Küresel Krizin Gölgesinde Nabucco ve Enerji Krizi

Ukrayna ve Rusya arasında yaşanan doğalgaz krizi sonrasında Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesine ilişkin gelişmeler “hızlandı”. Ortadoğu ve Hazar bölgesi doğalgaz rezervlerini Avrupa pazarlarına bağlamayı öngören Nabucco hattının, Türkiye-Bulgaristan Romanya-Macaristan-Avusturya güzergâhında inşa edilmesi planlanan bir proje olduğunu hatırlatalım. Bugün, bu projeyle öncelikle İran, Azerbaycan Şah Deniz, Türkmenistan ve Trans-Hazar doğalgazının taşınmasını öngörülürken, uzun vadede Irak ve Suriye üzerinden Mısır’ın gaz kaynaklarının Avrupa’ya taşınması planlanmakta.

Bu planlarda yapılan düzenlemeler hızlanırken Nabucco Projesi’nin CEO’su olarak kabul edilen Reinhard Mitschek, bu projenin geleceğine ilişkin tespitler için 4 Şubat’ta Türkiye’deydi. Konuya ilişkin yaptığı açıklamalarının büyük kısmını Türkiye’ye ayıran Mitschek, bu bahsi geçen alternatif boru hattı projesinde başka bir plana sahip olmadıklarından içinde Türkiye’nin içinde bulunmadığı bir projenin hayata geçirilemeyeceğini ifade etti. Konuşmasının devamında Mitschek, önümüzdeki 20 yıl içerisinde hem Türkiye’nin hem de Avrupa’nın doğalgaz ithalatına daha çok ihtiyaç duyacağını belirtti. Buna ek olarak Avrupa’da bugün yılda 500 milyar metreküp gaz kullanıldığını belirten Mitschek, bu rakamın sadece 200 milyar metrekübünün AB’de üretildiğini dolayısıyla bunun dışında kalan 300 milyar metreküp gazın ithal edilmesi gerektiğini açıkladı.

Ocak ayının sonunda, Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan doğalgaz krizinin hemen ardından Budapeşte’de düzenlenen -İran ve Rusya’nın çağrılmadığı-toplantı sonrasında gerçekleşen bu ziyarette Mitschek’in, Türkiye hakkındaki değerlendirmelerinin sonrasında projenin teknik detaylarına ilişkin kapsamlı açıklamalarda bulunduğunu belirtelim. Öncelikle boru hattını Türkiye’nin doğusundan başlatıp kuzeybatı Avrupa’ya doğru süreceği bilgisini veren Mitschek, ikinci seçeneğin ise BOTAŞ’ın taşımacılık kapasitesini kiralayarak, bunu Ankara’nın Ahiboz yakınlarından başlatmak olduğunu ifade etti.

Mitschek, ilk olarak, Şubat 2002’de içinde BOTAŞ’ın da bulunduğu, Bulgaristan, Romanya ve Avusturya gaz şirketlerinin yaptığı görüşmeler sonucunda başlayan Nabucco Projesi’ndeki boru hatlarının Türkiye-İran, Türkiye-Gürcistan sınırından başlayıp sonrasında ise bu iki hattın Erzurum’a kadar gelip tek boru hattı haline geleceğini ifade etti. Sonrasında ise aynı hattın Çanakkale ve Marmara’ya oradan da Bulgaristan sınırına geçtiğini belirten Mitschek, hattın Bulgaristan sınırından sonra güneydoğu-kuzeybatı istikametinde, Romanya, Macaristan ve ardından Avusturya’ya ulaşacağını ifade etti. Proje maliyetinin yaklaşık 8 milyar euro olduğunu söyleyen Mitschek, bunun yüzde 30’nun konsorsiyumun ortakları tarafından karşılanacağını söylerken 2,4 milyar avro 6 ortakça bölündüğünde bunun her ortak için 400 milyon euro anlamına geldiğini ifade etti. Bununla birlikte Mitschek, projenin inşaat aşamasının 2011’de, ilk gaz ikmalinin ise 2014’te başlamasını planladıklarını kaydetti. Bu tarihte projenin 8 milyar metreküple başlayacağının altını çizen Mitschek, 30 milyar metreküpün 2019 yılı hedefi olduğunu belirtti.

Projenin gaz kaynağını sağlayacak bölgeler hakkındaki değerlendirmesinde Mitschek, Nabucco Doğalgaz boru hattının Azerbaycan, Mısır, Rusya, İran ve Irak’tan gaz alarak çok sayıda arz kaynağı sunduğunu belirtirken, Türkmenistan ile Kazakistan gazının sisteme bağlanmasının ise ileride netlik kazanacağını ifade etti. Rusya konusu ve gaz tedarikinin nasıl sağlanacağı üzerine yaptığı değerlendirmesinde ilk gazın beş yıl sonra pompalanacağını ve o zaman şu anki sorunların mevcut olmayabileceğini kaydetti.

Budapeşte Zirvesi

Ocak ayının başında Ukrayna ve Rusya arasında ortaya çıkan krizin ardından AB’de birçok alternatif projenin varlığının yanı sıra Nabucco’da üzerine en çok düşünülen projelerin başında geliyor. Öncesinde, 2006 yılında Ukrayna ve Rusya arasında yaşanan ilk doğalgaz krizinde kendisinden sıkça söz ettiren Nabucco projesi gerek ekonomik kriz gerekse Ortadoğu ve Kafkasya‘da yaşanan gelişmeler nedeniyle rafa kaldırılmış fakat son doğalgaz kriziyle birlikte kaldırıldığı raftan indirilerek krizin sürdüğü günlerde AB’de en yetkili ağızlarda kendisine yer bulmuştu.

17-18 Ocak’ta Kiev’de Rusya ve Ukrayna arasında yapılan zirve sonrasında ortaya çıkan doğalgaz krizi görece aşılmış olsa da bu projenin gerekliliğine ve önemine vurgu yapan açıklamalar birbiri ardına AB yetkilileri tarafından yapılmıştı. Ruslarsa bu açıklamalar karşısında Nabucco’nun Ortadoğu ve Kafkasya’dan ihtiyacını duyduğu gazı elde edemeyeceği dolayısıyla kendisinin bu projeye gaz satabileceğini açıklamıştı. Dahası Ruslar, Ukrayna üzerinden Avrupa’ya ulaşan doğalgaz hattına alternatif olarak Karadeniz’in altından Bulgaristan’a ulaşan bir başka hattı Güney Akım Projesini AB’ye önermişti. AB ise enerjide Rusya’ya bağımlı olmama yönündeki yaklaşımlarını sürdürerek ocak ayının sonunda, içinde Türkiye’nin de yer aldığı Nabucco projesi için Budapeşte zirvesini Macaristan’da topladı.

Toplantıya, Türkiye, Almanya, Avusturya, Bulgaristan, Romanya ve Macaristan’ın yanı sıra Nabucco’ya üye ülkeler dışındaki AB, ABD, Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan, Irak, Mısır ve Gürcistan’ın üst düzey temsilcileri de katıldı. Rusya ve İran’ın çağrılmadığı toplantıda finansman sorununda yaşanan sıkıntılar kendisine yer bulurken Nabucco’nun “ulusal güvenlik ve istikrar sorunu” olduğunu, dolayısıyla bu yüzden AB’nin finansman sağlamaktan kaçınmaması gerektiğini hatırlatılırken, AB enerji komisyoneri Piegalbs, AB’nin doğrudan finansman sağlamasının projeyi Nabucco konsorsiyumunun projesi olmaktan çıkartarak, bir kamu-özel ortak iştirakı haline sokacağını ve böyle bir opsiyonu şu aşamada düşünmek dahi istemediklerini açıkladı.

Mitschek ise Budapeşte’deki toplantıya Rusların katılmaması üzerine yaptığı değerlendirmede, Rusların müdahil olduğu Mavi Akım’ı hiçbir şekilde rakip, alternatif proje olarak görmediğini hatta Mavi Akımın da bu projeyi besleyen hatlardan biri olabileceğini açıkladı. Dolayısıyla Rusya’dan da beslenen hatları sisteme sokabileceğini ekleyen CEO, son olarak böyle bir fırsatı değerlendireceklerini ve “Eğer Rusya’dan talep gelirse ortaklarla oturup konuşuruz’ dedi.

