21 Aralık Çarşamba günü, “Grevli Toplu Sözleşme, Güvenceli İstihdam, İnsanca Yaşayacak Temel Ücret, Baskı-Ceza ve Sürgünlerin Durdurulması, Ek Ödemelerin Emekliliğe Yansıtılması” taleplerinin AKP hükümeti tarafından yerine getirilmesi için KESK’in Türkiye çapında bir günlük “genel grev” kararına uyan kamu emekçileri Manisa’da da eylemdeydiler.
KESK Manisa Şubeler Platformu saat 10:00’da Gazi İlköğretim Okulu ve Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi önünde buluşan iki ayrı yürüyüş kolu basın açıklamasının yapılacağı Manolya Meydanı’na doğru harekete geçti. Yürüyüş güzergahı boyunca işyerlerinin önündeki kamu emekçileri ve grev eylemine destek verenler, yürüyüş koluna katılım gösterdi. “Emekçiler el ele genel greve”, “Baskılar bizi yıldıramaz”, “Gün gelecek devran dönecek AKP halka hesap verecek”, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Hastaneler halkındır, satılamaz” gibi sloganlar atan kitle çevredeki insanların alkışlarıyla destek gördü. Saat 12’de Manolya Meydan’ında emekçilerin bir araya gelmesiyle grevin coşkusu bir kat daha arttı.
Basın açıklamasını okuyan KESK Manisa Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Serpil Deniz, sözlerine Meclis’teki bütçe görüşmelerini eleştirerek başladı ve ardından AKP iktidarının yeni-liberal politikalarına ve toplumsal muhalefet temsilcilerine yönelik anti-demokratik uygulamalarına dikkat çektikten sonra şu sözlerle greve çıkma nedenlerini ifade etti:
“İşte biz, emeğin haklarına ve değerlerine sahip çıkmanın demokrasiye ve özgürlüklere sahip çıkmaktan geçtiğine inan kamu emekçileri olarak, grev hakkımızın yasal teminat altına alındığı bir toplu sözleşme düzeni için, kamu hizmetlerinin ticarileştirilmesine, “KHK sultasına”, angarya ve zorunlu fazla mesaiye, her türlü güvencesiz çalıştırmaya son verilmesi için, tüm çalışanlara kadrolu iş güvencesi, insan onuruna yakışır bir ücret ve sağlıklı çalışma koşullarının sağlanması için, çalışma yaşamının demokratikleştirilmesi için, temel ücretlerin artırılmasıyla sağlanacak gerçek bir eşit işe eşit ücret sistemi için, ek ödemelerin tüm emekçiler için eşitlenerek emekliliğe yansıtılması için, net asgari ücretin açlık sınırı olan 1.000 TL’ye çıkarılarak tüm ücret ve maaşlarda bu tutarın vergi kesintisi dışında bırakılması için, hukuksuz, haksız ve mesnetsiz biçimde yapılan gözaltı ve tutuklamalara son verilmesi, tutukluların serbest bırakılması için, temel haklarımıza yapılan tüm saldırılara karşı grev hakkımızı kullanıyoruz.”
Basın açıklamasının ardından Manisa Tabip Odası Genel Sekreteri Şahut Duran, hükümetin sağlık alanında gece yarısı çıkarttığı Kanun Hükmünde Kararname’nin amacına ve yol açacağı sonuçlara değinerek sağlıktaki piyasallaştırmaya dikkat çeken bir bilgilendirme konuşması yaptı.
Davul zurna eşliğinde halaylar çekildikten sonra eylem sona erdi. Greve KESK Şubeler Platformundan Eğitim-Sen, Büro-Sen, SES, Tar-Orkam Sen, Tüm Bel-Sen sendikaları katılırken, Manisa Tabip Odası, Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu, TKP, ÖDP, EMEP ve BDP destek verdi.
DİSK ve Türk-İş’in temsilci düzeyinde desteklediği, Türkiye işçi sınıfının büyük çoğunluğunun (ki ana gövdesi sendikasız) desteğinden yoksun kaldığı ve KESK’li emekçilerin de oldukça düşük katılım sağladığı grevin ses getirmediği ortada. Aslında hiç de şaşırmadığımız bu durumu, daha “genel grev” öncesinde şu sözlerle açık ve net bir şekilde ifade etmiştik: “21 Aralık eyleminin, KESK bürokrasisinin hesapları çerçevesinde kaldığı ölçüde AKP iktidarının işçi sınıfına yönelik saldırılarını durduramayacağı ortada. Dahası, ezici çoğunluğu “solcu” sendika bürokrasisinin sesi haline gelmiş olan “sosyalist sol”un, mevcut programıyla ve önderliğiyle başarısızlığa uğrayacağı apaçık ortada olan bu eylemi “genel grev” olarak alkışlaması ve ona övgüler düzmesi, emekçi kitleler ve gençlik içinde yeni bir moral bozukluğuna yol açacaktır (TEKEL direnişi sürecindeki “genel grev”i hatırlayın)*”.
Ancak, görüyoruz ki, tarihten hiçbir ders çıkarmayan Türkiye solu, aynı politikasını sürdürerek, grevin çok etkileyici ve başarılı olduğundan söz ediyor! Kamu emekçilerinin gerçek anlamda taleplerinin karşılık bulabilmesi için ancak mücadelenin önündeki sendikal bürokrasiyi ve ulusalcı-reformist önderlikleri aşacak olan işçi sınıfının tabandan yükselen örgütlü mücadelesi ve bu süreçte sosyalist programa sahip enternasyonalist-Marksist bir partinin önderliği belirleyici rol oynayacaktır.
Manisa’dan sosyalist bir işçi