3 Şubat 2011 günü, Ostim’de, Özkanlar Hidrolik Makine Sanayi ve Metsan’da 2 ayrı patlama yaşanmış ve bu patlamaların ardından 20 işçi yaşamını yitirmişti. Patlamanın ardından yapılan araştırma ve açılan soruşturmaların sonucunda, patlamanın sebep olduğu oksijen tüplerini satan işyeri sahibinin ihmali saptanmış, beş ay boyunca beklenen bilirkişi raporunun açıklanmasının ardından sorumlular aleyhinde dava açılmıştı. Patlamaya sebep olan oksijen tüplerinin üreticisi Ersoy gaz firmasının sahibi Kasım Ersoy ve 5 çalışanı taksirle birden fazla kişinin ölümüne sebep olma suçuyla tutuklanmıştı.
Tutuklamanın ardından bugüne dek 4 dava görüldü. Ancak henüz ne iş yeri denetimini yapmamış olan ilgili bakanlıklar ve belediye ne de işyeri sahipleri, 20 işçinin öldürülmesinden dolayı ceza almış değil. Şimdi patlamada yakınlarını yitiren ailelerin 1 yıldır süren hukuki mücadelesini özetlemeye çalışalım.
4 duruşmanın ardından bir soru: ’20 kardeşimizin hayatı bu kadar mı kıymetsiz?’
Ostim ve İvedik’te yaşanan iş cinayetlerinin ilk duruşması, 12 Eylül 2011 tarihinde Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmüştü. İlk davada, tutuklu sanıklar Kasım Ersoy, Bahadır Esendik ve Burhan Koç ile tutuksuz sanıklar Yusuf Kılıç, Hüseyin Erdem, Ali Bayındır, Tuncay Karabenli, Aydın Özkan, Numan Güleç ve avukatları bulundu. İlk duruşmada, patlamaya sebep olan oksijen tüplerinin üretici firma sorumlusu ve patlamaların yaşandığı iş yerlerinin sahiplerinden itiraf niteliğindeki açıklamalar, yaşananların kaza değil, cinayet olduğunu kanıtlar haldeydi. Buna rağmen, sanıkların savunmalarında ‘işçinin kullanım hatasından dolayı patlamanın yaşandığı’ , ‘iş kazası olduğu’ ifadeleri yer almıştı. İlk duruşma, dava dosyasındaki bir takım eksiklikler nedeniyle 11 Ekim tarihine ertelenmişti.
11 Ekim 2011 tarihinde gerçekleşen 2. duruşmada da bir ilerleme kaydedilmedi. Tutuklu sanıklar bir önceki duruşmadaki ifadelerini tekrarladılar. Bu duruşmada, Asgazsan şirketinin genel müdürü Bahadır Esenlik, işyerinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Sanayi Bakanlığı ve Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından herhangi bir denetimin yapılmadığını açıklaması, ilgili bakanlıkların ve belediyenin de bu cinayete ortaklık ettiğini gösterdi.
- duruşma 22 Kasım 2011 günü görüldü. Sanıkların itirafları, sanayi bölgesinde herhangi bir denetimin yapılmadığı bilgisine rağmen, davada aşama kaydedilmedi. 22 Aralık tarihine ertelenen 3. duruşmada sorumlu kişilerin aleyhinde hazırlanan iddianame okundu. İddianameye göre, Kasım Ersoy, Bahadır Esendik, Burhan Koç, Ali Bayındır, Hüseyin Erdem, Yusuf Kılıç ve Tuncay Karabenli için ‘bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak’ ve ‘tehlikeli maddelerin izinsiz olarak bulundurulması ve el değiştirilmesi’ suçlarından 26’şar yıl hapisleri istendi. Hazırlanan iddianamede, gerekli denetimleri yapmamış olan bakanlık ve belediyenin yer almadığını anımsatalım.
22 Aralık 2011 tarihinde görülen son davada da sorumlular hakkında karar verilmedi ve dava ileri bir tarihe atandı. 5. duruşma, 17 Şubat günü saat 10:00’da Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek ve patlamadan önceki son denetimin ne zaman yapıldığına ilişkin raporlar incelenecek.
Yaşananların ardından geçen bir yıl, yakınlarını kaybeden işçi ailelerinin, burjuva hukukunun gerçek sorumluları nasıl gizlediğini görmelerine sebep oldu. Ayrıca, kapitalistler için, işçilerin ne derece değersiz olduğunu da gördüler. 4. duruşmanın öncesinde Ankara Adliyesi önünde işçi aileleri adına Ferhat Yurttaş’ın okuduğu basın açıklamasında bu durum açıkça ifade edildi: ‘Duruşmada sanık ve tanık ifadelerinde duyduklarımız öfkemizi daha da arttırdı. Eşlerimizin, çocuklarımızın, kardeşlerimizin hayatlarının ne kadar kıymetsiz olduğunu dinledik. Suçluların yargılamayı ve soruşturmayı etkileyebilmek için nasıl planlar yaptıklarını gördük.’
Ostim’li aileler bugün hala soruyorlar: 20 kardeşimizin hayatı bu kadar mı değersiz?
Ostim’li ailelere saldırı
Bir an evvel tüm sorumluların cezalandırılmasını isteyen Ostim’li aileler, yakınlarını yitirdikleri iş cinayetinin birinci yılında, bir basın açıklaması düzenlemek istediler. Hukuki sürecin bir türlü adil bir şekilde sonlanmaması yüzünden bir yıldır duruşmalarda mağduriyet yaşayan aileler bir de yapmayı planladıkları basın açıklamasının çalışmaları sırasında mağdur edildiler. Yaşananların unutulmaması ve tekrar etmemesi için, düzenleyecekleri basın açıklamasına ilişkin hazırladıkları broşürleri dağıtmak üzere,1 Ocak günü Ostim’e gelen işçi yakınları, burada, Ostim yönetimi görevlileri tarafından darp edildi.
Ostim’li ailelerin ifade ettiğine göre, afiş astıkları sırada yanlarına yaklaşan Ostim ve İvedik güvenlik görevlileri ‘işe siyaset karıştırıyorsunuz’ diyerek Ostim’li aileleri darp etti. Ardından, asılan afişleri söktüler ve grubu sanayi çıkışına dek takip ettiler.
Ostim’de 20 işçi öldürülmüştür, unutulmasın!
Sonu gelmez yargılama süreci, gerçek suçluların bu yargılama sürecinde adlarının dahi geçmemesi, bir anmanın bile böylesine büyük bir öfkeyle karşılanması hem burjuva hukukunun ikiyüzlülüğünü hem de patronların bizlerin örgütlenmesinden duyduğu büyük korkuyu göstermekte.
Oksijen tüplerini aynı zamanda doğalgaz tüpü olarak da kullanıp buradan dahi kar elde etmeye çalışan iş yeri, bu tüpleri denetimsiz bir şekilde kullanan patlamanın yaşandığı iş yerleri, yıllardır denetim yapmamış olan Çalışma Bakanlığı, Ankara Belediyesi ve en nihayetinde, daha fazla kar için işçinin canını yok sayan kapitalist sistemin koruyucuları ve erkleri, hepsi 20 işçinin hayatına kast etmiştir. Bu cinayette hepsinin parmağı vardır. Ostim’de öldürülen 20 işçinin hayatı değersiz değildir. Ostim’li ailelere destek vermek ve yaşanan bu cinayeti unutturmamak için yanlarında olalım.