Nabucco’nun Geleceği

Bugün AB’nin yılda yaklaşık 550-600 milyar metreküp doğalgaza ihtiyacı olduğunu bizzat Mitschek’ten öğrendikten sonra bu proje ile Nabucco’nun en erken 2019 yılında 30 milyar metreküplük taşıma kapasitesine ulaşılacağı gene Nabucco’nun açıklamalarında ortaya çıkmıştır. Rusya’ya ilişkin enerji bağımlılığına son vermek adına atılan alternatif taşıma hattının en iyi koşullarda ulaşacağı kapasite bugün AB’nin her geçen gün artan enerji ihtiyacını karşılamaktan uzakta olduğu birinci ağızdan ifade edilmiştir.

Bütün bunların yanı sıra Rusya’nın doğalgaz krizinden sonra Budapeşte’de yapılan doğalgaz zirvesine İran ile birlikte çağrılmamış olmasının ardından Nabucco CEO’sunun Rusya’dan özellikle Mavi akım projesiyle gaz alınabileceğini ifade etmesi proje hakkındaki çelişkilerin bir başka yüzünü açığa çıkarmıştır. Dahası AB daha önceki açıklamalarında Rusya’nın Güney Akım projesine sıcak bakmayacağını açıklasa da Rusya ile İtalya’nın bu proje üzerinde sürdürdüğü çalışmalar AB içinde ortak bir enerji politikasının da kurulamamış olduğunu göstermektedir.

Geçtiğimiz yılın Ağustos ayında Rusya’nın Güney Osetya ve Abhazya’yı Tiflis’ten koparmasıyla birlikte Gürcistan enerji transferi konusunda Batı’nın güvenebileceği bir ülke olma özelliğini yitirmiştir. Bununla birlikte ABD’nin İran gazına karşı çıkması, Rusya’nın Azeri gazına “iyi fiyat verme” taktiği ve Irak’ın hidrokarbonların kullanılması konusunda Bölgesel Kürt Yönetimi ve merkezi Bağdat hükümeti arasındaki anlaşmazlık göz önüne alındığında Nabucco’nun daha ciddi çatışmaların kaynağı olacak düzeyde olduğunu belirtelim.

Nabucco’da önemi konusunda herkesin hem fikir olduğu Azeri gazının bir kısmı bugün Azerilerin kendi ihtiyacı için kullanılırken, bir kısmı da Gürcistan ve Türkiye için gerekli. Bunların dışında kalan gazın Nabucco için yeterli olup olmayacağı tartışılırken bahsi geçen gaza hem Ruslar hem İranlılar hem de İtalyanların da teklif verdiğini unutmayalım. Yakın gelecekte ise Kazakistan, Türkmenistan, Irak ve Mısır gibi ülkeler sanıldığının aksine ABD’nin Irak işgalinin yol açtığı belirsizlikle beraber mevcut gaz ve alt yapı yetersizliği nedeniyle Nabucco’ya gaz sağlamaktan uzaktalar.

Buna ek olarak içinden geçtiğimiz küresel kriz ve Ortadoğu’daki diğer gelişmeler (son olarak İsrail ve Hamas arasında yaşananlar) bu süreci oldukça kırılgan hale getirmekte. Her ne kadar Mitschek ilk gaz transferinin başlayacağı yıllarda (2014-2015) Ortadoğu ve Kafkasların tehlike arz etmeyeceğini belirtse de, Rusya’nın Gürcistan ile geçtiğimiz yıl girdiği savaş dahil olmak üzere İran, Afganistan ve Pakistan arasında yaşanan gelişmeler bırakın 5 yılı çok daha öncesinde bölgesel savaşlarının fitilini ateşleyebilecek düzeydedir.

Ulusötesi sermaye bugün, dünya üretimi için gerekli olan enerjinin ulus devlet sınırlarına çarpmadan küresel anlamda planlanmasını tercih ederken kapitalizmin içinden geçtiğimiz krizi ve son günlerde kriz dolayısıyla ortaya çıkan ulusal koruma eğilimleri bu tercihi zora sokmakta. Önceki “Doğalgazda Kriz Aşıldı Mı?”* adlı yazıda da bahsi edildiği gibi enerji ihtiyacının bugün ulaştığı boyut göz önüne alındığında enerjiye ilişkin her türden ulusal müdahale özellikle Ortadoğu ve Kafkasya’da yeni savaşların bir diğer adı olacaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir