Aşağıdaki yazı WSWS’de 24 Ekim Cumartesi günü yayımlandı.
Arjantinliler, devlet başkanlığı ve parlamento seçimleri için 25 Ekim Pazar günü sandık başına gidecek. Seçimler, çöken sosyal güvenlik programı; siyasi, ekonomik ve enflasyonist krizler; artan işsizlik ve temel sağlık ve sosyal yardım kuruluşlarına yönelik beliren bir saldırı ortamında gerçekleşiyor.
Financial Times, geçtiğimiz Pazar günü yayımlanan bir makalede, Arjantin ekonomisinin bir dönüm noktasında olduğunu ileri sürdü. Emtia fiyatlarındaki hızlı düşüş Brezilya’yı vuruyor ve Arjantin’e etki etmeye başlıyor. Buna ek olarak, ABD akbaba fonları, Arjantin’i Wall Street mali piyasalarının dışında bırakan 2001-2002 Arjantin borç krizinden dolayı ertelenen 1,3 trilyon dolarlık ödemeyi talep ediyorlar.
Cristina Fernandez de Kirchner’in (Arjantin yasalarına göre devlet başkanlığı dört yıllık iki dönemle sınırlı) yerini almak için önde gelen rakipler arasında, Daniel Scioli (iktidardaki Peroncu grup “Zafer Cephesi”, FPV), Buenos Aires Belediye Başkanı Mauricio Macri (Cumhuriyetçi Öneri) ve Sergio Massa (Peroncu, Yenileme Cephesi) yer alıyor. Onların tamamı, yabancı sermayeyi çekmek, işçiler pahasına akbaba fonlarıyla anlaşmak ve enerji sübvansiyonlarını ve diğer sosyal programları ortadan kaldırmak için şirket yanlısı programlar üzerinde yarışa katılıyorlar.
Üç ana aday, burjuva düzenin hiziplerini temsil etmektedir. Arjantin politikasının Bizans’a özgü yapısında, seksen yıl boyunca, korporatist Peronculuk, geleneksel burjuva Radikal Parti ve ordu arasında, işçi sınıfının bağımsız bir hareketini engellemek için çalışan Peroncu sendika bürokrasisinin, Stalinizmin ve çeşitli sahte sol grupların yönetimdeki her değişikliğe yardımcı olduğu, birbirini izleyen hükümetler söz konusu oldu.
Peroncu hareketin “Kirchnerci” kanadı olan FPV etkisizleşmiş, itibarsızlaşmış durumda ve sağa kayıyor. Scioli, FPV’nin en neo-liberal kanadını temsil ediyor. O, Arjantin’in ekonomik durgunluğunun üstesinden gelme ve hükümet kaynaklarını arttırma çabası içinde, artan petrol ve gaz üretimine bel bağlıyor. Scioli’nin bunu yapması için Wall Street ile anlaşmaya varması ve Peroncu sendika bürokrasisinin yardımıyla, işçi sınıfını kemer sıkma önlemlerini kabul etmek üzere disiplin altına alması gerekiyor.
Bu koşullar altında, Arjantin sahte solu, egemen sınıfa hizmet verme peşinde koşuyor.
Pazar günkü seçimlerde yarışan siyasi partiler arasında, eyalet düzeyinde ve ulusal ölçekte 1.500’den fazla aday gösteren İşçilerin Sol Cephesi (Frente de Izquierda y de los Trabajadores, FIT) de yer alıyor. FIT, Troçkist olduğunu iddia eden çeşitli sahte sol örgütler tarafından 2011’de oluşturulmuş bir seçim koalisyonu. Onun ana bileşenleri, Sosyalist İşçi Partisi (Partido de Trabajadores por el Socialismo, PTS), İşçi Partisi (Partido Obrero, PO) ve Sosyalist Sol (Izquierda Socialista). FIT’in devlet başkanlığı adayları, Nicolás del Caño ve Myriam Bregman, 9 Ağustos’ta ulusal ölçekte yapılan ön seçimlerde seçildiler. Onların her ikisi de PTS üyesi.
FIT, sol söylemine rağmen, işçi sınıfı için devrimci sosyalist bir alternatifi temsil etmemektedir. FIT, iktidardaki Peroncu partinin sağa yalpalamasının yol açtığı siyasi boşluğu doldurmak üzere öne çıkmıştır. FIT, bu tür partilerin Latin Amerika tarihi boyunca birçok kez yapmış olduğu gibi, işçi sınıfının çıkarlarını ulusal burjuvazinin ihtiyaçlarına tabi kılmaya çalışmaktadır.
