1984’e Doğru

Yazılım ve bilgisayar tekellerinin son yıllarda şiddetini git gide arttıran rekabetinin ortasında yeni teknolojiler geliştirme çalışmaları tüm hızıyla ilerlerken çoğu kez üretilen teknolojiler insanlığa yarar için değil aksine zarar verecek şekilde kullanılıyor.

Bugüne kadar sadece e-posta ve anlık yazışma olarak şekillenen internet teknolojileri her ne kadar ücretsiz, kolay ve herkese açık iletişim imkanı sağlayarak iletişimde bir devrim yaratsa da; bu hizmeti sunan kapitalist kuruluşlar sunucularında bu hizmetlerden yararlanan insanların kişisel bilgilerini depolamaktan ve yeri geldiğinde kullanmaktan çekinmiyorlar. Yahoo’nun geçtiğimiz aylarda İran pazarına girmek için İran hükümetine muhaliflerin e-posta adreslerini ve bununla ilgili kişisel bilgilerini “hediye etmesi” bu duruma güzel bir örnek.

Bulut Bilişim

Baş döndürücü bir hızla ilerleyen teknolojik gelişme ile beraber cep telefonları artık birer telefon olmaktan çıkıp bir nevi bilgisayarlara dönüşüyor. Öte yandan tablet bilgisayar piyasası hızla gelişiyor. Daha küçük boyutlarda, taşınabilir ve genel olarak internet erişimi için kullanılan bu cihazlar bilgisayarları sadece daha karmaşık ve ağır işler için kullanılır hale getirip bilgisayarların önemini azaltıyor.

Bu durum yazılım tekellerinin bulut hesaplama (cloud computing) teknolojisini geliştirmesine neden oldu. Üye olan her insana internet üzerinde bir alan veriliyor. Kullanıcı her türlü dosyasını kendi bilgisayarı yerine bu alanda depoluyor ve dünyanın her yerinden istediği bilgisayar, cep telefonu ya da başka bir cihazdan bu dosyaları kullanabiliyor. Bu alanı sunan şirketler verilerin silinmeyeceği hakkında garanti verebilseler de bu verilerin saldırıya uğramayacağı, şirketin bu verileri ne kadar güvende tutacağı, Yahoo’nun yaptığı gibi verilerin sızdırılmayacağı hakkında kesin bir garanti veremiyorlar. Bu “hizmetleri” kullanan kişinin sadece şirketlerin sözlerine inanması gerekiyor.

Dropbox, UbuntuOne, MobileMe gibi bulut bilişim yazılımlarını geliştirenler, kullanıcılardan sadece verilerini kendi sunucularında isterlerken Google, kullanıcılardan dosyalarını da internet üzerinde düzenlemesini istemeye başladı. Google’ın geliştirmekte olduğu Google Chrome OS adlı işletim sistemi aslında kendi başına çalışabilen bir web tarayıcıdan ibaret ve tamamen web tabanlı. Şu anki durumda bilgisayara depolama yapamıyor ve yazılım yüklenemiyor. Bu sistemi kullanan insanlardan beklenen, yazı yazmak, iletişim kurmak, resim ve video düzenlemek, oyun oynamak ve diğer işlerini yapmak için internet üzerinden çalışan Google uygulamalarını kullanmaları ve depolamak için yine bu uygulamaları kullanmaları.

Zaten geçtiğimiz aylarda Street Wiev uygulaması için insanlardan izinsiz evlerinin ve sokaklarının resminin çekilmesi, Gmail kullanıcılarının onayı olmadan Buzz uygulamasını Gmail’e entegre etmesi, Google Chrome OS’a yüklenemeyen Windows uygulamalarının ve yazıcı sürücülerinin Google sunucuları üzerinden çalışacağını açıklaması Google’a tepkileri doğurmuş, Google’ın tüm dünyadaki bilgi akışına ve internet trafiğine hakim olmak istediği iddia edilmişti.

Ne Yapmalı?

İlk önce sapla samanı birbirinden ayırmak gerekiyor. Marksistler, kesinlikle yeni teknolojilere karşı değillerdir. Aksine teknolojinin gelişmesinde kapitalizmin bir engel olduğunu ve geliştirilen teknolojilerin kapitalizmin varlığı altında insanlık yararına değil, zararına kullandığını savunurlar.

İnternet, dünyanın her yerinden insanın birbiriyle iletişim kurmasını, her insanın daha ucuz veya ücretsiz ve daha geniş kapsamlı bilgiye ulaşmasını sağlıyor. İnternetin doğası, ulusal sınırlara bölünmüş bir dünya ile çelişiyor. Yarın, internet üretimin dünya çapında sosyalist örgütlenmesinde önemli rol oynayabilir.

Bulut hesaplama teknolojisi ise hayatı kolaylaştırıyor. İnsanın gittiği her yerde kişisel verilerine erişebilmesini, onları yanında taşımak zorunda olmamasını sağlıyor. İnsanların yanlarında depolama aygıtları taşımamaları da bu aygıtların üretimini gereksiz hale getirip, hem tasarrufu sağlayabilir hem de çıkan atık miktarını azaltabilir. Hatta e-kitap okuyucular, tabletler ve bilgisayarlar ile internetin birlikte gelişimi düşünüldüğünde kağıda olan ihtiyaç azalabilir.

Fakat kapitalizmin varlığı altında işlerin bu şekilde ilerlemesi mümkün görünmüyor. Kapitalist bir dünyada internet, insanı fişlemek, kişisel bilgilerini ele geçirmek için kullanılabiliyor.

Emek sömürüsüne son vermedikçe, bu şirketleri kamulaştırıp işçilerin denetimine geçirmedikçe ve insanları fişlemeye ihtiyaç duyan bu sistemi ortadan kaldırıp yerine bütün dünya işçilerinin kuracağı sınıfsız dünyayı geçirmedikçe bütün insanlığın bilgiye özgürce ve güvenlik kaygısı taşımadan ulaşmasını sağlamak mümkün görünmüyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir