamasıyla teşhir edildi. Sadece 236 hayır oyuna karşılık, 18.400’den fazla işçi grev yönünde oy kullanmıştı.
Sendika sözcüsü Piotr Szereda, işçileri grevi kırmaya teşvik edecek şekilde, defalarca, greve katılmanın isteğe bağlı olduğu açıklamaları yapmıştı.
Sendika, geçtiğimiz hafta, toplamda 140 milyon zlotilik (33 milyon avro) bir tasarruf programını kabul etti. Sendikanın talep ettiği tek ödün, Sagorowski’nin istifa etmesiydi. Szereda, “İşletmecinin kendisine bir kişinin tüm bu kayıplara değip değmediğini sorması gerekir.” dedi.
JWS’deki anlaşma, işçilere yönelik daha yoğun saldırıları hazırlamaya hizmet etmektedir. Gazeta Wyborcza, “Kopacz başarısız oldu. İmzalanan sözleşmenin herhangi bir sorunu çözmesi mümkün değil.” diye yazdı.
JWS, 2014’ün ilk üç çeyreğinde, 305 milyon zloti net zarardaydı. Şirket, bir yıl önce, aynı dönemde 71 milyon zlotilik bir kar elde etmiş. Polonya, Avrupa’nın en büyük ikinci kömür rezervine sahip. Madencilik sektöründe 100.000’den fazla insan istihdam ediliyor. Şirketler, yıkık dökük altyapı tesisleri ve düşen enerji fiyatları nedeniyle, ton başına ortalama 15 avroluk bir zarar ediyorlar.
Gerçek şu ki, hükümet, yeniden yapılanma planından, seçim yılı içinde kitlesel protestolar olmasından korktuğu için geçici bir süreliğine vazgeçmiştir. Mayıs’ta devlet başkanlığı seçimleri, Ekim ayında ise parlamento seçimleri yapılacak.
Financial Times, hükümetin bir ekonomi danışmanının, “Siyasi açıdan bakıldığında, sektörün, işten çıkarmalar anlamına gelen, tamamıyla ve kapsamlı şekilde yeniden yapılandırılması durumunda, bir protesto riski var. Ama ekonomik açıdan bakıldığında, tek uygulanabilir çözüm bu.” dediğini aktardı.
Polonya Ekonomi Bakanı Yardımcısı Tomasz Tomczykiewicz, bir radyo yayınında, madencilerin ayrıcalıklarının ülkenin sosyalist geçmişinin bir kalıntısı olduğunu söyledi.
Aynı zamanda Başbakan Kopacz’ın da partisi olan Yurttaşlar Platformu’ndan (PO) Devlet Başkanı Bronislav Komorovski, yeniden seçilememekten endişeleniyor. O, madenlerin yoğun olduğu ülkenin yoksullaşan güneyinde oy kaybına uğramakla tehdit ediliyor.
Ama en fazla korkulan şey, protestoların genişlemesidir. Ocak ayında, doktorların bir kesimi, sağlık sektöründeki maaş oranlarını protesto etmişti. Çiftçiler, Çarşamba günü, traktörlerini, ana caddelerini kapattıkları Varşova’ya sürdüler. Onlar, diğer şeylerin yanı sıra, hükümetin süt ve domuz eti piyasalarındaki önlemlerinden kaynaklanan zararın karşılanmasını talep ediyorlar. Batı Pomeranyalı çiftçiler de, devlet topraklarının yabancı yatırımcılara satışının durdurulması çağrısı yapıyor. Örneğin, Pyrzyce’de, tüm toprakların yüzde 60’ı yabancı yatırımcılara taahhüt edilmiş durumda.
Ülkedeki sendikalar, özellikle de iki büyük sendikal örgüt Dayanışma ile OPZZ, işçilerin mücadelelerinin sabote edilmesinde uzun bir sicile sahiptir. Dayanışma sendikası, Stalinist rejime karşı 1980’lerin devasa işçi grevlerinin içinde ortaya çıkmıştı. O zamanlar, Dayanışma’nın yaklaşık 10 milyon üyesi bulunuyordu. Ama Dayanışma’nın Polonya’ya kapitalizmin yeniden girişini ve işlerin ve sosyal hakların ortadan kaldırılmasını desteklemesi, 1990’larda, üyelerinin yaklaşık yüzde 90’ını kaybetmesiyle sonuçlanmıştı.
Bugün, işçilerin sadece yaklaşık yüzde 12’si sendikalarda örgütlü. Toplumsal kriz derinleşirken, Dayanışma, her zamankinden daha açık bir şekilde işçi sınıfının karşısına dikiliyor. Sendika, Kopacz’ın önceli, Donald Tusk hükümeti sırasında, Yurttaşlar Platformu ile yakın ilişkiler kurmuştu. Polonya’daki Stalinist devlet partisinin parçası olarak OPZZ de işçilerin grev ve protestolarının bastırılması mirasına sahiptir.
Grevlerin ve diğer toplumsal çatışma biçimlerinin artacağından hiç kuşku yok. Polonyalı işçilerin, bu mücadelelerde, sendikalardan bağımsız bir şekilde örgütlenmeleri gerekmektedir. Madencilerin yaklaşan grevleri, yalnızca, onlara, gerçek sosyalizm ve kapitalist sistemin yıkılması uğruna Avrupa çapında bir mücadelenin parçası olarak önderlik edilmesi durumunda başarıya ulaşacaktır.