FIT’in mevcut üyelerinin, Peron’a, ardından Sandinistalar ve Stalinizm tarafından izlenen Fidel Castro’ya yönelik yanılsamaları besleyen öncülleri, 20. yüzyılın ikinci yarısında Arjantin işçi sınıfını siyasi olarak silahsızlandırmada suç ortağıydılar. Onları izleyen çok sayıda genç işçi, askeri cunta yönetimi altında işkence gören ve öldürülen 30.000 kişinin arasındaydı.
PTS ve IS, Sosyalizme Doğru Hareket’in (Movimiento al Socialismo, MAS), önderi Nahuel Moreno’nun 1987’de ölümünün ardından parçalanmasından ortaya çıktı. Bir zamanlar Dördüncü Enternasyonal’in destekleyicisi olan ve 1960’larda Troçkizmden ve enternasyonalizmden tümüyle kopan Moreno, bağımsız işçi sınıfı hareketinin burjuva ve küçük-burjuva güçlere; 1950’lerde Peronculuğa, 1960’larda Castroculuğa, 1970’lerde sosyal demokrasiye ve 1980’lerde Stalinizme tabi kılınmasının savunucusu olmuştu.
PO da, kökleri, 1960’larda o zamanlar Política Obrera adı altında ortaya çıkan, Silvio Frondizi’nin Devrimci Sol Hareket’ine (Movimiento de Izquierda Revolucionaria, MIR-Praxis) dayanan ulusalcı bir eğilimdir. Radikal bir sosyolog ve Arjantin’in Radikal Partili devlet başkanı Arturo Frondizi’nin kardeşi olan Frondizi, 1974’te “AAA” adlı ölüm mangaları tarafından öldürülmüştü. O, Küba Devrimi’nin güçlü bir destekçisi ve Marksizmin “Yerli Amerikan” bir biçimi olarak “Guevaracılık”ın bir savunucusuydu.
Politica Obrera, Yugoslavya, Cezayir ve Küba devrimlerinin etkisi altında (özellikle 1960’larda Küba devriminin etkisi altında), Moreno’yu eleştirmesine rağmen, işçi sınıfının çıkarlarını radikal küçük-burjuvaziye tabi kılan MAS ve PTS ile aynı çizgi boyunca evrim geçirdi. PO’nun şimdiki önderi Jorge Altamira, (bir “birleşik cephe” olarak savunduğu) FIT üyeliğinin yanı sıra, PO’nun Fransa, İtalya ve Yunanistan’daki sahte sol partiler ile oportünist ittifaklarını haklı göstermek için devrimci sosyalizm dilini kullanmakta ustadır.
PO, resmi olarak, Yunanistan’daki Savas Michael-Matsas önderliğindeki EEK (İşçilerin Devrimci Partisi) ile siyasi bağa sahip. EEK, Britanya’daki İşçilerin Devrimci Partisi (WRP) 1985 yılında Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nden (DEUK) ayrıldığında, WRP’nin önderi Gerry Healy’yi desteklemiş olan tek şubeydi. “Dördüncü Enternasyonal için yeni bir dönem” in doğduğunu ilan eden Michael-Matsas, DEUK’un diğer şubeleriyle her türlü tartışmayı reddetti Bu, ifadesini, hızla, Mikhail Gorbaçov’un perestroykasını Sovyetler Birliği’nde “siyasi devrim”in başlangıcı olarak destelemede buldu. Michael-Matsas, o zamandan beri, PASOK, Syriza ve Stalinist KKE arasında manevra yaptı.
PO ile EEK arasındaki ilişkiler, 2012’den bu yana, PO önderi Altamira’nın Yunanistan’da Syriza’ya dayanan bir “sol hükümet” çağrısı yapmasından bu yana, büyük ölçüde dondurulmuş durumda. Bu, EEK’in, Antarsya koalisyonundaki Maocular ve çeşitli sahte sol gruplar topluluğuyla birleşme peşinde koşarken Syriza’ya “sol” bir örtü sağlama biçimindeki politikasına karşıttı.
