Bünyesinde bir psikiyatrın görev yapmadığı psikolojik danışmanlık merkezleri, Türkiye Psikiyatri Derneği ve Sağlık Bakanlığı işbirliği ile tek tek kapatılıyor. Bu kapatma işlemi çoğu zaman kibar bir duyuru ile değil, görevli kişilerin kaba ve tehditkar bir biçimde danışmanlık merkezlerine gelerek danışmanları uyarmasıyla gerçekleştiriliyor! İstanbul’daki merkezlerin kapatılması işlemi Bakırköy’de başlamış ve sonra da diğer merkezler kapatılmaya başlanmıştı. Bunun, yakında Türkiye’deki bütün danışmanlık merkezlerinin kapatılmasıyla devam edeceğini söyleyebiliriz.
Psikolojik danışmanlık merkezlerinin kapatılmasının gerekçesi olarak: psikologların, bir psikiyatrist ile birlikte çalıştığı bir merkez açmanın mümkün olmadığı, çünkü psikologların ruhsal hastalıkların tedavisini üstlenecek yeterlikte olmadıkları ve son yıllarda Psikoloji ya da Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümleri dışındaki bölüm mezunlarının da danışmanlık merkezlerinde danışmanlık yaparak insanların ruh sağlığını tehdit ettikleri ileri sürülüyor. Bunun ne kadar içi boş bir bahane olduğu apaçık ortadadır.
Ruh sağlığının iyileştirilmesine yönelik olarak yapılan çalışmalar ilaç tedavisi ve psikoterapi çalışmalarını içermektedir. Yani psikoterapi çalışmaları, tedavinin vazgeçilmez bir parçasıdır ve kimi zaman ilaçtan bile daha etkilidir. Psikoterapi eğitimi almış ve işini çok da iyi yapan birçok psikolog ve hiç psikoterapi eğitimi almamış birçok psikiyatr var. Dolayısıyla bu alanda çalışan ve işini iyi yapan psikologlara büyük bir ihtiyaç duyulmaktadır.
Evet bir psikolog tanı koyma yetkisine sahip değildir; ama iyi bir psikolog gerekli tetkiklerin yapılması ve tanının koyulması için, kendisine danışan bir insanı zaten öncelikli olarak bir doktora yönlendirir ve tanıya göre de danışmanlığı üstlenir veya üstlenmez. Yani bu durum, her meslekte olduğu gibi sınırlarını bilmek ve meslek ahlakına sahip olmakla alakalı bir durumdur.
Diğer yandan, hiç psikoloji eğitimi almamış bazı kişilerin de danışmanlık merkezi açtıklarını ve bunun nasıl sonuçlar doğurduğunu biz psikologlar üzülerek izlemekteyiz. Ancak bu mesleği kötüye kullanan psikologları ya da meslekle alakası olmayan kişileri bu çalışmaların dışında tutmanın yolu, mesleğini hakkıyla yerine getiren psikologların cezalandırılmasından mı geçmek zorunda? Danışmanlık merkezleri denetlenerek ve meslek yasaları çıkarılarak bu karışık durum engellenemez miydi? Üzülerek görüyoruz ki, amaç zaten bu karışıklığın önlenmesi değil, psikologların ruh sağlığı alanından mümkün olduğunca uzak tutulmasıdır. Yoksa hepimizin düşünebileceği üzere, bu çözümü bulmak, yüksek bir zeka gerektirmemektedir. Amaç, psikologları bu alandan dışlayarak, küresel şirketlerin denetlediği ilaç piyasasını dimdik ayakta tutabilmektir.
Ülkemizde özellikle siyasi alanda gördüğümüz ötekileştirme çabasının ve zihniyetinin, bu alanda da kendini gösterdiğine tanık oluyoruz. Bir ekip çalışması içinde hizmet vermeyi, bir psikologun da terapi ve danışmanlık hizmetleri anlamında yeterli olabileceğini kabul etmek istemeyen ve “ben doktorum sen değilsin” sözleri arkasına saklanan bir grup “doktorun”, kendilerini üstün tutan ve diğerlerine tepeden bakan yaklaşımlarını nasıl yorumlamak gerekir? Bu aynı meslek grubu içersinde çalışan emekçileri, birbirine düşman etmekten başka bir işe yaramayacak olan bir tutumdur.
Bir danışanımız, 3,5 yaşındaki çocuğundaki kekemelik nedeniyle bize başvurduğunda anlattıkları çok şaşırtıcıydı. Henüz 3,5 yaşındaki çocuğa, hem de kekemelik nedeniyle, danıştıkları psikiyatr tarafından üç tane ilaç yazılmıştı ve herhangi bir uzmana da yönlendirilmemişti. Bu alanda çalışan herkesin bildiği gibi, kekemeliğin ilaçla tedavisi mümkün değildir. Ama nasıl oluyor da bir psikiyatr, danışanını bir psikolog ya da pedagoga yönlendirmiyor? Bu bakış açısına göre, ilaç gibi “süper bir iksir” varken buna ne gerek var? Böyle vakalar, bize her meslekten insanların kendi sınırlarını nasıl aşabileceklerini gösteren bir örnektir. Bunlar yaşanıyor diye doktorlar mesleklerinden oluyor mu, hayır. Ama başkalarının hataları bahane edilerek psikologlara her türlü yaptırım uygulanabiliyor.
Sonuç olarak; en kaliteli hizmet, psikolog, pedagog, psikolojik danışman, psikiyatr ve diğer ruh sağlığı çalışanlarının ortak çalışmasıyla mümkündür. Bu da, ancak insanların kişisel üstünlük kurma çabalarından ve para hırslarından arınıp daha insani bir bakış açısına sahip olabilecekleri olgunluğa ulaştıkları bir dünyanın kurulması ile mümkündür.
Sosyalizm okuru bir psikolog