Yönetmenliğini Aydın Orak’ın yaptığı, Bir Başkaldırı Destanı: Bêrîvan isimli film, eser işletme belgesi Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından verilmediği için gösterime giremiyor. Yönetmen Orak, eser işletme belgesi için başvurduklarını, ancak başvurularının reddedildiğini, üstelik ilgili bakanlıktan bu kararla ilgili yazılı ya da sözlü bir açıklama alamadıklarını ifade etti.
Bir Başkaldırı Destanı: Berivan, 21 Mart 1991 tarihinde Cizre’deki Newroz katliamını ve halka öncülük eden Berivan Cizre’yi anlatıyor. Bildiğimiz üzere, 91 Newroz kutlamaları sırasında, güvenlik güçleri tarafından Newroz’u kutlayan binlerce kişinin üzerine ateş açılmıştı. Resmi rakamlara göre 56 kişinin öldürüldüğü katliamda 100’den fazla kişinin hayatını yitirdiği, birçok kişinin gözaltına alındığı ve işkenceden geçtiği biliniyor. Kürt hareketinin kadın sembollerinden biri olan Berivan Cizre, açılan ateş sonucu yaralanmış ve ağır işkencelerden geçmişti. Onu simgeleştiren ise çatışmalar sırasındaki cesareti ve öncü rolüydü. Bir Başkaldırı Destanı: Berivan isimli belgesel-film, hem Cizre’de yaşanan devlet terörünün ilk kez yayınlanacak olan görüntülerini içeriyor hem de Berivan’ın öncülüğünde bölge halkının direnişini beyaz perdeye aktarıyor. Ne yazık ki eser işletme belgesi olmadan filmin vizyona girmesi söz konusu değil.
Film aslında, 8 Nisan tarihinde İstanbul’da ve Viyana’da gösterildi. Ayrıca, İstanbul Film Festivali’nde belgesel dalında yarışan filmlerden birisiydi. Bütün bunlara rağmen, bakanlıktan çıkmayan işletme belgesi filmin vizyona girmesine engel. Bir eseri yasaklamanın tali bir yöntemi olan eser işletme belgesi, bakanlık tarafından bir tehdit gibi kullanılmakta.
Yasaklanması nedeniyle halen hukuki mücadelesi sürdürülen bir başka belgesel film Dersim 38. 1938 Dersim katliamını anlatan Dersim 38 isimli film de, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın eser işletme belgesi vermemesi sebebiyle gösterime giremedi. Dersim 38’in yönetmeni Çayan Demirel’e bakanlığın yaptığı 19 Ekim 2007 tarihli açıklama, belgeselin kamu düzenini olumsuz yönde etkileyecek nitelikte özellikler taşıdığına ilişkindi. Demirel, kendisine belirtilen gerekçenin ardından Ankara 7. İdare Mahkemesi’ne dava açmış ve 2010 Temmuz’un da mahkeme yasağın yürütmesini durdurmuştu. 31 Aralık 2010 günü, Kültür ve Turizm Bakanlığı adına Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürü Abdurrahman Çelik’in kaleme aldığı yasağı savunan karar, Dersim 38’in haklı davasının takipçisi olan Avukat Fikret İlkiz’e gönderildi. Bakanlıktan gelen yazı, filmin belgesel içeriği olmadığını, belgeselde tarihi belge bulunmadığı, aynı zamanda bu filmin gösterime girmesi durumunda, kamu düzenini ihlal edecek durumlara yol açabileceğini belirtmişti. Bakanlığın cevabının aksine, belgesel de tarihi belge elbette vardı. Bu durumda bakanlık tarihi dokümanları gerçek olarak kabul etmiyor. Daha da vahimi, Cumhuriyet tarihi boyunca kabul edilmeyen Dersim katliamı bir kez de Kültür Bakanlığı tarafından yok sayılıyor. Dersim Kürtlerinin yıllarca çektiği acılar bir belgesel filmde yayınlanamıyor, yasaklanıyor.
Şubat 2011’de Dersim 38 adlı filmin özgürlüğe kavuşması için, Altyazı Aylık Sinema Dergisi, Documentarist – İstanbul Belgesel Günleri, Sine-Sen Sinema Emekçileri Sendikası, Uluslararası İşçi Filmleri Festivali, Yeni Film Dergisi, Yeni Sinema Hareketi bir basın açıklaması metni ile yönetmen Çayan Demirel’in yanında olduklarını bildirmişlerdi.
Nedir Bu ‘Eser İşletme Belgesi’?
Sanat eserlerini yasaklamanın bir yolu olan eser işletme belgesi, sanatçıyı ve eserini denetim altında tutmaya yarar bir mekanizma olarak işlevini görüyor. Sanat eserinin hükümet politikaları gerekli görmediği takdirde, sanatseverlerle buluşmasına engel olan bir hukuki form olan eser işletme belgesinin, eser sahibine verilmesi için eserin belli denetimlerden geçmesi gerekiyor. Sinema ve video eserlerinin denetimine ilişkin hukuki norm ise, Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkında Kanun’un denetim ile ilgili 6. Maddesi. Bu madde oldukça esnek. Denetleme Kurulu adı altında, hangi estetik ve sanatsal gözlemde denetim yapıldığı belirsiz, keyfi ve politik.
Yasa Denetleme Kurulu üyelerini şöyle açıklıyor: Bakanlık temsilcisinin başkanlığında, Milli Eğitim Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığından birer üye ile Bakanlık tarafından belirlenecek (buranın altını çizmek gerekiyor) öğretim üyesi bir sosyolog, bir psikolog, bir çocuk gelişim uzmanı, toplam dokuz kişi. İşte tamamı, devletin resmi ideolojisinin bir adım dışına çıkamayacak dokuz yetkili, eserin estetik öğeleri hakkında ahkam kesecek. Ne büyük özgürlük…
Kürt halkına yapılan ayrımcılık, sokakta, iş yerinde, mecliste sürüyor. Barajlarla, YSK vetolarıyla, KCK davaları ile politik olarak baskı altına alınan Kürtler aynı anlayışın ürünü olarak sanatta da veto yiyor.