İranlı yetkililer, Salı günü, İslam Cumhuriyeti’nin Anayasayı Koruma Konseyi’nin, sekiz adayın 14 Haziran’da yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılmasını onayladığını açıkladı. İran’ın dinci-milliyetçi egemenlerinin önde gelen ABD yanlısı üyelerinden biri ve 1989-1997 yılları arasında ülkenin cumhurbaşkanı olan Akhbar Haşemi Rafsancani ile şimdiki cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın siyasi olarak desteklediği Esfandiyar Rahim Maşaey, aday listesinden çıkartıldı.
Rafsancani, kampanya görevlilerine göre, Anayasayı Koruma Konseyi’nin kararını kabul etti.
Buna karşılık, Ahmedinejad, dün [22 Mayıs], İslam Cumhuriyeti’nin Dini Önderi Ayetullah Hamaney’e Maşaey’i oy pusulasına dahil etmesi için resmi başvuruda bulunacağını söyledi.
Bu, nihai karar olmayabilir. Hamaney, daha önce reddedilmiş olan iki adayın 2005 cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılması için emir vermişti. Yine de, Konsey’in, Hamaney’in onayı olmaksızın Rafsancani’yi ya da Maşaey’i dışlamayacağına neredeyse kesin gözüyle bakılıyor.
Böylesi etkili çevreye sahip olan iki insanın dışlanması, İran egemen sınıfı ve devlet aygıtı içindeki derin bölünmeleri yansıtmaktadır. Bu bölünmeler, sonuçta, 1979 İran Devrimi’ni başlatan işçi sınıfı mücadelelerinin ezilmesinin ardından devlet aygıtının çeşitli bölümlerinin denetiminde burjuva hizipler arasında yaşanan rekabeti göstermektedir. Özellikle son on yıl boyunca, ABD emperyalizmi ile müttefikleri, Tahran’da “rejim değişimi” gerçekleştirmeyi amaçlayan amansız saldırıyla birlikte, bu bölünmeleri kışkırttılar.
Washington, gerçekte, nükleer silahlar geliştirdiği bahanesiyle -ki bu ABD’nin 2003’te Irak’ı işgal etmeden önce geliştirmiş olduğu Saddam Hüseyin’in “kitlesel imha silahları” hakkındaki yalanlardan daha inanılır değildir- İran’a karşı ilan edilmemiş bir savaş sürdürmektedir. İran, gerçekte, büyük petrol kaynakları ve Ortadoğu’nun kalbindeki jeo-stratejik konumundan dolayı hedeflenmektedir.
ABD ve AB, İran’a karşı, onun petrol ihracatını ve kredi almasını durdurmayı amaçlayan, felç edici ekonomik yaptırımlar uygulamaktadır. Bu, İran Riyali’nin geçtiğimiz yıl içinde yüzde 50 değer kaybetmesiyle, yüzde 35’in üzerinde enflasyonla ve yaygın işsizlikle sonuçlandı.
Washington ve onun Ortadoğu’daki küçük ortağı İsrail, sürekli olarak İran’a saldırma tehdidinde bulunmakta ve böyle bir saldırı bölgesel bir savaşa yol açacağı için, ABD önceden Suudi Arabistan ile diğer Körfez ülkelerine gelişmiş silahlar sağlamaktadır. Washington, Tahran’ın bölgedeki tek müttefiki olan yönetimi devirmek için, Türkiye, Katar ve diğer müttefikleri dolayımıyla, Suriye’deki İslamcılar önderliğindeki ayaklanmayı finanse ediyor ve silahlandırıyor. ABD, aynı zamanda, etnik ayrılıkçı Beluçiler’in saldırıları da dahil, İran içindeki terörizmi de finanse ediyor.
ABD, Obama’nın 2009’da başkan seçilmesiyle gerçekleşen dış politika değişikliği doğrultusunda, onun tehditlerine hemen boyun eğecek unsurları teşvik etmek için, İran burjuvazisi içindeki bölünmelerden yararlanma peşinde koşuyor. Mevcut yönetimin “devletçi” politikalarını mahkûm eden bu hizibin aynı zamanda özelleştirme ve sosyal yardım kesintilerini savunması rastlantı değildir.
2009’da, ABD, Fransa, Britanya, Almanya ve diğer Avrupalı devletler -Ukrayna’daki, Gürcistan’daki ve başka yerlerdeki “renkli devrimleri”ni tekrarlayarak, bütün güçleriyle, Yeşil Hareket’in arkasında durdular ve onun Ahmedinejad’ın seçimleri çalmış olduğu sahte iddiasını savundular.
Yeşiller, önce Obama, ardından da Fransız Devlet Başkanı Nicolas Sarkozy ve Batı medyası tarafından, “demokratikleştirici” bir güç olarak övüldü. Gerçekte, onlara verilen destek, İran toplumunun en ayrıcalıklı ve gerici kesimlerinden geliyordu; onların Ahmedinejad’a olan düşmanlıkları, büyük ölçüde, onun İran’ın petrol gelirlerini kamu hizmetlerine, yiyecek ve enerji sübvansiyonlarına harcamasından kaynaklanıyordu.
Anlaşıldığı kadarıyla, yönetim, Rafsancani’nin adaylığını, Washington’ın topyekûn bir askeri eylemden önce İran’ın nükleer programı konusunda “son şans” olarak teşvik ettiği görüşmelerin ortasında, rejimi istikrarsızlaştırmaya yönelik yeni bir Batı müdahalesinin odak noktası haline gelebileceği kaygısıyla engellemeye karar vermiş.
Rafsancani, uzun süredir, Washington ile uzlaşma ve IMF tarzı kemer sıkma önlemleriyle özdeşleşmiş durumda. 1980’lerin büyük bölümünde İran parlamentosunun sözcüsü olan Rafsancani, 1988’de İran’ın ilk cumhurbaşkanı oldu ve bu konumunu 1997’ye kadar korudu. O, iki dönemlik cumhurbaşkanlığı sırasında, işçi sınıfı ve yoksullar tarafından devrimde edinilmiş birçok toplumsal kazanımın sonuçta ortadan kaldırıldığı piyasa yanlısı reformlara önayak olmuş ve Hamaney’in desteğiyle, Washington’a ardı ardına başarısız görüşme önerilerinde bulunmuştu.
İran’ın en büyükleri arasında olduğu söylenen bir ticari servet elde etmiş olan Rafsancani, 2009’da, Mirhüseyin Musavi’nin seçim kampanyasına mali destek sundu. Onun çocukları, seçim sonrası Yeşil protestolarda önemli roller oynadılar.
Onun 2013 başkanlık seçimlerindeki adaylığı, başkan olarak onun yerine geçen sözde “reformist” Muhammed Hatemi ile Yeşiller’in İran’daki ve yurt dışındaki sözcüleri tarafından açıkça desteklendi. Babası Yeşiller’in tanınmış önderlerinden olan Muhammed Karrubi, Rafsancani’nin adaylık belgelerini doldurmasının ardından, Guardian gazetesine, “Yeşil hareketin çoğunluğu, şimdi, bu seçimlerde bir sözcüye sahip olduğunu hissediyor” demişti.
Batılı medya bunun farkına vardı. 2009’da, Yeşil hareketin Ahmedinejad’ın yeniden seçilmesine meydan okumasında Obama yönetimi ile yakın işbirliği içinde çalışmış olan New York Times, geçen hafta, Rafsancani’nin pohpohlayıcı bir betimlemesini yayımladı.
Anayasayı Koruma Konseyi, 78 yaşındaki eski cumhurbaşkanının adaylığının reddedilmesine ilişkin herhangi bir açıklama yapmadı. Çok sayıda rejim karşıtı, onun fazlasıyla yaşlı olduğunu iddia etti. Hamaney’in yönetiminde bir gazete olan Kayhan’da yayımlanan ve Rafsancani’nin adaylığının reddedilmesini teşvik eden bir başyazıda, “Anayasayı Koruma Konseyi’nin omuzlarında kutsal ve ciddi bir sorumluluk var. Bu, Ayetullah Haşemi Rafsancani’yi dış düşmanlar ve onların yerli bağlantıları tarafından hazırlanmış tehlikeli bir tuzaktan kurtarmaktır.” dendi.
Anayasayı Koruma Konseyi, ABD ve müttefiklerinin hükümete muhalefeti kışkırtma yönündeki yeni çabalarını önleme umuduyla Rafsancani’yi cumhurbaşkanlığı seçiminden dışlarken, Rafsancani’nin İran iş dünyasının ve ruhani seçkinlerin kimi kesimleriyle olan güçlü bağlantılarının farkındaki Dini Önder, onunla tüm bağları kopartmaktan sakınmaktadır.
Sekiz kişilik Anayasayı Koruma Konseyi’nin çoğu üyesi egemen ilkeci hiziple özdeşleşmiştir. Ama Konsey, kamuoyunda öne çıkmamakla birlikte, uzun süredir Rafsancani’nin müttefiki olan bir adayı onayladı. Guardian’ın Tahran Bürosu’na göre, 1989’dan beri Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi’nin üyesi olan Hasan Rovhani, Rafsancani’nin “ABD ile diyalog İran’ın yararına olabilir inancını” paylaşıyor.
Ahmedinejad ile İslam Cumhuriyeti hükümeti içindeki egemen hizip arasında varolan ve onun yardımcısı Maşaey’in başkanlığa aday olmasının engellenmesiyle sonuçlanan anlaşmazlık uzun süredir biliniyor. Hamaney, geçtiğimiz yıllarda, İlkeciler ile Cumhurbaşkanı arasındaki tartışmaların İran’ın düşmanlarına hizmet ettiği uyarısında bulunarak, onları birlikte çalışmaya teşvik etmek için defalarca müdahalede bulunmuştu.
Asıl gücü devrim sonrası rejimi desteklemek üzere oluşturulmuş olan milisler içinde yatan Ahmedinejad, zaman zaman, dini seçkinleri, siyasi iktidar üzerinde anayasada garanti edilmiş egemenliklerine meydan okuyarak kızdırmıştı.
Bir diğer ve daha büyük bir anlaşmazlık kaynağı, Ahmedinejad’ın ekonomi politikaları oldu. Ahmedinejad, dünya petrol fiyatlarının rekor düzeylere çıktığı birinci cumhurbaşkanlığı döneminde, sosyal harcamaları artırdı. O, bunun ardından, uzun süredir IMF ve İran büyük şirketleri tarafından ısrarla önerilen ve “hedeflenmiş” nakit ödemeler adına gıda ve enerji fiyatlarındaki sübvansiyonları ortadan kaldıran bir politika değişikliğini uyguladı. Ama Ahmedinejad, kısa süre sonra, yeterince acımasız olmadığı -yani bu değişikliği sosyal harcamalarda daha keskin kesintiler için kullanmamış olduğu- için İlkeciler, Rafsancani ve Yeşiller gibileri tarafından topa tutuldu.
23 Mayıs 2013