PO’nun Yunanistan’daki olaylara yönelik tutumu, FIT’in bizzat Arjantin’de oynamayı düşündüğü, benzeri bir “sol hükümet”, yani, Arjantin burjuvazisinin, uluslararası mali sermayenin işçi sınıfına karşı talimatlarını uygulamakla görevli “sol” bir hükümeti peşinde koşma rolünü en açık şekilde ortaya koymaktadır.
FIT, şu anda, Arjantin’in kimi eyaletlerindeki temsilcilerin yanı sıra, Federal Meclis’te üç temsilciye sahip.
FIT’in Ekim seçimlerindeki açıklanmış hedefi, ulusal meclisteki ve eyalet parlamentolarındaki milletvekillerinin sayısını arttırmaktır. Del Caño, Perşembe günü Buenos Aires’te düzenlenen kampanya kapanış etkinliğinde, “[işçilerin, kadınların ve gençliğin] her bir mücadelesinin dayanağı olacak yeni milletvekillerini seçmek” üzere FIT’e oy verme çağrısı yaptı. Dünyanın dört bir yanındaki her bir sahte sol grup, bu tür boş bir formüle katılacaktır.
FIT, uluslararası bir olgunun parçasıdır: ayrıcalıkları kapitalizmden ve mali asalaklıktan kaynaklanan orta sınıf tabakaların çıkarlarını destekleyen partiler ve koalisyonlar.
FIT, adaylarının demografik özelliklerine özel önem vermektedir: gençler, kadınlar ve PTS’nin, IS’nin ve PO’nun amigoluk yaptığı çeşitli mücadelelerden gelen işçiler (otomotiv, petrol, gıda sanayisi, kamu emekçileri, yarı zamanlı işçiler, vb.). Bu, onun, dünya çapındaki sahte sol partilerin ayırıcı özelliği olan, cinsel politikaya ve diğer kimlik politikalarına yoğunlaşmasıyla uyumludur. Bunun altında, işçi sınıfının toplumdaki asli ve devrimci rolünü reddeden ve işçi sınıfını sadece bir başka kimlik grubuna indirgeyen bir perspektif yatmaktadır.
FIT’in programı, reformist taleplerin en düşük ortak paydasından oluşmaktadır. Program, sendikaların bağımsızlığı, sendikal demokrasi ve bürokrasinin defedilmesi çağrısı yaparken, işçi sınıfının iktidarı ele geçirmesi uğruna devrimci bir stratejinin hiçbir belirtisini sunmamaktadır.
Bunun yokluğunda, onun bir işçi hükümeti talebi, bankaların krizini yönetmek, sınıf mücadelesini düzene sokmak ve süreç içinde işçi sınıfını orta sınıfın daha varlıklı kesimlerinin çıkarlarına tabi kılmak üzere, Yunanistan’daki Syriza, İspanya’daki Podemos ve diğerleri gibi partilerin önderlik ettiği türde yönetimlere yardımcı olmaya yetecek kadar büyük bir şemsiye sağlamaktadır.
FIT, aynı Syriza, Podemos, Yeni Anti-Kapitalist Parti (Fransa), Sol Parti (Almanya), İşçilerin Komünist Partisi (İtalya) ve EEK (Yunanistan) gibi, kapitalist sınıfın bir aracı işlevi görmektedir. Dünya kapitalizminin çözümsüz krizine bir ulusal reform programıyla karşılık verilebileceği yanılsamasını arttıran bu grupların rolü, devrimci önderlik krizinin çözülmesinin önüne siyasi engeller çıkarmaktır.
Böylesi bir politika, emperyalizmin ve Arjantin burjuvazisinin bir kez daha çözümsüz bir ekonomik krizle karşı karşıya olduğu ve buna, işçi sınıfını atomize etmeye ve yaşam standartları ile demokratik hakları ortadan kaldırmaya yönelik vahşi bir diktatörlüğe dönüş nihai yanıtını verdiği koşullar altında, ölümcül bir tehlike doğurmaktadır.
Latin Amerika’da işçi sınıfının devrimci enternasyonalist siyasi partilerinin inşası, FIT ve onun sahte sol bileşenleri gibi oluşumlara karşı uzlaşmaz bir mücadeleyi kapsamaktadır. Arjantin’de ve uluslararası ölçekte belirleyici sorun, işçi sınıfının sosyalist ve enternasyonalist bir programa dayalı, yeni bağımsız devrimci partisinin inşasıdır. Bu, Dördüncü Enternasyonal’in Uluslararası Komitesi’nin şubelerinin inşasını gerektirmektedir.
24 Ekim 2015